Velleżîne yu/minûne bimâ unzile ileyke vemâ unzile minkablike vebil-âḣirati hum yûkinûn(e)
Onlar, sana indirilene de inanırlar, senden önce indirilenlere de; ahirete de iyice inanmışlardır.
(Ey Resulüm!) Onlar, Sana indirilene (Kur’an-ı Kerim’e), Senden önce indirilenlere (Tevrat ve İncil’in orijinaline) iman edenlerdir ve ahirete de kesin bir bilgiyle inanıp (hazırlık görenlerdir. Ki gerçek ahiret inancı, hesaptan ve azaptan kurtulma amacı taşımayanlar müttaki mü’minlerden değildir.)
Ve onlar ki, sana ve senden önce indirilene de inanırlar. Onlar öteki dünyanın varlığından da kesin bir bilgiyle emindirler.
Kur'an esaslarını benimseyerek korunanlar, sana indirilene, Kur'an'a; senden önce indirilenlere, diğer kutsal kitaplara iman edenlerdir. Âhiretin, ebedî yurdun varlığına, delilleriyle, gerekçeleriyle bilerek kesinlikle inananlardır.
Onlar sana indirilene de, senden önce(ki peygamberlere) indirilenlere de inanırlar. Ahiret (gününün geleceğin)i de kesin olarak bilirler.
Ve onlar, sana indirilene, senden önce indirilenlere iman ederler ve ahirete de kesin bir bilgiyle inanırlar.
O kimseler ki, sana gönderilene (Kur'an'a) ve senden önceki Peygamberlere gönderilene (Tevrât, İncil, Zebûr ve diğer suhufa) îman ederler ve âhirete (kıyamete) ise şüphesiz yakînen inanırlar.
Ve onlar, sana inen vahye de senden önce inen vahye de (evrensel dini mesajların birliğine) inanırlar. Öldükten sonra dirilip yaşayacakları ikinci hayata da kesinkes inanıyorlar.
Sana indirilene ve senden önce indirilene de iman ederler; âhiret gününe kesinlikle inanırlar.
Senden önce inenlere, sana inen kitaba da inanırlar, ahrete de yakın inan beslerler
3,4. Gâibe inananların, ’ibâdet idenlerin ve kendilerine ihsân itdiğimiz ni’metleri fukarâya tevzî’ idenlerin ve sana ve senden evvelki peygamberlere inzâl itdiğimiz vahiylere inananların ve hayât-ı müstakbele inananların kitâbıdır.
Onlar, sana indirilen Kitap'a da, senden önce indirilenlere de inanırlar; ahirete de yalnız onlar kesinlikle inanırlar.
Onlar sana indirilene de, senden önce indirilenlere de inanırlar. Ahirete de kesin olarak inanırlar.
Sana indirilene ve senden önce indirilene iman ederler ve âhirete de onlar kesin olarak inanırlar.
Yine onlar, sana indirilene ve senden önce indirilene iman ederler; ahiret gününe de kesinkes inanırlar.
Sana indirilene ve senden önce indirilene inanırlar. Ahiret konusunda da hiçbir kuşkuları yoktur.
Ve onlar ki hem sana indirilene iman ederler, hem senden önce indirilene. Ahirete de bunlar kesinlikle iman ederler.
ve onlar ki hem sana indirilene iyman ederler hem senden evvel indirilene, ahırete yakini de bunlar edinirler
Yine onlar (muttakîler), sana gönderilene (Kur’ân’a) ve senden önceki (peygamberlere) gönderilenlere (tahrif edilmemiş Tevrât, İncîl, Zebûr ve sahîfelere) îmân ederler. Ve onlar âhirete de şüphe etmeden kesin olarak îmân ederler.
Onlar, sana indirilene ve senden önce indirilmiş olanlara inanırlar. Ve onlar, ahirete de kesin olarak inanırlar.
(O takvaa saahibleri ki Habîbim) onlar sana indirilene de, senden evvel indirilenlere de inanırlar. Âhirete ise onlar şübhesiz bir bilgi ve inan beslerler.
Yine onlar ki, sana indirilene (Kur'ân'a) ve senden önce indirilenlere (diğer kitablara) inanırlar. Onlar, âhirete de kat'î olarak îmân ederler.(5)
Yine o (muttakiler) ki, sana indirilene (Kur’an’a) ve senden önce de indirilmiş olana (bütün ilahi kitaplara) iman ederler ve ahirete (hesap gününe) de kesinkes inanırlar.
O korunanlar (muttakiler) sana indirilene ve senden önce indirilen kitaplara da inanırlar ve onların ahiret gününe inançları da tamdır.
O sakınanlar ki sana bildirilen kitaba, senden önce bildirilmiş olan kitaplara, öbür dünyaya da kanasıya inanırlar.
3, 4. O müttekiler ki gaybe [⁵] inanırlar, namazı dosdoğru kılar, kendilerine verdiğimiz rızıktan harcederler [⁶], sana inzal olunan (kitaba da), senden evvel inzal olunan (kitaplara da) inanırlar, âhireti yakînen bilirler (ve inanırlar).
Onlar sana indirilene de ve senden önce indirilenlere de inanırlar.⁵ Onlar ahiret hakkında da kesin bir iman sahibidirler [yûkinûn].
Onlar ki sana indirilene de senden önce indirilene de inanır ve ahirete de sadece onlar yakin ederler.
Yine onlar, o takvâ sahipleri, hem sana gönderilen bu son ilâhî vahye, hem de senden önceki elçilere gönderilen Tevrat, Zebur, İncil gibi kitaplara ve diğer bütün ilâhî vahiylere —sonradan eklenmiş, değiştirilmiş kısımları hariç— inanırlar. Bütün Peygamberlerin ve ilâhî kitapların aynı inanç ve ahlâk ilkelerini getirdiğini, hepsinin aynı kaynaktan geldiğini bilirler. Âhiretin varlığına da tüm kalpleriyle iman ederler. Dünya hayatının geçici olduğuna, Allah’ın şaşmaz adâleti gereğince tüm insanları yeniden dirilterek iyilikleri ödüllendirip, kötülükleri cezalandıracağına içtenlikle inanır ve bu inanca uygun davranışlar gösterirler.
Sana indirilmişlere de, senden önce indirilmişlere de inanıyorlar. Âhiret’e de kesin inanıyorlar.
sana indirilenlere inandıkları gibi senden önce indirilenlere de inanırlar, Ah&8206;iret hayatını, görmüşçesine kabul ederler.
Ey Resulüm! İman edenler sana gönderilen Kitaba ve senden önce gönderilen Kitaplara inanırlar. Yeryüzünde insanlık tarihi başladığı andan itibaren insanları uyarmak, yasalarına uyanları müjdelemek için Allah elçiler göndermiş, elçileriyle Kitaplarını göndermiştir. Allah’ın gönderdiği Kitapların hepsi aynıdır. Gönderilen bütün kitaplar sıkı bir şekilde korunan ana Kitaptan gönderilmiştir. Bugün insanların elinde bulunan Kitaplarda bazı farkların olması, gönderilen Kitapların insanlar tarafından değiştirilmiş olmasındandır. Allah’a inananların bu gerçeğe inançları kesindir. Allah’a karşı gelmekten sakınanlar bilirler ki dünya hayatı gelip geçicidir. Ölümle yeni bir hayat başlar. Yeni başlayan hayatın adına insanlar dünya hayatından sonraki hayat anlamında ahiret hayatı der. İnkâr edenlerin aksine ahiret hayatına Allah’a iman edenler kesin olarak inanırlar. Ahiret hayatıyla ilgili hiçbir şüpheleri yoktur. Onun için ahiret hayatına hazırlanırlar. Dünyadan sonraki ahiret hayatına iyi bir şekilde gitmek için güzel işler yaparlar. Çünkü insan ahiret hayatına neyi götürse onunla yaşayacaktır. İnkârı götürürse inkârı, kötülüğü götürürse kötülüğü, sapıklığı götürürse sapıklığı, imanı götürürse mükâfatı, güzel işlerini götürürse güzellikleri yaşayacaktır.
Sana indirilene ve senden önce indirilen(ler)e iman eder, ahiret gününe de kesin bir şekilde inanırlar.
(Ey Muhammed!) Onlar, sana indirilene ve senden öncekilere indirilenlere¹ iman ettikleri gibi âhirete² de gönülden kesin bir bilgiyle inanırlar.
ve onlar (ey Peygamber), sana indirilene de senden önce indirilmiş olana ⁵ da iman ederler: çünkü onlar, öteki dünyanın varlığından bütün kalpleriyle emindirler.
Yine bunlar; sana indirilen Kuran’a ve senden önce indirilenlere ve ahirete de kesin olarak inanırlar. 2/136, 12/111, 42/13
Ve onlar sana indirilene iman ederler, senden önce indirilene de...[¹⁸] Âhiretin varlığına dair ilâhî habere mutmain bir kalple inanmıştırlar.[¹⁹]
(Ey Muhammed) onlar hem sana indirilene (Kur'an'a) hem de senden önce indirilene (diğer semavi Kitaplara) inanırlar; ahirete de gönülden iman ederler.
Onlar ki sana indirilene de, senden önce indirilenlere de iman ederler. Ahirete de kesin olarak inanırlar.
Ve onlar o kimselerdir ki sana indirilmiş ve senden evvel indirilmiş kitaplara da imân ederler ve onlar ahirete de yakînen kani olurlar.
Hem sana indirilen kitabı, hem de senden önce indirilen kitapları tasdik ederler. Âhirete de kesin olarak onlar inanırlar.
Sana indirilene ve senden önce indirilene inanırlar; ahirete de kesinlikle iman ederler.
Ve onlar ki (Yâ Muhammed) sana indirilen şeye (kitâb ve dîne) ve senden evvel gönderilen şeylere (kitablara ve dinlere) îmân ider ve âhiret günlerine şübhesiz olarak inanırlar.
Onlar, sana indirilene, senden önce indirilenlere ve ahirete de kesin olarak inanırlar.
Onlar sana indirilene de inanırlar, senden önce indirilene de. Âhirete de onların tam ve kesin bir imanı vardır.
Hem sana vahyedilene hem de senden önce vahyedilene inananlardır onlar. Âhireti gereğince kavrayıp anlayanlar da onlardır.
daħı anlar kim inanurlar aña kim indürinildi senüñ dapa daħı aña kim indürinildi senden ilerü ya'nį tevrįt, incįl. dahı ķıyāmet günini anlar gümānsuz bilürler.
Onlar ki hem senden evvel indirilenlere hem āḫirine hem saña indirilene īmāniderler, yaḳīni de onlar idinirler.
O kəslərki, sənə göndərilənə (Qur’ana) və səndən əvvəl göndərilənlərə (Tövrat, İncil, Zəbur və s.) iman gətirir və axirətə də şəksiz inanırlar,
And who believe in that which is revealed unto thee (Muhammad) and that which was revealed before thee, and are certain of the Hereafter.
Designed by ÖFK En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir. |