Velekad âteynâ dâvûde minnâ fadlâ(en)(s) yâ cibâlu evvibî me’ahu ve-ttayr(a)(s) veelennâ lehu-lhadîd(e)
Ve andolsun ki biz, Davud'a, katımızdan lutfettik, üstünlük verdik. Ey dağlar dedik, onunla beraber tenzih edin beni ve ey kuşlar, siz de ve ona, demiri yumuşattık.
Andolsun, Biz Davud’a tarafımızdan bir fazilet (üstün nimet ve inayet) verdik. "Ey dağlar, onunla birlikte (Beni tesbih edip) yankıyla ses verin (ve tüm gizli hazine ve madenlerinizi hizmetine serin" dedik). Ve kuşlara da (aynısını emrettik). Ve ona (ayrıca) demiri yumuşatıp (emriyle istediği gibi büküp şekillendirdik).
Ve andolsun ki, Davud'a katımızdan bir üstünlük verdik. Ey dağlar ve kuşlar! Davud'la beraber Allah'ın yüceliğini terennüm edin. O'nun elinde demiri yumuşattık.
Andolsun, Dâvûd'a tarafımızdan bir üstünlük verdik.
“Ey dağlar! Yankılanarak onunla beraber Allah'ı tesbih edin, siz de ey kuşlar, öterek onunla beraber tesbih edin, zikredin.” dedik. Onun için demiri yumuşattık.
Andolsun, Davud'a tarafımızdan bir üstünlük verdik. "Ey dağlar! Onunla birlikte (onun tesbihini) yankılayın!" Kuşlara da (bunu emrettik). Ona demiri yumuşattık.
Andolsun, biz Davud'a tarafımızdan bir fazl (üstünlük) verdik. 'Ey dağlar, onunla birlikte (Beni tesbih edip) yankıyla ses verin' (dedik) ve kuşlara da (aynısını emrettik). Ve ona demiri yumuşattık.
Gerçekten Davud'a, tarafımızdan (kendisine has olmak üzere) bir fazilet verdik: “- Ey dağlar ve kuşlar! Davud ile beraber tesbih edin?” dedik. Ona demiri de yumuşattık, (demiri eritmeden, çamur gibi, şekillendirme kudretini, Davud'a verdik).
10, 11. Andolsun! Biz Davud’a, kendimizden bir üstünlük verdik. “Ey dağlar ve ey kuşlar!! Onunla beraber tesbihatlarını tekrar edin!” dedik. Ona: “Geniş zırhlar yap, ölçülü doku!” Ve ordusuna: “(Bunlarla) yararlı işler yapın! Şüphesiz Ben, yaptıklarınızı görmekteyim..” diye onun için demiri yumuşattık. (O, demirden, çok ince silahlar ve sanayiler yaptı ve yaptırdı.)
Katımızdan erdem verdik, Davud'a; «Ey dağlar! Ey kuşlar! Davud ile birlikte tespih ediniz!», Onun için demiri de yumuşattık!
Andolsun ki biz, Davud'a kendi katımızdan bir üstünlük verdik. “Ey dağlar ve kuşlar! O Allah'ın yüceliğini terennüm ettikçe siz de edin (onunla beraber Allah'ın istediği gibi vazifenizi yapın)!” dedik. Ayrıca demiri onun için yumuşattık.
10,11. Biz Dâvud’a kendimizden bir hâssa virdik (güzel ses) "Ey dağlar ve kuşlar tegannîde Dâvud ile hem-âhenk olunuz" didik. Ânın altında demiri yumuşatdık ve "Bundan zırh gömleği yap halkalarının tenâsübüne dikkat it, ma’iyyetin ile berâber ’amel-i sâlih işle ben sizin yapdıklarınızı göriyorum" didik.
10,11. "Ey dağlar ve kuşlar! Davud tesbih ettikçe siz de onu tekrarlayın" diyerek and olsun ki, ona katımızdan lütufta bulunduk; "geniş zırhlar yap, dokumasını sağlam tut" diye ona demiri yumuşak kıldık. Yararlı iş işleyin; doğrusu Ben yaptıklarınızı görenim.
10,11. Andolsun, Davud’a tarafımızdan bir lütuf verdik. “Ey dağlar! Kuşların eşliğinde onunla birlikte tespih edin” dedik ve “(Bütün vücudu örtecek) zırhlar yap, işçilikte de ölçüyü tuttur diye demiri ona yumuşattık. “Salih amel işleyin. Çünkü ben sizin yaptıklarınızı görürüm” diye vahyettik.
Andolsun biz Dâvûd’a tarafımızdan müstesna bir lutufta bulunduk. “Ey dağlar! Onunla birlikte tesbih edin. Ey kuşlar! Siz de!” dedik ve onun için demiri ¬yumuşattık.
Katımızdan Davud'a lütufta bulunmuştuk: "Ey dağlar, ilahisine katılın; ey kuşlar sizler de." Ona demiri yumuşatmıştık.
Andolsun ki, biz Davud'a tarafımızdan bir fazilet verdik. "Ey dağlar! Onunla beraber tesbih edin." dedik ve bunu kuşlara da (emrettik) ve ona demiri yumuşattık.
Şanım hakkı için Davuda bizden bir fadıl verdik: ey dağlar çınlayın onunla beraber ve ey kuşlar! dedik ve ona demiri yumuşattık
Kasem olsun ki, biz Dâvûd’a tarafımızdan bir fazilet verdik. “Ey dağlar! Dâvûd ile birlikte (siz de Allah’ı) tesbih edin” (buyurduk) ve bunu kuşlara da (emrettik) ve ona demiri yumuşattık.
Andolsun ki biz Dâvuuda bizden bir imtiyaz verdik. «Ey dağlar, onunla birlikde tesbîh edin» (dedik), kuşlara da (bunu emretdik). Ona demiri de (mum gibi) yumuşatdık.
10,11. Şânım hakkı için, Dâvûd'a tarafımızdan bir üstünlük verdik. “Ey dağlar ve kuşlar! Onunla berâber tesbîh edin!” (dedik). Ve “Geniş zırhlar yap!” diye demiri ona yumuşattık.(1) “Hem dokumasında ölçüyü gözet (güzel ve yeteri kadar yap) ve (ehlinle birlikte) sâlih amel işleyin! Çünki ben ne yaparsanız hakkıyla görenim” (diye vahyettik).
Biz Davud’a kendimizden bir lütuf verdik. Ey Dağlar! Davut la birlikte beni yüceltin. Ey Kuşlar! Sizde (onlara katılın). Demiri Davut için yumuşattık (demirin nasıl işleneceğini öğrettik).
Ant olsun ki Biz Davut’a kendiliğimizden ulu bir vergi verdik. Ey dağlar! Onunla birlikte çınlayın. Ey kuşlar! Siz de. Onun için demiri de yumuşattık.
* Biz Davud/a tarafımızdan bir meziyet verdik. «— Dağlar! Kuşlar! Onunla beraber tespih zamanında avazınızı çıkarın» dedik. Ona demiri de yumuşattık.
Andolsun, Biz Davud’a tarafımızdan bir üstünlük [fadl] verdik. “Ey dağlar ve kuşlar! (Davud) tesbih ettikçe siz de onu tekrarlayınız”³ (dedik). Demiri [hadîd]⁴ de onun için yumuşattık/eritmesini öğrettik.⁵
Şüphesiz Davud'a tarafımızdan bir üstünlük verdik. “Ey dağlar ve kuşlar! Onunla beraber tesbih edin” dedik. Ona demiri yumuşattık.
Biz, Dâvûd’a tarafımızdan büyük bir lütuf ve üstünlük bahşetmiştik: Dağları, taşları onun emrine vermiş ve “Ey dağlar; Davud ile birlikte siz de Allah’ı tesbih edin ve ey kuşlar Allah’ın sınırsız kudret ve yüceliğini terennüm ederken, siz de ona eşlik edin!” diye ilham etmiştik.
Ayrıca, ona demiri işleme sanatını öğretmiş, madenleri onun elinde âdetâ hamur gibi yumuşatmıştık.
And olsun, Davud’a bizden lütuf olarak verdik.
-“Ey dağlar! Onunla birlikte yönelin! Kuşlar’ı da (verdik)!”.
Demir’i de onun için yumuşattık.
Dâvûd'a dahi ayrı bir değer verdik: Dağlara ve kuşlara seslenip: " Davud'a eşlik edin " dedik. Demiri yumuşatmasını öğrettik
Andolsun! Davud’a tarafımızdan bir üstünlük verdik. O dağlar bölgesine hükümran oldu. O’na yardım etmek için; “Ey dağlar! Ey kuşlar! Davut ile beraber yasalarımıza uyun.” dedik. Davud adaleti sağlamak için yasalarımızı uygulanmaktaydı. Davud’a demirden araç gereç yapmanın yolunu gösterdik. Onlar demiri eritir istediği şekilde döker ya da demiri yumuşatır istedikleri şekli verirlerdi.
10,11. Yemin olsun Biz, Dâvût’a tarafımızdan, “ey dağlar ve kuşlar, onunla birlikte (Beni anmak için) çınlayın” diyerek, lütufta¹ bulunduk.² Ve: “Zırhlar yap ve (onları) düzenli bir biçime sok.” diyerek, demiri de (Dâvût’un) emrine verdik.³ (Ey îman edenler!) Hepiniz, (îman ettiğiniz) iyi işleri yapın. Gerçekten Ben bütün yaptıklarınızı hakkıyla görürüm.
VE [böylece] Biz Davud’u lütfumuzla onurlandırdık: ¹⁰ “Siz ey dağlar! Onunla birlik olup Allah’ın yüceliğini terennüm edin! Ve [siz de] ey kuşlar!” ¹¹ Biz o’ndaki bütün sertliği ve katılığı yumuşattık ¹²
Andolsun ki biz Davud’a vahiy ve hükümdarlık vererek katımızdan büyük bir lütufta bulunmuştuk: – Ey dağlar Davud’la birlikte Allah’ı tespih edin ey kuşlar siz de ona katılın! Demiştik. Ayrıca biz ona demiri eritmeyi de öğretmiştik. 21/79, 27/15
DOĞRUSU Biz Dâvud’u da katımızdan (işte bu nedenle) ödüllendirmiştik:[³⁸¹⁴] “Ey dağlar! Onun sesine ses katın![³⁸¹⁵] Siz de (öyle yapın ey) kuşlar!”[³⁸¹⁶] Dahası, Biz ondaki bütün katılığı ve sertliği yumuşattık[³⁸¹⁷] (ve dedik ki):
Andolsun ki Davud'a, katımızdan bir lütufta bulunduk; "Ey dağlar, onunla beraber tesbihte bulunun" dedik. Kuşlara da böyle emrettik. Ona demiri yumuşak kıldık.
Ve Dâvûd’a tarafımızdan bir fazlalık verdik: "Ey dağlar ve kuşlar ona dönüşünüz olsun (siz de onun tesbihine katılın)!" (dedik) ve ona demiri yumuşattık:
Şanım hakkı için Biz Dâvud'a tarafımızdan bir fazilet vermiştik. «Ey dağlar! O'nunla beraber tesbihte bulunun» (dedik). Kuşlara da (böyle emrettik). Ve onun için demiri yumuşattık.
10, 11. Biz Davud'a tarafımızdan bir imtiyaz verdik: “Ey dağlar! Ey kuşlar! Onunla beraber tesbih edin, şevke gelip Allah'ın yüceliğini terennüm edin. ” dedik. Ayrıca demiri ona yumuşattık (demiri şekillendirme kudreti verdik) “Bütün bedeni örtecek uzun zırhlar yap, onları dokumada intizama dikkat et ve siz de ey Davud ailesi! Hepiniz faydalı ve makbul işler yapınız, çünkü Ben yaptıklarınızı görüyorum. ” buyurduk. [21, 80] {KM, Mezmurlar 96, 11-12; 97, 5; 114, 4}
Andolsun, Davud'a tarafımızdan bir üstünlük verdik: "Ey dağlar, onunla beraber tesbih edin. Ve ey kuşlar (siz de onun tesbihine katılın)!" (dedik) ve ona demiri yumuşattık:
10,11. Biz taraf-ı ilâhiyemizden Dâvûd'a fazl ve rüchân virdik. Ve: "Ey dağlar! Ey kuşlar! Onunla berâber tesbîh idin" didik ve ona demiri balmumı gibi yumuşak itdik. "Geniş ve uzun etekli zırhlar i'mâl it, işler iken takdîr iyle (halkaları kıt'ada, kalınlık ve incelikde müsâvî ve münâsib olsun)" buyurduk. Ey Dâvûd ve hânedanı! A'mâl-i sâliha işleyin, ben sizin işlediğiniz şeyleri göririm diye emr itdik.
Davut’a katımızdan bir üstünlük verdik. "Ey dağlar onunla birlikte Allah’a yönelin. Ey kuşlar, siz de yönelin.” dedik. Demiri Davut için yumuşattık.
Davud'a katımızdan bir lütuf vermiştik.-Ey dağlar ve kuşlar Davud'la birlikte yönelin. Ona demiri de yumuşatmıştık.
Biz Davud'a tarafımızdan bir lütufta bulunmuştuk. “Ey dağlar ve ey kuşlar, onunla beraber tekrarlayın”(2) dedik. Demiri de onun için yumuşattık.
Yemin olsun, biz, Dâvûd'a katımızdan bir lütufta bulunduk. "Ey dağlar, onunla birlikte tespih edin ve ey kuşlar siz de." dedik. Ve onun için demiri yumuşattık.
10-11. daħı bayıķ virdük dāvud’a bizden fażl “iy ŧaġlar dönüñ anuñ-ile” “daħı iy ķuşlar!” daħı yumşaķ eyledük aña demüri kim “eyle giñ zırıḥlar daħı endāze eyle zırıḥ ulandurmaķda.” “daħı işleñ eyü iş bayıķ ben anı kim işlersiz göriciven.”
Taḥḳīḳ biz virdük Dāvūda bizüm faṣlumuzdan mülk‐ile nübüvvet. Yāṭaġlar, didük, tesbīḥ idüñ anuñla bile. Ḳuşları daḫı aña musaḫḫar itdük.Demüri daḫı aña yumuşatduḳ
Həqiqətən, Biz Davuda Öz dərgahımızdan bir lütf bəxş edib: “Siz ey dağlar, siz ey quşlar! Onunla (Davudla) birlikdə Allahı təqdis edib şə’ninə tə’riflə deyin!” – deyə buyurduq və dəmiri onun (onun əlindən) yumşaltdıq. (Davud dəmiri əritmədən əlində mum kimi yumşaldıb istədiyi şeyi ondan düzəldərdi).
And assuredly We gave David grace from Us, (saying): O ye hills and birds, echo his psalms of praise! And We made the iron supple unto him,
We bestowed Grace aforetime on David from Ourselves:(3799) "O ye Mountains! Sing ye back the Praises of Allah with him! and ye birds (also)! And We made the iron soft for him;-(3800)
Designed by ÖFK En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir. |