×

Hoşgeldiniz.

Kullanıcı

Şifre




Şifremi UnuttumKAYDOL
Ayarlar

 

Rûm / 41

ظَهَرَ الْفَسَادُ فِي الْبَرِّ وَالْبَحْرِ بِمَا كَسَبَتْ اَيْدِي النَّاسِ لِيُذ۪يقَهُمْ بَعْضَ الَّذ۪ي عَمِلُوا لَعَلَّهُمْ يَرْجِعُونَ

Türkçe Transcript

Zahera-lfesâdu fî-lberri velbahri bimâ kesebet eydî-nnâsi liyużîkahum ba’da-lleżî ‘amilû le’allehum yerci’ûn(e)

Abdulbaki Gölpınarlı Meali

Bozgun belirdi karada ve denizde, insanların elleriyle kazandıkları suçlar yüzünden; bu da, belki dönerler, vazgeçerler diye yaptıklarına karşılık çekecekleri cezanın az bir kısmını onlara tattırmak için.

Abdullah-Ahmet Akgül Meali

İnsanların kendi ellerinin kazandığı (tahribat ve talanlarının yol açmasıyla, doğal ve sosyal yapıyı bozmaları) dolayısıyla, karada ve denizde (nice) fesat (bozulma) ortaya çıktı (çıkacaktır). Umulur ki, (fesatlık ve fırsatçılık yapıp doğayı tahribattan) dönerler diye (Allah) onlara yaptıklarının bir kısmını (felaket ve musibet olarak) kendilerine tattırmaktadır.

[Not: Bu yüzden deprem ve sel gibi çeşitli afetler ve felaketler yaşanmaktadır. Faiz ve rant ekonomisi de emek ve üretime dayalı doğal ve doğru iktisadi hayatı temelinden bozmakta ve hayatı yozlaştırmaktadır.]

Abdullah Parlıyan Meali

Allah'ın buyruklarını umursamaz hale gelen şu insanların, kendi elleriyle yapıp ettikleri sonucunda, karada ve denizde bozulma başladı. Bu şekilde Allah belki doğru yola dönerler diye, yaptıklarının bazı kötü sonuçlarını onlara tattıracaktır.

Ahmet Tekin Meali

Yalnız kazanç ve menfaat sağlama niyetiyle insanların bizzat elleriyle yaptıkları faaliyetler, işledikleri günahlar sebebiyle kırsal bölgelerde, gelişmiş merkezlerde, karalarda ve denizlerde, kesinlikle bozulmalar dengesizlikler, anarşi ortaya çıkarak hâkim olacak, sonuçta, Allah, dünyada, bu kötülükleri yapanlara, yaptıklarının bir kısmının cezasını tattıracak. Günahlardan, kötülüklerden vazgeçip hakka dönmelerine vesile olur diye onları uyarıyoruz.

bk. Kur’ân-ı Kerim, 2/155; 7/168; 21/35.

Ahmet Varol Meali

İnsanların ellerinin kazandıklarından dolayı karada ve denizde fesat çıktı. Umulur ki dönerler diye, (Allah) yaptıklarının bazılarını böylece onlara tattırmaktadır.

Ali Bulaç Meali

İnsanların kendi ellerinin kazandığı dolayısıyla, karada ve denizde fesad ortaya çıktı. Umulur ki, dönerler diye (Allah) onlara yaptıklarının bir kısmını kendilerine taddırmaktadır.

Ali Fikri Yavuz Meali

İnsanların kendi ellerinin (irade ve ihtiyarlarıyla) yaptıkları işler (günahlar) yüzünden, karada ve denizde fesad meydana çıktı ki, Allah, işledikleri günahlardan bir kısmının cezasını (dünyada) onlara taddırsın. Olur ki (küfürden ve işledikleri günahlardan tevbe ederek) dönerler.

Bahaeddin Sağlam Meali

İnsanların elleriyle yaptıklarından dolayı, karada ve denizde bozgunculuk çıkmıştır. Nihayet Allah, onların yaptığı kusurların (cezasının) bir kısmını onlara tattırır ki, dönüş yapsınlar.

Bayraktar Bayraklı Meali

İnsanların bizzat kendilerinin işledikleri yüzünden, karada ve denizde çürüme ve bozulma başladı. Allah, belki geri dönerler diye yaptıklarının bazı sonuçlarını onlara tattıracaktır.

Besim Atalay Meali (1965)

İnsanların, kendi elleriyle yapmış oldukları şeyler yüzünden, karada, denizde fesat belirdi, yaptıkları şeylerin bir nicesin onlara tattırırız, ola ki dönerler

Cemal Külünkoğlu Meali

İnsanların bizzat kendi işledikleri (kötülükler) sebebiyle karada ve denizde bozulmalar olmuştur. (Kötü yoldan) dönmeleri için Allah, yaptıklarının bazı (kötü) sonuçlarını (dünyada) onlara tattıracaktır.

Ayet, insanın yerküredeki tabii dengeyi bozacak bazı yanlışlar yaptığını ortaya koymaktadır. Yaşadığımız gezegende herşey bir denge üzerine kuruludur. Sürdürülebilir yaşam da sürdürülebilir bir ekolojik denge ile mümkündür. Dünyamızdaki teknolojik gelişmeler, para hırsı, rekabet ve lüks yaşama tutkusu, bencillik duygusu insanları fütursuz ve dengesiz bir yaşamaya ve çalışmaya itmektedir. Bunun bir neticesi olarak toprağın doğal yapısında bitkileri ve onlardan istifade eden canlıları tehdit edecek ciddi bozulmalar, nehirlerde ve denizlerde hayatı olumsuz yönde etkileyecek çok ciddi kirlenmeler görülmektedir. Çevrenin kirlenmesi, ekosistemin dengesini bozarak küresel ısınmaya yol açıyor. Topraklar, yanlış tarımsal uygulamalar, endüstriyel atıkların kullanımı gibi nedenlerden ötürü her geçen gün daha fazla kirlenirken, bu kirlilik hem toprak yapısının zarar görmesine hem de iklim değişikliğine neden oluyor. Bu da canlı türleri için tehlike arzediyor. Hava ve gürültü kirliliği, doğanın tahrip edilmesi ve çarpık kentleşme gibi insanlığın çevreye verdiği diğer zararların artması da canlı türlerinin nesli açısından ciddi riskler oluşturuyor. Bütün bu olup bitenlere hem öncülük eden ve hem de seyirci kalan insan, bugün dünyada genetik bozulmalara kadar giden çok daha büyük yıkımlara imza atıyor ve kendi sonunu da getirecek olan bu felaketi maalesef bir marifetmiş gibi görüyor.

Cemil Said (1924)

İnsânlara gelen bu mesâib bu a’mâl-i kabîhalarından bir kısmının cezâsını dünyâda tatdırmak istediğimizdendir.

Diyanet İşleri Meali (Eski)

İnsanların elleriyle işledikleri yüzünden karada ve denizde fesat çıkar; Allah da belki dönerler diye yaptıklarının bir kısmını böylece kendilerine tattırır.

Diyanet İşleri Meali (Yeni)

İnsanların kendi işledikleri (kötülükler) sebebiyle karada ve denizde bozulma ortaya çıkmıştır. Dönmeleri için Allah, yaptıklarının bazı (kötü) sonuçlarını (dünyada) onlara tattıracaktır.[427]

Yeryüzü, üzerinde taşıdığı sayısız nimetler ve güzelliklerle insana emanet edilmiştir. Bu emanete, ancak onun tabii dengesini koruyarak riâyet edilebilir. Hâlbuki insan eliyle yeryüzünün tabii dengesi bozulmaya başlamıştır. Teknolojik gelişmelerin ortaya çıkardığı çevre sorunları, sanayi atıkları ekolojik dengeyi bozmaktadır. Bunun sonucunda toprak, su ve hava kirlenmekte ve zehirlenmekte, nice hayvan ve bitki türleri yok olup gitmektedir. Hatta bu bozulmanın genetik bozulmaya bile yol açması söz konusudur. Buna bir de sosyal hayattaki bozulma eklenince insanın, Allah’ın koyduğu değerleri dikkate almamasının acı faturası ortaya çıkmaktadır.
Âyette, yeryüzünün bu şekilde bozulmasına sebeb olan insanın, bunun acı sonuçlarının bir kısmını dünyada tadacağına, asıl cezasının ise ahirette olacağına işaret edilmektedir.İnsanın yapıp ettikleri sonucu karada ve denizlerde ortaya çıkan bu bozulmaya asırlarca önce işaret edilmiş olması dikkat çekici değil midir?

Kur'an Yolu (Diyanet İşleri)

İnsanların kendi elleriyle yapıp ettikleri yüzünden karada ve denizde düzen bozuldu; böylece Allah -dönüş yapsınlar diye- işlediklerinin bir kısmını onlara ¬tattırıyor.

Diyanet Vakfı Meali

İnsanların bizzat kendi işledikleri yüzünden karada ve denizde düzen bozuldu, ki Allah yaptıklarının bir kısmını onlara tattırsın; belki de (tuttukları kötü yoldan) dönerler.  

 Âyette, kötü fiillere, ibret olsun diye dünyada iken verilen karşılıklar için «bir kısmı» denmekte ve asıl cezanın ahirette olduğuna işaret edilmektedir.

Edip Yüksel Meali

Halkın elleriyle işledikleri yüzünden karada ve denizde felaketler yaygınlaştı. Böylece, (kötülükten) dönerler diye yaptıklarının bir kısmını onlara tattırıyor.

Elmalılı Hamdi Yazır Meali

Yaptıklarının bir kısmını tatsınlar diye insanların kendi ellerinin kazandığı şeyler yüzünden karada ve denizde fesat ortaya çıktı. Umulur ki onlar hakka dönerler.

Elmalılı Meali (Orijinal)

İnsanların ellerinin kesbi ile karada ve denizde fesad meydan aldı, yaptıklarının ba'zısını kendilerine tattırmak için ki rücu' etsinler

Emrah Demiryent Meali

İnsanların kendi elleriyle (cüz’î irâdeleriyle) yaptıkları (günahları) ndan dolayı, karada ve denizde fesat ortaya çıkmıştır. Nihâyet Allah, onların yaptığı kusurların (cezasının) bir kısmını onlara (dünyada) tattırır ki, (yaptıklarına pişman olup tövbe etsinler ve bu sayede bâtıldan, hakka) dönüş yapsınlar.

Erhan Aktaş Meali

İnsanların kendi yaptıklarından dolayı karada ve denizde fesat ortaya çıktı. Belki akıllarını başlarına alırlar diye yaptıklarının bir kısmı onlara tattırıldı.

Hasan Basri Çantay Meali

İnsanların kendi ellerinin kazandığı (ihtiyarlarıyle yapdıkları) şeyler yüzünden karada, denizde fesâd belirdi ki (Allah) yapdıklarının bir kısmını onlara tatdırsın. Olur ki rücû' ederler onlar.

Hayrat Neşriyat Meali

İnsanların ellerinin kazandığı (günahlar) yüzünden, karada ve denizde fesad çıktı ki(Allah), yaptıklarının bir kısmını(n cezâsını), kendilerine (dünyada) tattırsın; tâ ki(kötülüklerden) dönsünler.

İlyas Yorulmaz Meali

İnsanların ellerinin kazandıkları sebebiyle, karada ve denizlerde fesat ortaya çıkmış, Allah, belki onlar hatalarından dönerler diye, yaptıkları fesadın bir kısmının karşılığını onlara tattırmıştır.

İsmayıl Hakkı Baltacıoğlu

İnsanların bile bile işledikleri suçlar yüzünden karada, denizde karışıklıklar baş gösterdi. Bunun böyle olması işledikleri suçların bir kısmının azabını onlara tattırmak içindi, gerisin geriye dönsünler diye.

İsmail Hakkı İzmirli

Nâs/ın elleriyle irtikâp ettikleri masiyet yüzünden karada, denizde fesat zuhur etmiştir. Allah bulundukları isyandan dönebilmeleri için bazı amellerinin vebalini tattıracaktır.

İsmail Yakıt

Karada ve denizde bozulmanın [fesâd] ortaya çıkması, insanların elleriyle yaptıkları yüzündendir.¹⁰ Bunun sonucu olarak, (bu işten) geri dönsünler diye, yaptıklarının bir kısmını kendilerine tattırır.

10 Burada insanoğlunun gerek teknolojik gelişmelerle ve gerekse sanayi atıklarıyla yeryüzünün ekolojik dengesini bozmasından bahsedilmektedir. Bunun sonucu olarak toprağın ve suyun bozulması, su kaynakları, akarsuların ve ormanların kirletilmesi ve yok edilmesi, çevre kirliliği, denizlerin ve deniz kenarlarının kirletilmesi gibi nice kirlilikler vb canlıların hayatlarını tehdit etmekte ve zehirlenmenin etkisiyle birçok tür ortadan kalkmaktadır. Bütün bunların hepsi insanların bilinçsiz ve kasıtlı olarak yaptıkları olumsuz ve zararlı eylemlerdir. Ayette buna vurgu vardır.

Kadri Çelik Meali

İnsanların kendi ellerinin kazandığı dolayısıyla karada ve denizde fesat ortaya çıktı. Belki dönerler diye (Allah) onlara yapmakta olduklarının bir kısmını kendilerine tattırmaktadır.

Mahmut Kısa Meali

Kur’an ışığından yüz çeviren insanlığın kendi eliyle yaptığı kötülükler yüzünden, hem toplumsal, hem de doğal denge bozularak, karada ve denizde haksızlık, adâletsizlik, kan, gözyaşı, dünya savaşları, nükleer felâketler, aşırı silahlanma, çevre kirlenmesi, uyuşturucu, alkol, cinsel sapıklıklar, terör ve anarşi gibi her türden fesat ve bozgunculuk ortaya çıktı. İşte Allah, yaptıklarının bir kısmını onlara daha bu dünyadaböylece tattırıyor ki, bu gidişin yanlış olduğunu anlayıp yeniden Kur’an’a dönsünler.

Mahmut Özdemir Meali

İnsanlar’ın ellerinin kazandıkları sebebiyle Kara’da ve Deniz’de Fesad / Bozgunculuk / Kargaşa / Karışıklık ortaya çıktı. Sonuçta onlara, işlediklerinin bir kısmını tattırıyor. Umulur ki dönerler.

Mehmet Çakır Meali

İnsanlığın hataları yüzünden, eğer kara ve deniz dengelerinde bir bozulma olacak olursa, Allah, geri adım atmalarını sağlamak için, verilen hasarın bir kısmını bu dünyada kendilerine mutlaka ödetecektir...

Mehmet Çoban Meali

İnsanların kendi işledikleri kötülükler sebebiyle karada denizde bozulma ortaya çıktı. Düşünüp öğüt alırlar diye bazıları dünyada cezalandıracaktır. Allah bunu onların hayrına yapar. Çünkü dünyada tadacakları ceza belki onları ahiretteki cezadan kurtaracak gelişmelere neden olur.

Mehmet Okuyan Meali

İnsanların elleriyle kazandıkları (yaptıkları) yüzünden karada ve denizde bozulma meydana geldi. [*] Böylece (yanlış yoldan) dönsünler diye (Allah onların) yaptıklarının bir kısmını onlara tattırır.

Bu ayette doğadaki bozulmaların sebebinin insanların yaptığı olumsuzluklar olduğu bildirilmektedir. Bu ayet Bakara 2:155, Nisâ 4:62, 79, Kasas 28:47, Şûrâ 42:30 ve 48. ayetlerle birlikte okunmalıdır.

Mehmet Türk Meali

İnsanların elleriyle yaptıkları (günâhları) yüzünden, karada ve denizde düzen bozuldu.¹ Belki dönerler diye² (Allah) onlara, yaptıklarının bir kısmını (zaman zaman) tattırıyor.³

1 Yani Allah’ın yarattığı fıtrî nizam bozuldu. Gerek tabiî ve gerek sosyal hayatta uygunsuzluklar meydana geldi. İnsanların elleriyle yaptıkları yüzünden fıtratın hilâfına şirk, ahlaksızlık, haksızlık, çeşitli hevalar, türlü türlü mezhepler, meşrepler, cemaatler adı altında Allah’ın koyduğu ilahi nizam bozuldu.
2 Yani yaptıklarının acısını biraz tatsınlar da tevbe edip şirkten vazgeçerek fıtrat dinine, hakka dönsünler diye.
3 Bu âyet “İnsanların elleriyle yaptıkları sonucunda, karada ve denizdeki (doğal denge) bozuldu. Belki (hatalarından) dönerler diye, (Allah) onlara, yaptıklarının kötü sonuçlarını (zaman zaman) tattırıyor” şeklinde de tercüme edilebilir.

Muhammed Esed Meali

[Allah’ın buyruklarını umursamaz hale gelen şu] insanların kendi elleriyle yapıp-ettikleri sonucunda karada ve denizlerde çürüme ve bozulma başladı: Bu şekilde ³⁸ [Allah], belki [doğru yola] geri dönerler diye yaptıklarının bazı [kötü] sonuçlarını onlara tattıracaktır. ³⁹

38 Li-yuzîkahum’daki li ön eki, burada, bir niyet veya maksat (“... olması için” veya “... maksadıyla”) göstermez; fakat bu ek, bir lâmu’l-‘âkıbeh’dir, yani fiilî bir sonucu ifade eden bir ön ektir (en doğru karşılığı, “bunun üzerine” veya “bu şekilde” olabilir).

39 Böylece, günümüzde korkunç bir şekilde -üstelik henüz kısmen- ortaya çıkan doğal çevremizdeki yoğun çürüme ve tahribat, burada “insanın kendi yapıp-ettiklerinin bir sonucu”, yani insanın, kendi kendini tahrip eden -çünkü katı materyalist bir temele dayanan- teknolojik gelişmelerin ve insanlığı daha önce hayal bile edemediği ekolojik felaketlerle karşı karşıya getiren çılgınca faaliyetlerin bir sonucu olarak öngörülmüştür: Toprağın, havanın ve suyun sanayi atıkları ve şehir çöpleri yüzünden dizginlenemeyen bir şekilde kirlenmesi; bitki örtüsü ve denizlerin artan bir şekilde zehirlenip yok olması; yaygın uyuşturucu ve görünürde “faydalı” ilaç kullanımı sebebiyle insanın kendi bedeninde ortaya çıkan her türlü genetik bozukluklar ve insanlara yararlı birçok hayvan türünün giderek yok olması. Bütün bunlara, insanın sosyal hayatındaki hızlı bozulmayı ve çürümeyi, cinsel sapıklıkları, suçları ve şiddeti ve son aşamada nükleer dehşeti ilave edebiliriz: Bunların tümü, son tahlilde, insanın Allah’a ve mutlak manevî/ahlakî değerlere karşı umursamazlığının ve bunun yerine, “maddî ilerleme”yi tek önemli hedef sayan inançlara tutsaklığının bir sonucudur.

Mustafa Çavdar Meali

İnsanların kendi elleriyle yaptıkları yüzünden karada ve denizde bozulma meydana geldi. Allah onlara, yaptıkları kötülüklerin sonuçlarından bir kısmının tattırıyor ki, belki akıllanıp dönerler. 4/79, 28/47, 42/30

Mustafa İslamoğlu Meali

İnsanların elleriyle yaptıkları yüzünden karada ve denizde bozulma meydana geldi. Neticede (Allah), yaptıklarının (kötü sonuçlarından) bir kısmını kendilerine tattıracaktır;[³⁶⁰⁵] umulur ki (yol yakınken) dönerler.

[3605] Bahr kelimesi, “şehir” yerine kinaye olarak da kullanılmıştır (Taberi). Buna göre alternatif anlam “Kırsal alanda ve şehirlerde” olur. Parantez içi ibâre, liyuzîkahumdeki akıbet lamı’nın metne kattığı yan anlamdır. Bu âyet insanın maddî-mânevî her alandaki sorumsuzluk ve bencilliğinin kötü sonuçlarını ifade etmektedir. Dahhâk fesada “su kaynaklarının zayi edilmesi ve ağaçların kesilmesi” ile ilgili bir anlam verir (Kurtubî). Günümüz itibarıyla suların ve havanın kirlenmesi, bunun sonucunda deniz ve kara canlılarının neslinin yok olması, salınan zehirli gazlarla ozon tabakasının delinmesi, bunun sonucunda filtre edilmeyen güneş ışınlarının ölümcül hastalıklara neden olması, küresel ısınma sonucu iklimin ve doğal dengenin bozulması, kutupların erime tehlikesiyle karşı karşıya kalması, hep bu “kötü sonuçlar” arasında sayılabilir. Bir uyarı niteliği taşısın diye “kötü sonuçların bir kısmı” tattırılmaktadır. Belli ki ilâhî koruma kalkıp tümü tattırılmış olsa, bu, insanlığın ve hayatın sonu anlamına gelecektir. Kötü ameller asıl cezasını tam olarak âhirette bulacaktır. Âyette buyurulan “vazgeçme”, kötü sonuçları doğuran eylemi terk yanında o sonuçları da ortadan kaldırma çabasıdır ki, bunlar birer fiilî tevbe ve istiğfar olacaktır. Yine, ekolojik fesat yanında akidevi, ahlâkî, sosyal, siyasî ve ekonomik fesadı da dile getirmek gerekir.

Orhan Kuntman Meali

İnsanların işledikleri günahlar yüzünden, karada ve denizde fesad (kıtlık ve tabii afetler) belirdi ki Allah yaptıklarının cezasının bir kısmını onlara tattırsın (da bundan ibret alıp, tuttukları kötü yoldan) dönebilsinler.

Osman Fırat Meali

İnsanların elleriyle kazandıkları yüzünden, karada ve denizde fesat zuhur etti. Belki dönerler diye, (Allâh) onlara, yaptıklarının bir kısmını taddırıyor.

Ömer Nasuhi Bilmen Meali

İnsanların ellerinin kazandığı şey sebebiyle karada ve denizde fesat zuhûra gelir. Allah da onlara yaptıkları şeylerin bazısını tattırır. Gerek ki, onlar dönüverirler.

Suat Yıldırım Meali

Allah'ın buyruklarını umursamayan şu insanların kendi tercihleri ile yaptıkları işler yüzünden karada ve denizde (bütün dünyada) bozukluk ortaya çıktı, nizam bozuldu. Doğru yola ve isabetli tutuma dönme fırsatı vermek için, Allah, yaptıklarının bazı kötü neticelerini onlara tattırır. [7, 168] [21, 35; 2, 155]

Süleyman Ateş Meali

İnsanların elleriyle kazandıkları (günahları) yüzünden, karada ve denizde fesat çıktı. Belki dönerler diye, (Allah) onlara, yaptıklarının bir kısmını taddırıyor.

Süleyman Tevfik (1927)

İnsânların irtikâb iyledikleri me'âsî ve küfür sebebiyle karada ve denizde fesâd zâhir oldı. Bu fesâdın zuhûrı onlara 'amelleri cezâsının bir kısmını tatdırmak içündir.. Şâyed ki bununla mütenebbih olub me'âsîden rücû' ideler.

Süleymaniye Vakfı Meali

İnsanların, kendi elleriyle yaptıkları şeyler yüzünden karada ve denizde bozulmalar olur. Bu, ettiklerinin bir kısmını bulsunlar diyedir; bakarsın vazgeçerler.

Şaban Piriş Meali

İnsanların kendi elleriyle kazandıkları yüzünden karada ve denizde karışıklık çıkmıştır. Bu, belki dönerler diye yaptıklarının bir kısmının azabını tattırmak içindir.

Ümit Şimşek Meali

İnsanların kendi elleriyle işledikleri yüzünden karada ve denizde fesat ortaya çıktı. Belki vazgeçerler diye, yaptıklarından bir kısmını Allah onlara böylece tattırıyor. (13)

(13) Âyet, çevre kirliliğini, sorumluları ve sonuçlarıyla birlikte tarif ediyor.

Yaşar Nuri Öztürk Meali

İnsanların ellerinin kazanmış oldukları yüzünden denizde ve karada bozgun çıktı. Allah onlara, yaptıklarının bir kısmını tattırıyor ki geri dönebilsinler.

Eski Anadolu Türkçesi

belürdi ma'śįyet yā ķaht yirde daħı deñizde andan kim kesb eyledi ādemįler elleri tā daduravuz anlara bir nicesin anuñ kim işlediler ola kim anlar döneler.

Satır Altı Meal (1534)

Fesād ẓāhir oldı ḳurularda ve deñizlerde ḫalḳuñ günāhları sebebi‐y‐ile.Ḥattā ki daddura anlara günāhlarınuñ ba‘żı cezāsın. Ola kim tevbe ideler.

Bunyadov-Memmedeliyev

İnsanların öz əlləri ilə etdikləri (pis əməllər, günahlar) üzündən quruda və suda fəsad (pozuntu) əmələ gələr (bə’zi yerlərdə quraqlıq, qıtlıq olar, bə’zilərində zərərli yağışlar yağar, zəlzələ baş verər, dənizlərdə gəmilər batar) ki, Allah (bununla) onlara etdiklərinin bir qismini (etdikləri bə’zi günahların cəzasını) daddırsın və bəlkə, onlar (tövbə edib pis yoldan) qayıtsınlar.

M. Pickthall (English)

Corruption doth appear on land and sea because of (the evil) which men's hands have done, that He may make them taste a part of that which they have done, in order that they may return.

Yusuf Ali (English)

Mischief has appeared on land and sea because of (the meed) that the hands of men have earned(3556) that (Allah) may give them a taste of some of their deeds: in order that they(3557) may turn back (from Evil).

3556 Allah's Creation was pure and good in itself. All the mischief or corruption was introduced by Evil, viz., arrogance, selfishness, etc. See n. 3541 to 30:30 above. As soon as the mischief has come in, Allah's mercy and goodness step in to stop it. The consequences of Evil must be evil, and this should be shown in such partial punishment as "the hands of men have earned," so that it may be a warning for the future and an invitation to enter the door of repentance (see also n. 5360).

3557 The ultimate object of Allah's justice and punishment is to reclaim man from Evil, and to restore him to the pristine purity and innocence in which he was created. The Evil introduced by his possession of a limited free will should be eliminated by the education and purification of man's own will. For, with his will and motives purified, he is capable of much greater heights than a creature not endowed with any free will (Cf. 2:6 and 32:13).


Designed by ÖFK