Kâle hel entum muttali’ûn(e)
(Bu konuşan kişi yanındakilere dönüp) "Sizler (onun şimdi ne durumda olduğunu) biliyor musunuz?" diye soracaktır.
Der ki: Ne oldu o, bakıp gördünüz mü acaba?
Konuşan o kimse diyecek ki: “Onun ne durumda olduğuna dönüp bakmak istermisiniz?”
Allah: “Siz, onun halini görmek ister misiniz?” buyurur.
Der ki: "Siz ona bakar mısınız?"
(Konuşan yanındakilere) Der ki: 'Sizler (onun şimdi ne durumda olduğunu) biliyor musunuz?'
(Sonra o sözcü, cennetteki kardeşlerine): “(Şimdi size o arkadaşı göstermek için cehenneme) bir bakar mısınız?”der.
“Hiç çıkıp baktınız mı?”
“Siz onun durumuna vâkıf olmak ister misiniz?” dedi.
Başka biri de: «O ne halde bilir misiz?» diye soracak
Yanındakilere: “Siz onun nerede olduğunu biliyor musunuz?” diye sorar.
Yanındakilere: "Siz onu bilir misiniz?" der.
Konuşan o kimse, yanındakilere, “Bakar mısınız, hâli ne oldu?” der.
54, 55. (O zât, dünyâda geçmiş olan hâdiseyi bu şekilde anlattıktan sonra Allah Teâlâ orada bulunanlara:) Siz işin gerçeğine vâkıf mısınız? dedi. İşte o zaman konuşan baktı, arkadaşını cehennemin ortasında gördü.
(Yanındakilere,) "Bakar mısınız?" der.
"Siz onu tanır mısınız?" der.
Nasıl der bir bakıştırır mısınız:
“Siz yakından bilenler misiniz?” derdi.
(O sözü söyleyen zât, ihvanına) der ki: «Siz (onun iç yüzüne) vaakıf olucular mısınız?»
(Sonra o kişi yanındakilere:) “Siz (onun hâlinden) haberdâr mısınız?” dedi.
Allah cennetteki her iki konuşana “Bunu öğrenmek ister misiniz?” dedi.
Başka biri «— Onun ne halde olduğunu biliyor musunuz? [¹]» diyecek.*
(Konuşan yanındakilere) Der ki: “Sizler (onun şimdi ne durumda olduğunu) biliyor musunuz?”
“Bakın arkadaşlar, bu zâlimin şimdi ne durumda olduğunu görmek ister misiniz?”
(Konuşan, 1görevli meleklere): “Siz (onun şimdi) ne durumda olduğunu biliyor musunuz?” diye soracak.*
[Ve] ekleyecek: “Bakmak [ve onu görmek] ister misiniz?”
Öteki: – Şimdi onun ne durumda olduğunu bilmek ister misin? Der. 7/50...54
(Sözüne devamla) sordu: “Onun halini görmek ister misin?”
Dedi ki: Siz (onun halinden) haberdar olmak ister misiniz?
54, 55, 56, 57. “Şimdi ister misiniz onu size göstereyim? ” Onlar da arzu edince, derhal bir tarama yapıp onu cehennemin tam ortasında bulur. “Vallahi, nerdeyse beni de düştüğün o helâke sürükleyecektin! Rabbimin hidâyet nimeti yetişmeseydi, eli kolu kelepçeli getirilip o azaba atılanlardan olacaktım! ” [7, 43]
(Sonra yanındakilere): "Bakar mısınız?" dedi.
“Yukarıya (Araf’a)[*] çıkıp bakar mısınız?” der.*
-ona ne olduğunu görüyor musunuz? der birisi.
“Şimdi ne halde olduğunu biliyor musunuz?” der.
Dedi: "Siz de bir araştırır mısınız?"
eyitti ya'nį ķaayıl “hįç siz baķıcılar misiz?”
(Sonra həmin şəxs Cənnətdəki yoldaşlarına) deyəcək: “Siz (indi onun nə halda olduğunu) bilirsinizmi?” (Onlar: “Xeyr”, - deyə cavab verəcəklər).
He saith: Will ye look?
(A voice) said: "Would ye like to look down?"
Designed by ÖFK En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir. |