2 Mayıs 2024 - 23 Şevval 1445 Perşembe

ANA SAYFA | SURELER  | AYET KARŞILAŞTIRMA |KUR'AN'DA ARA! |FİHRİST | DOWNLOAD | MOBİL
Kullanıcı : Şifre :   Şifremi Unuttum    KAYDOL
Kehf Suresi 13. Ayet

Ayeti Dinle



Meal Ekle/Çıkar

Hepsini Göster/Gizle


Tercihinizin bir sonraki oturumda hatırlanması için giriş yapmalısınız.

Arapça Metin
Türkçe Transcript
Abdulbaki Gölpınarlı Meali
Abdullah-Ahmet Akgül Meali
Abdullah Parlıyan Meali
Ahmet Tekin Meali
Ahmet Varol Meali
Ali Bulaç Meali
Ali Fikri Yavuz Meali
Bahaeddin Sağlam Meali
Bayraktar Bayraklı Meali
Besim Atalay Meali (1965)
Cemal Külünkoğlu Meali
Cemil Said (1924)
Diyanet İşleri Meali (Eski)
Diyanet İşleri Meali (Yeni)
Kur'an Yolu (Diyanet İşleri)
Diyanet Vakfı Meali
Edip Yüksel Meali
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
Elmalılı Meali (Orijinal)
Emrah Demiryent Meali
Erhan Aktaş Meali
Hasan Basri Çantay Meali
Hayrat Neşriyat Meali
İlyas Yorulmaz Meali
İsmayıl Hakkı Baltacıoğlu
İsmail Hakkı İzmirli
İsmail Yakıt
Kadri Çelik Meali
Mahmut Kısa Meali
Mahmut Özdemir Meali
Mehmet Çakır Meali
Mehmet Çoban Meali
Mehmet Okuyan Meali
Mehmet Türk Meali
Muhammed Esed Meali
Mustafa Çavdar Meali
Mustafa İslamoğlu Meali
Orhan Kuntman Meali
Osman Fırat Meali
Ömer Nasuhi Bilmen Meali
Suat Yıldırım Meali
Süleyman Ateş Meali
Süleyman Tevfik (1927)
Süleymaniye Vakfı Meali
Şaban Piriş Meali
Ümit Şimşek Meali
Yaşar Nuri Öztürk Meali
Eski Anadolu Türkçesi
Satır Altı Meal (1534)
Bunyadov-Memmedeliyev
M. Pickthall (English)
Yusuf Ali (English)
Tercihinizin hatırlanması için
giriş yapmalısınız.

Meallerdeki sıralama bir tercih sıralaması değil alfabetik sıralamadır. Ziyaretçilerimiz takip etmek istedikleri mealleri sol sütundan seçerek ilerleyebilirler. Tercihlerinin hatırlanması için "Tercihimi Hatırla" tıklanmalıdır.
 
 

Nahnu nakussu ‘aleyke nebeehum bilhakk(i)(c) innehum fityetun âmenû birabbihim vezidnâhum hudâ(n)

Onların ahvalini gerçek olarak sana haber veriyor, hikaye ediyoruz. Şüphe yok ki onlar, Rablerine inanmışlardı ve biz de hidayetlerini arttırmıştık onların.

Biz Sana onların haberlerini bir gerçek (olay) olarak aktarıyoruz. Onlar hakikaten Rablerine iman etmiş gençler takımıydı (dinleri ve davaları için zalim düzene uymayıp kaçmışlardı) ve Biz de onların hidayetlerini arttırmıştık.

Şimdi onların hallerini, gerçek olarak sana haber verip anlatıyoruz: Onlar gerçekten de Rablerine yürekten inanan gençlerdi ve biz de onların doğru yoldaki duyarlılık ve bilinçlerini artırmıştık.

Biz sana, onların başından geçenleri, doğru ve hikmete dayalı olarak, kıssalarıyla anlatıyoruz. Hakikaten onlar Rablerine inanmış gençlerdi. Biz de, onların, imanda, hak yolda, hayırlı yolda sebat edenlerin şevklerini artırdık.

bk. Kur’ân-ı Kerim, 9/124; 48/4.

Biz sana onların kıssalarını gerçek olarak anlatıyoruz: Onlar Rabblerine iman etmiş gençlerdi. Biz de hidayetlerini artırmıştık.

Biz sana onların haberlerini bir gerçek (olay) olarak aktarıyoruz. Gerçekten onlar Rablerine iman etmiş gençlerdi ve biz de onların hidayetlerini arttırmıştık.

Biz, sana, onların haberlerini doğru olarak anlatalım: Gerçekten bunlar, Rablerine iman eden birkaç gençlerdi. Biz de onların hidayetlerini (sebatlarını) artırmıştık.

Biz onların haberini doğru bir şekilde sana anlatıyoruz. Onlar, sahipleri olan Allah’a inanan, hidayetlerini arttırdığımız bir grup gençlerdi.

Biz sana onların başından geçenleri gerçek olarak anlatıyoruz. Gerçekten onlar, Rabblerine inanmış gençlerdi. Biz de onların hidayetini arttırdık.

Biz onların haberlerin gerçek sana anlattık, Tanrılarına inanmış yiğitlerdi onlar, doğru yola gitmelerin artırdık

Biz (şimdi) sana onların kıssalarını doğru olarak anlatıyoruz. Onlar Rablerine inanmış bir grup gençti. Biz de onların hidayetlerini artırmıştık.

Bu hikâyeyi olduğı gibi sana anlatıyoruz. Bu gençler îmân idiyorlardı. Ândan mâ’adâ kendilerini tarîk-i hidâyete sevk itmişdik.

13,14,15. Onların olayını sana Biz gerçek olarak anlatıyoruz: Onlar Rablerine inanmış birkaç gençti. Onların hidayetlerini artırmış ve kalblerini pekiştirmiştik. Durup, şöyle demişlerdi: "Rabbimiz göklerin ve yerin Rabbidir, O'nu bırakıp başka bir tanrıya yalvarmayız, yoksa and olsun ki, batıl söz söylemiş oluruz. Şu bizim milletimiz, Allah'ı bırakıp O'ndan başka tanrılar edindiler. Onların gerçek olduğuna apaçık delil getirmeleri gerekmez mi? Allah'a karşı yalan uydurandan daha zalim kimdir?"

Biz sana onların haberlerini gerçek olarak anlatıyoruz: Şüphesiz onlar Rablerine inanmış birkaç genç yiğitti. Biz de onların hidayetlerini artırmıştık.[326]

Ashab-ı Kehf kıssasının Bizans imparatoru Decuis’in (Dekyanus’un) devrine ait olduğu rivayet edilmektedir.

Biz sana onların başından geçenleri gerçeğe uygun olarak anlatıyoruz. Hakikaten onlar rablerine inanmış gençlerdi; biz de onların doğru yolda yürüyüşlerine katkıda bulunduk.

Biz sana onların başından geçenleri gerçek olarak anlatıyoruz. Hakikaten onlar, Rablerine inanmış gençlerdi. Biz de onların hidayetini arttırdık.

Onların haberini sana gerçek olarak anlatıyoruz. Onlar Rab'lerine inanmış gençlerdi. Onların hidayetini arttırmıştık.

Biz sana onların kıssalarını gerçek olarak anlatacağız. Hakikaten onlar, Rablerine iman eden birkaç genç idi. Biz de onların hidayetlerini artırdık.

Biz sana onların kıssalarını doğru olarak naklediyoruz: hakıkat bunlar, bir kaç genç yiğit rablarına iyman ettiler, biz de hidayetlerini artırdık ve kalblerine rabıta verdik

(Habibim!) Biz, onların haberlerini sana hak olarak bildiriyoruz. Şüphesiz onlar, Rablerine îmân etmiş (yiğit) gençlerdi. (Müslümanlıkta sebat ettikleri için) Biz de onların hidâyetlerini (îmân nurlarını) artırmıştık.

Biz, sana onların hikâyesini bütün gerçekliği ile anlatıyoruz. Onlar Rabb'lerine iman eden gençlerdi. Biz de onlara hidayeti¹ arttırdık.

1- Doğru yola yönelme bilinçlerini arttırdık.

(Şimdi) sana onların kıssasını, hakıykatı vech ile, anlatalım: Doğrusu onlar Rablerine îman eden genç yiğitlerdi. Biz de onların hidâyetini artırmışdık.

Biz sana onların haberini hakkıyla anlatıyoruz. Şübhesiz ki onlar, Rablerine îmân etmiş gençlerdi; ve (biz) onların hidâyetlerini artırdık.

Onların haberini gerçek ve doğru bir şekilde sana biz anlatacağız. Onlar Rablerine inanan gençlerdi ve biz de onların doğru yol üzerindeki gayretlerini artırdık.

Sana onların yankılarını doğruca anlatıyoruz. Gerçekten onlar çalaplarına inanan yiğitlerdi. Biz de onların yollarını büsbütün doğrultmuştuk.

Biz, sana onların haberini doğruca naklediyoruz, onlar birtakım yiğitlerdi ki Rablerine inanmışlardı. Biz de onların hidayet ve sebatlarını artırmıştık.

(Ey Peygamber!) Biz sana onların haberlerini gerçek olarak anlatıyoruz. Muhakkak ki onlar Rablerine inanmış gençlerdi. Biz de onların hidâyetini artırmıştık.

Biz sana onların haberlerini bir gerçek (olay) olarak aktarmaktayız. Gerçekten onlar, rablerine iman etmiş gençlerdi ve biz de onların hidayetlerini arttırmıştık.

(Ashab-ı Kehf, yedi gençti. İmparator Decius bu gençlerin inançlarını değiştirdiklerini öğrenince onlara yeni dinleriyle ilgili sorular sordu. Onlar, ... Devamı..

İşte, onların öyküsünü —zaman içinde insanlar tarafından ilâve edilerek kıssanın amacını bulandıran her türlü efsaneden arınmış olarak— bütün gerçeğiyle sana anlatıyoruz:
Bu olayın nerede, ne zaman yaşandığı ve kahramanlarının hangi isimleri taşıdığı hiç önemli değil. Önemli olan, içinde barındırdığı ve tüm insanlığa ışık tutacak ibret dolu mesajlarıdır.
Onlar, gerçekten de Rablerine yürekteninanmış gençlerdi; Biz de onların iç dünyalarını ilim ve hikmet nurlarıyla aydınlatarak inançlarını güçlendirmiş;

Biz, onların haberini sana Gerçek ile anlatıyoruz.
Onlar, rabb’lerine iman etmiş bir grup gençtir; onlara hidayetlerini artırdık.

Resulüm! Şimdi sana onların macerasını bir güzel anlatalım: Onlar, Tanrı'ya inanan birkaç delikanlı idi. Biz de kendilerini daha da yüreklendirmek için,

Sen onlar hakkında uydurulan yalanları bir kenara bırak. Şimdi biz sana onların gerçek haberlerini anlatıyoruz: Şüphesiz onlar Rabbine inanmış birkaç genç yiğitti. Biz de onların hidayetlerini artırmıştık.

Biz sana onların haberini bir amaç için anlatıyoruz. Şüphesiz ki onlar, Rablerine inanıp güvenmiş gençlerdi. Biz de onların hidayetini artırmıştık. [*]

Hidayetin artmasıyla ilgili bkz. Âl-i İmrân 3:173; Enfâl 8:2; Tevbe 9:124; Meryem 19:76; Hacc 22:54; Ahzâb 33:22; Muhammed 47:17; Fetih 48:4; Müddessi... Devamı..

Sana onların haberlerini en doğru şekilde, ancak Biz anlatırız. (Şöyle ki) gerçekten onlar, Rablerine îman eden ve Bizim de îmanlarını arttırdığımız gençlerdi.

[Şimdi] onların kıssasını bütün gerçeğiyle ¹³ sana anlatacağız. Onlar gerçekten de Rablerine yürekten inanan gençlerdi; ve biz de kendilerini doğru yolda derin bir bilinç ve duyarlıkla güçlendirmiş, ¹⁴

13 Yani, zaman içinde insanlar tarafından ilave edilen ve kıssanın amacını bulandıran her türlü masalsı süsten arınmış olarak.14 Lafzen, “Doğru yolda ... Devamı..

Şimdi biz sana onların haberini gerçek bir amaç doğrultusunda aktarıyoruz. Onlar, Rablerine iman etmiş gençlerdi. Biz de onların inançlarını güçlendirmiştik. 58/22

Sana onların haberini, sahih bir amaca uygun olarak[²³⁵⁶] Biz aktarıyoruz:[²³⁵⁷] Şu bir gerçek ki, onlar Rablerine iman etmiş gençlerdi;[²³⁵⁸] ve Biz de onların doğru yolda olma bilincini artırmış

[2356] Veya: “mutlak hakikate atıfla” (Tercihimiz için bkz: Keşşaf; bi’l-ğaradı’s-sahih, 5:27’nin tefsirinde). Bi’l-hak, yalınkat anlamda “bütün gerçe... Devamı..

(Ey Muhammed) Biz sana onların başından geçenleri gerçek olarak anlatıyoruz, ki onlar Rablerine iman eden genç yiğitlerdi ve biz de onların hidayetini artırmış;

Biz sana onların haberlerini gerçek olarak anlatıyoruz: Onlar Rablerine iman etmiş gençlerdi. Biz de onların hidâyetlerini artırmıştık.

Biz sana onların haberlerini doğru olarak hikaye ediyoruz. Onlar genç bir zümre idiler. Rablerine imân etmişlerdi ve Biz de onların hidâyetini arttırmış idik.

Başlarından geçen olayı Biz sana doğru olarak anlatıyoruz. Gerçekten onlar Rab'lerine tam iman etmiş gençlerdi. Biz de onların hidâyetlerini ve yakinlerini artırdık. [9, 124; 48, 4]

Biz sana onların haberlerini gerçek olarak anlatıyoruz: Onlar Rablerine inanmış gençlerdi. Biz de onların hidayetlerini artırmıştık.

Biz, onların kıssalarını sana doğrı olarak hikâye ideriz. Onlar rablerine îmân itmiş gençlerdi. Biz onların îmân ve hidâyetlerini artırdık.

Sana onların haberlerini tüm gerçekliği ile anlatıyoruz. Onlar, Rablerine inanıp güvenmiş gençlerdi. Biz de önlerini iyice açmıştık.

Biz sana onların haberlerini doğru olarak anlatıyoruz. Onlar, Rab'lerine iman etmiş gençlerdi. Biz onların hidayetini artırmıştık.

Onların haberlerini Biz sana hak ile bildiriyoruz. Onlar Rablerine iman etmiş gençler idi; Biz de onların hidayetini arttırdık.

Biz onların haberlerini sana doğru bir şekilde anlatacağız. Şu bir gerçek ki onlar, Rablerine iman etmiş bir yiğitler grubuydu. Ve biz de onların hidayetini artırdık.

biz hıķāyet eyleyevüz saña ħaberini anlaruñ gırtülig-ile bayıķ anlar yiġitlerdür įmān getürdiler çalabı’larına daħı arturduk anlara ŧoġru yol göstermegi.

Biz ḥikāyet ider‐biz saña anlaruñ ḫaberlerini ḥaḳ bile. Taḥḳīḳ anlar niceyigitlerdür īmān getürdiler Tañrı Ta‘ālāya. Daḫı anlaruñ hidāyetini arturduḳ.

(Ya Rəsulum!) Biz onların xəbərini sənə doğru söyləyirik. Onlar Rəbbinə iman gətirmiş bir neçə gənc idi. Biz də onların hidayətini (imanını, səbatını və bəsirətini) artırmışdıq.

We narrate unto thee their story with truth. Lo! they were young men who believed in their Lord, and We increased them in guidance.

We relate to thee their story in truth: they were youths who believed in their Lord, and We advanced them in guidance:(2342)

2342 Their Faith carried them higher and higher on the road to Truth. Faith is cumulative. Each step leads higher and higher, by the grace and mercy o... Devamı..


Designed by ÖFK
En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir.