26 Nisan 2024 - 17 Şevval 1445 Cuma

ANA SAYFA | SURELER  | AYET KARŞILAŞTIRMA |KUR'AN'DA ARA! |FİHRİST | DOWNLOAD | MOBİL
Kullanıcı : Şifre :   Şifremi Unuttum    KAYDOL
Şu’arâ Suresi 135. Ayet

Ayeti Dinle



Meal Ekle/Çıkar

Hepsini Göster/Gizle


Tercihinizin bir sonraki oturumda hatırlanması için giriş yapmalısınız.

Arapça Metin
Türkçe Transcript
Abdulbaki Gölpınarlı Meali
Abdullah-Ahmet Akgül Meali
Abdullah Parlıyan Meali
Ahmet Tekin Meali
Ahmet Varol Meali
Ali Bulaç Meali
Ali Fikri Yavuz Meali
Bahaeddin Sağlam Meali
Bayraktar Bayraklı Meali
Besim Atalay Meali (1965)
Cemal Külünkoğlu Meali
Cemil Said (1924)
Diyanet İşleri Meali (Eski)
Diyanet İşleri Meali (Yeni)
Kur'an Yolu (Diyanet İşleri)
Diyanet Vakfı Meali
Edip Yüksel Meali
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
Elmalılı Meali (Orijinal)
Emrah Demiryent Meali
Erhan Aktaş Meali
Hasan Basri Çantay Meali
Hayrat Neşriyat Meali
İlyas Yorulmaz Meali
İsmayıl Hakkı Baltacıoğlu
İsmail Hakkı İzmirli
İsmail Yakıt
Kadri Çelik Meali
Mahmut Kısa Meali
Mahmut Özdemir Meali
Mehmet Çakır Meali
Mehmet Çoban Meali
Mehmet Okuyan Meali
Mehmet Türk Meali
Muhammed Esed Meali
Mustafa Çavdar Meali
Mustafa İslamoğlu Meali
Orhan Kuntman Meali
Osman Fırat Meali
Ömer Nasuhi Bilmen Meali
Suat Yıldırım Meali
Süleyman Ateş Meali
Süleyman Tevfik (1927)
Süleymaniye Vakfı Meali
Şaban Piriş Meali
Ümit Şimşek Meali
Yaşar Nuri Öztürk Meali
Eski Anadolu Türkçesi
Satır Altı Meal (1534)
Bunyadov-Memmedeliyev
M. Pickthall (English)
Yusuf Ali (English)
Tercihinizin hatırlanması için
giriş yapmalısınız.

Meallerdeki sıralama bir tercih sıralaması değil alfabetik sıralamadır. Ziyaretçilerimiz takip etmek istedikleri mealleri sol sütundan seçerek ilerleyebilirler. Tercihlerinin hatırlanması için "Tercihimi Hatırla" tıklanmalıdır.
 
 

İnnî eḣâfu ‘aleykum ‘ażâbe yevmin ‘azîm(in)

Şüphe yok ki ben, o pek büyük günün azabı size gelip çatacak, ondan korkuyorum.

"Doğrusu, ben sizin için (hesap ve intikam bakımından) azametli bir günün azabından korkuyorum" (diye uyarmıştı).

Doğrusu ben, size büyük bir günün azabının çarpmasından korkuyorum.”

“Ben sizin adınıza, büyük bir günün azâbından korkuyorum.”

Doğrusu ben sizin hakkınızda büyük bir günün azabından korkuyorum."

'Doğrusu, ben sizin için büyük bir günün azabından korkuyorum.'

Doğrusu ben, size gelecek büyük bir günün azabından korkuyorum.”

“Ben, sizin için büyük bir günün azabından korkarım.”

“Ben hakkınızda büyük bir günün azabından korkarım” dediğinde;

Ben sizinçin, ulu günün azabından korkarım»

“Doğrusu, ben sizin için büyük bir günün azabından korkuyorum.”

124-135. Birâderleri Hûd ânlara: "Allâh’dan korkmıyacak mısınız? Ben size emîn bir rasûl olarak geliyorum. Allâh’dan korkınız ve bana itâ’at idiniz ben sizden hiç bir ücret istemem benim ücretimi rabbu’l ’âlemîn virir. Zevkiniz içün her tepede köşkler mi inşâ ideceksiniz? İktidâr elinize geçdiği vakit cabbârlık mı ideceksiniz? Allâh’dan korkınız ve bana itâ’at idiniz. Bildiklerinizi (envâ-’ı ni’metleri) bol bol ihsân idenden, size bol bol süriler ve zürriyet bahş idenden, sizi bağçelere ve çeşmelere nâil iyleyenden korkınız, korkarım o ’azîm günde ’azâba dûçâr olacaksınız." didi.

124,125,126,127,128,129,130,131,132,133,134,135. Kardeşleri Hud, onlara: "Allah'a karşı gelmekten sakınmaz mısınız? Doğrusu ben size gönderilmiş güvenilir bir elçiyim; Allah'tan sakının ve bana itaat edin. Buna karşı sizden bir ücret istemiyorum; benim ecrim ancak Alemlerin Rabbine aittir. Siz her yüksek yere koca bir bina kurup, boş şeyle mi uğraşırsınız? Temelli kalacağınızı umarak sağlam yapılar mı edinirsiniz? Yakaladığınızı zorbaca mı yakalarsınız? Artık Allah'tan sakının ve bana itaat edin. Bildiğiniz şeyleri size verenden sakının; davarları, oğulları, bahçeleri ve akarsuları size O vermiştir. Doğrusu hakkınızda büyük günün azabından korkuyorum" dedi.

“Çünkü ben, sizin adınıza büyük bir günün azabından korkuyorum.”

Doğrusu sizin hakkınızda büyük bir günün azabından korkuyorum.”

Doğrusu sizin hakkınızda muazzam bir günün azabından endişe ediyorum.

"Sizin için müthiş bir günün cezasından korkarım."

"Cidden ben sizin hakkınızda büyük bir günün azabından korkuyorum."

Cidden ben size büyük bir günün azâbından korkuyorum

Doğrusu, ben sizin için büyük bir günün azabından korkuyorum.”

“Ben sizin için büyük bir günün azabından korkuyorum.”

«Ben cidden üstünüze (gelecek) büyük bir günün azabından korkuyorum».

“Şübhesiz ki ben, sizin üzerinize (dehşeti) büyük bir günün azâbından korkuyorum!”

“Ben sizin başınıza gelecek büyük bir günün azabından korkuyorum” demişti.

İşte ben o ulu günün azabına uğrıyacaksınız diye korkuyorum.»

«— Ben size büyük bir günde azap [⁵] gelmesinden korkuyorum».

[5] Veya o günün büyük bir azabı gelmesinden.

“Muhakkak ki ben sizin için büyük bir günün azabından korkuyorum.”

“Doğrusu ben sizin için büyük bir günün azabından korkmaktayım.”

“Doğrusu ben sizin adınıza, o dehşet verici Günün azâbından korkuyorum.”

“Ben, sizin aleyhinize çok büyük bir günün azabından korkuyorum”.

Çünkü ben, sizin büyük günde ceza görmenizden korkuyorum. "

"Doğrusu ben size büyük bir günün azabının gelmesinden korkuyorum!"

Şüphesiz ki üzerinize gelecek büyük bir günün azabından korkuyorum.”

“Doğrusu ben, o büyük günün size çatacak olan azabından, sizin adınıza korkuyorum.” (dedi.)

Doğrusu, ben sizin için o büyük ve zorlu günün azabından korkuyorum!”

Aksi halde ben, sizin o korkunç bir günün azabına çarpılmanızdan korkuyorum. 87/12-13

Bakın, ben korkunç bir günün sizin üzerinize çöreklenecek azabından endişe ediyorum!”

"Doğrusu ben; üstünüze gelecek, büyük bir günün azabından korkuyorum" diyerek kendilerini uyarmaya çalıştı.

Doğrusu, ben sizin için o büyük ve zorlu günün azabından korkuyorum!..

«Şüphe yok ki, ben sizin üzerinize pek büyük bir günün azabından korkarım.»

131, 132, 133, 134, 135. Allah'a karşı gelmekten sakının da bana itaat edin. Size bildiğiniz bunca nimetleri veren, size davarlar ve evlatlar ihsan eden, bağ ve bahçeler, pınarlar lütfeden o Rabbinize karşı gelmekten sakının. Müthiş bir günün azabının tepenize ineceğinden, gerçekten endişe ediyorum! ”

Doğrusu ben size büyük bir günün azabı(nın çarpması)ndan korkuyorum.

"Sizin üzerinize büyük günün 'azâbından korkarım." didi.

Ben sizin adınıza o büyük günün azabından korkuyorum.”

Ben, sizin için büyük bir günün azabından korkuyorum.

“Doğrusu, sizin için büyük bir günün azabından korkuyorum.”

"Büyük bir günün azabı üstünüzedir diye korkuyorum."

“bayıķ ben ķorķarın sizüñ üzere ulu gün 'aźābından.”

Taḥḳīḳ ben ḳorḳarın sizüñ üstüñüze ulu gün ‘aẕābından.

Mən böyük günün (qiyamət gününün) sizə üz verəcək əzabından qorxuram!”

Lo! I fear for you the retribution of an awful day.

"Truly I fear for you the Penalty of a Great Day."(3200)

3200 "But you have misused all those gifts, and you will suffer the inevitable penalties for your misuse and for your ingratitude."


Designed by ÖFK
En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir.