İnnehum yeravnehu be’îdâ(n)
Şüphe yok ki onlar uzak görürler onu.
Çünkü (inkârcılar), gerçekten onlar, bunu uzak (bir ihtimal) görmektedirler.
O inkârcılar o kıyamet gününü uzak görürler.
Doğrusu onlar, o azâbı uzak bir ihtimal olarak görüyorlar.
Onlar onu uzak görüyorlar.
Çünkü, gerçekten onlar, bunu uzak görüyorlar.
Doğrusu onlar, onu uzak (imkânsız) görüyorlar.
Çünkü onlar, o azabı uzak görüyorlar. (Muhal görüyorlar.)
6,7. Kâfirler o azabı uzak görüyorlar; biz ise onu yakın görmekteyiz.
Onlar, O'nu uzak görüyor
Şüphesiz onlar, o (kıyameti/cehennem azabı)nı uzak görüyorlar.
6,7. Kâfirler kıyâmet gününi imkândan ba’îd görirler, biz ânı yakın göririz.
Doğrusu inkarcılar azabı uzak görüyorlar.
Şüphesiz onlar o azabı uzak görüyorlar.
Doğrusu onlar o azabı ihtimalden uzak görüyorlar.
Doğrusu onlar, o azabı (ihtimalden) uzak görüyorlar.
Onlar onu uzak görüyorlar.
Çünkü onlar onu uzak görürler.
Çünkü onlar onu uzak görürler
Şüphesiz onlar (müşrikler), onu (azabı) uzak görüyorlar. (Böyle bir şeyin olmayacağına inanıyorlar.)
Filhakıyka onlar bunu (imkândan) uzak görürler,
Onlar, onu (:azabı) uzak görüyorlar,
Doğrusu onlar, onu (o azâbı akıldan) uzak görüyorlar.
Şüphesiz onlar onu (azabın gerçekleşeceği Hesap Günü’nü) çok uzak (bir ihtimal olarak) görüyorlar.
İnkâr edenler o azabın başlarına gelmesini çok uzak görüyorlar.
Gerçekten onlar o günü uzak görüyorlar.
Kâfirler o günü uzak görürler,
Muhakkak ki onlar onu/azabı (kendilerine) uzak görüyorlar.
Çünkü gerçekten onlar, bunu (kıyameti) uzak görmektedirler.
Gerçi inkârcılar onun gerçekleşeceği vakti uzak görüyorlar.
Onlar, bunu uzak görüyor;
5,6,7. Sabırlı ol. // insanlar bunu uzak gibi görse de // bize göre felaket / BEDİR, yakındır.
Şüphesiz inkâr edenler azabı kendilerinden uzak görüyorlar.
Doğrusu onlar, o (hesabı) uzak (ihtimal) görüyorlar.
6,7. Doğrusu onlar, o azabı (ihtimâlden) uzak görüyorlarsa da Biz, onu pek yakın görüyoruz.
Çünkü onlar hesap gününü çok uzak bir ihtimal olarak görüyorlar. 27/71-72, 29/53...55
Çünkü onlar (Hesap Günü’nü) çok uzak bir ihtimal olarak görüyorlar;
Onlar o azabı (ihtimalden) uzak görüyorlar.
Şüphe yok ki, onlar onu uzak görürler.
6, 7. Onlar, o günü çok uzakta zannediyorlar, ama Biz yakın olduğunu biliyoruz.
Onlar onu uzak görüyor(lar).
Onlar, 'azâbı uzak görirler.
Onlar o günü uzak görüyorlar;
Onlar bunu uzak görüyorlar.
Onlar o günü uzak görüyorlar.
Onlar onu çok uzak görüyorlar.
Chunki, ular u kunni uzoq deb biladilar,
bayıķ anlar görürler anı ya'nį 'aźābı ıraķ.
Anlar anı ıraḳ görürler
Şübhəsiz ki, onlar (müşriklər) onu (o əzabı) uzaq görürlər (ona inanmırlar).
Lo! they behold it afar off
They see the (Day) indeed as a far-off (event):
Designed by ÖFK En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir. |