Cenab-ı Hak Kur’an-ı Kerim’de açıkladığı hususların özünü daha önceki kitaplarda da bildirmiştir. Özellikle Hâ, Mîm ve Ayn, Sîn, Kaf gibi kesik harfler rumuz ve sır olarak bütün peygamberlere vahyedilmiştir.
Kur’an Mekke halkına ve yeryüzündeki bütün insanlara indirilmiştir. Mekke, içinde Kâbe ve Makam-ı İbrahim bulunduğu için, şanı büyük bir şehirdir. Âyette kıyametin korkunç durumu ve insanların cennetlikler ve cehennemlikler olarak ikiye ayrılacakları açıklanmıştır.
Ayrı dinlerdeki bütün insanlar İslâm dinine girebilirlerdi. Ama hidayet ve dalâlet ilâhî iradeye bağlıdır. Bununla birlikte inkârla kendilerine zulmedenler azaptan hiçbir şekilde kurtulamayacaklardır.
Ayrılığa düşenlere gelen ilim tabiri, azap haberinin bildirilmesi, Hz. Peygamber’in gönderileceği haberi, peygamberlerin ve kitapların bildirdikleri hususlar şeklinde özetlenebilir. Bu bilgiye rağmen ihtilâfa düşülmüş, inanan ve inanmayanlar çıkmıştır. İnanmayanlara ceza olarak hemen azap verilmemesi ve kıyamet gününe ertelenmesi, Allah’ın bu konuda verdiği bir sözden dolayıdır.
Âyette Hz. Peygamber’in insanları davet edeceği prensipler açıklanırken, uyacağı esaslar da beyan edilmiştir. Buna göre davete devam edilecek, inanmayanların teklif ve ısrarları dinlenmeyecektir.
Âyette, açıkça gösterilen mucizelere veya kitaplara inandıktan sonra tartışmaya giren yahudilerin durumuna işaret edilerek, delillerinin geçersiz olduğu beyan edilmiştir.
Âyette ahiret kazancı, iyi niyet ve davranışlar karşılığında alınan sevaplar olarak belirtilmiştir. Allah, sevabı ekine benzetmiştir. Çünkü sevap, sâlih amelle kazanılan bir faydadır. Bu yüzden «Dünya, ahiretin tarlasıdır» denilmiştir. Kazancın arttırılmasına gelince bu, sevabın bire karşı ona, yedi yüze ve daha fazlasına çıkarılması ve bu artışın dünya işlerine de yansıması demektir.
Âyette, kâfirlere Allah’a ortak koşmak, dirilmeyi inkâr etmek ve dünyaya tapmak gibi sakat düşünceleri telkin eden şeytanlara ve Allah’tan başka din koyanlara uymalarının sebebi sorulmakta ve bu ortaklara uymanın sonuçlarına dikkat çekilmektedir.
Âyette geçen akrabalık sevgisi «Sizden akrabamı sevmenizi istiyorum» veya «Akrabanız olarak beni sevip desteklemenizi istiyorum» şeklinde açıklanmıştır.
Hz. Peygamber’in Kur’an-ı Kerim’i Cenâb-ı Hakk’a nisbet etmesine inanmayanlar Peygamberimizi Allah karşısında iftiracı duruma düşürmeye cür’et etmişlerdi. Ama Allah, Resûlünün yalan uydurmaktan uzak olduğunu, bilfarz böyle bir şeye cür’et etse, onun kalbinin mühürleneceğini beyan etmektedir.
Günahlara hemen tevbe etmek gerekir. Kul hakkının dışında Allah’a karşı işlenmiş günahın tevbesi üç şarta bağlıdır: 1- Günahtan tamamen vazgeçmek. 2- Yaptığına pişman olmak. 3- Bir daha ona dönmemek. Eğer kişi, kul hakkıyla ilgili bir kötülük işlemişse, hak sahibinin hakkını ödemek, onun rızasını almak tevbenin kabul şartlarındandır.
Âyette hitap edilenler, günahkâr müminlerdir. Günahı olmayan müminlerin başına gelen musibetlerin sebebleri başkadır. Mesela onların sabretmeleri ecirlerini arttıracak sebeblerden biri olarak sayılabilir.
Dünyada insanlara verilen maddi imkân ve bolluk sadece bir geçim vasıtasıdır. Allah’ın yanındaki sevap ise kalıcı ve daha faydalıdır. Âyet-i kerime, Hz. Ebu Bekir bütün malını Allah yoluna harcadığı zaman, bir topluluğun onu kınaması üzerine nâzil olmuştur. Oysa bu davranışıyla Hz. Ebu Bekir, Allah’a dayanıp güvenmenin en güzel örneğini vermiştir.
Âyette, inkâr edenlerin durumuna Hz. Peygamber’in üzülmemesi istenmiş, ayrıca insanların zenginlik ve sıhhat gibi nimetler karşısındaki tutumları ile işledikleri günahlardan dolayı uğradıkları sıkıntılar karşısındaki olumsuz tavırlarına dikkat çekilmiştir.
Vahyin geliş şekillerinin belirtildiği bu âyete göre vahiy, kalbe ilham veya Cenab-ı Hakk’ı görmeksizin perde arkasından konuşma ya da vahiy meleği (Cebrail) aracılığıyla kelâm işitmek suretiyle de gerçekleşmektedir.
Kur’an diye tercüme edilen «ruh» kelimesinin ayrıca Cebrail’i de ifade ettiği belirtilmiştir. Bu âyette risalet ve kitabın önemi belirtilmiş, Hz. Peygamberin kendisine gelen vahiyle, doğru yol rehberi olduğu açıklanmıştır.
Müminlere müjdenin, günahkârlara da tehdidin bulunduğu bu âyette, artık karşılıklı sebep ve ilişkilerin ortadan kalktığı, her şeyin Allah’a döndüğü gün hatırlatılmıştır.
Designed by ÖFK En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir.