وَاَرْسَلَ عَلَيْهِمْ طَيْراً اَبَاب۪يلَۙ
Türkçe Transcript
Ve ersele ‘aleyhim tayran ebâbîl(e)
Abdulbaki Gölpınarlı Meali
Ve onlara, çeşitli yerlerden bölükbölük, birbiri ardınca kuşlar göndermedi mi?
Abdullah-Ahmet Akgül Meali
Hani onların üzerine (sürü sürü) ebabil kuşlarını (ve uçan intikam araçlarını) yollamıştı.
Abdullah Parlıyan Meali
Onların üzerlerine sürü sürü kuşlar gönderdi de,
Ahmet Tekin Meali
Kalabalık sürüler halinde taş taşıyarak, üzerlerinde uçuşan görevli kuşlar musallat etti.
Ahmet Varol Meali
Üzerlerine sürü sürü kuşları gönderdi.
Ali Bulaç Meali
Üzerlerine ebabil (sürü sürü) kuşlarını gönderdi.
Ali Fikri Yavuz Meali
Üzerlerine sürü sürü kuşlar salıverdi,
Bahaeddin Sağlam Meali
Onların üzerine grup grup kuşlar gönderdi.
Bayraktar Bayraklı Meali
Üzerlerine sürü sürü kuşlar gönderdi.
Besim Atalay Meali (1965)
Tanrın göndermedi mi takım takım kuşları?
Cemal Külünkoğlu Meali
Onların üzerine, sürü sürü uçan varlıklar gönderdi.
Cemil Said (1924)
3,4. Ânlara karşı Ebâbîl dinilen kuşları gönderüb de başlarının üzerine semâdan işâretleri hâvî taşlar yağdırmadı mı?
Diyanet İşleri Meali (Eski)
3,4. Onların üzerine, sert taşlar atan sürülerle kuşlar gönderdi.
Diyanet İşleri Meali (Yeni)
3,4,5. Üzerlerine balçıktan pişirilmiş taşlar atan sürü sürü kuşlar gönderdi. Nihayet onları yenilmiş ekin yaprakları hâline getirdi.
Kur'an Yolu (Diyanet İşleri)
3-4. Onların üzerine pişkin tuğladan yapılmış taşlar yağdıran sürü sürü kuşlar salmadı mı?
Diyanet Vakfı Meali
Onların üstüne sürü sürü kuşlar gönderdi.
Edip Yüksel Meali
Onların üstüne kuş sürüleri gönderdi.
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
Üzerlerine sürü sürü kuşlar gönderdi.
Elmalılı Meali (Orijinal)
Saldı da üzerlerine sürü sürü kuşlar (Ebâbil)
Emrah Demiryent Meali
3-4. (Allah, o kâfirlerin) üzerlerine, pişirilmiş balçıktan taşlar atan sürü sürü kuşlar gönderdi.
Erhan Aktaş Meali
Onların üzerlerine sürü sürü kuşlar gönderdi;
Hasan Basri Çantay Meali
O, bunların üzerine sürü sürü kuş (lar) gönderdi,
Haydar Öztürk-Serkan Yılmaz Meali
Onların üzerine sürüler halinde kuşlar gönderdi.
Hayrat Neşriyat Meali
Hem üzerlerine sürü sürü kuşlar gönderdi.
İhsan Aktaş Meali
3,4 ,5. Ve üzerlerine, öbek öbek (yoğun bir şekilde) uçuşan varlıklar salmadı mı? O (uçuşan varlıklar) onlara pişmiş çamurdan taşlar (volkanik sülfür taşları) atıyorlardı. Sonunda onları (sanki) içi yenmiş, kırılıp ezilmiş ekin yaprağı gibi yapıverdi. * (*) Not: 1) Eğer tayrdan maksat kuşlar ise, muhtemelen bu kuşlar Habeşistan’ın alt kısmından güneye doğru göç eden göçmen kuşlardı. O sırada Madagaskar adasında volkanların patlamadan önce püskürttüğü küller bütün gökyüzüne yayılmıştı. Volkan püskürtmesi sonucu gökyüzüne dağılan bu küllerde oluşan toz ve partiküller sürüler halinde gezen bu kuşların kanatlarına ve tüylerine yapışmıştı ve bu toz ve partiküller kanat çırptıkça, geçtikleri yerin altında bulunan askerlerin ve insanların üzerine düşüyor ve askerlerle insanların üzerine bulaşan bu volkanik toz ve partiküller kısa süre sonra salgın hastalığa yol açtı ve çiçek hastalığı baş gösterdi. Çünkü, o volkanik toz ve partiküller çiçek hastalığı virüsünü barındırıyordu. Yani ne kuşlar farkındaydı bu işin olduğundan ne de fil ashabı… Sadece Allah’ın iradesinin doğa olayları vasıtasıyla gösterdiği bir ayeti./sünnetullah ve bu olay sadece fil ashabında değil bütün arap yarımadasına yayıldığı için yüzbinlerce insan çiçek hastalığından etkilenmiştir: Bkz: kurankissalarininsistematigi. wordpress.com /2013/ 12/03/4-bolum-fil-suresi-tevili/)… 2)-Eğer (طيرا أبابيل)‘’ tayren ebabile’’den maksat kuşlar değilse, o zaman onun açıklaması şöyle olur: Buradaki (tayran ebâbîl) ard arda uçuşan kalın bulut kütleleridir, yani yanardağdan çıkan lav ve kül bulutlarını ifade eder. Çünkü gerek Hicaz bölgesinin küçük ölçekli haritalarında ve gerekse uzaydan çekilen uydu haritalarında, olayın vuku bulduğu bölgede krater çukurları görülmektedir. Ayrıca olay mahalline yakın yerlerde oluşmuş bu volkanik dağlar ve tepeler bugün de mevcut bulunmaktadır…Yani (طيرا أبابيل) bir yanardağdan çıkan lav bulutları şeklinde anlamak mümkün. …İşte bunun detayı şöyledir …Aslında tayr; kuş diye çevrilebilir mi buna bakalım. Tayr havada intikal eden herşey demektir. Peki ille de kuş mu diyeceğiz? Hayır, tayr dan sadece kuş anlaşılmadığı En’am/38. ayetinde ayrıca kanat zikredildiğinden anlıyoruz. Demek ki kanat şart değil burada. Ayrıca kanat zikredilmediğine göre bu ayette kanatlı olması şart değil, havada intikal eden her şey, küçük veya büyük, havanın içinde intikal eden her şey akla gelir. (M. İslamoğlu Tef. Ders. FİL SURESİ) Ayrıca, (Hûd 82) Hûd kavminin helâk olduğu yerde şiddetli bir depremin ardından bir yanardağ patlaması olduğu bugün bilimsel olarak açıklanabilmektedir. Hûd kavmine yağdırılan siccîlin aynısı fil ashabının üzerine de atılmış olması mümkündür. (İbni Aşür’e göre de ikisi de aynı şeydir.) Çünkü her iki surede de aynı kelime kullanılmıştır. Eğer “tayran ebabil ” için havadaki parça parça bulutlar, “siccil” içinde pişmiş taşlar yani volkanik sülfür taşları şeklinde alırsak şöyle bir mana çıkıyor: Bir yanardağdan çıkan lav bulutları fil ordusunun üstüne gelip, içinde taşıdığı pişmiş taşları onların üzerine atıyordur. Şu an bu olayın olduğu yerde bulunan volkanik taşlar ve tarihi bazı bilgiler bu yorumu destekler niteliğindedir. Bu olaya şahit olanlar o gün simsiyah bulutların geldiğini söylüyorlar. Ve oranın bitki örtüsünün değişmesi de buna delildir. Bizce en tutarlı yorum olarak bu geliyor. 20/105. Fil Sûresi | Tefsir Dersleri Şener AKTAŞ) Detaylı bilgi İçn bk: (Fil Olayı’nın Mahiyeti (Fil Suresinin Yeni Bir Yorumu), Ankara. Prof. Dr. M. Bayram) Yine ‘’Viyana Kur’an Meali’’ açıklaması da şu şekildedir: [1] (tayr) çoğul anlamı taşıyan isimdir; tekili (طائر) (tâir) dir. Kenarı olup havada yüzen her şeye tâirdir. (Müfredat s.403). Kur’ân’da kuşa, iki kanadıyla uçan tâir” (En’âm 6/38) denir. Kuşlar anlamında izafetsiz olarak, elif lam’lı olarak (et-tayr) şeklinde kullanılmıştır. Bu âyette (tayr), elif lamsızdır. Çünkü burada uçuşanlar kuş değildir.[2] أبابيل, “arka arkaya, yığın yığın” demektir (el-Ayn c.2 s.191). Zeccâc’a göre (tayren ebâbîl) “şuradan buradan yığınlar halinde tayr (uçuşan nesneler)” anlamındadır. “Ard arda kümeler halinde tayr (uçuşan nesneler)” diyenler de olmuştur (lisan’ul-Arab c.4 s.508). [3] (siccîl) çamurun pişirilmesiyle oluşan taş demektir; Siccîl, yanardağ patlamasıyla helak olan Lut kavminin üzerine de yağmıştır. (الله اعلم) الطَير:- اِسْمُ جَمْعٍ لِمَا يَطِيرُ فِي الْهَوَاءِ، جَمْعُ طَائِرٍ وَيُطْلَقُ أَيْضاً عَلَى الوَاحِدِ، - تطاير السَّحابُ في السَّماء: انتشر في نواحيها (تعريف و معنى الطير في معجم المعاني الجامع - معجم عربي عربي) أبابيل ﴿٣ الفيل﴾ جماعات متفرقة حلقة حلقة ؛ فرقّا، وقيل: ذاهبة جائية. متتابعة بعضها في إثر بعض،... و تطلق على الطير و على غيره (تحليل أَبَابِيلَ من سورة الفيل آية 3 - ومعنى أَبَابِيلَ في القرآن الكريم ) والطير: اسم جمع لكل ما من شأنه أن يطير فى الهواء،( الوسيط في تفسير القرآن الكريم) وجاء نظيره في قصة قوم لوط في سورة هود (82): { { وأمطرنا عليها حجارة من سجيل منضود } } وفي سورة الحجر (74): فجعلنا عاليها سافلها وأمطرنا عليهم حجارة من سجيل فتعين أن تكون الحجارة التي أرسلت على أصحاب الفيل من جنس الحجارة التي أمطرت على قوم لوط، أي ليست حجراً صخرياً ولكنها طين متحجر (التحرير والتنوير) ... وقد يكون هذا الطير من جنس البعوض أو الذباب الذي يحمل جراثيم بعض الأمراض، أو تكون هذه الحجارة من الطين اليابس المسموم الذي تحمله الرياح، فيعلق بأرجل هذا الطير، (تفسير المراغ - (تفسير الخطيب المكي) .
İlyas Yorulmaz Meali
Onların üzerine uçan guruplar (sürüler) gönderdi.
İsmayıl Hakkı Baltacıoğlu
Onların üzerine sürü ile kuşlar gönderip de,
İsmail Hakkı İzmirli
Onlara karşı bölük bölük kuşlar göndermedi mi?
İsmail Yakıt
Üzerlerine sürüler hâlinde [ebâbîl] uçanları [tayran] göndermedi mi?
Kadri Çelik Meali
Onların üzerine, sürü sürü kuşlar gönderdi.
Mahmut Kısa Meali
Şöyle ki; üzerlerine sürüler hâlinde azap kuşları gönderdi.
Mahmut Özdemir Meali
Onların üzerine uçarcasına sürüler gönderdi.
Mehmet Çakır Meali
Üzerine kuş sürüleri salıp
Mehmet Çoban Meali
Fil sahiplerinin üzerine birbiri ardına felaketler gönderdik! Onlar gönderdiğimiz felaketleri seyrediyorlardı. Fil sahiplerinin üzerine gönderdiğimiz Ebabil kuşlarını görmediler mi? Aralarında olayı hala konuşuyorlar. Hiç ders almıyorlar mı?
Mehmet Okuyan Meali
Üzerlerine sürü sürü [*] kuşlar göndermişti.Ayette geçen [ebâbîl] kelimesi bir kuş türünün adı değil, kuşların sürüler halinde oluşları demektir.
Mehmet Türk Meali
3,4. O, onların üzerlerine pişirilmiş taşlar¹ atan sürülerle² (özel)³ kuşlar⁴ gönderdi.1 Siccil: Arapçada şiddetli, katı yani “katı sert” demektir. Bazı tefsirciler bunun Farsça “seng” ve “gil” (seng=taş, gil=çamur) kelimelerinin birleşmesinden “kiremit gibi çamurdan taşlaşmış taş” manasına oluştuğunu da zikretmişlerdir. Zemahşerî: “siccîn”, “kâfirlerin amel defterlerinin adı” olduğu gibi, “siccil” de azaplarının yazıldığı divanın özel ismi gibidir. Sanki “yazılmış, azap cümlesinden taşlarla” demek gibidir, demiştir. Rivayetlerde bu taşların mercimek ve nohut kadar, her kuşun bir ağzında, iki de ayaklarında olmak üzere üçer taşı taşıdığı ve kime isabet ettiyse başından girip ötesinden çıkarak delik, deşik ettiği nakledilmiştir. Âyette bu taşların hacimleri hakkında bir açıklama yoksa da “hıcâreten” kelimesinin nekre olmasından bilinmeyen bir takım taşlar olduğu, siccilden de sertlikleri ve öldürücü oldukları, ifadenin devamında bunların görülmüş oldukları anlaşılıyor. Şu halde açıkta bulunan bir orduya böyle gökten uçaklarla makineli tüfek bombardımanı yapar gibi alay alay kuşlarla fırlatılan fevkalade taşların isabeti altında kalanların halini tasavvur etmek zor olmasa gerektir.
2 Ebabil: Bir kısım tefsirciler, “Ebabil” kelimesi tekili olmayan çoğullardandır ve fırkalar, birbiri ardınca, besi develeri gibi bölük bölük, katar katar demektir demişlerdir. Ebabil, küme küme, çeşitli bölükler halinde, katar katar, alay alay, birçok kuşlar demektir ki, bunların Yemen ve deniz tarafından geldikleri de rivayet edilmiştir. Böyle fırtına gibi birdenbire bir kuş akımının saldırması acayip bir şekilde Ebrehe’nin ordusunun başına bir bela yağdırmıştır. Buna göre “ebabil” kelimesinin “müvelled” (yeni ortaya çıkan) bir kelime olması daha uygundur.
3 “Özel” ilavesi, kuşların nekra yani bildiğimiz kuşlardan olmamasından dolayı yapılmıştır. Abduh ve bazıları, bu kuşları mikrop, taşları ise hastalık olarak anlamışlarsa da bunlar, keyfi yorumlardır. Reddiyesi için Bk. (Elmalılı)
4 Tayr: Uçan kuş demek olan “tair”in çoğuludur. Burada “tayr” kelimesinin nekra olarak getirilmesi de bunların tanınmadık, garip birtakım kuşlar olduğunu hatırlatır. Gerçekte kuşların o zamana kadar oralarda görülmemiş irili-ufaklı, siyah, yeşil, beyaz, takım takım garip kuşlar olduğu da rivayet edilmiştir. Mucizeleri hafifletmeyi veya reddetmeyi adet haline getirenler (طَـيْرًا اَبَاب۪يل) hakkında, “volkanik bir püskürtünün lavları” iafadesini uydurmuşlarsa da buna kendilerinden menkul keyfi gerekçeden başka ciddi hiçbir gerekçe de söylememişlerdir.
Muhammed Esed Meali
Üzerlerine kalabalık sürüler halinde uçan varlıklar saldı,
Mustafa Çavdar Meali
3-4. Onların üzerine pişmiş çamurdan taşlar atan kuş sürülerini göndermedi mi? 14/13, 27/58
Mustafa İslamoğlu Meali
Onların üzerine katar katar bilinmeyen nitelikte uçan taşıyıcı varlıklar saldı;[⁵⁸⁹³][5893] Ebâbîl, sıfat olarak “katar katar, sürüler halinde” anlamına gelir. Kelimenin kökeni ve tekili olup olmadığı konusunda farklı görüşler vardır. Zayıf bir ihtimal olmakla birlikte, bülbülün çoğulu belâbîl kelimesinin münkalib ve galat bir formu olması da mümkündür. Tayr, kuştan sineğe, görünenden görünmeyene varana dek bir yerden bir yere havada/hava ile intikal eden her hareketli varlık için kullanılır. Tayrın ille de kanatlı olması şart değildir, zira En’âm 38’de “kanat” ayrıca zikredilir. Bu veriler ışığında tayr kelimesi, “volkanik bir püskürtünün yakıp kavuran lavlarıdır” yorumunu da, buna benzer başka yorumları da dışlamaz. Her halükârda kesin olan, orada ve o anda ilâhî bir müdâhalenin varlığıdır. “Göklerin ve yerin bütün orduları Allah’ın emrine âmâdedir” (48:4) ve “Rabbinin ordularını(n sayısını) Zâtından başka kimse bilemez.” (74:31) âyetleri ışığında zımnî anlam şu olur: Allah’ın kimsenin akıl fikir erdiremediği ordularından bir ordu, fil ordusunu perişan etti.
Orhan Kuntman Meali
Rabbin onların üzerine sürü sürü kuşlar gönderdi;
Ömer Nasuhi Bilmen Meali
Ve onların üzerlerine bölük bölük kuşlar gönderdi.
Suat Yıldırım Meali
Üzerlerine ebabili, sürü sürü kuşları salıverdi.
Süleyman Ateş Meali
Üzerlerine sürü sürü kuşlar gönderdi,
Süleyman Tevfik (1927)
Ve onların üzerine ebâbîl kuşları gönderdi.
Süleymaniye Vakfı Meali
Üstlerine yoğun bir şekilde uçuşan bulut kütleleri[*] göndermişti.[*] طَيْر (tayr) çoğul anlamı taşıyan isimdir; tekili طائر (tâir) dir. Kenarı olup havada yüzen her şeye tâirdir. (Müfredat s.403). Kur'ân'da kuşa, iki kanadıyla uçan tâir" (En'âm 6/38) denir. Kuşlar anlamında izafetsiz olarak, elif lam'lı olarak الطَيْر (et-tayr) şeklinde kullanılmıştır. Bu âyette طَيْر (tayr), elif lamsızdır. Çünkü burada uçuşanlar kuş değildir. أبابيل, "arka arkaya, yığın yığın" demektir (el-Ayn c.2 s.191). Zeccâc'a göre طير أَبابيل (tayrun ebâbîl) "şuradan buradan yığınlar halinde tayr (uçuşan nesneler)" anlamındadır. "Ard arda kümeler halinde tayr (uçuşan nesneler)" diyenler de olmuştur (lisan'ul-Arab c.4 s.508). أبابيل (ebâbîl), ibil ile aynı köktendir. İbil'in kök anlamı, öbek öbek olma, ağır olma ve kapsamadır (Mekâyîs'il-luğa s.39). Bu üç anlamı bir arada bulunduran deve sürüsüne ibil denir. Kümeler halindeki develere (إبل مؤبّلة) denir (el-Ayn c.2 s.191). Ebu Hatim'e göre "şu kişinin ibili var" demek 100 devesi var demek olur (Mekâyîs'il-luğa s.40). Buna göre وأرسل عليهم طيرا أبابيل üzerlerine deve toplulukları gibi küme küme uçuşan nesneler gönderdi demek olur. İbil, yağmur yüklü bulut anlamına da gelir (el-Kâmûs c.3 s.47). Arap dili bilginlerinden Müberred; "Hiç bakmazlar mı, ibil nasıl yaratılmış?" (Ğaşiye 88/17) âyetindeki ibil'e "büyük bulut kütleleri" anlamı vermiştir (Şevkânî, Feth'ul-Kadîr c.5 s.575). أبابيل (ebâbîl), ibil ile aynı kökten olduğu için Müberred'in tınımına göre (tayran ebâbîl) arka arkaya uçuşan kalın bulut kütleleri olur ve yanardağdan çıkan lav ve kül bulutlarını ifade eder. Zemahşerî, Arap şiirinde bulutların sıklıkla ibil'e (deve sürüsüne) benzetilmesi sebebiyle mecaz olarak bulutlara ibil dendiğini ifade etmiştir (Keşşaf Tefsiri c.6 s.365). Kur'ân'ın mesânî olması sebebiyle ebâbîl ibil'in çoğulu olmalıdır.
Şaban Piriş Meali
3,4. Onların üzerine damgalanmış taşlar atan ebâbil kuşlarını gönderdi.
Ümit Şimşek Meali
Üzerlerine bölük bölük kuşlar gönderdi.
Yaşar Nuri Öztürk Meali
Gönderdi üzerlerine sürüler halinde kuş,
Sardorxon Jahongir
Ularning ustiga to‘da-to‘da qushlarni yubordi.
Eski Anadolu Türkçesi
daħı viribidi anlaruñ üzere ķuşlar bolük bölükler.
Satıraltı Meal (1534)
Daḫı anlar üstine gönderdi ebābīl ḳuşları bölük bölük.
Bunyadov-Memmedeliyev
Onların üstünə qatar-qatar quşlar (əbabil quşları) göndərdi.
M. Pickthall (English)
And send against them swarms of flying creatures,
Yusuf Ali (English)
And He sent against them Flights of Birds,(6272)6272 The miracle consisted in the birds coming in large flights and flinging stones at the army which caused a great pestilence to arise and destroy the whole of Abrahah's army.
Designed by ÖFK