×

Hoşgeldiniz.

Kullanıcı

Şifre




Şifremi UnuttumKAYDOL
Ayarlar

 

Tahrîm / 3

وَاِذْ اَسَرَّ النَّبِيُّ اِلٰى بَعْضِ اَزْوَاجِه۪ حَد۪يثاًۚ فَلَمَّا نَبَّاَتْ بِه۪ وَاَظْهَرَهُ اللّٰهُ عَلَيْهِ عَرَّفَ بَعْضَهُ وَاَعْرَضَ عَنْ بَعْضٍۚ فَلَمَّا نَبَّاَهَا بِه۪ قَالَتْ مَنْ اَنْبَاَكَ هٰذَاۜ قَالَ نَبَّاَنِيَ الْعَل۪يمُ الْخَب۪يرُ

Türkçe Transcript

Ve-iż eserra-nnebiyyu ilâ ba’di ezvâcihi hadîśen felemmâ nebbe-et bihi ve azherahu(A)llâhu ‘aleyhi ‘arrafe ba’dahu ve a’rada ‘an ba’d(in)(s) felemmâ nebbe-ehâ bihi kâlet men enbe-eke hâżâ(s) kâle nebbe-eniye-l’alîmu-lḣabîr(u)

Abdulbaki Gölpınarlı Meali

Ve hani Peygamber, eşlerinden birine gizli bir şey söylemişti de o, bu sözü, başkasına haber verince ve Allah da bunu, Peygambere açınca Peygamber, bu olayın bir kısmını söylemiş, bir kısmındansa vazgeçmiş, söylememişti. Peygamber, bunu eşine haber verince o, kim haber verdi bunu sana demişti, o da demişti ki: Her şeyi bilen haber verdi bana, her şeyden haberdar olan.

Abdullah-Ahmet Akgül Meali

Hani o vakit Peygamber (SAV), eşlerinden birine gizli bir söz söylemişti. Derken o da (diğer eşlerinden birine) bunu haber vermiş, Allah da Ona (Resulüllah’a) bunu açığa vurup bildirmişti. O (Peygamber) de bir kısmını açıklamış bir kısmını (söylemekten) vazgeçmişti. Sonunda (Resulüllah bu) haberi (kendisine) verince (eşi) demişti ki: "Bunu Sana kim haber verdi?" O da: "Bana Alîm olan, (her şeyden) Haberdar olan (Allah) haber verdi" demişti.

Abdullah Parlıyan Meali

Hani bir gün peygamber, eşlerinden birine gizli bir şeyler söylemişti, eşi bu sözü gizlemeyip başkasına haber verdiği zaman Allah da bunu peygambere açıkladı. Bunun üzerine peygamber de sır verdiği hanımına Allah tarafından tamamı bildirilen hadisenin bir kısmını söylemiş bildirmiş, bir kısmından da vazgeçmişti. Peygamber olup biteni anlatınca: “Sırrını yaydığımı sana kim bildirdi?” dedi. Peygamber de: “Bana herşeyi bilen herşeyden haberdar olan Allah bildirdi” dedi.

Ahmet Tekin Meali

Hani peygamber, eşlerinden birine sır olarak bir söz söylemişti. Hanımı bu sırrı arkadaşına söyleyince, Allah konuyu peygamberine açtı. Peygamber, eşine bazı sözler söyledi, bazılarını da yüzüne vurmadı, utandırmadı. Peygamber, hanımına anlatırken, hanımı: “Bunu sana kim haber verdi?” dedi. Peygamber: “Bunu bana, her şeyi bilen, gizli-açık her şeyden haberdar olan Allah haber verdi.” dedi.

Ahmet Varol Meali

Hani Peygamber, eşlerinden birine gizli bir söz söylemişti. Ama o, onu (bir başkasına) haber verince ve Allah da bunu ona (Peygamber'e) açıklayınca, o bunun bir kısmını bildirmiş, bir kısmından da vazgeçmişti. O (Peygamber), ona (hanımına) bunu haber verince: "Bunu sana kim bildirdi?" dedi. O da dedi ki: "Bana, ilim sahibi ve her şeyden haberdar olan (Allah) bildirdi."

Ali Bulaç Meali

Hani Peygamber, eşlerinden bazılarına gizli bir söz söylemişti. Derken o (eşlerinden biri), bunu haber verip Allah da ona bunu açığa vurunca, o da (Peygamber) bir kısmını açıklamış bir kısmını (söylemekten) vazgeçmişti. Sonunda haberi verince (eşi) demişti ki: 'Bunu sana kim haber verdi?' O da: 'Bana bilen, (her şeyden) haberdar olan (Allah) haber verdi' demişti.

Ali Fikri Yavuz Meali

Hani Peygamber zevcelerinden birine, (Hafsa'ya Mariye'yi kendisine haram kıldığına dair) gizli bir söz söylemişti. Bunun üzerine o (Hafsa), bunu (Hz. Aişe'ye) haber verince; Allah da Peygambere onu (Hafsa'nın ifşasını) açıkladı. Peygamber de, (Hafsa'nın Aişe'ye söylediklerinden) bir kısmını (Hafsa'ya) bildirmiş, bir kısmından bahs etmemişti. Peygamber, ona bu şekilde anlatıverince, (Hafsa): “- Bunu sana kim haber verdi.” dedi. Peygamber de buyurdu ki: “- Bana, her şeyi bilen, her şeyden haberdar olan Allah haber verdi.”

Bahaeddin Sağlam Meali

Bir vakit Peygamber, bir hanımına gizli bir söz söylemiş idi. O hanım onu başkasına söyleyince ve Allah, Peygamber’ini bu duruma muttali kılınca, Peygamber o meselenin bir kısmını hanımının yüzüne vurdu, bir kısmından da vazgeçti. Peygamber bunu ona haber verince, hanımı; “Kim sana bunu bildirdi?” dedi. O: “Her şeyi bilen, her şeyden haberdar olan Allah bunu bana bildirdi” dedi.

Bayraktar Bayraklı Meali

Bir gün Peygamber, eşlerinden birine bir sır vermişti. Ama sırdaşı hanım, bunu kumasına anlatınca Allah, Peygamberini durumdan haberdar etmişti. Peygamber de ayrıntıya girmeden, durumu sırdaşı hanımına bildirmişti. Peygamber durumu bu şekilde anlatınca, sırdaşı, “Bunu sana kim söyledi?” diye sormuş, Peygamber de, “Her şeyi bilen, her şeyden haberdar olan Allah” demişti.

Besim Atalay Meali (1965)

Hani peygamber, kadınlarından birine, gizli bir şey söylemişti, kadın bunu yayınca, Allah peygambere bunu bildirdi, peygamberse, birtakımın bildirmiş, birtakımın saklamıştı; peygamber olanı açıklayınca: «Sana bunu kim söyledi?» diye sordu kadını, o da dedi ki: «Her şeyi bilen, her şeyden haberi olan Allah bildirdi!»

Cemal Külünkoğlu Meali

Hani, Nebi eşlerinden birine (Hafsa'ya), gizli bir söz söylemişti. Fakat eşi (Aişe) o sözü (kumalarına) haber verip Allah da bunu ona (Resulü'ne) açıklayınca, o da bunun bir kısmını (hanımı Hafsa'ya) bildirmiş, bir kısmından da (fazla mahcup olmaması için) vazgeçmişti. Peygamber, bunu ona (sırrı açıklayan Aişe'ye) söyleyince (hanımı): “Bunu sana kim haber verdi?” dedi. (Peygamber de:) “Bunu bana, (her şeyi) hakkıyla bilen ve (her şeyden) hakkıyla haberdar olan Allah haber verdi” demişti.

Cemil Said (1924)

Peygamber zevcelerinden birine bir sır söyledi. O da diğer bir zevcesine (’Âişe’ye) sırrı tevdî’ iyledi. Allâh peygambere bunı ilhâm itdi. O da bu ilhâmın bir kısmını o zevceye (Hafsa’ya) "Sana bunı kim haber virdi?" diyu sordı. Peygamber de " ’Âlim ve her şeyden haberdâr olan Allâh haber virdi" cevâbını i’tâ iyledi.

Diyanet İşleri Meali (Eski)

Peygamber, eşlerinden birine gizlice bir söz söylemişti. O, bunu Peygamberin diğer bir eşine haber verince, Allah da Peygambere durumu bildirmiş, o da bir kısmını yüzüne vurmuş bir kısmını yüzüne vurmaktan geri durmuştu. Eşine, gizlice söylediği şeyibaşkasına nakletmiş olduğunu bildirince, eşi: "Bunu sana kim haber verdi?" demiş, o da: "Bana, herşeyi bilen ve herşeyden haberdar olan Allah haber verdi" demişti.

Diyanet İşleri Meali (Yeni)

Hani peygamber eşlerinden birine, gizli bir söz söylemişti. Fakat eşi o sözü (başkasına) haber verip Allah da bunu peygambere bildirince, peygamber bunun bir kısmını bildirmiş, bir kısmından da vazgeçmişti. Peygamber, bunu ona (sırrı açıklayan eşine) haber verince o, “Bunu sana kim bildirdi?” dedi. Peygamber, “Bunu bana, hakkıyla bilen ve hakkıyla haberdar olan Allah haber verdi” dedi.

Kur'an Yolu (Diyanet İşleri)

Hani peygamber, eşlerinden birine gizli bir şey söylemişti. Eşi bunu başkalarına aktarıp Allah da durumu peygambere açıklayınca peygamber bunun bir kısmını anlattı, bir kısmından vazgeçti. Eşine konuyu anlatınca o, “Bunu sana kim haber verdi?” diye sordu. “Her şeyi bilen, her şeyden haberdar olan Allah bana bildirdi” diye cevap verdi.

Diyanet Vakfı Meali

Peygamber, eşlerinden birine gizlice bir söz söylemişti. Fakat eşi, o sözü başkalarına haber verip Allah da bunu Peygamber'e açıklayınca, Peygamber bir kısmını bildirmiş, bir kısmından da vazgeçmişti. Peygamber bunu ona haber verince eşi: Bunu sana kim bildirdi? dedi. Peygamber: Bilen, her şeyden haberdar olan Allah bana haber verdi, dedi.  

 Rivayete göre Resûlullah, eşi Hafsa’nın evde bulunmadığı bir sırada cariyesi Mâriye’yi onun odasına almıştı. Hafsa bundan haberdar olunca üzüntüsünü belirtmiş ve darılmıştı. Resûlullah da Hafsa’ya, bundan böyle Mâriye’yi yatağına almayacağını söylemiş ve bunu gizli tutmasını tenbih etmişti. Hafsa ise bu konuyu Hz. Âişe’ye açıklamış, bunun üzerine bu âyet nâzil olmuştur. Başka bir rivayete göre Hz. Peygamber, irtihalinden sonra hilâfete sırasıyla Ebubekir ve Ömer’in geçeceklerini söylemiş, Hafsa, Hz. Peygamber’in bu sırrını Hz. Âişe’ye söyleyince durum vahiyle Hz. Peygamber’e bildirilmiş ve âyette zikredilen konuşma cereyan etmiştir.

Edip Yüksel Meali

Peygamber, eşlerinden birine gizlice bir hadis söylemişti. Eşi bunu yayınca, ALLAH onu bundan haberdar kıldı. Ona durumun bir kısmını bildirmiş, bir kısmından ise vazgeçmişti. Peygamber konuyu eşine açınca eşi, "Bunu sana kim haber verdi?" diye sordu. "Herşeyi Bilen ve herşeyden Haberdar olan bana bildirdi," diye cevapladı.

Peygamberle ilişkili olarak "hadis" (söz) kelimesi iki kez kullanılır. Biri burada diğeri ise, 33:53 ayetindedir. Burada, Peygamberden işitilen hadisin başkalarına yayılması eleşitiriliyor, 33:53 ayetinde ise, hadislerin dinlenilmesi eleştiriliyor. Geleceği bilen Allah, Hadis, Sünnet ve İcma denilen üçlemeyi Kuran'a şirk koşanları her yönüyle mahkum etmektedir. Bak 33:38; 45:6.

Elmalılı Hamdi Yazır Meali

Peygamber, eşlerinden birine gizlice bir söz söylemişti. Fakat eşi, o sözü başkalarına haber verip Allah da bunu Peygamber'e açıklayınca, Peygamber (eşine) bir kısmını bildirmiş bir kısmından da vazgeçmişti. Peygamber bunu ona haber verince eşi: "Bunu sana kim söyledi?" dedi. Peygamber "Bilen, her şeyden haberi olan Allah bana söyledi." dedi.

Elmalılı Meali (Orijinal)

Ve hani Peygamber zevcelerinin ba'zısına sirr olarak bir söz söylemişti, vaktâki o onu haber verdi, Allah da Peygambere onu açtı, açınca Peygamber - o zevcesine - birazını tanıttı, birazından da sarfınazar etti, ana bu suretle anlatıverince bunu sana kim haber verdi dedi, bana dedi, o alîm, habîr nübüvvetle haber verdi

Emrah Demiryent Meali

Hani, Peygamber, zevcelerinden birine gizli bir şey söylemişti de o (zevcesi) bu sözü, (Peygamber’in diğer zevcelerinden birine) haber vermişti. (Bunun üzerine) Allah da bu durumu Peygamber’e bildirdi. Peygamber bunun bir kısmını (zevcesine) bildirmiş, bir kısmından da (zevcesinin daha fazla mahcup olmaması için) vazgeçmişti. Peygamber, bunu (zevcesine) haber verince o, “Bunu sana kim bildirdi?” dedi. Peygamber, “Bunu bana, her şeyi hakkıyla bilen ve her şeyden hakkıyla haberdar olan Allah haber verdi” dedi.

Erhan Aktaş Meali

Hani Nebi, eşlerinden birine aralarında kalmak üzere bir hadis¹ söylemişti. Fakat o eşi, söylenen şeyi başkasına söyleyince, Allah Nebi'ye bunu izhar¹ etti. Nebi de bir kısmını açıklamış ve bir kısmından da vazgeçmişti. Eşine, bundan haberdar olduğunu söyleyince, eşi: “Bunu sana kim haber verdi?” deyince, Nebi: “Bana, Her Şeyi Bilen, Her Şeyden Haberdar Olan bildirdi.” demişti.

1- Görünür kılma, ortaya çıkarma.

Hasan Basri Çantay Meali

Hani peygamber, zevcelerinden birine gizli bir söz söylemişdi. Bunun üzerine o (zevce) bunu haber verib de Allah da ona bunu açıklayınca (peygamber) bunun (ancak) bir kısmını bildirmiş, bir kısmından da vaz geçmişdi. Artık bunu kendisine söyleyince o (zevce) «Bunu sana kim haber verdi?» dedi. (Peyğamber de) «Bana herşey'i bilen, her şeyden haberdâr olan (Allah) haber verdi» dedi.

Hayrat Neşriyat Meali

Hani peygamber, zevcelerinden birine bir sözü sır olarak söylemişti. Fakat (o) bu sözü (diğer bir hanımına) haber verip, Allah da bunu ona (peygambere) açıklayınca, (o)bunun bir kısmını (zevcesine) bildirmiş, bir kısmından da (bahsetmeyerek) vazgeçmişti. Böylece (peygamber) ona bunu haber verince (hanımı): “Bunu sana kim haber verdi?” dedi.(Peygamber de:) “Bana, Alîm (herşeyi bilen), Habîr (herşeyden haberdâr olan Allah) haber verdi!” dedi.

İlyas Yorulmaz Meali

Peygamber, bir sözü eşlerinin bazısına gizli olarak söylemiş ve o eşi de sırrı (başkasına) haber verince, Allah da o sözü açığa çıkarıp yaymıştı. Allah o sözün bir kısmını peygambere haber verince, peygamberde sözü haber verene durumu bildirdiğinde “Bunu sana kim haber verdi” diye sorduğunda, Peygamber “Her şeyi bilen ve her şeyden haberdar olan Allah” dedi.

İsmayıl Hakkı Baltacıoğlu

O gün peygamber eşlerinden birine gizli bir söz söylemişti. Eşi o gizli sözü açıklayınca Allah da bu açıklama işinden peygamberini bilgilendirdi. Bunun üzerine peygamber onun bir kısmını eşine söyledi. Bir kısmını da söylemekten vaz geçti. Peygamber bunu kendisine söyleyince eşi: "Bunu sana kim bildirdi?" dedi. Peygamber dedi: "Bunu bana bilici, bilgili olan bildirdi."

İsmail Hakkı İzmirli

Hani peygamber zevcelerinden birine gizli bir söz söylemişti. Vaktaki zevcesi o sözü haber verdi, Allah da bu halden peygamberi haberdar eyledi. Peygamber o hususun bir kısmını bildirmiş [³], bir kısmı hakkında da sükût eylemişti [⁴]. Bu veçhile peygamber zevcesine; olan biteni haber verince zevcesi «— Bunu sana kim haber verdi?» diye sordu. Peygamber «— Bunu bana hakkıyle âlim ve her şeyden haberdar olan Allah haber verdi» cevabını verdi.

[3] Niçin sırrı ifşa ettin diye sordu. Bu kısım; Marya'nın tahrimi veya bal şerbeti hususu keyfiyetiydi.
[4] Yüzüne vurmadı, sormadı, bu kısım da Ebu Bekir ve Ömer Hazretlerinin hilâfetleri haberi idi. Bir fesat çıkmasın diye bunun intişarını istemedi.

İsmail Yakıt

Hani, Peygamber eşlerinden birine gizli bir söz söylemişti. (Fakat) eşi o sözü (başkasına) haber verip, Allah da bunu peygambere bildirdiğinde, o da bir kısmını açıklamış, bir kısmını da (açıklamaktan) vazgeçmişti Peygamber bunu ona/sırrı açıklayan eşine, haber verince o, “Bunu sana kim bildirdi?” dedi. O da, “Bunu bana, Alîm ve Habîr olan (Allah) haber verdi” dedi.

Kadri Çelik Meali

Hani peygamber, eşlerinden bazılarına gizli bir söz söylemişti de o (eşlerinden biri, kumasına) bunu haber vermişti. Allah bunu açığa vurunca da o (Peygamber, kendisine vahyedilenin) bir kısmını açıklamış, bir kısmından (açıklamaktan) vazgeçmişti. Sonunda bunu ona haber verince (eşi), “Bunu sana kim haber verdi?” diye sormuş, o da, “Bana bilen, (her şeyden) haberdar olan (Allah) haber verdi” demişti.

(Nakledildiği üzere Peygamber (s.a.a) Hafsa’ya ait olan bir günde Mariye ile birlikte oldu. Hafsa bunu duyunca rahatsız oldu. Bunun üzerine Peygamber (s.a.a) şöyle buyurdu: “Ben senin hoşnutluğun için bundan böyle Mariye ile birlikte olmayacağım. Ama sen de bunu Aişe’ye haber verme.” Buna rağmen Hafsa, olup bitenleri Aişe’ye söyledi.)

Mahmut Kısa Meali

Hani Peygamber, eşlerinden birine bir sır vermiş ve bunu hiç kimseye anlatmamasını ona tembihlemişti. Fakat Peygamberin hanımı bunu diğer bir hanımına anlatınca, Allah onlar arasında geçen bütün konuşmaları Peygambere bildirerek onu bundan haberdar kılmıştı. Peygamber de hanımlarına gelerek olup bitenlerin bir kısmını onlara anlatmış, bir kısmına ise —yüce edebinden dolayı— hiç değinmemişti. Peygamber bunu eşine anlatınca, eşi hayretler içinde “Bunu sana kim bildirdi?” diye sormuş,Peygamber de “Her şeyi bilen ve her şeyden haberdar olan Allah bunubana bildirdi!” diye cevaplamıştı.

