5 Aralık 2024 - 4 Cemaziye'l-Ahir 1446 Perşembe

ANA SAYFA | SURELER  | AYET KARŞILAŞTIRMA |KUR'AN'DA ARA! |FİHRİST | DOWNLOAD | MOBİL
Kullanıcı : Şifre :   Şifremi Unuttum    KAYDOL
Kamer Suresi 22. Ayet

Ayeti Dinle



Meal Ekle/Çıkar

Hepsini Göster/Gizle


Tercihinizin bir sonraki oturumda hatırlanması için giriş yapmalısınız.

Arapça Metin
Türkçe Transcript
Abdulbaki Gölpınarlı Meali
Abdullah-Ahmet Akgül Meali
Abdullah Parlıyan Meali
Ahmet Tekin Meali
Ahmet Varol Meali
Ali Bulaç Meali
Ali Fikri Yavuz Meali
Bahaeddin Sağlam Meali
Bayraktar Bayraklı Meali
Besim Atalay Meali (1965)
Cemal Külünkoğlu Meali
Cemil Said (1924)
Diyanet İşleri Meali (Eski)
Diyanet İşleri Meali (Yeni)
Kur'an Yolu (Diyanet İşleri)
Diyanet Vakfı Meali
Edip Yüksel Meali
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
Elmalılı Meali (Orijinal)
Emrah Demiryent Meali
Erhan Aktaş Meali
Hasan Basri Çantay Meali
Hayrat Neşriyat Meali
İhsan Aktaş Meali
İlyas Yorulmaz Meali
İsmayıl Hakkı Baltacıoğlu
İsmail Hakkı İzmirli
İsmail Yakıt
Kadri Çelik Meali
Mahmut Kısa Meali
Mahmut Özdemir Meali
Mehmet Çakır Meali
Mehmet Çoban Meali
Mehmet Okuyan Meali
Mehmet Türk Meali
Muhammed Esed Meali
Mustafa Çavdar Meali
Mustafa İslamoğlu Meali
Orhan Kuntman Meali
Osman Fırat Meali
Ömer Nasuhi Bilmen Meali
Suat Yıldırım Meali
Süleyman Ateş Meali
Süleyman Tevfik (1927)
Süleymaniye Vakfı Meali
Şaban Piriş Meali
Ümit Şimşek Meali
Yaşar Nuri Öztürk Meali
Eski Anadolu Türkçesi
Satıraltı Meal (1534)
Bunyadov-Memmedeliyev
M. Pickthall (English)
Yusuf Ali (English)
Tercihinizin hatırlanması için
giriş yapmalısınız.

Meallerdeki sıralama bir tercih sıralaması değil alfabetik sıralamadır. Ziyaretçilerimiz takip etmek istedikleri mealleri sol sütundan seçerek ilerleyebilirler. Tercihlerinin hatırlanması için "Tercihimi Hatırla" tıklanmalıdır.
 
 

Ve lekad yessernâ-lkur-âne liżżikri fehel min muddekir(in)

Ve andolsun ki öğüt ve ibret için Kur'an'ı kolaylaştırdık, fakat bir ibret alan mı var?

Andolsun Biz Kur’an’ı zikir (öğüt alıp düşünmek ve ayetlerimizle sorunlarını çözmek) için kolaylaştırdık. Fakat öğüt alıp-düşünen var mı?

Bu nedenle biz Kur'ân'ı okumak, öğrenmek, ezberlemek, yaşamak ve öğüt almak için kolaylaştırdık, fakat öğüt alıp düşünen var mıdır?

Andolsun biz Kur'ân'ı okunarak ibadet edilsin, öğüt alınsın diye kolaylaştırdık. Düşünen, öğüt alan, okuyarak ibadet eden var mı hiç?

Andolsun ki, Kur'an'ı öğüt alınması için kolaylaştırdık. Fakat öğüt alan var mı?

Andolsun Biz Kur'an'ı zikr (öğüt alıp düşünmek) için kolaylaştırdık. Fakat öğüt alıp-düşünen var mı?

And olsun ki, biz Kur'an'ı düşünüb öğüd almak için kolaylaştırdık; fakat düşünen mi var?

Andolsun! Biz, Kur’anı zikir için kolaylaştırdık. Artık öğüt alan yok mudur?!

Andolsun ki Kur'ân'ı, düşünenler için kolaylaştırdık. Düşünen var mı?

Öğütlenmek için biz Kur'anı kolaylattık, öğütlenen var mıdır?

Andolsun ki biz, Kur'an'ı öğüt almak için (aklını işleterek anlamaya çalışanlara) kolaylaştırdık. Hani var mı düşünüp öğüt alan? 

Bkz. 19/97

Biz Kur’ân’ı va’az içün kolay yapdık, kim idrâk itdi?

And olsun ki, Kuran'ı öğüt olsun diye kolaylaştırdık; öğüt alan yok mudur?*

Andolsun biz, Kur’an’ı düşünüp öğüt almak için kolaylaştırdık. Var mı düşünüp öğüt alan?

Andolsun ki Kur’an’ı düşünülsün diye kolaylaştırdık. Düşünecek yok mu?

Andolsun biz Kur'an'ı düşünüp öğüt alınsın diye kolaylaştırdık. Öğüt alan yok mu?

Kuran'ı mesaj için kolaylaştırdık; öğüt alan yok mudur?

Andolsun biz Kur'ân'ı öğüt almak için kolaylaştırdık. Öğüt alan yok mudur?

Şanım namına Kur'anı müyesser de kıldık düşünmek için, fakat düşünen mi var?

Kasem olsun ki, biz Kur’ân’ı (düşünüp) öğüt alınsın, diye kolaylaştırdık. (Düşünüp) öğüt alan yok mu?

Ant olsun Biz, Kur'an'ı öğüt alınsın diye kolaylaştırdık. Var mı öğüt alıp düşünen?

Andolsun ki biz Kur'ânı düşünmek için kolaylaşdırmışızdır. O halde var mı bir düşünen?

Şânım hakkı için, (biz) Kur'ân'ı nasîhat alınsın diye kolaylaştırdık; fakat bir nasîhat alan var mı?

Gerçekten zikre (doğru bilgiye, gerçeğe) ulaşılsın diye Kur’an’ı da (aklını işleterek anlamaya çalışanlara, düşünüp öğüt almak isteyenlere) kolaylaştırdık. O hâlde o bilgiye ulaşmak isteyen var mı? *

(*) Aşağıdaki tefsire göre de buradaki zikir, doğru bilgidir. Fakat bununla birlikte düşünmek ve öğüt almak gibi anlamlara da gelir. İşte burada hem g... Devamı..

Biz Kur’an’ı öğüt alınması için kolaylaştırdık. Yokmu düşünen?

Ant olsun ki Biz Kur’an’ın anlaşılmasını kolaylaştırdık, öğütlenmeleri için. Hani, öğütlenenler nerede?

* Biz Kur/an/ı ibret almak için kolaylaştırdık, hani ibret alan?

Andolsun Biz Kur’an’ı düşünüp öğüt alsınlar diye kolaylaştırdık. Var mı bir ibret/öğüt alan?

Şüphesiz biz Kur'an'ı hatırlatma olsun diye kolaylaştırdık. Fakat hatırlayıp kendine gelen var mı?

Andolsun Biz, ayetlerimizi anlayıp öğüt alabilmeniz için bu Kur’an’ı kolaylaştırdık; öyleyse, yok mu onu okuyup öğüt alan?

And olsun Öğüt için Kur’ân’ı kolaylaştırdık! Var mı hiç düşünüp öğüt alan?

Kuran’ı, anlaşılsın diye sadeleştirdik. Var mı düşünen?...

Okunanları öğüt almanız için kolaylaştırdık! Öğüt alan yok mu?

Yemin olsun ki Kur’an’ı (gerçeği) hatırla(t)mak için kolaylaştırdık. Hatırlayan var mı?

Yemin olsun ki Biz, Kur’an’ı düşünülmesi için kolaylaştırdık. Fakat düşünen var mı?

Bu nedenle Biz bu Kur’an’ı akılda kolay tutulur kıldık: öyleyse, yok mudur ondan ders almak isteyen?

Andolsun ki biz bu Kuran’ı öğüt ve ibret alınsın diye kolaylaştırdık. Hani var mı anlayıp öğüt ve ibret alan? 6/97

Ve doğrusu Biz bu Kur’an’ı ders alınsın diye kolaylaştırdık: öyleyse yok mudur ders alan?

Andolsun ki biz Kur'an'ı öğüt alınsın diye kolaylaştırdık, düşünüp ibret alan yok mudur?

Ve biz Kur’ân’ı öğüt almak için kolaylaştırdık. Öğüt alan yok mudur?

Ve kasem olsun ki, Biz Kur'an'ı düşünülmek için kolaylaştırdık, fakat düşünen var mı?

Yemin olsun: Biz ders alınsın diye Kur'ân'ın anlaşılmasını kolaylaştırdık. Haydi var mı düşünen ve ibret alan?

Andolsun biz Kur'an'ı öğüt almak için kolaylaştırdık. Öğüt alan yok mudur?

Biz Kur'ân'ı, halkın onunla va'z u nasîhat almaları içün kolay itdik. Bundan mütenebbih olan var mıdır?

Doğru bilgiye ulaşılsın diye Kur’an’ı (ayetler kümesini bulmayı) kolaylaştırdık. O bilgiye ulaşan var mı?

Andolsun ki Kur'an'ı öğüt olması için kolaylaştırdık. Öğüt alan var mı?

And olsun, Biz Kur'ân'ı zikir için kolaylaştırdık. Fakat hani ibret alacak olan?

Yemin olsun ki, biz, Kur'an'ı öğüt ve ibret için kolaylaştırdık. Fakat düşünen mi var?

daħı bayıķ [282a] geñez eyledük ķur'an'ı oķımaķ içün. pes var mı araña.?

Taḥḳīḳ biz geñez itdük Ḳur’ānı ögüd‐içün. Pes ögütlenecek kimse var mı‐dur?

And olsun ki, Biz Qur’anı (ondan) ibrət almaq (öyüd-nəsihət qəbul etmək) üçün belə asanlaşdırdıq. Amma heç bir ibrət alan (öyüd-nəsihət qəbul edən) varmı?!

And in truth We have made the Qur’an easy to remember; but is there any that remembereth?

But We have indeed made the Qur´an easy to understand and remember: then is there any that will receive admonition?


Designed by ÖFK
En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir.