|
Aradığınız kelime
هَلْ
kök harflerinden türemiştir. Aynı Kökten türeyen 93 adet kelime bulunmaktadır.
Kelimelerin Kur'an'da geçtiği ayetler aşağıda sıralanmıştır.
|
Bakara/210
Bakara/246
Âl-i İmrân/154
ثُمَّ اَنْزَلَ عَلَيْكُمْ مِنْ بَعْدِ الْغَمِّ اَمَنَةً نُعَاسًا يَغْشٰى طَٓائِفَةً مِنْكُمْۙ وَطَٓائِفَةٌ قَدْ اَهَمَّتْهُمْ اَنْفُسُهُمْ يَظُنُّونَ بِاللّٰهِ غَيْرَ الْحَقِّ ظَنَّ الْجَاهِلِيَّةِۜ يَقُولُونَ هَلْ لَنَا مِنَ الْاَمْرِ مِنْ شَيْءٍۜ قُلْ اِنَّ الْاَمْرَ كُلَّهُ لِلّٰهِۜ يُخْفُونَ ف۪ٓي اَنْفُسِهِمْ مَا لَا يُبْدُونَ لَكَۜ يَقُولُونَ لَوْ كَانَ لَنَا مِنَ الْاَمْرِ شَيْءٌ مَا قُتِلْنَا هٰهُنَاۜ قُلْ لَوْ كُنْتُمْ ف۪ي بُيُوتِكُمْ لَبَرَزَ الَّذ۪ينَ كُتِبَ عَلَيْهِمُ الْقَتْلُ اِلٰى مَضَاجِعِهِمْۚ وَلِيَبْتَلِيَ اللّٰهُ مَا ف۪ي صُدُورِكُمْ وَلِيُمَحِّصَ مَا ف۪ي قُلُوبِكُمْۜ وَاللّٰهُ عَل۪يمٌ بِذَاتِ الصُّدُورِ
Sonra o kederin arkasından Allah size bir güven indirdi ki, (bu güvenin yol açtığı) uyuklama hali bir kısmınızı kaplıyordu. Kendi canlarının kaygısına düşmüş bir gurup da, Allah'a karşı haksız yere cahiliye devrindekine benzer düşüncelere kapılıyorlar, «Bu işten bize ne!» diyorlardı. De ki: İş (zafer, yardım, herşeyin karar ve buyruğu) tamamen Allah'a aittir. Onlar, sana açıklayamadıklarını içlerinde gizliyorlar. «Bu işten bize bir şey olsaydı, burada öldürülmezdik» diyorlar. Şöyle de: Evlerinizde kalmış olsaydınız bile, öldürülmesi takdir edilmiş olanlar, öldürülüp düşecekleri yerlere kendiliklerinden çıkıp giderlerdi. Allah, içinizdekileri yoklamak ve kalplerinizdekileri temizlemek için (böyle yaptı). Allah içinizde ne varsa hepsini bilir.
Mâide/59
Mâide/60
Mâide/91
Mâide/112
En’âm/47
En’âm/50
En’âm/148
En’âm/158
A’râf/44
A’râf/53
A’râf/53
A’râf/147
Tevbe/52
Tevbe/127
Yûnus/34
Yûnus/35
Yûnus/52
Yûnus/102
Hûd/14
Hûd/24
Yûsuf/64
Yûsuf/89
Ra’d/16
Ra’d/16
İbrahim/21
Nahl/33
Nahl/35
Nahl/75
Nahl/76
İsrâ/93
Kehf/66
Kehf/94
Kehf/103
Meryem/65
Meryem/98
Tâ-Hâ/9
Tâ-Hâ/40
Tâ-Hâ/120
Enbiyâ/3
Enbiyâ/80
Enbiyâ/108
Hac/15
Şu’arâ/39
Şu’arâ/72
Şu’arâ/93
Şu’arâ/203
Şu’arâ/221
Neml/90
Kasas/12
Rûm/28
Rûm/40
Sebe’/7
Sebe’/17
Sebe’/33
Fâtır/3
Fâtır/43
Sâffât/54
قَالَ هَلْ اَنْتُمْ مُطَّلِعُونَ
54, 55.$ (O zât, dünyâda geçmiş olan hâdiseyi bu şekilde anlattıktan sonra Allah Teâlâ orada bulunanlara:) Siz işin gerçeğine vâkıf mısınız? dedi. İşte o zaman konuşan baktı, arkadaşını cehennemin ortasında gördü.
Sâd/21
وَهَلْ اَتٰيكَ نَبَؤُ۬ا الْخَصْمِۢ اِذْ تَسَوَّرُوا الْمِحْرَابَۙ
21, 22.$ (Ey Muhammed!), Sana davacıların haberi ulaştı mı? Mâbedin duvarına tırmanıp, Davud'un yanına girmişlerdi de Dâvud onlardan korkmuştu. «Korkma! Biz birbirine hasım iki davacıyız, aramızda adaletle hükmet, haksızlık etme; bize doğru yolu göster» dediler.
Zümer/9
Zümer/29
Zümer/38
Zümer/38
Mü’min/11
Mü’min/47
Şûrâ/44
Zuhruf/66
Ahkâf/35
Muhammed/18
Muhammed/22
Kâf/30
Kâf/30
Kâf/36
Zâriyât/24
Kamer/15
Kamer/17
Kamer/22
Kamer/32
Kamer/40
Kamer/51
Rahmân/60
Saff/10
Mülk/3
Hâkka/8
İnsan/1
Nâzi’ât/15
Nâzi’ât/18
Mutaffifîn/36
Bürûc/17
Gâşiye/1
Fecr/5
هَلْ ف۪ي ذٰلِكَ قَسَمٌ لِذ۪ي حِجْرٍۜ
1, 2, 3, 4, 5.$ Fecre, on geceye (haccın on gecesine), çifte ve teke, (her şeyi karanlığı ile) örttüğü an geceye yemin ederim ki, akıl sahibi için bunlarda elbette bir yemin (değeri) var, değil mi?
|
|
|
|