5 Mayıs 2024 - 26 Şevval 1445 Pazar

ANA SAYFA | SURELER  | AYET KARŞILAŞTIRMA |KUR'AN'DA ARA! |FİHRİST | DOWNLOAD | MOBİL
Kullanıcı : Şifre :   Şifremi Unuttum    KAYDOL
Sâd Suresi 22. Ayet

Ayeti Dinle



Meal Ekle/Çıkar

Hepsini Göster/Gizle


Tercihinizin bir sonraki oturumda hatırlanması için giriş yapmalısınız.

Arapça Metin
Türkçe Transcript
Abdulbaki Gölpınarlı Meali
Abdullah-Ahmet Akgül Meali
Abdullah Parlıyan Meali
Ahmet Tekin Meali
Ahmet Varol Meali
Ali Bulaç Meali
Ali Fikri Yavuz Meali
Bahaeddin Sağlam Meali
Bayraktar Bayraklı Meali
Besim Atalay Meali (1965)
Cemal Külünkoğlu Meali
Cemil Said (1924)
Diyanet İşleri Meali (Eski)
Diyanet İşleri Meali (Yeni)
Kur'an Yolu (Diyanet İşleri)
Diyanet Vakfı Meali
Edip Yüksel Meali
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
Elmalılı Meali (Orijinal)
Emrah Demiryent Meali
Erhan Aktaş Meali
Hasan Basri Çantay Meali
Hayrat Neşriyat Meali
İlyas Yorulmaz Meali
İsmayıl Hakkı Baltacıoğlu
İsmail Hakkı İzmirli
İsmail Yakıt
Kadri Çelik Meali
Mahmut Kısa Meali
Mahmut Özdemir Meali
Mehmet Çakır Meali
Mehmet Çoban Meali
Mehmet Okuyan Meali
Mehmet Türk Meali
Muhammed Esed Meali
Mustafa Çavdar Meali
Mustafa İslamoğlu Meali
Orhan Kuntman Meali
Osman Fırat Meali
Ömer Nasuhi Bilmen Meali
Suat Yıldırım Meali
Süleyman Ateş Meali
Süleyman Tevfik (1927)
Süleymaniye Vakfı Meali
Şaban Piriş Meali
Ümit Şimşek Meali
Yaşar Nuri Öztürk Meali
Eski Anadolu Türkçesi
Satır Altı Meal (1534)
Bunyadov-Memmedeliyev
M. Pickthall (English)
Yusuf Ali (English)
Tercihinizin hatırlanması için
giriş yapmalısınız.

Meallerdeki sıralama bir tercih sıralaması değil alfabetik sıralamadır. Ziyaretçilerimiz takip etmek istedikleri mealleri sol sütundan seçerek ilerleyebilirler. Tercihlerinin hatırlanması için "Tercihimi Hatırla" tıklanmalıdır.
 
 

İż deḣalû ‘alâ dâvûde fefezi’a minhum(s) kâlû lâ teḣaf(s) ḣasmâni beġâ ba’dunâ ‘alâ ba’din fahkum beynenâ bilhakki velâ tuştit vehdinâ ilâ sevâ-i-ssirât(i)

Hani Davud'un tapısına girmişlerdi de Davud, onlardan pek korkmuştu; korkma demişlerdi, iki hısımız, birimiz, öbürünün hakkına tecavüz etti, adaletle hükmet aramızda, birimize meylederek hakkı aşma ve bizi dosdoğru yola sevket.

O vakit Davud’un (yanına) girdiklerinde o, onlardan ürkmüş (ve sakınmıştı.) Dediler ki: "Korkma (biz) iki davacıyız, birimiz diğerimize haksızlık yaptığı (iddiasındayız.) Şimdi sen aramızda Hakk ile hükmet, (vicdani) kararında (taraf tutup) zulme sapma ve bizi doğru yolun ortasına yöneltip (barışa) ulaştır."

Davut onları yanında görünce telaşlanıp korktu; bunun üzerine “korkma!” dediler. “Biz sadece iki davacıyız, birimiz ötekinin hakkına tecavüz etti. Şimdi sen aramızda adaletle karar ver, adaletten ayrılıp bize zulmetme, bize dosdoğru yolu göster” dediler.

Dâvûd'un yanına varmışlardı. Dâvûd ihtilâlciler zannederek, onlardan korktu.
“Korkma, biz birbirine hasım, birbirimize haksızlık eden iki davacıyız. Aramızda hakkaniyet ile, adâlet ile hüküm ver, icraat yap. Haksızlık etme. Bize doğru, âdil çözümü göster.” dediler.

Onlar Davud'un yanına girdiklerinde kendilerinden korktu. Dediler ki: "Korkma. (Biz) iki davacı(yız). Birimiz ötekine haksızlık etti. Sen aramızda hak ile hükmet, zulme sapma ve bizi yolun ortasına yönelt.

Davud(un yanın)a girdiklerinde, onlardan ürkmüştü; dediler ki: 'Korkma, iki davacıyız, birimiz diğerimize haksızlıkta bulundu. Şimdi sen aramızda hak ile hükmet, kararında haktan ayrılma ve bize tam doğruyu göster.'

O vakit Davûd'un yanına vardılar da o, bunlardan ürktü. (Ona şöyle) dediler: “- Korkma, iki davacıyız. Birimiz ötekine tecavüz etti. Şimdi sen aramızda adaletle hüküm ver. Aşırı gitme de bizi hak yola çıkar.”

Davud’un yanına girdiklerinde, Davud onlardan korktu. Onlar: “Korkma! Biz birimiz öbürüne zulmetmiş iki hasımız. Adalet ile aramızda hüküm ver. Haddi aşma, yolun doğrusunu bize göster!”

Ansızın Dâvûd'un yanına girdiklerinde, onlardan korktu. Onlar şöyle demişlerdi: “Korkma, birbirine haksızlık etmiş iki davalıyız. Aramızda adaletle hükmet, adaletten ayrılma, bizi doğru çözüme ulaştır.”

Davud'a gelmişlerdi, Davud onlardan korktu; dediler ki: «Korkma bizden, biz iki davacıyız, birimiz, öbürüne haksızlık yapmıştır, aramızda hakla hükmeyle, kıyma bize, doğru yola ilet bizi!»

Hani Davud'un yanına girmişlerdi de Davut onlardan korkmuştu. Onlar: “Korkma! Biz, iki davacıyız. Birimiz diğerine haksızlık etmiştir. Aramızda adaletle hükmet! Haksızlık etme ve bizi hak yola ilet!” demişlerdi.

Dâvud’un huzûrına çıkdıkları vakit Dâvud ürkdi "Korkma biz biri birimizin ’aleyhine hareket iden iki hasımız, tarafgirâne olmaksızın ’adâlet muktezâsı üzere davamızı fasl it bize doğrı yolı göster" didiler.

21,22. Sana davacıların haberi ulaştı mı? Mabedin duvarına tırmanıp Davud'un yanına girmişlerdi de, o onlardan ürkmüştü. Şöyle demişlerdi: "Korkma, birbirinin hakkına tecavüz etmiş iki davacıyız; aramızda adaletle hükmet, ondan ayrılma, bizi doğru yola çıkar."

Hani Dâvûd’un yanına girmişlerdi de Dâvûd onlardan korkmuştu. Onlar, “Korkma! Biz, iki davacı grubuz. Birimiz diğerine haksızlık etmiştir. Aramızda adaletle hükmet. Zulmetme ve bizi hak yola ilet” dediler.

21-22. Davalaşanlara dair bilgi sana ulaştı mı? Bu adamlar mâbedin duvarına tırmanıp Dâvûd’un yanına girmişlerdi. Dâvûd onları görünce telâşlanmıştı. “Korkma” dediler, “Birimizin diğerini haksızlık etmekle suçladığı iki davacıyız biz. Aramızda âdil bir hüküm ver; doğruluktan sapma, bize de doğru yolu göster.”

21, 22. (Ey Muhammed!), Sana davacıların haberi ulaştı mı? Mâbedin duvarına tırmanıp, Davud'un yanına girmişlerdi de Dâvud onlardan korkmuştu. «Korkma! Biz birbirine hasım iki davacıyız, aramızda adaletle hükmet, haksızlık etme; bize doğru yolu göster» dediler.  

 Davud (a.s.), mescidde ibadet ettiği için, muhafızlar gelenlerin girmesine izin vermiyorlardı. Sözü edilen iki davacı, Hz. Davud’a suikastta bulunmak... Devamı..

Davud'un yanına girdiklerinde onlardan irkilmişti. "Korkma" demişlerdi, "Bir birinin hakkını çiğneyen iki davacı... Aramızda gerçeğe göre hüküm ver, haksızlık etme. Bize yolun ortasını göster."

Davud'un yanına giriverdiler de onlardan telaşe düştü. Ona "Korkma!" dediler, biz iki davacıyız. Birimiz, birimize haksızlık etti. Şimdi sen aramızda hak ile hüküm ver ve aşırı gitme de bizi doğru yolun ortasına çıkar.

O vakıt Davudun üzerine giriverdiler de onlardan telâşa düştü, korkma dediler: iki hasmız, ba'zımız ba'zımıza tecavüz etti, şimdi sen aramızda hakk ile hukmet ve aşırı gitme de bizi doğru yolun ortasına çıkar

21-22. (Resûlüm!) Sana davacıların haberi ulaştı mı? (Hani, onlar mabedin) duvarına tırmanarak (Dâvûd’un ibadet ettiği) mihraba girmişlerdi de Dâvûd, onlardan, (kapıdan değil de duvardan atlayarak, kendisinden müsaade istemeksizin, yanına giren bu iki kişiden) dolayı telaşa kapılmıştı. (Onlar,) “Korkma! (Endişelenme!) Biz birbiriyle davalı iki kişiyiz ve birimiz (in) diğerine haksızlık etti (ğini düşünüyoruz. Huzuruna da muhakeme olmak için geldik). Şimdi sen, adalet üzere aramızda hak ile hükmet ve bize doğru (bir çözüm) yolu göster!” dediler.

Dâvud'un yanına girdiklerinde o, onlardan korktu. “Korkma! İki davacıyız. Birimiz ötekine haksızlık etti. Şimdi sen, hakkımızda hakk ile hüküm ver. Haksızlık etme. Bize makul olan yolu göster.” dediler.

O vakit Dâvudun karşısına girivermişlerdi de o, bunlardan telâşa düşmüşdü. «Korkma, dediler, (biz) iki da'vâcı (yız). Birimiz öteki(nin hakkına) tecâvüz etdi. Şimdi sen aramızda adaletle hükmet. Aşırı gitme. Bizi doğru yolun ortasına çıkar».

O vakit Dâvûd'un yanına girmişlerdi de (Dâvûd) onlardan ürkmüştü. Dediler ki: “Korkma! (Biz) birbirimizin hakkına tecâvüz eden iki da'vâcıyız; şimdi (sen) aramızda hak ile hükmet; haksızlık etme ve bizi (doğru) yolun ortasına çıkar!”

Sorunları olanlar Dâvud’un yanına girmişler ve Dâvud da onlardan çok korkmuştu. “Korkma! Biz, bir kısmı, diğer bir kısmına haksızlık yapan iki gurubuz. Bizim aramızda hak ile karar ver ve ayırım yapma (taraf gözetme). Bu konudaki yolun en doğru olanını bize göster” dediler.

Davut’un karşısına çıkınca o bunlardan ürkmüştü. Dediler: "Korkma, biz iki davalıyız. Birimiz ötekine saldırdı. Şimdi sen aramızı dosdoğru yargılıyacaksın. Sakın taşkınlık edeyim deme. Bizi doğru yola çıkar.

Onlar Davud/un huzuruna girince Davud onlardan ürktü. Onlar «— Korkma, biz iki dâvacıyız. Birimiz diğerimize haksızlık yapmıştır. Aramızda doğrulukla hükmet. Doğruyu ayak altına alma, bize doğru yolu göster» dediler.

Hani onlar Davud’un yanına girmişlerdi de o, onlardan ürkmüştü/telaşlanmıştı [fezi’a]. Onlar, “Korkma! Biz, iki davacıyız. Birimiz diğerine haksızlık etmiştir. Aramızda adaletle hüküm ver. Zulmetme ve bize doğru yolu göster” dediler.

Hani Davud'un yanına girmişlerdi de Davud onlardan korkmuştu. “Korkma” dediler, biz iki davacıyız. Birimiz ötekinin hakkına saldırdı. Şimdi sen aramızda hak ile hükmet, (adaletten ayrılıp bize) zulmetme ve bizi doğru yola ilet.”

Onlar İslâm’dan sapmanın eşiğinde, ekonomik ve sosyal düzeni alt-üst edecek, toplumsal kıyameti koparacak düşüncelerle huzuruna girince Davud onlardan duyduğu bu sapıklığın, varlığından ve yayılmasından korktu. Fakat onlar: “Korkma, ey Davud!” dediler, “Biz sadece, biri diğerine haksızlık etmiş iki dâvâcıyız. Şimdi, doğruluktan sapmadan aramızda âdil bir hüküm ver ve bize, dâvâmızda doğru ve âdilane bir çözüm yolu göster!” Davud, “O hâlde davanız nedir, söyleyin!” deyince, ikisinden biri, yanındakini göstererek dedi ki:

Davud’un yanına girdiler. Bu yüzden Davut da onlardan korktu.
Dediler ki: -“Korkma! Birbirimize haksızlık etmiş iki dâvâcı’yız.
Şimdi Hakk’a uygun şekilde aramızda hüküm ver!
Hakk’tan ayrılıp sapma! Bizi Yol’un düzüne çıkar!”.

Pat diye içeri girince doğrusu Davûd onlardan korkmuştu. İki hasım Davûd’a: " Korma. Biz birbirine hakkı geçmiş iki davalıyız Aramızda hakça hüküm ver. Sakın kem küm etme. Bize yolun doğrusunu göster.

Davud’un yanına girdiklerinde Davud onlardan korkmuştu. Onlar "Korkma! Biz iki davacıyız. Birimiz diğerine haksızlık etmiştir. Aramızda adaletle hükmet! Zulmetme! Bizi hak yola ilet!" dediler.

Davud’un (yanına) girdiklerinde (Davud) onlardan korkmuştu. Onlar da “Korkma! Biz bir kısmı diğer kısmına haksızlık eden iki davacıyız; aramızda adaletle hükmet! Haksızlık etme; bize doğru yolu göster!” demişlerdi.

(Davalılar) Dâvût’un yanına girince o, onlardan korktu. Onlar: “Korkma! Biz biri diğerine haksızlık eden iki davalıyız. Şimdi sen aramızda adaletle hükmet, kararında adaletsizlik yapma ve bizi hak yola ilet.” dediler.

Davud, onları yanında görünce telaşlanıp korktu; bunun üzerine: “Korkma!” dediler, “Biz [sadece] iki dâvâcıyız. Birimiz ötekinin hakkına tecavüz etti: şimdi aramızda adaletle karar ver, doğrudan ayrılma ve [ikimize] dürüstlük yolunu göster”.

Davut’un huzuruna aniden girince Davut onlardan korkmuştu. Onlar da: – Korkma, dediler. Biz birbiriyle davalı iki kişiyiz, birimizin diğerine haksızlık ettiğini düşünüyoruz. Sen aramızda hakkaniyetle karar ver haksızlık etme bizi adaletli bir sonuca ulaştır/orta ve makul bir yol göster. 4/135

Yanına aniden girdiklerini görünce Dâvud onlardan dolayı telaşa kapıldı.[⁴⁰⁶²] Onlar “Korkma!” dediler, “Biz (sadece) iki dâvâlıyız; birimiz diğerinin hakkına tecavüz etti: şimdi sen aramızda hakkaniyetle karar ver ve doğrudan ayrılma; bize de doğru yolu göster!

[4062] Fezi‘a için bkz: 21:103, not 103.

Davud'un karşısına dikildiler. Davud telaşa düşünce: "Korkma, biz iki davacıyız, birimiz ötekinin hakkına tecavüz etti, sen aramızda adalet ile hüküm ver, haksızlık etme. Bize doğru yolu göster.

Hani Dâvûd’un yanına girmişlerdi de Dâvûd onlardan korkmuştu. Onlar, "Korkma! Biz, iki davacıyız. Birimiz diğerine haksızlık etmiştir. Aramızda adaletle hükmet. Zulmetme ve bizi hak yola ilet" dediler.

O vakit te ki, Dâvûd'un karşısına girmişlerdi de, onlardan korkuya düşmüştü. Dediler ki: «Korkma, iki davacı ki, bazımız bazısı üzerine tecavüz etmiş oldu. Artık sen aramızda hak ile hükmet, gadr etme ve bizi doğru yolun ortasına sevket.»

21, 22. O mahkemeleşen hasımların olayından haberin oldu mu? Onlar mâbedin duvarına tırmanıp Davud'un yanına birden girince o, onlardan ürktü. Onlar da “Korkma! dediler, biz sadece birbirimize hakkı geçen iki dâvalıyız. Senden dileğimiz: Aramızda adaletle hükmet, haktan uzaklaşma ve bize tam doğruyu göster. ” {KM, II Samuel 11; Mezmurlar 2, 7}

Davud'un yanına girmişlerdi de (Davud) onlardan korkmuştu: "Korkma, dediler, biz iki davacıyız. Birimiz, ötekinin hakkına saldırdı. Şimdi sen aramızda hak ile hükmet, (adaletten ayrılıp bize) zulmetme. Bizi yolun ortasına (adalete) götür."

Onlar habersiz ve birdenbire girdiklerinde Dâvûd onlardan korkdı. Onlar: "Korkma, birbirimiz üzerine haksızlık itmiş iki hasımız. Aramızda hak ve 'adl ile hüküm it ve zulüm itme ve bizi doğrı yola sevk it" didiler.

Davut, onları birden karşısında görünce telaşa kapıldı. “Korkma, dediler. Biz davalı iki tarafız; birimiz ötekinin hakkına girdi; aramızda doğru karar ver, taşkınlık etme. Bize doğru yolu göster.

Davud'un yanına girmişlerdi. Davut da onlardan korkmuştu.-Korkma, dediler. Birbirinin hakkını yemiş iki davacıyız. Aramızda hakkıyla hüküm ver. Hak'tan ayrılma. Bize orta yolu buldur.

Yanına girdiklerinde, Davud onlardan korktu. “Korkma,” dediler. “Biz birbirimize hakkı geçen iki dâvâlıyız. Aşırı gitmeden, aramızda adaletle hükmet ve bize yolun doğrusunu göster.

Dâvûd'un yanına girmişlerdi de onlardan korkmuştu. "Korkma, dediler, biz iki davacıyız. Birimiz ötekinin hakkını çiğnedi. Şimdi sen, aramızda hak ile hükmet, adaletsizlik etme. Bizi yolun denge noktasına ilet!

ol vaķt kim girdiler dāvud üzere pes ķorķdı anlardan eyittilerr “ķorķma. iki ħısm güc eyledi bir nicemüz bir nicemüz üzere pes hükm eyle aramuzda ḥaķk-ıla daħı ḥayf eyleme. daħı yol göster bize ŧoġru yol ortasındın yaña.”

Ḳaçan ki girdiler Dāvūd üstine, pes ḳorḳdı Dāvūd anlardan. Eyitdiler:Ḳorḳma, biz iki ḫaṣmuz. Biri birümüze ẓulm itdük. Pes bizüm aramuzdaḥaḳḳ‐ıla ḥükm eyle. Pes bize ḥayf eyleme. Daḫı hidāyet vir bize doġru yola.

Onlar Davudun yanına gəlikdə (Davud) onlardan (mə’bədə qapıdan deyil, divardan aşıb daxil olduqları üçün) qorxdu. Onlar dedilər: “Qorxma, biz bir-birimizə haqsızlıq etmiş iki iddiaçıyıq. Aramızda ədalətlə hökm et, haqqı tapdalama (heç birimizin tərəfini saxlama) və bizə doğru yolu göstər!”

How they burst in upon David, and he was afraid of them. They said Be not afraid (We are) two litigants, one of whom hath wronged the other, therefor judge aright between us; be not unjust; and show us the fair way.

When they entered the presence of David,(4172) and he was terrified of them, they said: "Fear not: we are two disputants, one of whom has wronged the other: Decide now between us with truth, and treat us not with injustice, but guide us to the even Path..

4172 David was used to retiring to his private chamber at stated times for his devotions. One day, suddenly, his privacy was invaded by two men, who h... Devamı..


Designed by ÖFK
En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir.