Ev yeżżekkeru fetenfe’ahu-żżikrâ
Yahut da öğüt alacaktır da ondan faydalanacaktır.
Yahut öğüt alacaktı da, bu öğüt kendisine fayda verecekti.
Yahutta kendisine hakikat hatırlatılacak ve bu hatırlatma kendisine fayda verecekti.
Yahut öğüt alacak da, o öğüt ona fayda verecek.
Yahut öğüt alacak ve öğüt ona yarar sağlayacaktır?
Veya öğüt alacak; böylelikle bu öğüt kendisine yarar sağlayacak.
Yahud öğüd alacaktı da, o öğüt kendisine fayda verecekti.
Yahut mesajı idrak edecek de mesaj ona fayda verecekti.
1,2,3,4,5,6,7,8,9,10. Kendisine âmâ geldi diye yüzünü ekşitti ve döndü. Sen nereden bileceksin, belki o arınacaktı? Yahut, öğüt dinleyecek de öğüt kendisine yarayacaktı. Kendisini yeterli görüp tenezzül etmeyene gelince; sen ona yöneliyorsun. Onun arınmamasından sen sorumlu değilsin. Fakat koşarak sana gelen, saygı duyarak gelmişken, sen onunla ilgilenmiyorsun. [719][720]
Ya da öğüt alarak, ondan faydalanacak
Yahut öğüt alacak da bu öğüt kendisine fayda verecekti.
3,4. O âdemin fazîlet kesb itmeyeceğini ve va’zından müteneffi’ olmayacağını sana kim söyledi?
Yahut öğüt alacaktı da bu öğüt kendisine fayda verecekti.
Yahut öğüt alacak da bu öğüt kendisine fayda verecek.
Yahut o bir öğüt alacak, bu öğüt kendisine fayda verecekti.
1, 2, 3, 4. (Peygamber), âmânın kendisine gelmesinden ötürü yüzünü ekşitti ve çevirdi. (Resûlüm! onun halini) sana kim bildirdi! Belki o temizlenecek, yahut öğüt alacak da o öğüt ona fayda verecek.
Yahut ta öğüt alacak ve ona mesajın yararı dokunacaktı.
Veya öğüt belleyecek de öğüt ona fayda verecek.
Veya öğüt belliyecek de o öğüt kendine fâide verecek
3-4. (Resûlüm!) Sen nereden bilebilecektin ki? Belki o (soru soran kişi, senden öğrenecekleriyle) arınacak yahut öğüt alacak da o öğüt ona fayda verecekti!
Veya öğüt alır ve böylece öğüt ona yararlı olur.
Yahud öğüd olacakdı da (senin) bu öğüd (ün) kendisine fâide verecekdi.
3,4. (Habîbim, yâ Muhammed!) Hâlbuki sana ne bildiriyor ki, belki o (günahlardan)temizlenecekti veya nasîhat alacak da bu nasîhat kendisine fayda verecekti!
Verdiğin öğüdü düşünecek ve öğüt ona fayda verecekti.
ya da öğüt alacak, öğütten yararlanacaktı?
Yahut nasihat dinler de nasihat kendisine fayda verir.
Yahut öğüt alacak da bu öğüt kendisine fayda verecek.
Ya da hatırlayıp kendine gelecek ve böylece bu hatırlama kendisine yarar sağlayacak?
Ya da senin vereceğin öğüdü can kulağıyla dinleyecek de, bu öğüt ona fayda verecek?
Yahut öğüt alır da ona Öğütler yarar sağlar.
Belki de ders alıp istifade edecek.
Anlattığın gerçeklerden öğüt alıp düzelecek!
3,4. O (azgın Mekkeli)nin arınacağını veya (gerçeği) hatırlayıp bunun ona yarar sağlayacağını sana bildirecek olan ne olabilir ki! [*]
Yahut öğüt alacak da o öğüt kendisine fayda verecek.
yahut [hakikat] hatırlatılacak ve bu hatırlatma kendisine fayda verecekti.
Yahut senden öğüt alacak ve bundan yararlanacak. 10/57, 50/45
veya alacağı dersin kendisine yarar sağlayacağını?[⁵⁵⁶⁸]
Senin öğüdünden o yararlanacaktı!
Veya öğüt alacak da bu öğüt kendisine fayda verecekti.
Yahut öğüt dinleyecek de kendisine o öğüt fâide verecektir.
3, 4. Ne bilirsin, belki de alacağı öğütle arınacaktı. Yahut nasihati dinleyip ondan yararlanacaktı?
Yahut öğüt dinleyecek de öğüt, kendisine yarayacak.
Ve senin va'z u nasîhatini dinleyerek bundan fâide ve menfa'at bulurdı.
Veya öğüt alacak da öğüt ona fayda verecektir.
Yahut öğüt alacak, öğütten faydalanacaktı.
Belki de düşünüp taşınacak da öğüt kendisine yarayacak.
yā ögüt duta pes aśśı ide aña ögüt virmek.
yā ögütlene. Pes aña naṣīḥat aṣṣı ide.
Yaxud öyüd dinləyəcək və bu öyüd ona fayda verəcəkdir!
Or take heed and so the reminder might avail him?
Or that he might receive admonition, and the teaching might profit him?(5951)
Designed by ÖFK En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir. |