Venecceynâhu ve ehlehu mine-lkerbi-l’azîm(i)
Ve onu ve ailesini, pek büyük bir sıkıntıdan kurtarmıştık.
Onu ve ailesini, o büyük üzüntüden kurtarmıştık.
Biz O'nu da, aile ve dostlarını da o korkunç felaketten kurtarmıştık.
Biz onu ve ailesini, mü'minleri büyük sıkıntıdan, büyük felaketten kurtardık.
Onu da ailesini de o büyük sıkıntıdan kurtardık.
Onu ve ailesini, o büyük üzüntüden kurtarmıştık.
Biz, hem onu, hem ehlini (kendisine iman edenleri) o büyük sıkıntıdan kurtardık.
Onu ve ailesini büyük sıkıntıdan kurtardık.
Kendisini ve ehlini o büyük felâketten kurtardık.
76,77. Biz onu, onun ailesini en büyük bir sıkıntıdan kurtardık, sürekli de kıldık onun neslini
75,76. Nûh bizden istimdâd itdi. İmdâdına yetişdik. Felâket-i ’azîmeden kendisini ve ’âilesini kurtardık.
Onu ve ailesini büyük sıkıntıdan kurtarmıştık.
Onu ve ailesini o büyük sıkıntıdan kurtardık.
Nitekim kendisini ve ailesini o büyük felâketten kurtardık.
Kendisini ve ailesini büyük felâketten kurtardık.
Onu ve ailesini o büyük felaketten kurtarmıştık.
Biz hem onu, hem ailesini o büyük sıkıntıdan kurtardık.
Hem onu ve ehlini o büyük sıkıntıdan kurtardık
Biz, onu (nla birlikte mü’minleri) ve (kendisine inanan) ailesini, o büyük felaketten (tufandan, sağ sâlim) kurtarmıştık.
Biz hem onu, hem ehlini o büyük sıkıntıdan kurtardık.
Onu ve ailesini, o büyük sıkıntıdan kurtardık.
Çünki (biz) onu ve ehlini o büyük felâketten kurtardık.
75 , 76. Ve kuşkusuz, Nuh bize (bir zaman yalvarıp) seslenmişti. Biz de ne güzel icabet etmiştik. Biz, hem onu, hem ehlini (kendisine inananları) o büyük sıkıntıdan kurtarmıştık.
Nuh’u ve ona inananları büyük bir beladan kurtarmıştık.
Biz hem onu hem de onunkileri büyük bir yıkımdan kurtamıştık.
Onu ve ailesini büyük bir tasadan kurtardık.
Onu ve ailesini, o büyük sıkıntıdan kurtardık.
Onunla birlikte mü’minleri ve kendisine inanan ailesini Nûh tufanı diye bilinen ve bütün kâfirleri yutup yok eden o büyük felâketten kurtardık.
Onu ve ailesini Çok Büyük Felaket’ten / Âfet’ten kurtardık.
Nûh’u ve ailesini o büyük sıkıntıdan kurtardık.
Nuh’u ve ailesini büyük sıkıntılardan kurtarmıştık!
Onu ve ailesini, o büyük felâketten kurtardık.
Onu ailesini ve ona uyanları da, o büyük felaketten kurtarmıştık. 11/21...28
Onu ve ailesini, o büyük felaketten kurtardık.
Ve O'nu ve ehlini o pek büyük gamdan kurtardık.
Onu, ailesini ve yanındaki müminleri o müthiş felaketten kurtardık.
Onu ve ailesini büyük sıkıntıdan kurtarmıştık.
Onı ve ehlini büyük belâdan kurtardık.
Onu ve ailesini o büyük üzüntüden kurtarmıştık.
Onu ve ailesini, o büyük sıkıntıdan kurtarmıştık.
Onu ve ailesini o büyük felâketten kurtardık.
Ve kurtarmıştık onu da ailesini de o büyük sıkıntıdan.
Biz unga va uning ahliga katta tashvishdan najot berdik.
daħı ķurtarduķ anı daħı ķavumını ġarķdan ķayġudan ulu.
Daḫı ḳurtarduḳ anı, ehlini daḫı ulu muṣībetden.
Biz (Nuh qövmünü suda boğub) onu və ailəsini böyük fəlakətdən qurtardıq.
And We saved him and his household from the great distress,
Designed by ÖFK En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir. |