Veterâhum yu’radûne ‘aleyhâ ḣâşi’îne mine-żżulli yenzurûne min tarfin ḣafiyy(in)(k) ve kâle-lleżîne âmenû inne-lḣâsirîne-lleżîne ḣasirû enfusehum ve ehlîhim yevme-lkiyâme(ti)(k) elâ inne-zzâlimîne fî ‘ażâbin mukîm(in)
Ve görürsün ki onlar, ateşin önüne getirildikleri zaman düştükleri horluktan ürküp titremedeler ve cehenneme, göz ucuyla gizlice bakmadalar ve inananlarsa şüphe yok ki derler, ziyana düşenler, kıyamet gününde kendilerini ve yakınlarını ziyana düşürenlerdir. İyice bil ki zulmedenler, şüphesiz, sürekli bir azap içindedir.
(Ey Resulüm!) Onları görürsün ki, (ahirette) zilletten başları önlerine düşmüş bir halde, ona (ateşe) sunulurlarken göz ucuyla sezdirmeden gizlice (ve çaresizce ve zelil bir halde etrafa) bakışıverirler. İman edenler ise: "Gerçekten asıl hüsrana düşenler, (işte bu) kıyamet günü hem kendi nefislerini, hem de ailesini ve ehlini hüsrana sürükleyenlerdir" diyecek (ve kendi hallerine şükredecek)lerdir. Haberiniz olsun; gerçekten (imansız) zalimler, kalıcı (ve kahra uğratıcı) bir azap içindelerdir.
Ve yine onları görürsün, zilletten başları önlerine düşmüş bir halde ateşe sunulurlarken, göz ucuyla sezdirmeden bakarlar. İman edenler ise, o gün şöyle derler: “Gerçekten zarara uğrayanlar, kıyamet günü hem kendi kendilerini, hem de yakın akraba ve yandaşlarını zarara uğratmışlardır.” Haberiniz olsun ki, varoluş gayesinin dışında hareket edenler, sürekli bir azap içindedirler.
Ateşe atılırlarken, onların, hakkaniyete riayet duyguları gereği, zilletten başlarını öne eğerek, göz ucuyla gizli gizli baktıklarını göreceksin. İman edenler:
“İşte kıyamet günü asıl hüsrana uğrayanlar, dünyada birbirlerini, kendilerini, ailelerini, vatandaşlarını, milletlerini, hak yoldan uzaklaştırarak zarara, ziyana uğra-tan liderler, güç ve iktidar sahipleridir” diyecekler. Unutmayın, baskı zulüm ve işkence yaparak temel hak ve hürriyetleri kısıtlayanlar, Allah yolunu, Allah yolundaki faaliyetleri engelleyenler, haksızlık yapanlar, kurtuluşu mümkün olmayan, özel, kesintisiz, sürekli bir azap içindedirler.
Onların, aşağılıktan boyun bükmüş halde ona (ateşe) sunulurlarken göz ucuyla gizlice baktıklarını görürsün. İman edenler de derler ki: "Asıl ziyana uğrayanlar, kıyamet günü kendilerini ve ailelerini ziyana uğratanlardır. İyi bilin ki zalimler kalıcı bir azap içindedirler!"
Onları görürsün; zilletten başları önlerine düşmüş bir halde, ona (ateşe) sunulurlarken göz ucuyla sezdirmeden bakarlar. İman edenler de: 'Gerçekten hüsrana uğrayanlar, kıyamet günü hem kendi nefislerini, hem yakın akraba (veya yandaş)larını da hüsrana uğratmışlardır' dediler. Haberiniz olsun; gerçekten zalimler, kalıcı bir azab içindedirler.
Ve o kâfirleri, ateşe arz edilirlerken, zilletten boyunlarını bükerek göz altından (ateşe) bakarlarken göreceksin. İman etmiş olanlar da şöyle diyeceklerdir: “- Gerçekten hüsrana düşenler, kıyamet günü kendilerini de, ailelerini de hüsrana uğratanlardır.” Bilin ki, zalimler devamlı bir azab içindedirler.
Ve o zalimlerin ateşe tutulduklarını, zillet içinde küçülerek, alçalarak göz uçlarıyla baktıklarını görürsün. (İşte o zaman) inananlar: “Şimdi asıl zarar edenler, kıyamet günü kendilerini ve ailelerini kaybedenlerdir” derler. İyi bilin ki, zalimler için daimi bir azap vardır.
Ateşe atıldıklarında onların, zilletten başlarını öne eğerek göz ucuyla gizli gizli baktıklarını göreceksin. İnananlar şöyle derler: “İşte asıl ziyana uğrayanlar, kıyamet günü kendilerini ve ailelerini ziyana sokanlar bunlardır.” Biliniz ki, zâlimler kesinlikle süreli bir azap içerisindedirler!
Yine onları görürsün ki, horluktan titriyerek, ateşin önüne konduklarını, ateşe yan gözle baktıklarını; inanlılar dediler ki: «Ziyan etmiş olanların kıyamet günü, hem kendi üzerlerine, hem de ailelerine zararları dokunur»; bilesin ki zalimler sürekli azaptalar
Ve yine sen onları, zilletten ezilip büzülmüş halde ürkek bakışlarla ateşe salınırken göreceksin! İnananlar ise (bu manzara karşısında) şöyle diyecekler: “En büyük kayba uğrayanlar hem kendilerini hem de yakınlarını kıyamet gününde hüsrana uğratanlardır.” İyi bilin ki zalimler, sürüp giden devamlı bir azabın içinde olacaklardır.
’Azâb mahalline getürildiği vakit zilletle gözlerini nasıl eğdiklerini ve gizli gizli etrâfa nazar itdiklerini göreceksin. Mü’minler: "İşte nefislerini de akrabâsını da mahv iden bedbahtlar" diyecekler, kıyâmet gününde zâlimler ’azâb-ı ebedîye dûçâr olacaklardır.
Aşağılıktan başları öne eğilmiş, göz ucuyla gizli gizli etrafa bakarken, ateşe sunulduklarını görürsün. İnananlar: "Hüsranda olanlar, kıyamet günü kendilerini de, ailelerini de hüsranda bırakanlardır" derler. İyi bilin ki, zalimler sürekli bir azap içindedirler.
Ateşe sunulurken onların zilletten başlarını öne eğmiş, göz ucuyla gizli gizli baktıklarını görürsün. İnananlar da, “İşte asıl ziyana uğrayanlar, kıyamet günü kendilerini ve ailelerini ziyana sokanlardır” diyecekler. İyi bilin ki zâlimler, sürekli bir azap içindedirler.
Yine ateşe atılırlarken onların, aşağılanmaktan ötürü başları eğik halde göz ucuyla etrafa baktıklarını göreceksin. İman edenler de, “Gerçek anlamda kayba uğrayanlar, kıyamet günü hem kendilerini hem kendilerine uyanları ziyan edenlermiş meğer!” diyecekler. İyi bilinmeli ki zalimler sürekli bir azap içinde olacaklardır.
Ateşe arz olunurlarken onların, zilletten başlarını öne eğerek göz ucuyla gizli gizli baktıklarını göreceksin. İnananlar da: İşte asıl ziyana uğrayanlar, kıyamet günü kendilerini ve ailelerini ziyana sokanlardır, diyecekler. Kesinlikle biliniz ki, zalimler, sürekli bir azap içindedirler.
Aşağılanmış ve başları eğilmiş olarak ateşe sunulurlarken göz ucuyla çevrelerine bakındıklarını görürsün. İnananlar, "Gerçek kaybedenler, Diriliş Gününde kendilerini ve ailelerini kaybedenlerdir. Zalimler sürekli bir azaba mahkum olmuştur," derler.
Sen, onların aşağılıktan dolayı başları öne eğilmiş, göz ucuyla gizli gizli etrafa bakarlarken ateşe sunulduklarını görürsün, iman edenler de: "Gerçekten zarara uğrayanlar hem kendilerine hem de ailelerine kıyamet günü yazık etmiş olan kimselerdir."diyeceklerdir. İyi bilin ki zalimler devamlı bir azap içerisindedirler.
Ve göreceksin onları o ateşe arz olunurlarken, zilletten boyunlarını bükerek göz altından bakarlarken, iyman etmiş olanlar da şöyle demekte: gerçek husrâna düşenler Kıyamet günü kendilerine ve âilelerine hasar eden kimselermiş! Bakın zâlimler hakıkaten mukım bir azâb içindedirler
(Resûlüm! Yine sen) onların (kâfirlerin), ateşe sunulurken, zilletten başlarını öne eğmiş, göz ucuyla gizli gizli (etrafa ve ateşe) baktıklarını görürsün. Îmân edenler (o anda): “İşte asıl ziyana uğrayanlar, hesap günü kendilerini ve ailelerini ziyana sokanlardır!” diyeceklerdir. Şunu iyi bilin ki, zâlimler (kâfirler) sürekli kalacakları, bir azap içerisindedirler.
Onları, aşağılanmalarından dolayı başları öne eğilmiş, göz ucuyla çevrelerine bakarlarken ona¹ sunulduklarını göreceksin. İman edenler: “Zarara uğrayanlar, kendilerini ve taraftarlarını Kıyamet Günü zarara uğratmış olan kimselerdir.” dediler. İyi bilin ki zalimler kalıcı bir azabın içindedirler.
Onların (ateşe) arz olunurlarken, zilletden boyunlarını büke büke göz ucuyle (nasıl) bakacaklarını göreceksin. îman etmiş olanlar (şöyle) demiş (ler) dir (diyeceklerdir): «Gerçek hüsrana düşenler, kıyamet günü kendilerini de tarafdarlarını da hüsrana uğratanlardır». Gözünüzü açın ki zaalimler muhakkak sürekli bir azâb içindedirler.
Yine onları görürsün ki, zilletten boyunlarını bükmüş kimseler olarak göz ucu ile(ateşe) bakarlarken, ona arz olunurlar. Îmân edenler ise der ki: “Asıl hüsrâna uğrayanlar, kıyâmet günü hem kendilerini, hem de âilelerini (işte böyle) hüsrâna uğratanlardır!” Dikkat edin! Şübhesiz ki zâlimler, devamlı bir azab içindedirler.
Ve sen (o gün) onları, zilletten ezilip büzülmüş hâlde ürkek bakışlarla ateşe sunulurken göreceksin! (Dünyada iken) inanmış olanlar ise (bu manzara karşısında) şöyle diyecekler: “En büyük kayba uğrayanlar hem kendilerini hem de ailelerini kıyamet gününde hüsrana uğratanlardır.” (İşte ey insanlar!) Bilin ki, şüphesiz (o gün) zalimler (Allah’ın dilediği vakte kadar) devam edecek bir azabın içinde olacaklardır.
Onlar cehennem ateşine götürüldüklerinde, onların eziklikten korku dolu bakışlarla gizli gizli çevrelerine baktıklarını görürsün. İman edenler onlara “Kıyamet gününde kaybedenler, kendi nefislerine ve kendi taraftarlarına (ehline) yazık edenlerdir. Gerçekten zalimler, kalıcı bir azab içinde değiller mi?” derler.
Yine göreceksin, onlar alçalmaktan dolayı başları önünde ateşin karşısına getirilince gözlerinin ucuyla bakacaklardır. İnananlar da diyecekler: «Kendilerine yazık edenler kalkış günü hem kendilerine, hem de kendilerinden yana olanlara yazık etmiş olurlar.» İyi bilin ki işte kıyıcılar sürekli bir azap içinde olacaklardır.
O gün zalimlerin, kendilerine ârız olan rüsvaylıktan dolayı hakir bir halde ateş önüne getirildiklerini, korkularından ateşe yan gözle baktıklarını göreceksin. Mü/min olanlar «— Asıl ziyankârlar, kıyamet günü kendilerine de, ailelerine de ziyan verenlerdir» diyecekler. Haberiniz olsun ki zalimler kımıldayamayacak azapta kalacaklar.
Onların aşağılanmaktan boyunları bükük [hâşi’în] göz ucuyla gizli gizli baktıklarını görürsün. İnananlar da “Muhakkak ki (asıl) zarara uğrayanlar, kıyamet günü hem kendilerini hem de ailelerini zarara sokanlardır” derler. İyi biliniz ki, zalimler mutlaka sürekli bir azap içindedirler.
Onları zilletten başları önlerine düşmüş bir halde, ona (ateşe) sunulurlarken göz ucuyla sezdirmeden bakarlarken bir görsen! İman edenler ise, “Gerçekten hüsrana uğrayanlar, kıyamet günü hem kendi nefislerini, hem de ailelerini hüsrana uğratanlardır” derler. İyi bilin ki, gerçekten zalimler, kalıcı bir azap içindedirler.
Zillet içerisinde başlarını eğerek ateşin karşısına çıkarıldıklarında, onların göz ucuyla etraflarına ürkek ürkek baktıklarını göreceksin. İşte o anda, iman edenler şöyle haykıracaklar: “En büyük felâkete uğrayanlar, Hesap Gününde hem kendilerini, hem de yandaşlarını felâkete sürükleyen zâlimlerdir!”
İyi dinleyin; o gün zâlimler, sonsuz bir azâba mahkûm edilecekler!
Onları görürsün, gizlice göz ucuyla bakarlar, Zillet’ten boyun eğerek oraya sunulurlar. İman etmiş olanlar dedi ki:
“Hüsrana Düşenler, Kıyâmet günü kendilerini de, ailelerini de hüsrana düşürmüş olanlardır”. Dikkat edin! Zâlimler, kalıcı bir azap içindedir.
