Vehuve-lleżî yunezzilu-lġayśe min ba’di mâ kanetû ve yenşuru rahmeteh(u)(c) vehuve-lveliyyu-lhamîd(u)
(Allah) O'dur ki, onlar (insanlar) umutlarını kestikten sonra yağmuru indirir ve rahmetini serip yayıverir. O, Veli'dir (her şeyin ve herkesin sahibi ve yöneticisidir), Hamîd'dir (yerde ve göklerde övülüp şükredilendir).
Ve öyle bir mabuttur ki onlar, tamamıyla ümitsizliğe düşerler de ondan sonra yağmur yağdırır ve rahmetini yayar ve odur onların işlerini tedbir ve tasarruf eden ve hamde layık olan.
O'dur ki, kulları ümitlerini kestikten sonra, yağmuru indirir, rahmetini her tarafa yayar. Gerçek dost ve yardımcı O'dur, eksiksiz övgülere layık olan da O'dur.
O, insanlar ümitlerini kestikten sonra toprağı suya doyuracak yağmuru aralıklarla indiren, rahmetiyle her şeyi canlandırandır. O övülmeye, şükredilmeye lâyık, hakiki hâmi, emirlerine itaat edilecek gerçek otorite, hakiki dosttur.
Onlar ümit kestikten sonra yağmuru indiren ve rahmetini yayan O'dur. O velidir (dosttur, kullarının işlerini yürütendir), çokça övülendir.
O'dur ki, onlar umutlarını kestikten sonra yağmuru indirir ve rahmetini serip-yayar. O, Veli'dir, Hamid'dir.
Allah O'dur ki, (kullar) ümidi kesmişlerken yağmuru indirir, rahmet ve bereketini (her tarafa) yayar. O, (kendi ihsanı ile kullarına) Velî'dir, Hamîd'dir= hamd edilmeğe lâyıktır.
İnsanların boynu bükük ümitsiz olmalarından sonra, yağmur ile imdatlarına gelen, rahmetini yayan O’dur. O, çok mükemmel, övgüye layık bir veli ve sahiptir.
İnsanlar ümitsizliğe düştükten sonra yağmuru yağdıran ve rahmetini yayan O'dur. Kullarının işlerini düzenleyen ve övgüye lâyık olan da O'dur.
Umutların kestikleri bir anda, bulut gönderip de rahmetini yayınlar, dost olan O'dur, öğülen de O
O, (insanlar) ümitsiz (ve çaresiz) kaldığı bir anda yağmuru indiren, rahmetini her tarafa yayandır. Övülmeye layık gerçek dost ve koruyucu yalnız O'dur.
Umutsuzluğa düşmelerinin ardından yağmuru indiren, rahmetini yayan O'dur. O, övülmeğe layık olan dosttur.
O, insanlar umutlarını kestikten sonra yağmuru indiren, rahmetini her tarafa yayandır. O, dost olandır, övülmeye lâyık olandır.
O, (insanlar) umutlarını kestikten sonra, yağmuru indiren, rahmetini her tarafa yayandır. O, hakiki dosttur, övülmeye lâyık olandır.
Umutlarını kesmelerinden sonra yağmuru indiren ve rahmetini yayandır. O, Övgüye Layık bir Dosttur.
İnsanlar ümitlerini kestikten sonra yağmuru indiren ve rahmetini her tarafa yayan O'dur. Övülmeye layık olan gerçek dost O'dur.
Ve öyledir ki o, ümidi kesmişlerken feyz indirir ve rahmetini neşr eder, o öyle veliy öyle hamîddir
O, insanlar ümitsizliğe düştükten sonra yağmuru yağdıran ve rahmetini yayandır. Ve O, Gerçek Gözetici'dir, Övgüye Değer Yegâne Varlık'tır.
O, (insanlar) ümidlerini kesdikden sonra, yağmuru indirmekde, rahmetini yaymakda olandır. O, hakıykî yâr, her hamde sezâvârdır.
Ve O, (insanlar) ümidlerini kestikten sonra yağmuru indiren ve rahmetini yayandır. Çünki O, Velî (hakiki dost ve yardımcı olan)dır, Hamîd (hamd edilmeye çok lâyık)tır.
O, yağmuru kullarının ümitlerini kesmesinden sonra indirir ve rahmetini yeryüzüne yayar. Kullarını koruyan, sahip çıkan ve övülmesi gerekli olan yalnızca O dur.
Kulları ümitsiz bir halde olduktan sonra yağmuru indiren, rahmetini de her yere dağıtan, O/dur. O, mü/minlerin yârıdır, işlerini görendir, övülmüştür.
İnsanlar ümitlerini kestikten sonra yağmuru indiren ve rahmetini her tarafa yayan O'dur. Övülmeye layık olan gerçek veli de O'dur.
Yağmura susamış gönüller tamamen ümitsizliğe düştükleri bir anda, gökten sağanak sağanak yağmur yağdıran ve böylece, yemyeşil bitkilerle, çeşit çeşit, rengârenk meyvelerle rahmetini her yana yayan O’dur. Evet, her türlü teşekküre, övgüye lâyık olan gerçek koruyucu, gerçek dost O’dur!
İnsanlar, tam ümitlerini kestikten sonra yağmuru indiren ve rahmetini her tarafa yayan Odur. Övülmeye layık olan gerçek dost da Odur.
O, [insanlar] bütün ümitlerini yitirdikten sonra yağmuru indiren ve [bu suretle] rahmetini sergileyendir: 32 çünkü [insanların] koruyucusu yalnız O'dur, hamd O'na mahsustur.
O, kuraklıktan dolayı insanlar ümitsizliğe düştükten sonra yağmuru yağdırıp rahmetini yayandır. Çünkü O’dur koruyup gözeten, O’dur övgüye layık olan. 30/48...50
Ve O, (insanlar) tüm umutlarını yitirdikten sonra imdada yetişir, yağmuru indirir ve rahmetini yayar:[4340] zira O’dur (insanların) gerçek velisi, hamd O’na mahsustur.*
Ve O, o (Hâlık-i Azîm)dir ki, ümitsizliğe düştüklerinden sonra, yağmuru indirir ve rahmetini neşreder ve O'dur velî, hamîd olan O'dur.
O'dur ki insanlar artık ümitlerini kestikten sonra yağmur indirir, rahmetini her tarafa yayar. O, gerçek dost ve hâmidir, bütün övgülere ve hamdlere lâyıktır.
O'dur ki (kulları) umutlarını kestikten sonra yağmuru indirir, rahmetini yayar. O velidir, övülmüştür.
Herkes ümidini kesmişken yağmuru indiren ve ikramını yayan O’dur. O, asıl dosttur ve yaptığını güzel yapar.
(Kulları) umutlarını kestikten sonra yağmur indirip, rahmetini yayan O'dur. Koruyup gözeten O'dur. Ham de layık olan da O'dur.
İnsanlar ümitlerini kesmişken yağmuru indiren ve rahmetini yayan da Odur. O her türlü övgüye lâyık olan gerçek dost ve gözeticidir.
O O'dur ki, kulları umutlarını kestikten sonra yağmuru indirir ve rahmetini yayar. Velî'dir O, Hamîd'dir.
daħı ol oldur kim indürür yaġmurı andan śoñra kim nevmid oldılar daħı perekende eyler raḥmetin. daħı ol arķa viricidür ögülmiş.
(İnsanlar) ümidsizliyə qapılandan sonra, yağmur göndərən, ne’mətini (yağışını) açıb paylayan Odur. İxtiyar sahibi Odur. Tə’rifə (şükrə) layiq olan da Odur.
And He it is Who sendeth down the saving rain after they have despaired, and spreadeth out His mercy. He is the Protecting Friend, the Praiseworthy.
He is the One that sends down rain (even) after (men) have given up all hope,(4567) and scatters His Mercy (far and wide). And He is the Protector, Worthy of all Praise.*
Designed by ÖFK En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir. |