13 Şubat 2025 - 15 Şaban 1446 Perşembe

ANA SAYFA | SURELER  | AYET KARŞILAŞTIRMA |KUR'AN'DA ARA! |FİHRİST | DOWNLOAD | MOBİL
Kullanıcı : Şifre :   Şifremi Unuttum    KAYDOL
Şûrâ Suresi 41. Ayet

Ayeti Dinle



Meal Ekle/Çıkar

Hepsini Göster/Gizle


Tercihinizin bir sonraki oturumda hatırlanması için giriş yapmalısınız.

Arapça Metin
Türkçe Transcript
Abdulbaki Gölpınarlı Meali
Abdullah-Ahmet Akgül Meali
Abdullah Parlıyan Meali
Ahmet Tekin Meali
Ahmet Varol Meali
Ali Bulaç Meali
Ali Fikri Yavuz Meali
Bahaeddin Sağlam Meali
Bayraktar Bayraklı Meali
Besim Atalay Meali (1965)
Cemal Külünkoğlu Meali
Cemil Said (1924)
Diyanet İşleri Meali (Eski)
Diyanet İşleri Meali (Yeni)
Kur'an Yolu (Diyanet İşleri)
Diyanet Vakfı Meali
Edip Yüksel Meali
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
Elmalılı Meali (Orijinal)
Emrah Demiryent Meali
Erhan Aktaş Meali
Hasan Basri Çantay Meali
Hayrat Neşriyat Meali
İhsan Aktaş Meali
İlyas Yorulmaz Meali
İsmayıl Hakkı Baltacıoğlu
İsmail Hakkı İzmirli
İsmail Yakıt
Kadri Çelik Meali
Mahmut Kısa Meali
Mahmut Özdemir Meali
Mehmet Çakır Meali
Mehmet Çoban Meali
Mehmet Okuyan Meali
Mehmet Türk Meali
Muhammed Esed Meali
Mustafa Çavdar Meali
Mustafa İslamoğlu Meali
Orhan Kuntman Meali
Osman Fırat Meali
Ömer Nasuhi Bilmen Meali
Suat Yıldırım Meali
Süleyman Ateş Meali
Süleyman Tevfik (1927)
Süleymaniye Vakfı Meali
Şaban Piriş Meali
Ümit Şimşek Meali
Yaşar Nuri Öztürk Meali
Eski Anadolu Türkçesi
Satıraltı Meal (1534)
Bunyadov-Memmedeliyev
M. Pickthall (English)
Yusuf Ali (English)
Tercihinizin hatırlanması için
giriş yapmalısınız.

Meallerdeki sıralama bir tercih sıralaması değil alfabetik sıralamadır. Ziyaretçilerimiz takip etmek istedikleri mealleri sol sütundan seçerek ilerleyebilirler. Tercihlerinin hatırlanması için "Tercihimi Hatırla" tıklanmalıdır.
 
 

Velemeni-ntesara ba’dezulmihi feulâ-ike mâ ‘aleyhim min sebîl(in)

Ve kim, zulme karşı savunursa bu çeşit kişileri suçlu saymaya bir yol yoktur.

Kim zulme (ve saldırıya) uğradıktan sonra (zalimler etkisiz bırakılıp cezalandırılmak suretiyle) nusret bulup (hakkını alır ve huzura kavuşursa), artık onlar (saldırganlar) aleyhine (işkence, hakaret ve temel insan haklarından mahrum etme gibi) bir yol ve izin verilmiş değildir.

Zulme uğradıktan sonra kendilerini savunup hakkını alan kimseye gelince; bunlara hiçbir suç isnat edilemez, kınanmaz ve cezalandırılmazlar.

Zulme uğradıktan sonra, haklarını alanları, cezalandırmak için herhangi bir sebep yoktur.

Kim zulme uğradıktan sonra hakkını alırsa artık onların aleyhlerine bir yol yoktur.

Kim zulme uğradıktan sonra nusret bulur (hakkını alır)sa, artık onlar için aleyhlerinde bir yol yoktur.

Kim, kendisine edilen zulümden sonra hakkını alırsa, artık böyleleri üzerine (ceza için) bir yol yoktur.

Fakat zulme uğradıktan sonra, kendini savunan olursa, işte onlara karşı bir kınama yolu bulunmaz.

Kim zulme uğradıktan sonra hakkını alırsa, artık onlara yapılacak bir şey yoktur.

Zulme uğrayıp da, öcünü alan için tutulacak yol yoktur

Her kim zulme uğradıktan sonra kendini savunup hakkını alırsa o kimse için kınama ve herhangi bir sorumluluk söz konusu olamaz.

Dûçâr oldığı zulümden intikâm alanlar ’itâb olunmaz.

Zulüm gördükten sonra hakkını alan kimselere, işte onların aleyhine bir yol yoktur.

Zulme uğradıktan sonra, kendini savunup hakkını alan kimseye (ceza vermek için) bir yol yoktur.

Haksızlığa uğradığı için karşılık verenlere gelince, onlar aleyhine bir yol tutulamaz.

Kim zulme uğradıktan sonra hakkını alırsa, artık onlara yapılacak bir şey yoktur.

Haksızlığa uğradıktan sonra hakları için direnenler kınanmazlar, cezalandırılmazlar.

Zulme uğradıktan sonra hakkını alan kimseye gelince, işte onların aleyhinde ceza vermek için herhangi bir yol yoktur.

Ve elbette her kim zulm olunduktan sonra öcünü alırsa artık onlar üzerine (ceza için) yol yoktur

Kim zulme uğradıktan sonra kendini savunur da (haddi aşmadan) hakkını alırsa, onların aleyhinde (ceza vermek için) herhangi bir yol yoktur. (Onlar kınanmaz ve cezalandırılmazlar.)

Kim de haksızlığa uğradıktan sonra hakkını alırsa, onun aleyhine bir yol tercih edilmez.

Kim kendisine (yapılan) zulmün ardından herhalde hakkını alırsa bunlar aleyhinde (mes'uliyyete) bir yol yokdur.

Kim de gerçekten zulme uğradıktan sonra hakkını alırsa, işte onlar var ya, kendileri aleyhine (kendilerinin suçlanabileceği) hiçbir yol yoktur.

Kim zulme (haksızlığa, tecavüze vs.) uğradıktan sonra (meşru yoldan) hakkını alırsa, artık onlara (hakkını alanların aleyhine) yapılacak bir şey yoktur. *

(*) Burada da zulme, haksızlığa, tecevüze vs. uğrayan kişiye hukuk aracılığıyla hakkını alma yetki ve salahiyeti veriliyor.

Zulme uğradıktan sonra kendini savunanlar için, onlar üzerine ceza vermek için bir yol yoktur.

Herkim de kendine edilen bir kıyıcılık üzerine öc alacak olursa, ona karşı durulamaz.

Her kim zulme uğradıktan sonra zalimden haddi geçmeksizin öcünü alırsa onlara ceza vermek ve çıkışmak için hiçbir yol yoktur.

Zulme uğradıktan sonra, kendini savunup hakkını ararsa, ona (ceza vermeye) bir yol yoktur.

Kim de zulme uğradıktan sonra intikam alırsa, onlar için aleyhlerinde bir yol yoktur.

Fakat zulme uğradıktan sonra kendilerini savunanlar bundan dolayı hiçbir şekilde kınanamaz, suçlanamazlar.

Zulme uğradıktan sonra kim öç aldıysa / hak aldıysa, onların aleyhine bir yol yoktur.

Vaktiyle haksızlığa uğrayıp tekrar üstün konuma gelenlerin eli kolu bağlanamaz.

Zulme uğradıktan sonra, kendini savunup hakkını alan kimseye başka bir yol yoktur. Artık o hakkını almıştır. Ötesi zulümdür.

Kim haksızlığa uğradıktan sonra hakkını alırsa, onlara herhangi bir yol (ceza) yoktur.

Zulme uğradıktan sonra kendisini savunanlara, cezâ vermek için bir yol yoktur.

Zulme uğradıklarında kendilerini savunanlara gelince; onlara hiçbir suç isnad edilemez:

Haksız bir saldırıya karşı dayanışma ile kendilerini savunanlar hiçbir şekilde sorumlu tutulamazlar. 4/148

Haksız bir saldırıya karşı meşru müdafaa dayanışması sergileyenlere gelince: onlar hiçbir yolla sorumlu tutulamazlar.

Kim zulme uğradıktan sonra, (mukabelede bulunur ve) hakkını alırsa, bu kimselerin aleyhine yol yoktur. (Onlar ceza görmezler)

Zulme uğradıktan sonra (müdafaa için) yardımlaşanlara gelince: onlar aleyhine bir yol yoktur.

Ve her kim zulmolunduktan sonra hakkını alırsa artık onların üzerine bir yol yoktur.

Kim zulme uğradıktan sonra hakkını alırsa, bunlara hiç bir sorumluluk yoktur.

Kim zulme uğradıktan sonra kendini savunursa öylelerinin aleyhine bir yol yoktur (onlar kınanmaz ve cezalandırılmazlar).

Zulüm gördükden sonra (onun misliyle mukâbele iderek) ahz-ı intikâm idenlere 'azâb ve 'ikâb yolu yokdur.

Her kim de kendine yapılan yanlıştan sonra hakkını alacak olsa, ona engel olunamaz.

Zulme uğradıktan sonra öcünü alan kimse için, artık onların aleyhine bir yol yoktur.

Zulme uğradıktan sonra hakkını alan kimseyi suçlamak için bir yol yoktur.

Zulme uğratılışı ardından kendini savunana gelince, böyleleri aleyhine yol aranamaz.

daħı her kim öc ala žulm eylenildüginden śoñra anlar yoķdur anlaruñ. üzere hįç yol.

Kim ki öz ḥaḳḳını alsa özine ẓulm olduḳdan ṣoñra, pes anlar üstine yolyoḳdur.

Zülmə mə’ruz qaldıqdan sonra (həddi aşmadan) əvəzini çıxanlara heç bir cəza verilməz (onların heç bir günahı yoxdur, uğradıqları haqsızlığın əvəzini çıxmışlar).

And whoso defendeth himself after he hath suffered wrong for such, there is no way (of blame) against them.

But indeed if any do help and defend themselves after a wrong (done) to them, against such(4584) there is no cause of blame.

4584 Such people are not to be blamed, though they are following the lower law. The blame is on those who arrogantly ride roughshod over the land, op... Devamı..


Designed by ÖFK
En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir.