İnnehum kânû kable żâlike mutrafîn(e)
Bundan önce onlar, nimetler içindeydi.
Çünkü onlar, bundan önce (dünyada) varlık içinde şımarmış ve azıtmış olanlardı. (Her türlü haksızlığa ve hayâsızlığa dalmışlardı.)
Çünkü onlar, dünyada nimet içinde yüzüyor ve istedikleri gibi yaşıyorlardı.
Onlar, bundan önce, varlık içinde, sefahata dalmışlardı.
Çünkü onlar bundan önce varlık içinde şımartılmışlardı.
Çünkü onlar, bundan önce varlık içinde şımartılmış olanlardı.
Çünkü onlar, bundan önce (dünyada) zevklerine düşkündüler;
Çünkü onlar, bundan önce refah içinde idiler.
42,43,44,45,46. İçlerine işleyen bir ateş ve kaynar su içinde serin ve hoş olmayan kapkara dumandan bir gölge altındadırlar. Çünkü onlar bundan önce, varlık içinde sefahete dalmışlardı. Büyük günahı işlemekte ısrar edip dururlardı.
Onlarsa, bundan önce, keyiflerine düşkündüler
Çünkü onlar, bundan önce (dünyada varlık içinde) şımartılmış kimselerdi.
45,46. Ânlar evvelleri müreffehen yaşayorlardı. ’Azîm bir kîn ve nefret izhârında devâm idiyorlar idi.
45,46. Çünkü onlar, bundan önce, dünyada, nimet içinde bulunurlar iken, büyük günah işlemekte direnir dururlardı.
Çünkü onlar, bundan önce (dünyada varlık içinde) sefahata dalmış ve azgın kimselerdi.
Çünkü daha önce onlar hazlarına tutsak olmuşlardı.
Çünkü onlar bundan önce varlık içinde sefahete dalmışlardı.
Bundan önce onlar konfor içinde şımarmışlardı.
Çünkü onlar bundan önce varlık içinde sefâhete dalmışlardı.
Çünkü onlar bundan evvel mütrefîn: Keyflerine düşkün şımarık müsrifîn idiler
45-46. Çünkü onlar bundan önce (dünyada), varlık içinde sefahate dalarak, (hakkı tamamen inkâr etmek ya da şirk koşmak gibi) büyük günah işlemekte ısrar ediyorlardı.
Çünkü onlar bundan önce varlık içinde zevklerine dalmışlardı.
Çünkü onlar bundan evvel şehvetlerine düşkündüler.
Onlar bundan önce ’refah içinde şımartılmış ileri gelenler’di.
Çünki onlar, bundan önce (ni'metler içinde) şımartılmış kimseler idiler.
Şüphesiz onlar bundan önce (dünyada iken) varlık içinde (sorumsuzca) şımarmışlardı. *
Onlar dünya hayatın da iken kendilerini seçilmiş, ayrıcalıklı görenler olup,
Çünkü onlar bundan önce azgınlıkta ayak direyen kimselerdi,
Çünkü onlar bundan evvel dünyada naz ve nimet içinde de yaşamışlardı.
Muhakkak ki onlar varlık içinde şımarmışlardı.
Çünkü onlar, bundan önce varlık içinde şımartılmış olanlardı.
Çünkü onlar, bundan önceki hayatlarında lüks ve sefahat içinde şımarırlardı.
Onlar, bundan önce refah (konfor) içinde şımartılmışlardı.
Vaktiyle onlar, toplumda saygın idiler.
Çünkü onlar dünyada her türlü şımarıklığı, her türlü haksızlığı yapmışlardı. Bunu yaparken varlıklarına güvenmişlerdi. Yaptıkları her şey ateş olup onları kuşattı. Böyle olacağını sanmıyorlardı.
Şüphesiz ki onlar bundan önce (dünyada) şımartılmışlardı.
Çünkü onlar, bundan önce keyiflerine düşkün kimselerdendiler.
Çünkü onlar, bundan önce refah içinde şımarıp azmışlardı. 6/44, 28/76-77
Çünkü onlar dünyada zevk ve sefadan gayrı hiçbir şey düşünmüyor;
Çünkü,şüphe yok onlar bundan evvel nîmetlere (zevklerine) düşkünler idiler.
Çünkü onlar dünyada iken refah içinde şımarırlardı.
Çünkü onlar bundan önce varlık içinde şımartılmışlardı.
Onlar dünyâda iken şehvetlerine tâbi' oldılar.
Onlar buraya gelmeden önce şımartılmışlardı.
Çünkü onlar, bundan önce sorumsuzca ve konfor içinde yaşıyorlardı.
Çünkü onlar evvelce varlık içinde şımarmışlardı.
Çünkü şomluk yâranı, bundan önce servet ve refahla şımaranlardı.
Shubhasiz, ular bundan oldin dunyoda maishatparast edilar.
pes anlar oldılar şundan ilerü nāz-ıla bislenmişler.
Anlar andan öñdin dünyāda tāze bislenmişler‐idi.
Onlar bundan əvvəl (dünyada) naz-ne’mət içində idilər.
Lo! heretofore they were effete with luxury
For that they were wont to be indulged, before that, in wealth (and luxury),(5244)
Designed by ÖFK En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir. |