وَيْلٌ يَوْمَئِذٍ لِلْمُكَذِّب۪ينَ

O gün, (hakikatleri) yalan sayanların vay haline!

وَيْلٌ يَوْمَئِذٍ لِلْمُكَذِّب۪ينَ

O gün, (hakikatleri) yalan sayanların vay haline!

وَيْلٌ يَوْمَئِذٍ لِلْمُكَذِّب۪ينَ

O gün, (hakikatleri) yalan sayanların vay haline!

وَكَذَّبُوا بِاٰيَاتِنَا كِذَّابًاۜ

Bizim âyetlerimizi yalanladıkça yalanlamışlardı.

وَكَذَّبُوا بِاٰيَاتِنَا كِذَّابًاۜ

Bizim âyetlerimizi yalanladıkça yalanlamışlardı.

لَا يَسْمَعُونَ ف۪يهَا لَغْوًا وَلَا كِذَّابًاۚ

Onlar orada ne boş bir lâkırdı ne de yalan işitirler.

فَكَذَّبَ وَعَصٰىۘ

(O ise) hemen yalanladı ve isyan etti.

كَلَّا بَلْ تُكَذِّبُونَ بِالدّ۪ينِۙ

9, 10, 11, 12. Hayır! Bütün bunlara rağmen siz yine de dini yalanlıyorsunuz. Şunu iyi bilin ki üzerinizde bekçiler, değerli yazıcılar vardır; onlar, yapmakta olduklarınızı bilir.

وَيْلٌ يَوْمَئِذٍ لِلْمُكَذِّب۪ينَۙ

O gün vay haline yalancıların!

اَلَّذ۪ينَ يُكَذِّبُونَ بِيَوْمِ الدّ۪ينِۜ

Ki onlar, ceza gününü yalan sayarlar.

وَمَا يُكَذِّبُ بِه۪ٓ اِلَّا كُلُّ مُعْتَدٍ اَث۪يمٍۙ

Onu ancak hükümleri çiğneyen ve günaha dalan kimseler yalanlar.

ثُمَّ يُقَالُ هٰذَا الَّذ۪ي كُنْتُمْ بِه۪ تُكَذِّبُونَۜ

Sonra onlara: «İşte yalanlamış olduğunuz (cehennem) budur» denilir.

بَلِ الَّذ۪ينَ كَفَرُوا يُكَذِّبُونَۘ

Aksine, kâfirler yalanlıyorlar.

بَلِ الَّذ۪ينَ كَفَرُوا ف۪ي تَكْذ۪يبٍۙ

Doğrusu inkârcılar (gerçeği) yalanlayıp dururlar.

كَذَّبَتْ ثَمُودُ بِطَغْوٰيهَاۙۖ

11, 12, 13, 14, 15. Semûd kavmi azgınlığı yüzünden (Allah'ın elçisini) yalanladı. Onların en bedbahtı (deveyi kesmek için) atıldığında, Allah'ın Resûlü onlara: «Allah'ın devesine ve onun su hakkına dokunmayın!» dedi. Ama onlar, onu yalanladılar ve deveyi kestiler. Bunun üzerine Rableri günahları sebebiyle onlara büyük bir felâket gönderdi de hepsini helâk etti. (Allah, bu şekilde azap etmenin) âkıbetinden korkacak değil ya!

فَكَذَّبُوهُ فَعَقَرُوهَاۙۖ فَدَمْدَمَ عَلَيْهِمْ رَبُّهُمْ بِذَنْبِهِمْ فَسَوّٰيهَاۙۖ

11, 12, 13, 14, 15. Semûd kavmi azgınlığı yüzünden (Allah'ın elçisini) yalanladı. Onların en bedbahtı (deveyi kesmek için) atıldığında, Allah'ın Resûlü onlara: «Allah'ın devesine ve onun su hakkına dokunmayın!» dedi. Ama onlar, onu yalanladılar ve deveyi kestiler. Bunun üzerine Rableri günahları sebebiyle onlara büyük bir felâket gönderdi de hepsini helâk etti. (Allah, bu şekilde azap etmenin) âkıbetinden korkacak değil ya!

وَكَذَّبَ بِالْحُسْنٰىۙ

8, 9, 10, 11. Kim cimrilik eder, kendini müstağni sayar, en güzeli de yalanlarsa, biz de onu en zora hazırlarız. Düştüğü zaman da malı kendisine hiç fayda vermez.

اَلَّذ۪ي كَذَّبَ وَتَوَلّٰىۜ

15, 16. O ateşe, ancak yalanlayıp yüz çeviren kötüler girer.

فَمَا يُكَذِّبُكَ بَعْدُ بِالدّ۪ينِۜ

Artık bundan sonra, ceza günü konusunda seni kim yalanlayabilir?

اَرَاَيْتَ اِنْ كَذَّبَ وَتَوَلّٰىۜ

Ne dersin o (meneden, Peygamber'i) yalanlıyor ve doğru yoldan yüz çeviriyorsa!