Ayrıca, ateş hattına doğru sevk edilirken bunların çaresiz ve kaçamak bakışlarla etrafı süzdüklerini de göreceksin. İnananlar ise: " Vah zavallılar! Asıl o büyük günde hem kendilerini hem yakınlarını hepten kaybedecekler " diye konuşurlar. Zalimlerin cezası müebbettir.
Ateşe sunulurken aşağılanmış, başları öne eğik, göz ucuyla gizliden gizliye baktıklarını görürsün. İnananlar şöyle diyecekler: "Şüphesiz ki asıl ziyana uğrayanlar, kıyamet günü kendilerini ve ailelerini ziyana sokanlardır!" Kesinlikle biliniz ki; zalimler sürekli bir azabın içindedirler.
Ateşe sunulurlarken onların, alçaklıktan (başlarını öne) eğerek göz ucuyla gizli gizli baktıklarını göreceksin. İnananlar da “Şüphesiz ki kaybedenler, kıyamet günü kendilerine ve ailelerine (destekçilerine) yazık edenlerdir.” diyeceklerdir. [*] Dikkat edin! Zalimler, [ebedî] bir azap içindedir.
(Ayrıca) cehenneme atılırken onların zilletten boyunlarını büküp, korkudan başlarını kaldırıp bakmaya cesaret bile edemediklerini göreceksin.¹ İnananlar da bunlara: “İşte asıl perişan olanlar, kıyamet günü hem kendilerini hem de yakınlarını perişan edenlerdir.” diyecekler. Şunu iyi bilin ki zâlimler sürekli bir azap içerisindedirler.
Ve sen onları, zavallı şekilde boyunlarını bükerek [çevrelerine] göz ucuyla bakarken o [akibet]e atladıklarını göreceksin; o zaman iman edenler, “[Bu] Kıyamet Günü hüsrana uğrayanlar, kendilerini ve arkalarından gidenleri mahvedenlerdir!” ⁴⁶ diyecekler. Gerçek şu ki zalimler, ebedî azaba mahkum olacaklar,
Yine sen o sapkınların zilletten boyunları bükük bir halde ateşin önüne getirildiklerinde korku dolu gözlerle gizli gizli etrafı süzdüklerini göreceksin. İman edenler de onlara şöyle diyecekler: – Hüsrana uğrayanlar, kıyamet günü hem kendilerini, hem de ailelerini hüsrana uğratan kimselerdir. Şunu iyi bilin ki, bu yanlışta ısrar eden zalimler azap içinde olacaklar. 18/53, 32/12
Yine sen onları, zilletten iki büklüm vaziyette, feri kaçmış gözlerle ve kaçamak bakışlarla[⁴³⁵⁵] etrafı süzerek (ateşe) atılırlarken bir izlemelisin! Zaten iman edenler de, “Kıyamet Günü kaybedenler, hem kendilerini hem de takipçilerini mahvedenlerdir” demişlerdi. Bakın, işte bu zalimler kalıcı bir azaba mahkûm olacaklar;
Ateşe sunulurken de, zilletten başlarını öne eğerek, çevrelerine göz ucuyla baktıklarını göreceksin. İman edenler ise (çoluk çocuklarıyla sevinç içindedirler ve) işte asıl ziyana uğrayanlar böyle, (dünyadayken kötü örnek olup da) kıyamet günü hem kendilerini, hem de ailelerini hüsrâna uğratanlardır! (Cennete girmek yerine cehenneme sürükleyenlerdir ey insanlar ibret alın) Biliniz ki muhakkak, zalimler (ahirette), sürekli azap içindedirler.
Ateşe sunulurken onların zilletten başlarını öne eğmiş, göz ucuyla gizli gizli baktıklarını görürsün. İman edenlerde, "İşte asıl ziyana uğrayanlar, kıyamet günü kendilerini ve ailelerini ziyana sokanlardır" diyecekler. İyi bilin ki zâlimler, sürekli bir azap içindedirler.?
Ve onları göreceksin ki zilletten mütevaziler oldukları, zayıfca göz kapağını depreterek baktıkları halde ateşe arz-olunacaklardır ve imân etmiş olanlar da diyeceklerdir ki: «Şüphe yok, hüsrâna düşenler o kimselerdir ki, Kıyamet gününde nefslerini ve amellerini hüsrâna uğratmış olurlar.» Uyanın! Muhakkak ki, zalimler ebedî bir azab içindedirler.
Onları uğradıkları zilletten dolayı boyunları bükük, yürekleri titrer vaziyette cehennemin önüne getirildiklerinde, korkudan, sadece göz ucuyla ateşe baktıklarını fark edersin. Müminler ise (bu manzara karşısında): “En büyük kayba uğrayanlar, hem kendilerini hem de ailelerini kıyamet gününde hüsrana sürükleyenlerdir. ” derler. İyi bilin ki zalimler devamlı bir azap içindedirler.
Yine onları görürsün: Aşağılıktan başlarını öne eğmiş vaziyette ateşe sunulurlarken göz ucuyla gizli gizli bakarlar. İnananlar da: "İşte asıl ziyana uğrayanlar, kıyamet günü hem kendilerini, hem ailelerini ziyan edenlerdir. Bakın, gerçekten zalimler sürekli bir azab içindedirler" demişlerdir.
Cehenneme arz olundukları zamân onların korkak ve zelîl olarak cehenneme yan gözle bakdıklarını görirsin. Zulüm olunan mü'minler: "Bunlar zulümleriyle kendi nefislerini ve ehillerini dûçâr-ı hüsrân iden hâsirlerdir" dirler. Âgâh olun ki zâlimler ebedî 'azâbdadırlar.
Onların, ateşin karşısına, itibarsızlıktan dolayı boyunlarını bükmüş halde çıkarıldıklarını göreceksin. Göz ucuyla bakınacaklar, inanıp güvenenler ise şöyle diyeceklerdir: “Demek ki asıl kaybedenler, (mezardan) kalkış günü kendini ve ailesini kaybedenlermiş.” Bilin ki yanlışlar içindeki o kimseler, kalıcı bir azap içinde olacaklardır.
Onların ateşe sunulurken alçaltılmanın korkusu ile, gizlice göz ucuyla baktıklarını görürsün. İman edenler şöyle der:-Hüsrana uğrayanlar, kıyamet günü hem kendilerini, hem de ailelerini hüsrana uğratmışlardır, Şunu iyi bilin ki zalimler kalıcı bir azap içindedirler.
Ateşe sunulduklarında, onları boynu bükük, göz ucuyla bakarken görürsün. İman edenler ise derler ki: “Asıl ziyan edenler, kıyamet günü kendilerini ve yakınlarını hüsrana atanlardır.” Bilmiş olun ki, zalimler sürekli bir azap içindedirler.
Ve göreceksin onları, zilletten ezilip büzülmüş halde ürkek bakışlarla bakarken, ateşe salınırlar. İnananlar şöyle derler: "Gerçek hüsrana uğrayanlar, kıyamet günü hem kendilerini hem de ailelerini perişan edenlerdir. Dikkat edin, zalimler, sürüp gidecek bir azabın içindedir."
daħı göresin 'arż olınurlar od üzere ħorlarken yā aşaġa eyleyicilerken ħorlıķdan baķarlar göz depretmekden gizlü. daħı eyitti anlar kim įmān getürdiler “bayıķ ziyānlular anlardur kim ziyān eylediler gendüzilerine daħı ķavumlarına ya'nį ḥuriler ķıyāmet güni.” bayıķ žālimler 'aźāb içindedür durıcı!
Daḫı görürsin anları ‘arż olurlar ‘aẕāb üstine, ḳorḳu‐y‐ıla ẕelīllikden gizlübaḳarlar göz ucı‐y‐la. Daḫı eyitdi mü’minler: Taḥḳīḳ ziyānlıḳdur ol kişiler‐dür ki ziyān itdiler nefslerini ve ehllerini ḳıyāmet güninde. Bilmiş oluñ kiẓālimler dāyim olıcı ‘aẕāb içindedürler.
Ona (cəhənnəm atəşinə) gətirilib göstərildikləri zaman sən onların zillətdən boyunlarını büküb (dəhşətdən gözlərinin ucu ilə) gizlin-gizlin (oda) baxdıqlarını görəcəksən. İman gətirənlər deyəcəklər: “Həqiqətən, (əsl) ziyan çəkənlər qiyamət günü özlərini və ailələrini (özlərinə bağlı olanları) ziyana uğradanlardır!” Bilin ki, zalımlar (kafirlər) daimi əzab içində olacaqlar.
And thou wilt see them exposed to (the Fire), made humble by disgrace, and looking with veiled eyes. And those who believe will say: Lo! the (eternal) losers are they who lose themselves and their housefolk on the Day of Resurrection. Lo! are not the wrong doers in perpetual torment?
And thou wilt see them brought forward to the (Penalty), in a humble frame of mind because of (their) disgrace,(4588) (and) looking with a stealthy glance. And the Believers will say: "Those are indeed(4589) in loss, who have given to perdition their own selves and those belonging to them on the Day of Judgment. Behold! Truly the Wrong-doers are in a lasting Penalty!"
Designed by ÖFK En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir. |