اِنَّهَا تَرْم۪ي بِشَرَرٍ كَالْقَصْرِۚ
Türkçe Transcript
İnnehâ termî bişerarin kelkasr(i)
Abdulbaki Gölpınarlı Meali
O, köşk gibi kıvılcımlar fırlatır.
Abdullah-Ahmet Akgül Meali
Gerçekten o, sanki her biri saray (yangını gibi) olan kıvılcımlar saçacaktır.
Abdullah Parlıyan Meali
O cehennem saray gibi kıvılcımlar fırlatır.
Ahmet Tekin Meali
Cehennem, devasa kaleler gibi alevler savurarak yalanlayanları içine alır.
Ahmet Varol Meali
Şüphesiz o (ateş) saray gibi kıvılcım(lar) atar.
Ali Bulaç Meali
Gerçekten o, sanki her biri saray olan bir kıvılcım saçar.
Ali Fikri Yavuz Meali
Zira o ateş, öyle kıvılcımlar atar ki, her biri saray gibi...
Bahaeddin Sağlam Meali
O öyle bir ateştir ki saraylar büyüklüğünde şerareler saçar.
Bayraktar Bayraklı Meali
29,30,31,32,33. Yalan sayageldiğiniz şeye doğru gidiniz! Üç boyutlu azaba, ne gölgelendiren ne de alevden koruyan bir gölgeye gidiniz. O saray gibi kocaman bir kıvılcım saçar. Her bir kıvılcım sanki birer sarı devedir.
Besim Atalay Meali (1965)
Köşkler gibi kıvılcımlar atar o
Cemal Külünkoğlu Meali
Şüphesiz o (cehennem), tomruk gibi kocaman kıvılcımlar saçar.
Cemil Said (1924)
32,33. Sarı develere müşâbih kığılcımlar neşr ider.
Diyanet İşleri Meali (Eski)
32,33. O gölgenin saçtığı her bir kıvılcım sanki birer sarı devedir, konak gibi de büyüktür.
Diyanet İşleri Meali (Yeni)
Şüphesiz cehennem, her biri saray büyüklüğünde kıvılcımlar saçar.
Kur'an Yolu (Diyanet İşleri)
32-33. O, kütükler kadar, koca sütunlar kadar kıvılcımlar fırlatır.
Diyanet Vakfı Meali
O, saray gibi kocaman kıvılcım saçar.
Edip Yüksel Meali
Kıvılcımlar saçar, saraylar gibi...
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
O, saray gibi kıvılcımlar atar.
Elmalılı Meali (Orijinal)
çünkü o, öyle şirareler atacaktırki her biri bir saray gibi
Emrah Demiryent Meali
Şüphesiz o (cehennem), her biri saray büyüklüğünde kıvılcımlar saçar.
Erhan Aktaş Meali
O, kocaman kütükler gibi kıvılcımlar saçar.
Hasan Basri Çantay Meali
Çünkü o (ateş) öyle kıvılcım atar ki herbiri sanki bir saraydır.
Haydar Öztürk-Serkan Yılmaz Meali
O, sanki her biri saray büyüklüğünde kıvılcımlar saçar.
Hayrat Neşriyat Meali
Çünki o (Cehennem), saray gibi (büyük) kıvılcımlar saçar.
İhsan Aktaş Meali
Şüphesiz ki o, kütükler gibi (ateşten) kocaman kıvılcımlar fırlatır. (*)(*) O gün hesaplar görülüp herkesin gideceği yer belli olduktan sonra görevliler inkârcılara, dünyada yalan saymış oldukları cehenneme doğru yürümeleri için âyetlerde geçtiği gibi hitap edeceklerdir. Müfessirler “üç bölüklü gölge”den maksadın cehennem yakıtlarının çıkardığı, üçe ayrılmış yoğun duman olduğunu söylemişlerdir (Taberî, XXIX, 146). Âyetlerde cehennemin fırlattığı kıvılcımların benzetildiği “kasr” kelimesinin farklı anlamları bulunmakla birlikte (bk. Râzî, XXX, 277; Şevkânî, V, 415-416) bunlar içinde cehennem tasvirine en uygun olanı “hurma kütüğü” olduğu için meâlde bu anlam tercih edilmiştir. Kıraat farkları dikkate alınarak 32 ve 33. âyetlere şöyle de mâna verilmiştir: “Cehennem, kütükler gibi (قالوا : هي أصول النخل والشجر العظام (التفسير الكبير )
İlyas Yorulmaz Meali
O ateş ki, koca saraylar kadar kıvılcımlar saçar.
İsmayıl Hakkı Baltacıoğlu
Çünkü o öyle ateş parçaları saçar ki her biri kocaman bir köşk gibidir.
İsmail Hakkı İzmirli
Ateş, köşk gibi kıvılcımlar [²] saçar.[2] Yüksek, büyük kıvılcımlar.
İsmail Yakıt
Hiç şüphesiz (cehennem) her biri saray büyüklüğünde kıvılcımlar saçar.
Kadri Çelik Meali
Gerçekten o, sanki her biri saray olan bir kıvılcım saçar.(Oranın ardı ardına saçtığı kıvılcımların her biri, duvarları taştan örülmüş bir ev iriliğindedir. Eski Araplar duvarları taştan örülmüş her eve “kasr”, yani “saray” adını verirlerdi. Buna göre burada sözü edilen sarayın şimdilerde görmeye alıştığımız saraylar kadar kocaman olması şart değildir.)
Mahmut Kısa Meali
“Ve yanan ateş, etrafa devasa kıvılcımlar saçar, her biri bir saray büyüklüğünde kıvılcımlar!”
Mahmut Özdemir Meali
O, Saraylar gibi kıvılcımlar atar.
Mehmet Çakır Meali
32,33. Her biri, -bakır sarısı- dev kıvılcımlar saçan…
Mehmet Çoban Meali
"Gölgeliklerden cehennem kıvılcımları yükselir. Siz onları sarayların ışıltısı zannedersiniz."
Mehmet Okuyan Meali
Şüphesiz ki o (cehennem), kütükler (gibi büyük) kıvılcımlar saçar.
Mehmet Türk Meali
Gerçekten o, (anda cehennem) her biri saraylar kadar büyük olan kıvılcımlar saçar.
Muhammed Esed Meali
[yanan] kütükler gibi (ateşten) kıvılcımlar saçan,
Mustafa Çavdar Meali
Bilakis o hurma kütüğü gibi kıvılcımlar saçar. 2/24, 87/12-13
Mustafa İslamoğlu Meali
O (alevin ateşi) dev yapılar[⁵⁵⁰⁶] gibi kıvılcımlar saçar;[5506] Ke’l-kasr, çoğul olarak anlaşılır. Zira el cins içindir.
Orhan Kuntman Meali
Her biri etrafa koskocaman kıvılcımlar saçar,
Ömer Nasuhi Bilmen Meali
Şüphe yok ki, o köşk gibi kıvılcımlar atar.
Suat Yıldırım Meali
O, birer saray gibi kıvılcımlar atar.
Süleyman Ateş Meali
O, kütük gibi kıvılcım(lar) saçar.
Süleyman Tevfik (1927)
32,33. Cehennem. Her biri büyük kasırlar kadar ve sarı develer gibi kıvılcımlar saçarlar.
Süleymaniye Vakfı Meali
Orası kalaslar gibi[*] kıvılcımlar saçar.[*] تفسير الكشاف مع الحواشى موافقا للمطبوع - (4 / 680) بشرار كَالْقَصْرِ أى كل شررة كالقصر من القصور في عظمها. وقيل : هو الغليظ من الشجر ، الواحدة قصرة ، نحو : جمرة وجمر. وقرئ : كالقصر ، بفتحتين : وهي أعناق الإبل ، أو أعناق النخل ، نحو شجرة وشجر. وقرأ ابن مسعود : كالقصر بمعنى القصور ، كرهن ورهن. وقرأ سعيد ابن جبير : كالقصر في جمع قصرة ، كحاجة وحوج جِمالَتٌ جمع جمال. أو جمالة جمع جمل ، شبهت بالقصور ، ثم بالجمال لبيان التشبيه. ألا تراهم يشبهون الإبل بالأفدان والمجادل «1». وقرئ : جمالات ، بالضم : وهي قلوس الجسور. وقيل : قلوس سفن البحر ، الواحدة جمالة.
Şaban Piriş Meali
Kütük büyüklüğünde kıvılcımlar atar.
Ümit Şimşek Meali
Bina büyüklüğünde kıvılcımlar çıkarır.
Yaşar Nuri Öztürk Meali
Gerçekten o, köşke benzer kıvılcımlar saçar.
Sardorxon Jahongir
Darvoqe, u jahannam qasrdek ulkan alangalarni otadi.
Eski Anadolu Türkçesi
bayıķ ol ya'nį od bıraġur od ķıymukların köşk gibi.
Satıraltı Meal (1534)
Ol cehennem atar şerārelerin yüce köşkler gibi.
Bunyadov-Memmedeliyev
O (hər biri) bir saray boyda qığılcımlar saçar.
M. Pickthall (English)
Lo! it throweth up sparks like the castles,
Yusuf Ali (English)
"Indeed it throws about sparks (huge) as Forts,(5878)5878 Qasr: Fort, big building, palace. An alternative reading is Qasar, plural of Qasrat (run), meaning bundles of wood used for fuel: Ibn 'Abbas reported by Bukhari. I almost prefer this latter reading.
Designed by ÖFK