Nahnu nakussu ‘aleyke nebeehum bilhakk(i)(c) innehum fityetun âmenû birabbihim vezidnâhum hudâ(n)
Biz Sana onların haberlerini bir gerçek (olay) olarak aktarıyoruz. Onlar hakikaten Rablerine iman etmiş gençlerdi (dinleri ve davaları için zalim düzene uymayıp kaçmışlardı) ve Biz de onların hidayetlerini arttırmıştık.
Onların ahvalini gerçek olarak sana haber veriyor, hikaye ediyoruz. Şüphe yok ki onlar, Rablerine inanmışlardı ve biz de hidayetlerini arttırmıştık onların.
Şimdi onların hallerini, gerçek olarak sana haber verip anlatıyoruz: Onlar gerçekten de Rablerine yürekten inanan gençlerdi ve biz de onların doğru yoldaki duyarlılık ve bilinçlerini artırmıştık.
Biz sana, onların başından geçenleri, doğru ve hikmete dayalı olarak, kıssalarıyla anlatıyoruz. Hakikaten onlar Rablerine inanmış gençlerdi. Biz de, onların, imanda, hak yolda, hayırlı yolda sebat edenlerin şevklerini artırdık.*
Biz sana onların kıssalarını gerçek olarak anlatıyoruz: Onlar Rabblerine iman etmiş gençlerdi. Biz de hidayetlerini artırmıştık.
Biz sana onların haberlerini bir gerçek (olay) olarak aktarıyoruz. Gerçekten onlar Rablerine iman etmiş gençlerdi ve biz de onların hidayetlerini arttırmıştık.
Biz, sana, onların haberlerini doğru olarak anlatalım: Gerçekten bunlar, Rablerine iman eden birkaç gençlerdi. Biz de onların hidayetlerini (sebatlarını) artırmıştık.
Biz onların haberini doğru bir şekilde sana anlatıyoruz. Onlar, sahipleri olan Allah’a inanan, hidayetlerini arttırdığımız bir grup gençlerdi.
Biz sana onların başından geçenleri gerçek olarak anlatıyoruz. Gerçekten onlar, Rabblerine inanmış gençlerdi. Biz de onların hidayetini arttırdık.
Şu bizim ulusumuz ondan ayrı Tanrı tuttu, buna getirseler a açık bir tanık, yalan yere, Allaha iftiracı kimseden kim daha zalim olur?»
Biz (şimdi) sana onların kıssalarını doğru olarak anlatıyoruz. Onlar Rablerine inanmış bir grup gençti. Biz de onların hidayetlerini artırmıştık.
13,14,15. Onların olayını sana Biz gerçek olarak anlatıyoruz: Onlar Rablerine inanmış birkaç gençti. Onların hidayetlerini artırmış ve kalblerini pekiştirmiştik. Durup, şöyle demişlerdi: "Rabbimiz göklerin ve yerin Rabbidir, O'nu bırakıp başka bir tanrıya yalvarmayız, yoksa and olsun ki, batıl söz söylemiş oluruz. Şu bizim milletimiz, Allah'ı bırakıp O'ndan başka tanrılar edindiler. Onların gerçek olduğuna apaçık delil getirmeleri gerekmez mi? Allah'a karşı yalan uydurandan daha zalim kimdir?"
Biz sana onların haberlerini gerçek olarak anlatıyoruz: Şüphesiz onlar Rablerine inanmış birkaç genç yiğitti. Biz de onların hidayetlerini artırmıştık.[326]*
Biz sana onların başından geçenleri gerçek olarak anlatıyoruz. Hakikaten onlar, Rablerine inanmış gençlerdi. Biz de onların hidayetini arttırdık.
Onların haberini sana gerçek olarak anlatıyoruz. Onlar Rab'lerine inanmış gençlerdi. Onların hidayetini arttırmıştık.
Biz sana onların kıssalarını gerçek olarak anlatacağız. Hakikaten onlar, Rablerine iman eden birkaç genç idi. Biz de onların hidayetlerini artırdık.
Biz sana onların kıssalarını doğru olarak naklediyoruz: hakıkat bunlar, bir kaç genç yiğit rablarına iyman ettiler, biz de hidayetlerini artırdık ve kalblerine rabıta verdik
Biz, sana onların hikâyesini bütün gerçekliği ile anlatıyoruz. Onlar Rabb'lerine iman eden gençlerdi. Biz de onlara hidayeti¹ arttırdık.*
(Şimdi) sana onların kıssasını, hakıykatı vech ile, anlatalım: Doğrusu onlar Rablerine îman eden gene yeğitlerdi. Biz de onların hidâyetini artırmışdık.
Biz sana onların haberini hakkıyla anlatıyoruz. Şübhesiz ki onlar, Rablerine îmân etmiş gençlerdi; ve (biz) onların hidâyetlerini artırdık.
Onların haberini gerçek ve doğru bir şekilde sana biz anlatacağız. Onlar Rablerine inanan gençlerdi ve biz de onların doğru yol üzerindeki samimiyetlerini artırdık.
Biz, sana onların haberini doğruca naklediyoruz, onlar birtakım yiğitlerdi ki Rablerine inanmışlardı. Biz de onların hidayet ve sebatlarını artırmıştık.
Biz sana onların haberlerini bir gerçek (olay) olarak aktarmaktayız. Gerçekten onlar, rablerine iman etmiş gençlerdi ve biz de onların hidayetlerini arttırmıştık.*
İşte, onların öyküsünü —zaman içinde insanlar tarafından ilâve edilerek kıssanın amacını bulandıran her türlü efsaneden arınmış olarak— bütün gerçeğiyle sana anlatıyoruz:
Bu olayın nerede, ne zaman yaşandığı ve kahramanlarının hangi isimleri taşıdığı hiç önemli değil. Önemli olan, içinde barındırdığı ve tüm insanlığa ışık tutacak ibret dolu mesajlarıdır.
Onlar, gerçekten de Rablerine yürekteninanmış gençlerdi; Biz de onların iç dünyalarını ilim ve hikmet nurlarıyla aydınlatarak inançlarını güçlendirmiş;
Sana onların haberlerini en doğru şekilde, ancak Biz anlatırız. (Şöyle ki) gerçekten onlar, Rablerine îman eden ve Bizim de îmanlarını arttırdığımız gençlerdi.
Şimdi biz sana onların haberini gerçek bir amaç doğrultusunda aktarıyoruz. Onlar, Rablerine iman etmiş gençlerdi. Biz de onların inançlarını güçlendirmiştik. 58/22
Sana onların haberini, sahih bir amaca uygun olarak[2356] Biz aktarıyoruz:[2357] Şu bir gerçek ki, onlar Rablerine iman etmiş gençlerdi;[2358] ve Biz de onların doğru yolda olma bilincini artırmış*
Biz sana onların haberlerini doğru olarak hikaye ediyoruz. Onlar genç bir zümre idiler. Rablerine imân etmişlerdi ve Biz de onların hidâyetini arttırmış idik.
Başlarından geçen olayı Biz sana doğru olarak anlatıyoruz. Gerçekten onlar Rab'lerine tam iman etmiş gençlerdi. Biz de onların hidâyetlerini ve yakinlerini artırdık. [9, 124; 48, 4]
Biz sana onların haberlerini gerçek olarak anlatıyoruz: Onlar Rablerine inanmış gençlerdi. Biz de onların hidayetlerini artırmıştık.
Sana onların haberlerini tüm gerçekliği ile anlatıyoruz. Onlar, Rablerine inanıp güvenmiş gençlerdi. Biz de önlerini iyice açmıştık.
Biz sana onların haberlerini doğru olarak anlatıyoruz. Onlar, Rab'lerine iman etmiş gençlerdi. Biz onların hidayetini artırmıştık.
Onların haberlerini Biz sana hak ile bildiriyoruz. Onlar Rablerine iman etmiş gençler idi; Biz de onların hidayetini arttırdık.
Biz onların haberlerini sana doğru bir şekilde anlatacağız. Şu bir gerçek ki onlar, Rablerine iman etmiş bir yiğitler grubuydu. Ve biz de onların hidayetini artırdık.
biz hıķāyet eyleyevüz saña ħaberini anlaruñ gırtülig-ile bayıķ anlar yiġitlerdür įmān getürdiler çalabı’larına daħı arturduk anlara ŧoġru yol göstermegi.
(Ya Rəsulum!) Biz onların xəbərini sənə doğru söyləyirik. Onlar Rəbbinə iman gətirmiş bir neçə gənc idi. Biz də onların hidayətini (imanını, səbatını və bəsirətini) artırmışdıq.
We narrate unto thee their story with truth. Lo! they were young men who believed in their Lord, and We increased them in guidance.
We relate to thee their story in truth: they were youths who believed in their Lord, and We advanced them in guidance:(2342)*
Designed by ÖFK En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir. |