13 Şubat 2025 - 15 Şaban 1446 Perşembe

ANA SAYFA | SURELER  | AYET KARŞILAŞTIRMA |KUR'AN'DA ARA! |FİHRİST | DOWNLOAD | MOBİL
Kullanıcı : Şifre :   Şifremi Unuttum    KAYDOL
Şûrâ Suresi 22. Ayet

Ayeti Dinle



Meal Ekle/Çıkar

Hepsini Göster/Gizle


Tercihinizin bir sonraki oturumda hatırlanması için giriş yapmalısınız.

Arapça Metin
Türkçe Transcript
Abdulbaki Gölpınarlı Meali
Abdullah-Ahmet Akgül Meali
Abdullah Parlıyan Meali
Ahmet Tekin Meali
Ahmet Varol Meali
Ali Bulaç Meali
Ali Fikri Yavuz Meali
Bahaeddin Sağlam Meali
Bayraktar Bayraklı Meali
Besim Atalay Meali (1965)
Cemal Külünkoğlu Meali
Cemil Said (1924)
Diyanet İşleri Meali (Eski)
Diyanet İşleri Meali (Yeni)
Kur'an Yolu (Diyanet İşleri)
Diyanet Vakfı Meali
Edip Yüksel Meali
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
Elmalılı Meali (Orijinal)
Emrah Demiryent Meali
Erhan Aktaş Meali
Hasan Basri Çantay Meali
Hayrat Neşriyat Meali
İhsan Aktaş Meali
İlyas Yorulmaz Meali
İsmayıl Hakkı Baltacıoğlu
İsmail Hakkı İzmirli
İsmail Yakıt
Kadri Çelik Meali
Mahmut Kısa Meali
Mahmut Özdemir Meali
Mehmet Çakır Meali
Mehmet Çoban Meali
Mehmet Okuyan Meali
Mehmet Türk Meali
Muhammed Esed Meali
Mustafa Çavdar Meali
Mustafa İslamoğlu Meali
Orhan Kuntman Meali
Osman Fırat Meali
Ömer Nasuhi Bilmen Meali
Suat Yıldırım Meali
Süleyman Ateş Meali
Süleyman Tevfik (1927)
Süleymaniye Vakfı Meali
Şaban Piriş Meali
Ümit Şimşek Meali
Yaşar Nuri Öztürk Meali
Eski Anadolu Türkçesi
Satıraltı Meal (1534)
Bunyadov-Memmedeliyev
M. Pickthall (English)
Yusuf Ali (English)
Tercihinizin hatırlanması için
giriş yapmalısınız.

Meallerdeki sıralama bir tercih sıralaması değil alfabetik sıralamadır. Ziyaretçilerimiz takip etmek istedikleri mealleri sol sütundan seçerek ilerleyebilirler. Tercihlerinin hatırlanması için "Tercihimi Hatırla" tıklanmalıdır.
 
 

Terâ-zzâlimîne muşfikîne mimmâ kesebû ve huve vâki’un bihim(k) velleżîne âmenû ve ’amilû-ssâlihâti fî ravdâti-lcennât(i)(s) lehum mâ yeşâûne ‘inde rabbihim(c) żâlike huve-lfadlu-lkebîr(u)

Görürsün ki zulmedenler, kazandıkları şeylerden dolayı korkup durular ve korktukları da başlarına gelecek ve inananlar ve iyi işlerde bulunanlarsa cennet bahçelerindedir, onlarındır Rableri katında ne dilerlerse; bu, pek büyük bir lütuftur, ihsandır.

(O gün) Zalimleri kazandıkları dolayısıyla, korkuyla titrerlerken görürsün; o (yaptıkları kötülükler) de üstlerine çöküp (zillet ve zahmetle onları kuşatmıştır). İman edip salih amellerde bulunanlar ise cennet bahçelerinde (konaklamışlardır). Rableri katında her diledikleri onlarındır. İşte büyük fazilet (nimet ve üstünlük) budur. (Ama insanlar cüz’i ve geçici dünyaya dalmışlardır.)

Yaratılış gayesi dışında hayat sürenleri, o gün kazanıp elde ettikleri şeyden dolayı, korku ve kuşku içinde görürsün. Oysa korktukları başlarına mutlaka gelecektir. İman edip doğru dürüst işler yapanlar ise, cennet bahçelerindedirler, onlar Rableri katında diledikleri herşeye sahip olacaklardır. İşte büyük nimet ve ikram budur ki,

İşledikleri ameller, yüklendikleri günahlardan dolayı cezaları uygulanırken, baskı, zulüm ve işkence ile temel hak ve hürriyetleri, Allah yolunu, Allah yolundaki faaliyetleri engelleyen, hakka riayet etmeyen zâlimlerin korkuyla karışık çekindiklerini görürsün. İman ederek, hâlis niyet ve amaçlarla, İslâm esaslarını, İslâmî düzeni hayata geçirenler, iş barışı içinde bilinçli, planlı, mükemmel, meşrû, faydalı, verimli çalışarak nimetin-ürünün bollaşmasını sağlayanlar, yerinde, haklı çıkışlar yaparak, düzelmeye, iyiliğe, iyileştirmeye ön ayak olanlar, cârî-kalıcı hayırlar-sâlih ameller işleyenler, Cennetlerin bahçelerindedir. Onlar için Rableri katında Allah'ın sünnetine, düzeninin yasalarına uygun iradesinin tecellisi içinde, dünyadaki amellerine, kazandıkları derecelerine göre, tercihlerini isabetli kullananlara diledikleri her şey var. İşte büyük lütuf budur.

Zalimlerin kazandıklarından dolayı korktuklarını görürsün, o (kazandıklarının cezası) ise başlarına çöküverir. İman edip salih ameller işleyenlerse cennet bahçelerindedirler. Rablerinin katında onlara istedikleri her şey vardır. İşte büyük lütuf budur.

(O gün) Zalimleri kazandıkları dolayısıyla korkuyla titrerlerken görürsün; o (yaptıkları) da üstlerine çöküvermiştir. İman edip salih amellerde bulunanlar ise, cennet bahçelerindedirler. Rableri katında her diledikleri onlarındır. İşte büyük fazl (nimet ve üstünlük) budur.

(Kıyamet gününde) o zalimleri, kazandıkları kötülüklerden dolayı titrerlerken göreceksin!... Yaptıklarının cezası başlarına inecektir. İman edib salih ameller işliyenler ise, cennetlerin en hoş bahçelerindedirler. Onlara, Rablerinin katında ne isterlerse var. İşte (müminlere olan) bu cennet, en büyük ikramdır.

Zalimlerin, kazandıklarının azabından titrediklerini görürsün. Hâlbuki o azap, (her halükarda) onların başına gelecektir. İnanıp yararlı işler yapanlar ise, Cennet bahçelerinde olacaklar. Rableri katında, onlar için her istedikleri olacaktır. İşte en büyük fazl ve ihsan budur.

Yaptıkları şeyler başlarına gelirken, zâlimlerin korkudan titrediklerini göreceksin. İman edip iyi işler yapanlar da, cennet bahçelerinde olacaklardır. Rabblerinin yanında onlara diledikleri her şey vardır. İşte, büyük lütuf budur.

Zalimleri görürsün ki yaptıkları işlerden çekiniyorlar; O, onların tepesine inecek, inanarak, yararlı iş görenler, cennet bahçelerinde, Tanrıları katında istedikleri vardır, bu, büyük bir erdemdir

(Büyük hesap gününde) zalimlerin (dünyada) yaptıkları şeyler tepelerine inerken bu yüzden korku ile titrediklerini göreceksin. İnandıktan sonra doğru ve yararlı işler yapanları ise cennetin çiçek dolu bahçelerinde bulacaksın. Onlar Rablerinin katında diledikleri her şeye sahip olacaklar. İşte bu da (mü'minlere) pek büyük bir lütuftur.

Bir gün zâlimlerin ’amellerinden dolayı titrediklerini göreceksin ’azâb ânlara irişecekdir. Lâkin îmân idüb a’mâl-i sâlihada bulunanlar cennetin şukûfezârlarında ikāmet idecekler ve rableri tarafından her arzularına nâil idileceklerdir. Bu bir lütf-u ’azîmdir.

Yaptıkları şeyler başlarına gelirken, zalimlerin korkudan titrediklerini görürsün. İnanıp yararlı işler işleyenler cennet bahçelerindedirler. Rablerinin katında, onlara diledikleri verilir. İşte büyük lütuf budur.

Sen, zalimlerin yaptıkları şeyler tepelerine inerken bu yüzden korku ile titrediklerini göreceksin. İnanıp yararlı işler yapanlar da cennet bahçelerindedirler. Onlar için Rableri katında diledikleri her şey vardır. İşte bu büyük lütuftur.

Zalimlerin yaptıklarından ötürü korkuya kapıldıklarını göreceksin; ama bu mutlaka başlarına gelecek. İman edip dünya ve âhiret için yararlı işler yapanlar ise cennet bahçelerinde olacaklar. Onlar için rableri katında istedikleri her şey vardır. İşte büyük lutuf budur.

Yaptıkları şeyler başlarına gelirken zalimlerin, korkudan titrediklerini göreceksin. İman edip iyi işler yapanlar da cennet bahçelerindedirler. Rablerinin yanında onlara diledikleri her şey vardır. İşte büyük lütuf budur.

Yaptıkları işler başlarına gelirken zalimleri kaygı içinde görürsün. İnanıp erdemli davrananlar cennetlerin bahçelerindedir. Rableri katında diledikleri her şeyi alırlar. İşte bu, büyük lütuftur.

Sen kıyamet günü kazandıkları şeyin cezası başlarına gelirken zalimlerin korkudan titrediklerini görürsün. İman edip salih amel işleyenler ise cennet bahçelerindedirler. Rablerinin yanında onlar için istedikleri her şey vardır. İşte büyük lütuf budur.

Göreceksin o zalimleri kazandıklarından titrerlerken, o ise tepelerine inmekte, iyman edip güzel güzel işler yapanlar ise Cennetlerin hoş hoş ravzalarında, onlara rablarının ındinde ne dilerlerse var, işte bu o büyük fadıl

Zâlimlerin (kâfirlerin, dünya hayatında iken) yaptıkları şeyler (in cezası) başlarına gelirken (sen onların) korkudan titrediklerini görürsün. Îmân edip sâlih amel işleyenler ise cennet bahçelerindedirler. Rablerinin nezdinde, onlar için istedikleri her şey vardır. İşte en büyük lütuf budur.

Kazandıkları şeylerle karşı karşıya geldiklerinde, zalimlerin endişeye kapıldıklarını görürsün. İman edip salihatı¹ yapanlar da Cennetlerin bahçelerindedirler. Onlar için Rabb'lerinin yanında istedikleri her şey vardır. İşte bu büyük ikramdır.

1- Bozuk olan şeyi düzeltmek, düzelticilik yapmak, yapıcı olmak, düzeltmeye yönlendirmek, teşvik etmek.

Sen o zaalimlerin (dünyâda) işleyib kazandıkları (kötülükler) yüzünden (kıyamet gününde nasıl) korkulara dûçâr olacaklarını — ki bu (kötülüklerin cezası o gün mutlakaa) onların başına gelecekdir — göreceksin. İman edib de iyi iyi amel (ve hareket) lerde bulunanlar ise cennetlerin (haas) bağçelerindedir. Rableri huzurunda ne dilerlerse (hepsi) onlarındır. İşte bu, büyük fazl (-u kerem) in ta kendisidir.

Kazandıkları (günahları)ndan dolayı (kıyâmet gününde) o zâlimleri çok korkan kimseler olarak görürsün; hâlbuki o (yaptıklarının vebâli), başlarına gelecek olan (bir netîce)dir. Îmân edip sâlih ameller işleyenler ise, Cennetlerin bahçelerindedirler. Onlar için Rableri katında, ne isterlerse vardır. İşte o (va'd olundukları pek) büyük lütuf, budur!

(O gün) zalimleri (dünyada) yaptıkları şeyden (zulüm ve fenalıklardan) dolayı korku içinde görürsün. Oysa korktukları başlarına gelecektir. İnanıp iyi (ve yararlı) işler yapmış olanlar (erdemli kimseler) ise cennet bahçelerindedirler. Onların dilediği her şey Rabları yanındadır. İşte budur o büyük lütuf.

Zulmedenleri kazandıklarından dolayı bir korku içerisinde görürsün. Ancak o korktukları başlarına gelecektir. İman edip, salih ameller işleyenler cennet havuzlarının içinde olacaklar ve Rablerinin yanında canlarının istediği her şeyi bulacaklar. İşte en büyük üstünlük o dur.

Sen o kıyıcıların ettiklerinden dolayı nasıl korktuklarını görürsün. Korktukları başlarına gelecektir. İnanıp da iyilik işliyenler ise Cennet bahçelerinde bulunacaklardır. Onlar çalaplarının katında bütün dilediklerini bulacaklardır. İşte Allah’ın en büyük vergisi budur.

Sen o gün zalimleri yaptıkları fenalıklardan pek ziyade telâş içinde görürsün, halbuki o korktukları, başlarına gelecektir. İman getirip iyi amel işleyenler uçmak bahçelerinde bulunacaklar, Rableri yanında dilediklerine nâil olacaklar. İşte büyük inayet budur.

(Ey Peygamber!) Sen, karşılığı başlarına gelirken yaptıklarından dolayı zalimlerin (korkudan) yüreklerinin titrediğini görürsün. İnanıp, iyi ve yararlı işler yapanlar [sâlihât] ise, cennet bahçelerindedirler. Onlar için Rablerinin katında diledikleri her şey vardır. İşte büyük lütuf budur.

Yaptıkları şeyler başlarına gelirken, zalimlerin korkudan titrediklerini görürsün. İman edip salih amellerde bulunanlar ise, cennet bahçelerindedirler. Rableri katında her diledikleri onlarındır. İşte büyük lütuf budur.

O Gün zâlimlerin, o korkunç azapla yüz yüze geldikleri anda, geçmişte yaptıkları çirkin işlerden dolayı tir tir titrediklerini göreceksin. İman edip güzel davranış gösterenler ise, yemyeşil cennet bahçelerinde olacaklar. Onlara Rableri katında, diledikleri her şey verilecektir. İşte insanoğlunun kazanabileceği en büyük lütuf, en büyük başarı budur!

O onlara vaki’ (olacak) iken, Zâlimler’i, kazandıkları şeylerden korkarak titremiş (ürpermiş) görürsün. İman etmiş ve Salih Ameller’i işlemiş (İyi İşler’i yapmış) olanlar da Cennet’in yeşil bahçelerindedir. Ne isterlerse, onlar için rabb’leri katında vardır. Bu, gerçekten Büyük Lütuf’tur.

Resulüm! Bu gibi saygısızları hep ürkek görürsün. Çünkü bu gibiler, kazdıkları kuyuya kendileri düşeceklerdir... İnanıp yararlı faaliyetlerde bulunanlar ise güzel mi güzel bahçeler içinde Tanrı katında istedikleri her şeye sahip olacaklar. İşte değer verme dediğin böyle olur!

Hesap günü gelince cezalandırılacakların korkularından nasıl titrediklerini bir görsen! Onlar korkularından ne yapacaklarını bilmezler. İnanıp yararlı işler yapanlar cennet bahçelerindedir. Diledikleri her şey orada vardır.

Yaptıkları şeyler başlarına gelirken zalimlerin korkudan titrediklerini göreceksin. İman edip iyi işler yapanlar da cennetlerin bahçelerinde (olacaklar)dır. Rablerinin katında onlara diledikleri her şey vardır. [*] Asıl büyük lütuf işte budur.

Benzer mesajlar: Nahl 16:31; Yâsîn 36:57; Zümer 39:34; Fussilet 41:32; Zuhruf 43:71; Duhân 44:55; Muhammed 47:15; Kâf 50:35.

(O gün) sen, zâlimlerin (dünyada) yaptıklarının cezâsı tepelerine inerken, korkudan tir tir titrediklerini göreceksin. O gün (Allah’ın istediği gibi) îman edip, (inandığı) iyi işleri yaşayanlar ise cennet bahçelerindedirler. Onlara Rableri katında diledikleri her şey vardır. İşte en büyük üstünlük, budur.¹

1 Yani onlar, hem Cennet bahçelerinde olacaklar hem de Rablerinin huzurunda bulunacaklar. Bir de orada onlar ne dilerlerse onu, önlerinde hazır bulaca... Devamı..

Zalimlerin [öteki dünyada] kazandıkları şey[i düşünmek]ten korktuklarını göreceksin: zaten korktukları başlarına mutlaka gelecektir. İmana erip doğru ve yararlı işler yapanları ise [cennetin] çiçek dolu bahçelerinde [bulacaksın]; onlar Rablerinin katında diledikleri her şeye sahip olacaklardır: [ve] bu, büyük bir lütuftur, ki

Sen yanlışta ısrar eden zalimleri işledikleri günahlardan dolayı korkudan tir tir titrediklerini görürsün, nihayet korktukları başlarına gelmiştir. Ama iman edip, iyi ve güzel işler yapanlar ise cennet bahçelerindedirler. İstedikleri her şey Rabbleri katından onlara verilecektir. İşte büyük ikram budur. 32/12, 42/45

(O gün) kazandıkları yüzünden zalimlerin korkudan titrediklerini görürsün; ama korktukları başlarına gelmiştir bir kere. Ne ki iman eden ve Allah’ın razı olduğu eylem üretenler, cennetlerin (kişiyi) mest eden köşelerinde olacaklar;[⁴³³¹] onlar Rablerinin katında istediklerine nail olacaklar: Bu, işte budur büyük lütuf!

[4331] Ravda: Akar suların ve mis kokulu-çiçekli bitkilerin insanı mest eden göz alıcı armonisi.

(Ey Muhammed şimdilik sabret) Sen, o zalimlerin dünyadayken kazandıkları günahların cezası başlarına gelirken, korkudan nasıl titrediklerini elbette göreceksin. İman edip, sâlih ameller işleyenler ise cennet bahçelerindedirler. Rablerinin katında diledikleri her şey onlarındır. İşte bu, en büyük lütfun ta kendisidir.

Sen, zalimlerin yaptıkları şeyler başlarına gelecek diye korku ile titrediklerini görürsün. İman edip yararlı işler yapanlar da cennet bahçelerdedirler. Onlar için Rableri katında diledikleri her şey vardır. İşte bu büyük lütuftur.

Zalimleri göreceksin ki, kazanmış oldukları şeylerden dolayı korkuculardır. Ve o (korktukları şey) onlara vaki olacaktır ve imân edenler ve sâlih sâlih amellerde bulunanlar ise cennetlerin bahçelerindedir. Onlar için Rablerinin indinde diledikleri şeyler vardır. İşte budur o en büyük inâyet.

(Büyük duruşma günü) zalimlerin, kendi yaptıkları işlerden bucak bucak uzak durup, korkudan titrediklerini görürsün. Halbuki çare yok, onların cezası tepelerinin üstünde durmaktadır. İman edip makbul işler işleyenler ise, cennet bahçelerindedirler. Rab'leri yanında, cennette, istedikleri ne varsa kendilerine verilecektir. İşte bu da pek büyük bir lütuftur.

Yaptıkları işler başlarına inerken zalimlerin, korkudan titrediklerini görürsün. Fakat inanıp iyi işler yapanlar cennet bahçelerindedirler. Rablerinin yanında onlara diledikleri her şey vardır. İşte büyük lutuf budur.

Zâlimleri, dünyâda irtikâb iyledikleri me'âsînin cezâsından havf ider görirsin. (Ne kadar korkarlar ise korksunlar) o cezâ onlara gelecekdir. Îmân idüb a'mâl-i sâliha işleyenler cennet bağçelerinde olurlar. Onlar içün, rableri 'indinde istedikleri her şey vardır. Bu, büyük bir fazl ve keremdir.

Yanlış yolda olanların yaptıklarından dolayı korktuklarını görürsün. Korktukları başlarına gelecektir. İnanıp güvenen ve iyi işler yapmış olanlar ise cennette su başlarında olacaklardır. Beğendikleri her şey Sahiplerinin katında onlar içindir. Bu, büyük bir ikramdır.

O başlarına geldiği zaman, kazandıkları yüzünden zalimlerin tir tir titrediklerini görürsün. İman edip, doğruları yapanlar ise cennet bahçelerindedirler. Onlar için Rab'leri katında ne isterlerse vardır. İşte büyük ikram budur.

O gün zalimleri, kendi kazandıkları şeyden korkar halde görürsün. Oysa korktukları başlarına gelecektir. İman edip güzel işler yapanlar ise Cennet bahçelerindedirler. Rableri katında onlar için istedikleri herşey vardır. Bu ise pek büyük bir lütuftur.

Kazandıkları, tepelerine inerken o zalimlerin korkudan titrediklerini göreceksin. İman edip hayra ve barışa yönelik işler yapanlarsa cennetlerin bahçelerindedir. Rableri katında kendileri için, diledikleri her şey vardır. İşte budur o büyük lütuf.

göresin žālimlerı ķorķıcılar andan kim işlediler daħı ol düşicidür anlara. daħı anlar kim įmān getürdiler daħı işlediler eyü işler uçmaķlar çayırlarında anlaruñdur ol kim dilerler çalabı’ları ķatında. şol oldur fażıl ulu.

Görürsin ẓālimleri ḳorḳarlar ḳazanduḳları ‘amel vebālinden. Ol anlarairişecekdür. Daḫı ol kişiler ki īmān getürdiler ve ‘amel‐i ṣāliḥ işlediler.Cennetler içine girerler. Anlara vardur yürekleri izdegen nesne Tañrılarıḳatında. Oldur ulu fażl ve kerem.

(Ya Peyğəmbər! Qiyamət günü) zalımları (dünyada) qazandıqları günahların qorxusundan tir-tir əsən görəcəksən. O (müsibət, Allahın sitəmi) mütləq onların başına gələcəkdir. İman gətirib yaxşı işlər görənlər isə cənnət bağçalarında olacaqlar. Rəbbinin dərgahında onlar üçün istədikləri hər şey olacaqdır. Budur ən böyük ne’mət!

Thou seest the wrong doers fearful of that which they have earned, and it will surely befall them; while those who believe and do good works (will be) in flowering meadows of the Gardens, having what they wish from their Lord. This is the great preferment.

Thou wilt see the wrongdoers(4557) in fear on account of what they have earned, and (the burden of) that must (necessarily) fall on them. But those who believe and work righteous deeds will be in the luxuriant meads(4558) of the Gardens: they shall have, before their Lord, all that they wish for. That will indeed be the magnificent Bounty (of Allah..

4557 The chief feature of the punishment of wrongdoing is that the minds of the wrongdoers are haunted with terror on account of their own guilty cons... Devamı..


Designed by ÖFK
En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir.