İnnî eḣâfu ‘aleykum ‘ażâbe yevmin ‘azîm(in)
Şüphe yok ki ben, o pek büyük günün azabı size gelip çatacak, ondan korkuyorum.
"Doğrusu, ben sizin için (hesap ve intikam bakımından) azametli bir günün azabından korkuyorum" (diye uyarmıştı).
Doğrusu ben, size büyük bir günün azabının çarpmasından korkuyorum.”
“Ben sizin adınıza, büyük bir günün azâbından korkuyorum.”
Doğrusu ben sizin hakkınızda büyük bir günün azabından korkuyorum."
'Doğrusu, ben sizin için büyük bir günün azabından korkuyorum.'
Doğrusu ben, size gelecek büyük bir günün azabından korkuyorum.”
“Ben, sizin için büyük bir günün azabından korkarım.”
“Ben hakkınızda büyük bir günün azabından korkarım” dediğinde;
Ben sizinçin, ulu günün azabından korkarım»
“Doğrusu, ben sizin için büyük bir günün azabından korkuyorum.”
124-135. Birâderleri Hûd ânlara: "Allâh’dan korkmıyacak mısınız? Ben size emîn bir rasûl olarak geliyorum. Allâh’dan korkınız ve bana itâ’at idiniz ben sizden hiç bir ücret istemem benim ücretimi rabbu’l ’âlemîn virir. Zevkiniz içün her tepede köşkler mi inşâ ideceksiniz? İktidâr elinize geçdiği vakit cabbârlık mı ideceksiniz? Allâh’dan korkınız ve bana itâ’at idiniz. Bildiklerinizi (envâ-’ı ni’metleri) bol bol ihsân idenden, size bol bol süriler ve zürriyet bahş idenden, sizi bağçelere ve çeşmelere nâil iyleyenden korkınız, korkarım o ’azîm günde ’azâba dûçâr olacaksınız." didi.
124,125,126,127,128,129,130,131,132,133,134,135. Kardeşleri Hud, onlara: "Allah'a karşı gelmekten sakınmaz mısınız? Doğrusu ben size gönderilmiş güvenilir bir elçiyim; Allah'tan sakının ve bana itaat edin. Buna karşı sizden bir ücret istemiyorum; benim ecrim ancak Alemlerin Rabbine aittir. Siz her yüksek yere koca bir bina kurup, boş şeyle mi uğraşırsınız? Temelli kalacağınızı umarak sağlam yapılar mı edinirsiniz? Yakaladığınızı zorbaca mı yakalarsınız? Artık Allah'tan sakının ve bana itaat edin. Bildiğiniz şeyleri size verenden sakının; davarları, oğulları, bahçeleri ve akarsuları size O vermiştir. Doğrusu hakkınızda büyük günün azabından korkuyorum" dedi.
“Çünkü ben, sizin adınıza büyük bir günün azabından korkuyorum.”
Doğrusu sizin hakkınızda büyük bir günün azabından korkuyorum.”
Doğrusu sizin hakkınızda muazzam bir günün azabından endişe ediyorum.
"Sizin için müthiş bir günün cezasından korkarım."
"Cidden ben sizin hakkınızda büyük bir günün azabından korkuyorum."
Cidden ben size büyük bir günün azâbından korkuyorum
Doğrusu, ben sizin için büyük bir günün azabından korkuyorum.”
“Ben sizin için büyük bir günün azabından korkuyorum.”
«Ben cidden üstünüze (gelecek) büyük bir günün azabından korkuyorum».
“Şübhesiz ki ben, sizin üzerinize (dehşeti) büyük bir günün azâbından korkuyorum!”
Doğrusu (inkâr, isyan, zulüm, azgınlık ve her türlü kötü işleri yapmanızdan dolayı) sizin hakkınızda büyük bir günün azabından korkuyorum."
“Ben sizin başınıza gelecek büyük bir günün azabından korkuyorum” demişti.
İşte ben o ulu günün azabına uğrıyacaksınız diye korkuyorum.»
“Muhakkak ki ben sizin için büyük bir günün azabından korkuyorum.”
“Doğrusu ben sizin için büyük bir günün azabından korkmaktayım.”
“Doğrusu ben sizin adınıza, o dehşet verici Günün azâbından korkuyorum.”
“Ben, sizin aleyhinize çok büyük bir günün azabından korkuyorum”.
Çünkü ben, sizin büyük günde ceza görmenizden korkuyorum. "
"Doğrusu ben size büyük bir günün azabının gelmesinden korkuyorum!"
Şüphesiz ki üzerinize gelecek büyük bir günün azabından korkuyorum.”
“Doğrusu ben, o büyük günün size çatacak olan azabından, sizin adınıza korkuyorum.” (dedi.)
Doğrusu, ben sizin için o büyük ve zorlu günün azabından korkuyorum!”
Aksi halde ben, sizin o korkunç bir günün azabına çarpılmanızdan korkuyorum. 87/12-13
Bakın, ben korkunç bir günün sizin üzerinize çöreklenecek azabından endişe ediyorum!”
"Doğrusu ben; üstünüze gelecek, büyük bir günün azabından korkuyorum" diyerek kendilerini uyarmaya çalıştı.
Doğrusu, ben sizin için o büyük ve zorlu günün azabından korkuyorum!..
«Şüphe yok ki, ben sizin üzerinize pek büyük bir günün azabından korkarım.»
131, 132, 133, 134, 135. Allah'a karşı gelmekten sakının da bana itaat edin. Size bildiğiniz bunca nimetleri veren, size davarlar ve evlatlar ihsan eden, bağ ve bahçeler, pınarlar lütfeden o Rabbinize karşı gelmekten sakının. Müthiş bir günün azabının tepenize ineceğinden, gerçekten endişe ediyorum! ”
Doğrusu ben size büyük bir günün azabı(nın çarpması)ndan korkuyorum.
"Sizin üzerinize büyük günün 'azâbından korkarım." didi.
Ben sizin adınıza o büyük günün azabından korkuyorum.”
Ben, sizin için büyük bir günün azabından korkuyorum.
“Doğrusu, sizin için büyük bir günün azabından korkuyorum.”
"Büyük bir günün azabı üstünüzedir diye korkuyorum."
“bayıķ ben ķorķarın sizüñ üzere ulu gün 'aźābından.”
Taḥḳīḳ ben ḳorḳarın sizüñ üstüñüze ulu gün ‘aẕābından.
Mən böyük günün (qiyamət gününün) sizə üz verəcək əzabından qorxuram!”
Lo! I fear for you the retribution of an awful day.
Designed by ÖFK En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir. |