Mahmut Özdemir Meali

Nebiyy, eşlerinden birisine sözlü olarak bir sır verdi. Bunu eşi haber verdiğinde, Allah ona (Nebiyy’e) açıkladı. Bir kısmını tanıttı; bir kısmını da önemsemeyerek vazgeçti. Bunu eşine bildirdiğinde: -“Bunu sana kim bildirdi?” dedi. -“Bana Habîr Alîm bildirdi” dedi.

Mehmet Çakır Meali

Bir gün resul, eşlerinden birine bir sır verdi. Ama sırdaşı hanım, bunu kumasına anlatınca Allah, resulünü durumdan haberdar etti. Resul de, ayrıntıya girmeden, sırdaşı eşine durumu çıtlattı. Resul, durumu bu şekilde belli edince, sırdaşı: " bunu sana kim söyledi " diye sordu. Resul de: " Her şeyi bilip duyan. " dedi. …[2]

Mehmet Çoban Meali

Hani Nebi eşlerinden birine gizli bir söz söylemişti. Fakat eşi o sözü başkasına söyledi. Allah bunu Nebi’sine bildirince, Nebi bunun bir kısmını bildirmiş bir kısmından da vazgeçmişti. Nebi onların yaptığını haber verince eşi; "Bunu sana kim bildirdi?" dedi. Nebi "Bunu bana her şeyi bilen ve her şeyden haberdar olan Allah haber verdi!" dedi.

Mehmet Okuyan Meali

Hani Peygamber, eşlerinden birine gizlice bir söz söylemişti. (Fakat eşi) o sözü (başkasına) bildirip Allah da bunu (Peygamber’e) açıklayınca, o da (konunun) bir kısmını (eşine) bildirmiş, bir kısmından da vazgeçmişti. (Peygamber) bunu ona (eşine) bildirince, (eşi) “Bunu sana kim bildirdi?” diye sormuş, o da “Bilen, haberdar olan (Allah) bana bildirdi.” demişti. [*]

Bir rivayete göre konu bir bal şerbeti olayı ile Hz. Mâriye hakkındadır. Diğer bir rivayete göre bu konu Hz. Muhammed’in kendisinden sonra devleti kimin idare edeceğiyle ilgili isteği veya öngörüsü olabilir. Hz. Muhammed’in bu öngörüsü elbette müslümanlar arasında çok önemli bir kanaat belirlemesi olarak görüleceği için, onu eşlerinden birisine, rivayete göre Hz. Mâriye’ye veya Hz. Hafsa’ya sır olarak bildirmişti. Fakat bu sırrı Hz. Muhammed’in diğer eşlerine veya bir kısmına söyleyince Hz. Muhammed’in onunla birlikte olmayıp kendisinden ayrı kalmayı tercih etmesi, onunla birlikteliği kendisine haram kılması buradaki mesajı içermektedir. Böyle bir yemin doğru görülmemiş ve bozulması emredilmiştir.

Mehmet Türk Meali

Hani Peygamber eşlerinden birine bir sır söylemiş,¹ o da bunu (başkalarına) haber vermişti. Allah da bunu Peygamber’e açıklayınca, (Peygamber) de (bu sırrın) bir kısmını açıklamış, bir kısmını da (açıklamaktan) vazgeçmişti. Peygamber sonunda bu durumu (eşine) söyleyince (eşi): “Bunu sana kim haber verdi?” demişti. Peygamber de: “Bana (her şeyi) çok iyi bilen, (her şeyden) haberdar olan (Allah) haber verdi.” demişti.

1 Âyette sır buyrulmakla, bunun karı koca arasında kalması gereken bir söz olduğu anlaşılmaktadır. Allah, âyette o eşin ismini de bu sözün ne olduğunu da bildirmeyerek, aile sırlarının bilenler tarafından dahi ifşa edilmesinin câiz olmayacağına işaret buyurmaktadır. O halde doğrusu bunların kim ve ne olduğunu Allah bilir deyip tecessüs yapılmamasıdır.

Muhammed Esed Meali

Hani, ³ [bir gün] Peygamber, eşlerinden birine gizli bir şeyler söylemişti; eşi bunu ifşa edip Allah da Peygamber’e bildirince, Peygamber (söylediklerinin) bir kısmını [diğerlerine de] anlatmış, bir kısmına ise hiç değinmemişti. ⁴ Peygamber durumu eşine anlatınca, kadın: “Bunu ⁵ sana kim söyledi?” diye sordu. [Peygamber de,] “Her şeyi Bilen, Her şeyden Haberdar Olan, bana söyledi” diye cevap verdi.

3 Bkz. sure 2. not 21.

4 Lafzen, “onun bir kısmından geri durmuştu” [yahut “mani olmuştu”]. Bu gizli bilgi olayı konusunda güvenilir bir Hadis yoktur. Ancak bazı ilk dönem otoriteler, bunu, Hz. Peygamber’in kendisinden sonra Ebû Bekir ile Ömer b. Hattâb’ın Müslüman toplumun liderliğine geçecekleri şeklindeki üstü kapalı tahmini ile ilişkilendirirler; bu haberi ilk öğrenenin Hz. Ömer’in kızı Hz. Hafsa, haberi bildirdiği hanımının ise Ebû Bekir’in kızı Hz. Ayşe olduğu söylenmektedir (İbni ‘Abbâs ve Kelbî’den naklen Beğavî; aynı zamanda Zemahşerî). Bu yorum doğru ise, Hz. Peygamber’in neden “bir kısmını [ötekilere] bildirdiğini, bir kısmına da hiç değinmediği”ni açıklar: Çünkü, gizli haber bir kere ifşa edildikten sonra Hz. Peygamber’in onu toplumdan gizlemesinin artık bir yararı yoktu; ancak yine de özellikle kapalı terimlerle bu haberi anlattı -muhtemelen Ebû Bekir ile Hz. Ömer’in kendisini liderlikte takip etmelerine “nebevî bir istek” görüntüsü vermemek ve tersine, onu toplumun, emruhum şûrâ beynehum (bkz. 42:38) Kur’ânî prensibi doğrultusundaki serbest/özgür kararına bırakmak için.

5 Yani, bu kadının Hz. Peygamber’in güvenine layık davranmadığını/sırrını tutmadığını.

Mustafa Çavdar Meali

Hani Nebi eşlerinden birine aralarında gizli kalmak üzere bir hadis/söz söylemişti. O eşi bu sırrı diğer eşlerinden birine duyurunca Allah da bunu ortaya çıkarmıştı. Nebi de sırrı ifşa eden eşine, sözlerinin bir kısmını söylemiş bir kısmından da hiç söz etmemişti bunun üzerine eşi, “Sana bunu kim haber verdi?” diye sorunca, Nebi "Bana her şeyi bilen ve her şeyden haberdar olan Allah haber verdi", demişti. 50/16...18, 57/4

Mustafa İslamoğlu Meali

Hani, bir gün Nebî eşlerinden birini bir hadiseden[⁵¹⁷³] (dolayı) sırrına ortak etmişti;[⁵¹⁷⁴] fakat eşi bu sırrı ifşa edip Allah da onu (Nebî’ye) bildirince, (Nebî) o hadisenin bir kısmını (diğer eşine) de anlatmış, ama bir kısmından hiç söz etmemişti.[⁵¹⁷⁵] Nihayet (Nebî sır tutmayan) eşine yaptığı (yanlışı) bildirince, “Bunu sana kim haber verdi?” demişti.[⁵¹⁷⁶] (Nebî de), “Her şeyi bilen, her şeyden haberdar olan haber verdi” diye cevap vermişti.[⁵¹⁷⁷]

[5173] Hadîs, bir eylemi bildiren hadsân’dan türetildiği için söze nisbeti mecazidir. Asıl mânası fiilidir ve “Bir olayı haber veren söz” demektir. [5174] Bu âyetin iniş nedenine dair haberler muhteliftir. Bir rivayete göre bu âyet, Allah Rasûlü’nün kendisinden sonra İslâm toplumunun liderliğini Hz. Ebubekir ve Hz. Ömer’in üstleneceği sırrının ifşası üzerine nâzil olmuştur (Âlûsî). Bizce bu, âyetin ana konusu olan Allah Rasûlü’nün haram kılmasını açıklamaz. Tefsirlerde ayrıntısı anlatılan bal şerbeti rivayeti ise, aslında aşağıdaki ana olayın bir devamı gibi görünmektedir. Zira aşağıdaki olay olmadan, sırf bir bardak bal şerbetinden dolayı, hadise, hakkında âyet inecek kadar ciddi sonuçlar üretemezdi. Geriye bağlamla örtüşen şu olay kalıyor: Allah Rasûlü, oğlu İbrahim’in annesi Mısırlı Mariye ile, onun kaldığı hane uzakta olduğu için Hz. Hafsa’nın yokluğunda onun odasında birlikte olmuştur. Hz. Hafsa durumu fark eder ve tepki gösterir. Allah Rasûlü Hafsa’nın bu aşırı tepkisine karşı tepki olarak bir daha Mariye ile beraber olmayacağına dair yemin eder. Bu sırrını Hafsa’ya söyler ve durumu Âişe’ye söylememesini tembih eder. Allah Rasûlü’nün eşleri arasındaki saflaşmada Hafsa ile Âişe aynı safta yer almaktadır. Hafsa Allah Rasûlü’nün kendine verdiği sırrı aynı safta yer aldığı Âişe’ye ifşa eder. Olayın devamı âyette aktarıldığı gibi cereyan eder (Taberî ve İbn Kesir; ayrıca haberi Nesâî ve Taberânî rivayet etmişlerdir). Buhari şarihi İbn Hacer de Fethu’l-Bârî’de âyetin sebebi olarak bu şıkkı tercih etmiştir (VIII, 657). [5175] Azharahullahu ‘aleyh, “duruma el koyup oyunu bozunca” zımnî anlamını içerir. Muhtemelen Allah Rasûlü, yeminini bildirip o yemine neden olan olayı anlatmamıştı. [5176] İki ihtimal vardı: Ya Hz. Âişe, ya da vahiy meleği. Burada ele alınan, eşlerin birbirlerinin sırrını ifşa etmesinin büyük bir hata olduğudur. Onun için isimler arkaya atılmış, olayın kendisi değil, olaydan çıkarılacak ahlâkî ders öne alınmıştır. Amaç tarih yazmak değil, ahlâk inşâ etmektir. [5177] ‘Alîm ve Habîr, verilen örnek “söz” ve “olay” unsurunu ayrı ayrı içerdiği için birlikte gelmiştir. Açılımı: Sözlerin arkasında yatan maksadı bilendir, olayların arka planından haber alma işinde uzman olandır. Habîr ismi, hibre (uzmanlık) sahibine verilir.

Orhan Kuntman Meali

Bir gün Peygamber eşlerinden birine gizli bir şey söyledi, fakat o eşi, o sözü, diğer eşlerine haber verince, Allah, peygamberine onu açıkladı. Bunun üzerine Peygamber o eşine, haber verdiği şeyin bir kısmını bildirdi, bir kısmından vaz geçti. O zaman eşi (Peygambere, arkadaşlarının söylediğini sanarak) "Bunu sana kim söyledi?" diye sorunca, Peygamber, "Onu bana, her şeyden haberdar olan Allah haber verdi.”

Osman Fırat Meali

Hani Nebi eşlerinden birine, gizli bir söz söylemişti. Fakat eşi o sözü (başkasına) haber verip Allah da bunu ona(Nebisine) bildirince, (Nebi) bunun bir kısmını bildirmiş, bir kısmından da vazgeçmişti. Bunu ona (sırrı açıklayan eşine) haber verince o, "Bunu sana kim bildirdi?" dedi. (Nebi) dedi ki; "Bunu bana, hakkıyla bilen ve hakkıyla haberdar olan Allah haber verdi" dedi.

Ömer Nasuhi Bilmen Meali

Ve yâd et o vakti ki, peygamber, zevcelerinin bazısına bir sözü gizlice söylemişti. Vaktâ ki, (o zevce) o sözü başka (zevceye) haber verdi. Allah da o haber verişi, Peygamberine izhar buyurdu. Peygamber (de o zevcesine) haber verdiği şeyin bazısını bildirdi, bazısından vazgeçti. Vaktâ ki zevcesine onu anlattı. (Zevcesi) Dedi ki: «Bunu sana kim haber verdi?» (Hazret-i Peygamber de) Dedi ki: «Bana o alîm, habîr olan Allah Teâlâ haber verdi.»

Suat Yıldırım Meali

Hani bir ara Peygamber, eşlerinden birine sır olarak bir söz söylemişti. Fakat o, bunu kumalarından birine haber verince, Allah da bu durumu Peygamberine bildirdi. O da eşine söylediğinin bir kısmını bildirip, bir kısmından ise vazgeçmişti. Peygamber, o eşine bu durumu anlatınca o hayret ederek: “Bunu sana kim bildirdi? ” dedi. Peygamber de: “Her şeyi bilen, her şeyden haberdar olan Allah, bana haber verdi. ” diye cevap verdi.

Süleyman Ateş Meali

Peygamber, eşlerinden birine gizli bir söz söylemişti. Fakat eşi, o sözü (başkasına) haber verip, Allah da peygamberi, eşinin bu davranışına muttali kılınca (Peygamber, eşine) o(söylediği)nin bir kısmını bildirmiş (şunları şunları filana söyledin demiş), bir kısmından da vazgeçmişti. (Peygamber) Bunu eşine haber verince eşi: "Bunu sana kim söyledi?" dedi (Peygamber): "(Herşeyi) Bilen, haber alan (Allah) bana söyledi" dedi.

Süleyman Tevfik (1927)

Vaktâ ki nebî, zevcelerinden ba'zına (Hafsa bint Ömer'e) gizli bir sözi söyledi. O, o sözi (Aişe'ye) haber virmekle Allâh, Rasûlüne (bu vak'ayı) izhâr buyurdı. Rasûl bunun bir kısmını söylemeyüb bir kısmını zevcesine bildirdikde o: "Bunı sana kim haber virdi?" didi. Rasûl de: "Her şeyi bilen ve haberdâr olan bildirdi" cevâbını virdi.

Süleymaniye Vakfı Meali

Bir gün Nebi, eşlerinden birine gizli bir söz söylemişti. Eşi onu, diğer eşine bildirince Allah, Nebisini o konuda bilgilendirdi. O da onun birazını eşine anlattı, birazını da anlatmaktan vazgeçti. Eşine bildirdiğinde o: “Bunu sana kim bildirdi?” dedi. Nebi de “Bana, her şeyi bilen; her şeyin iç yüzünü bilen bildirdi.” diye cevap verdi.

Şaban Piriş Meali

Peygamber eşlerinden birine gizli bir söz söylemişti. O da bunu başkasına söyleyince Allah bunu peygambere açıkladı. bir kısmını bildirmiş, bir kısmını bırakmıştı. Peygamber bunu eşine haber verince o:-Bunu sana kim haber verdi? dedi.-Bana, alim ve haberdar olan (Allah) haber verdi, dedi.

Ümit Şimşek Meali

Peygamber, eşlerinden birine gizlice bir söz söylemişti. Eşi o sözü başkalarına haber verince, Allah bu durumu Peygambere açıkladı; o da Allah'ın açıkladığı şeyin bir kısmını eşine bildirdi, bir kısmını da hiç yüzüne vurmadı. Ona bu durumu bildirdiğinde, eşi “Bunu sana kim haber verdi?” dedi. Peygamber de “Herşeyi bilen ve herşeyden haberdar olan Allah bildirdi” diye cevap verdi.

Yaşar Nuri Öztürk Meali

Hani, Peygamber, eşlerinden birine bir sözü gizlice söylemişti. Sonra eşi bu sözü duyurup Allah da onu Peygamber'e bildirince, Peygamber sözün bir kısmını açıklamış, bir kısmından vazgeçmişti. Peygamber, sözü eşine bildirdiğinde o: "Bunu sana kim haber verdi?" demişti. Peygamber de: "O her şeyi bilen, her şeyden haberi olan bana bildirdi." diye cevaplamıştı.

Eski Anadolu Türkçesi

daħı ol vaķt gizledi peyġamber bir nice 'avratlarındın yaña bir sözi pes ol vaķt kim ħaber virdi anı daħı muŧŧalı eyledi anı Tañrı anuñ üzere ya'nį peyġamber’e bildürdi bir nicesin daħı yüz döndürdi bir niceden. pes ol vaķt kim ħaber virdi peyġamber anı eyitti ħafża “kim ħaber virdi saña uşbunı?” eyitti “ħaber virdi baña bilici ħaberlü.”

Satır Altı Meal (1534)

Ḳaçan ki gizlü söyledi peyġamber ‘avratlarınuñ birisine bir söz, ol vaḳt kibildürdi ve muṭī‘ itdi bunı Allāh aña. Bildürdi nicesin ve i‘rāż itdi nicesin‐den. Ol vaḳt ki ḫaber virdi peyġamber ‘avratına ki Ḥafṣadur, eyitdi: Kim bil‐dürdi bunı saña? didi. Peyġamber eyitdi: Anı baña bildürdi her nesneyi bi‐lici Allāh.

Bunyadov-Memmedeliyev

Bir zaman Peyğəmbər öz zövcələrindən birinə (Həfsəyə) gizli bir söz (bir daha Zeynəb bint Cəhşin, yaxud Mariyeyi-Qibtiyyənin yanına getməyəcəyini) demişdi. (Həfsə) bu sözü (digər zövcələrdən biri olan Aişəyə) xəbər verdikdə və Allah bunu ona (Peyğəmbərə) əyan etdikdə (Peyğəmbər) bunun bir qismini (Həfsəyə) bildirmiş, (alicənablığı üzündən) bir qismini bildirməkdən isə vaz keçmişdi. (Peyğəmbər) əhvalatı (Həfsəyə) bildirdikdə o: “Bunu sənə kim xəbər verdi?” – deyə soruşmuş, o da: “Bunu mənə (hər şeyi) bilən, (hər şeydən) agah olan (Allah) xəbər verdi!” – deyə cavab vermişdi.

M. Pickthall (English)

When the Prophet confided a fact unto one of his wives and when she afterward divulged it and Allah apprised him thereof, he made known (to her) part thereof and passed over part. And when he told it her she said: Who hath told thee? He said: The Knower, the Aware hath told me.

Yusuf Ali (English)

When the Prophet disclosed a matter in confidence(5532) to one of his consorts, and she then divulged it (to another), and Allah made it known to him, he Confronted(5533) her with part thereof and held back a part. Then when he told her thereof, she said, "Who told thee this? "He said, "He told me Who knows and is well-acquainted (With all things)."

5532 Who these two consorts were, and what was the matter in confidence which was disclosed, we are not expressly told, but the facts mentioned in n. 5529 above will help us to understand this passage. The sacred words imply that the matter was of great importance to the principle involved, but that the details were not of sufficient importance for permanent record. For the lessons to be drawn, see the notes following.

5533 The moral we have to draw is manifold. (1) If anything is told to us in confidence, especially by one at the head of affairs, we must not divulge it to our closest friend. (2) If such divulgence is made in the most secret whispers, Allah's Plan is such that it will come to light and expose those guilty of breach of confidence. (3) When the whispered version is compared with the true version and the actual facts, it will be found that the whispered version is in great part untrue, due to the misunderstanding and exaggeration inevitable in the circumstances. (4) The breach of confidence must inevitably redound to the shame of the guilty party, whose surprise only covers a sense of humiliation. See next note.


Designed by ÖFK