21 Mayıs 2024 - 13 Zi'l-ka'de 1445 Salı

ANA SAYFA | SURELER  | AYET KARŞILAŞTIRMA |KUR'AN'DA ARA! |FİHRİST | DOWNLOAD | MOBİL
Kullanıcı : Şifre :   Şifremi Unuttum    KAYDOL
A’râf Suresi 22. Ayet

Ayeti Dinle



Meal Ekle/Çıkar

Hepsini Göster/Gizle


Tercihinizin bir sonraki oturumda hatırlanması için giriş yapmalısınız.

Arapça Metin
Türkçe Transcript
Abdulbaki Gölpınarlı Meali
Abdullah-Ahmet Akgül Meali
Abdullah Parlıyan Meali
Ahmet Tekin Meali
Ahmet Varol Meali
Ali Bulaç Meali
Ali Fikri Yavuz Meali
Bahaeddin Sağlam Meali
Bayraktar Bayraklı Meali
Besim Atalay Meali (1965)
Cemal Külünkoğlu Meali
Cemil Said (1924)
Diyanet İşleri Meali (Eski)
Diyanet İşleri Meali (Yeni)
Kur'an Yolu (Diyanet İşleri)
Diyanet Vakfı Meali
Edip Yüksel Meali
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
Elmalılı Meali (Orijinal)
Emrah Demiryent Meali
Erhan Aktaş Meali
Hasan Basri Çantay Meali
Hayrat Neşriyat Meali
İlyas Yorulmaz Meali
İsmayıl Hakkı Baltacıoğlu
İsmail Hakkı İzmirli
İsmail Yakıt
Kadri Çelik Meali
Mahmut Kısa Meali
Mahmut Özdemir Meali
Mehmet Çakır Meali
Mehmet Çoban Meali
Mehmet Okuyan Meali
Mehmet Türk Meali
Muhammed Esed Meali
Mustafa Çavdar Meali
Mustafa İslamoğlu Meali
Orhan Kuntman Meali
Osman Fırat Meali
Ömer Nasuhi Bilmen Meali
Suat Yıldırım Meali
Süleyman Ateş Meali
Süleyman Tevfik (1927)
Süleymaniye Vakfı Meali
Şaban Piriş Meali
Ümit Şimşek Meali
Yaşar Nuri Öztürk Meali
Eski Anadolu Türkçesi
Satır Altı Meal (1534)
Bunyadov-Memmedeliyev
M. Pickthall (English)
Yusuf Ali (English)
Tercihinizin hatırlanması için
giriş yapmalısınız.

Meallerdeki sıralama bir tercih sıralaması değil alfabetik sıralamadır. Ziyaretçilerimiz takip etmek istedikleri mealleri sol sütundan seçerek ilerleyebilirler. Tercihlerinin hatırlanması için "Tercihimi Hatırla" tıklanmalıdır.
 
 

Fedellâhumâ biġurûr(in)(c) felemmâ żâkâ-şşecerate bedet lehumâ sev-âtuhumâ vetafikâ yaḣsifâni ‘aleyhimâ min veraki-lcenne(ti)(s) venâdâhumâ rabbuhumâ elem enhekumâ ‘an tilkumâ-şşecerati veekul lekumâ inne-şşeytâne lekumâ ‘aduvvun mubîn(un)

Onları böylece aldattı. Derken o ağacın meyvesinden tadınca avret yerlerini gördüler ve cennetteki ağaçların yapraklarıyla avret yerlerini örtmeye koyuldular. Rableri nida edip onlara dedi ki: Sizi, şu ağacın meyvesini yemeden menetmedim mi ve demedim mi ki Şeytan, hiç şüphe yok ki size apaçık bir düşmandır.

(Şeytan bu suretle) Onları aldattı (ve derecelerini alçalttı). Ağacı (şehvetle) tadınca çirkin yerleri kendilerine göründü ve (o çıplak vaziyetlerinden utanarak) cennet yapraklarıyla üzerlerini örtmeye başladılar. (O zaman) Rableri kendilerine: "Ben sizi bu ağaçtan menetmemiş miydim? Ve şeytanın sizin gerçekten apaçık bir düşmanınız olduğunu söylememiş miydim?" diye seslendi.

Ve böylece onları yanıltıcı düşüncelerle yönlendirdi. Fakat o ikisi sözü geçen ağaçtan tattıklarında, birden utanç yerleri açılıp ortaya çıktı ve çıplaklıklarının farkına vardılar ve cennetteki yapraklarla üzerlerini örtmeye koyuldular. Bunun üzerine, Rableri onlara şöyle seslendi: “Ben size o ağacı yasaklamamış mıydım? Ve şeytanın göze görünmese de size apaçık bir düşman olduğunu söylememiş miydim?”

Böylece onları yanıltıcı düşüncelerle yönlendirdi. Bitkinin mahsulünü tattıklarında, kendilerini ayıplatacak fiilleri akıllarına geldi ve edep yerleri açıldı. Cennetten topladıkları yapraklarla üzerlerini kat kat örtmeye başladılar. Yaratan, yaşama kabiliyeti, gücü ve varlıklara işleyiş düzeni veren, koruyan, kontrol eden Rableri onlara:
“Ben ikinize o bitkiyi, onu dillendirmeyi ilmimin-hikmetimin gereği yasaklamadım mı? Şeytan ikinize de, apaçık bir düşmandır, demedim mi?" diye nida etti.

bk. Kur’ân-ı Kerim, 20/121.

Böylece onları aldatıp bulundukları yerden aşağı indirdi. Ağacın meyvesini tattıklarında avret yerleri kendilerine göründü ve üzerlerini cennet yaprakları ile örtmeye başladılar. Bunun üzerine Rabbleri onlara: "Ben sizi bu ağaçtan menetmemiş miydim ve size 'şüphesiz ki şeytan size açık bir düşmandır' dememiş miydim?" diye seslendi.

Böylece onları aldatarak düşürdü. Ağacı tattıkları anda, ayıp yerleri kendilerine beliriverdi ve üzerlerini cennet yapraklarından örtmeye başladılar. (O zaman) Rableri kendilerine seslendi: 'Ben sizi bu ağaçtan menetmemiş miydim? Ve şeytanın sizin gerçekten apaçık düşmanınız olduğunu söylememiş miydim?'

Böylece ikisini de aldatarak, onları mevkilerinden düşürdü. Ağacın meyvasını taddıkları zaman, ayıp yerleri kendilerine açılıverdi. Onlar da hemen cennet yapraklarından üst üste koymakla örtünmeğe başladılar. Rableri onlara şöyle nida etti: “- Ben, ikinize de bu ağacı yasak etmedim mi; şeytan size apaçık bir düşmandır, demedim mi?”

Aldatmakla onları o ağaçtan yemeye yaklaştırdı. Onlar ağacı tattıklarında avretleri onlara göründü. Ve bahçe yapraklarıyla örtünmeye başladılar. Rableri: “Ben bu ağacı size yasaklamamış mıydım? Şeytanın size apaçık bir düşman olduğunu söylememiş miydim?” dedi.

Böylece onları hile ile aldattı. Ağacın meyvesini tattıklarında ayıp yerleri kendilerine göründü ve cennet yapraklarından üzerlerine örtmeye başladılar. Rableri onlara, “Ben size o ağacı yasaklamadım mı ve şeytan size apaçık bir düşmandır, demedim mi?” diye seslendi.

O, onları aldatarak düşürdü, ne zaman ki ağaçtan tattıklarında, ut yerleri açıldı, cennetin yaprağından oralara üleştirir oldular, «Bu ağaçtan size yasak etmedim miydi?» diye, Tanrıları çağırmıştır onlara, «Size şeytan açık düşman» dememiş miydim?

Böylece ikisinin de yanılmalarını sağladı. Âdem ile eşi o ağacın meyvesinden tadar tatmaz birden çıplaklıklarının (mahrem yerlerinin açıldığının) farkına vardılar. Bunun üzerine bahçeden topladıkları yapraklarla mahrem yerlerini örtmeye başladılar. Rableri de onlara şöyle seslendi: “Ben ikinizi de o ağaçtan yasaklamadım mı?” Ve size: “Şeytan mutlaka ikinize de açık bir düşmandır” demedim mi?

Bkz. 20/121Burada insanın aklını ve duyularını Allah’ın istediği şekilde kullanmadığı taktirde şeytanın esiri ve nefsin tutsağı olacağı temsili bir şe... Devamı..

Ânları aldatarak ağacın meyvesini tatdırdı, o vakit çıplaklıklarını gördiler ve bağçenin ağaçları ile örtünmeğe başladılar, rableri te’âlâ "Ben size bu ağacı men’ itmedim mi şeytân sizin ’alenî düşmanınızdır dimedim mi?" buyurdı.

Böylece onların yanılmalarını sağladı. Ağaçtan meyve tattıklarında kendilerine ayıp yerleri göründü, cennet yapraklarından oralarına örtmeğe koyuldular. Rableri onlara, "Ben sizi o ağaçtan menetmemiş miydim? Şeytanın size apaçık bir düşman olduğunu söylememiş miydim?" diye seslendi.

Bu sûretle onları kandırarak yasağa sürükledi. Ağaçtan tattıklarında kendilerine avret yerleri göründü. Derhal üzerlerini cennet yapraklarıyla örtmeye başladılar. Rab’leri onlara, “Ben size bu ağacı yasaklamadım mı? Şeytan size apaçık bir düşmandır, demedim mi?” diye seslendi.

Böylece ikisini de ayartmış oldu. Ağacın meyvesini tattıklarında ayıp yerleri kendilerine göründü. Ve cennet yapraklarından üzerlerini örtmeye başladılar. Rableri onlara, “Ben size o ağacı yasaklamadım mı ve şeytanın size apaçık bir düşman olduğunu söylemedim mi?” diye seslendi.

Böylece onları hile ile aldattı. Ağacın meyvesini tattıklarında ayıp yerleri kendilerine göründü. Ve cennet yapraklarından üzerlerini örtmeye başladılar. Rableri onlara: Ben size o ağacı yasaklamadım mı ve şeytan size apaçık bir düşmandır, demedim mi? diye nidâ etti.

Böylece onları yalanlarla aldattı. Ağacı tadınca bedenleri kendilerine göründü. Üzerlerini cennet yapraklarıyla örtmeye başladılar. Rableri kendilerini çağırdı: "O ağaçtan ikinizi menetmedim mi ve şeytanın ikinize düşman olduğunu söylemedim mi?"

Bak 7:26.

Böylece onları aldatarak aşağı sarkıttı (önceki mevkilerinden indirdi). Ağacı(n meyvesini) tadınca, çirkin yerleri kendilerine göründü ve cennet yapraklarını üst üste yamayıp üzerlerini örtmeğe başladılar. Rableri onlara seslendi: "Ben sizi o ağaçtan men etmedim mi ve şeytan size apaçık düşmandır, demedim mi?"

Bu suretle kandırarak ikisini de sarktırdı, onun üzerine vakta ki o ağacı tattılar, ikisine de çirkin yerleri açılıverdi ve başladılar Cennet yapraklarından üzerlerine üst üste yamayorlardı, rabları da kendilerine nida etti: ben sizi bu ağaçtan nehyetmedim mi? Ve size haberiniz olsun bu Şeytan açık bir düşmandır size demedim mi?

(Böylece iblîs) onları, (yalan yere Allah adına yemin ederek) aldatıp (bulundukları makamdan) aşağı (bir makama) düşürdü. (Yasak edilen) ağacı (n meyvesini) tadar tatmaz, (üzerlerindeki cennet örtüleri kayboldu ve) her ikisine de avret yerleri gözüktü de (hemen) cennet yapraklarıyla üzerlerini (avret yerlerini) örtmeye başladılar. (Bunun üzerine) Rableri onlara şöyle buyurdu: “Ben size o ağacı (n meyvesinden yemeyi) yasaklamamış mıydım? Şüphesiz, şeytan size apaçık bir düşmandır, buyurmamış mıydım?”

Böylece ikisini aldatıp baştan çıkardı. O ağaçtan tadınca¹, çirkinlikleri açığa çıktı.² Cennet yapraklarını³ üst üste koyup örtünmeye başladılar.⁴ Rabb'leri onlara: “Ben sizi o ağaçtan men etmedim mi? Bu şeytan size apaçık bir düşmandır demedim mi?” diye seslendi.

1- “Tadınca”dan kasıt, tadına bakmak değil, tam anlamı ile onunla bütünleşmek, sürekli ona sahip olmak, içinde yer almak anlamındadır. Tatmak anlamınd... Devamı..

İşte bu suuretle ikisini de aldatarak (o ağacdan yemiye) tenezzül ettirdi Ağaç (in meyvesin) i tatdıkları anda ise o çirkin yerleri kendilerine açılıverdi ve üzerlerine cennet yaprağından üst üste yamayıb örtmiye başladılar. Rableri de: «Ben size bu ağacı yasak etmedim mi? Şeytan size muhakkak apaçık bir düşmandır demedim mi?» diye nida etdi.

Böylece o ikisini aldatarak (o ağaçtan yemeye) tenezzül ettirdi. Derken ağacı(n meyvesini) tattıklarında, avret yerleri kendilerine göründü de Cennet yapraklarından üzerlerini örtmeye başladılar. Bunun üzerine Rableri o ikisine: “Size bu ağacı yasaklamadım mı ve şübhesiz şeytan size apaçık bir düşmandır, demedim mi?” diye nidâ etti.

Sonra o ikisine gururlanmayı öğretti. Sonra ikisi de o ağaçtan tattıkları zaman, insani zaafları olan çıplaklıkları ortaya çıktı ve hemen bahçenin yapraklarından çıplaklıklarını örtmeye başlamışlardı. Bundan sonra Rableri ikisine de seslenerek “Ben ikinize de o ağacı yasaklamış ve şeytanın size apaçık bir düşman olduğunu söylememişmiydim?” dedi.

Böylece ikisini de kandırıp baştan çıkardı. Ağacın yemişini tadınca ikisinin de ut yerleri açıldı. Cennet yapraklarını üstüste koyup örtünmiye başladılar. Çalapları onlara ünledi: "Ben size bu ağacı yasak etmemiş miydim? Ben size Şeytan sizin açıktan açığa düşmanınızdır dememiş miydim?"

Artık onları aldattı. [⁸] Onlar ağacın meyvasını tadınca avret yerleri kendilerine göründü. Cennet yapraklarından kat kat yapıştırıp üzerlerine koymaya koyuldular. Rabbileri ise onlara nida etti: «— Ben size bu ağacı yasak etmedim mi? Şeytan size apaşikâr bir düşmandır demedim mi?»

[8] Veya aldatarak ağaç tarafına sarkıttı veya yüksek yerlerden aşağı indirdi.

Böylece onları kandırarak (yasak ağaca doğru) yöneltti. İkisi ağaçtan tadınca, kötü yerleri kendilerine göründü. Cennet yapraklarından oralarına koymaya başladılar. Rableri onlara, “Ben size o ağaçtan (yemenizi) menetmemiş miydim? Ben size şüphesiz şeytan apaçık düşmanınızdır dememiş miydim?” diye seslendi⁷.

7 Kadim kitaplarda yer alan; şeytanın önce Havva’yı (Kur’an’da adı geçmez), onun da Âdem’i kandırdığı görüşü Kur’an’da mevcut değildir.... Devamı..

Böylece onları aldatarak (makamlarından) düşürdü. Ağaçtan tattıklarında kendilerine ayıp yerleri göründü, cennet yapraklarıyla üzerlerini örtmeye koyuldular. Rableri onlara, “Ben sizi o ağaçtan menetmemiş miydim? Şeytanın size apaçık bir düşman olduğunu söylememiş miydim?” diye seslendi.

Böylece, ikisini de aldatarak yasağı çiğnemelerine sebep oldu ve onları, içinde bulundukları yüce makâmdan aşağıya indirdi. Şöyle ki:
Âdem ile Havvâ, sözü edilen ağacın meyvesini tadar tatmaz, nurdan cennet örtüleri kayboldu ve her ikisine de mahrem yerleri gözüktü, bunun üzerine utanç duygusuna kapılarak, mahrem yerlerini kapatmak için cennet yapraklarıyla üzerlerini örtmeye başladılar.
Derken, Rableri onlara şöyle seslendi: “Ben size o ağacın meyvesini yasaklamamış mıydım? Üstelik şeytanın, sizin apaçık bir düşmanınız olduğunu söylememiş miydim? Niçin emir ve uyarılarımı kulak ardı edip bu perişan hâle düştünüz?
Böylece Âdem ile Havvâ, kıyâmete kadar insanlara musallat olacak baş düşmanları İblîs’le bu ilk karşılaşmalarında imtihânı kaybettiler. Fakat umutsuzluğa düşmediler, kibre kapılmadılar, günahlarını bir başka günahla telâfî yoluna da gitmediler. Aksine, hatâlarını itiraf ederek Rab’lerine yalvardılar:

Böylece aldatarak onları kandırdı.
Ağaç’tan tattıklarında avret yerleri açılıverdi.
Cennet Yaprakları’yla üzerlerini örtmeye koyuldular.
Rabb’leri ikisine de seslendi:
-“Size bu Ağac’ı yasaklamadım mı? ’Şeytan, sizin için açık bir düşmandır’ diye ikinize de demedim mi?”.

Kabara kabara onların önüne düştü. Lakin ağacın meyvesini tadar tatmaz, çırılçıplak ortada kalıverdiler. Anî bir tepkiyle bahçedeki ağaç yapraklarını üzerlerine çekip örtünmeye çalıştılar. Tam o sırada Rab'leri seslendi: " ben size şu ağaca yaklaşmayın demedim mi? şeytan sizin baş düşmanınızdır demedim mi " diye kendilerini azarladı.

Böylece tuzak kurarak onları aldattı. Âdem ve eşi ağacın meyvesini tattıklarında işledikleri suçun farkına vardılar. Allah onlara ağaca yaklaşmayın demişti. Tutuklanıp cezalandırılma korkusuyla oraya buraya kaçmaya başladılar. Gizlenmek görünmemek için ağaçların yaprakların arkasına girdiler. Üzerlerini büyük yapraklarla örtmeye başladılar. Korkularından ne yapacaklarını bilmiyorlardı. Sanki üzerlerine yaprak örttüklerinde Allah onları görmeyecekti. Korkuya, telaşa kapılmış ne yapacaklarını bilmez haldeydiler. Onlara seslendik: “Ben size o ağaca yaklaşmayın demedim mi? Şeytan size apaçık düşmandır demedim mi?”

Onları aldatarak (yasağı işlemeye) sarkıtmış (sevk etmiş)ti. (Yasak) ağacı tattıklarında edep yerleri kendilerine görünmüştü. (Ardından) bahçenin yapraklarından üzerlerine örtmeye başlamışlardı. Rableri onlara “Ben sizi o ağaçtan engellememiş miydim ve size ‘Şeytan, sizin apaçık düşmanınızdır’ dememiş miydim?” diye seslenmişti.

Böylece (şeytan) o ikisini de kandırdı. İkisi birden o ağacın (meyvesinden) tadınca avret yerleri kendilerine görünüverdi. Hemen üzerlerini cennet yapraklarıyla örtmeğe başladılar. Ve Rableri onlara: “Ben ikinize de o ağaca (yaklaşmayı) yasaklamadım mı? Ve şeytanın, ikinize de apaçık bir düşman olduğunu söylemedim mi?” diye seslendi.

Ve böylece onları yanıltıcı düşüncelerle yönlendirdi. Fakat o ikisi, sözü geçen ağacın meyvesinden tadar tadmaz birden çıplaklıklarının farkına vardılar; ve bahçeden topladıkları yapraklarla üzerlerini örtmeye koyuldular. Bunun üzerine Rableri onlara (şöyle) seslendi: “Ben sizi o ağaçtan menedip de, ‘Şeytan sizin gerçekten apaçık düşmanınızdır’ dememiş miydim?”.

Ve onları aldattı böylece onlar yasaklandıkları kötülüğü/günahı işlediler ve yaptıklarının farkına varınca Rableri onlara: “Şeytan sizin apaçık düşmanınızdır dememiş miydim?” diye seslendi. 20/121

İşte böylece onları aldanışa sürükleyecek telkinlerde bulundu. Bunun üzerine onlar o ağaçtan tadar tatmaz cinselliklerinin farkettiler ve başladılar has bahçenin yapraklarıyla üzerlerini örtmeye.[¹¹⁶⁸] Rableri de ikisine birden şöyle seslendi: “Ben ikinizi de o ağaçtan men etmemiş miydim? Ve ben ikinize ‘Kesinlikle şeytan sizin için ayan açık bir düşmandır!’[¹¹⁶⁹] dememiş miydim?”

[1168] Sorumluluğunu unutan insanın cinsel dürtülerinin emrine gireceğinin simgesel bir dille anlatımı. Mücâhid’e göre bu kıssada kullanılan dil sembo... Devamı..

Böylece onları hile ile aldattı, (çünkü Adem ile Havva, hiçbir kimse yalan yere Allah'a yemin etmez sandılar) Ne zaman ki o ağaçtan (meyvesinden) tattılar, ayıp yerleri kendilerine göründü de, onların üzerine cennet yapraklarından yamamaya başladılar. Rableri onlara: "Ben sizi o ağaçtan men etmemiş miydim? Ve şeytan size apaçık bir düşmandır, dememiş miydim?" buyurdu. (bunun üzerine)

Bu sûretle onları aldatarak yasağa sürükledi. Ağaçtan tattıklarında kendilerine avret yerleri göründü. Derhal ayıp yerleini cennet yapraklarıyla örtmeye başladılar. Rab’leri onlara, "Ben size bu ağacı yasaklamadım mı? Şeytan size apaçık bir düşmandır, demedim mi?" diye seslendi.

Artık onları bâtıl sözle aldattı. Vaktâ ki, ağaçtan tadıverdiler. O kapalı avret yerleri kendilerine görünmeğe başladı. Onların üzerine cennetin yapraklarından kat kat örtüverdiler. Ve Rableri ise onlara nidâ etti ki: «Sizi bu ağaçtan nehyetmiş değilmiydim ve size şüphe yok ki şeytan, size apaçık bir düşmandır dememiş mi idim?»

Böylece onları aldatarak mevkilerinden düşürdü. Şöyle ki: O ağacın meyvesini tadar tatmaz, edep yerlerinin açık olduğunu fark ettiler. Derhal, buldukları cennet yapraklarıyla edep yerlerini örtmeye başladılar. Onların Rabbi ise nida edip buyurdu: “Ben sizi o ağaçtan men etmedim mi? Ben şeytanın sizin besbelli düşmanınız olduğunu söylemedim mi? Niçin Beni dinlemediniz de bu perişan duruma düştünüz? ” [20, 121] {KM, Tekvin 3, 7}

Böylece onları aldatarak aşağı sarkıttı, (önceki mevkilerinden indirdi). Ağac(ın meyvasın)ı tadınca çirkin yerleri kendilerine göründü ve cennet yapraklarını üst üste yamayıp üzerlerine örtmeğe başladılar. Rableri onlara ünledi: "Ben sizi o ağaçtan men'etmedim mi ve şeytan size apaçık düşmandır, demedim mi?"

Maksadını gizleyüb dostluk göstererek ve nasîhat idiyor gibi görünerek onları aldatdı ve düşürdi. Vaktâ ki Âdem ve zevcesi o nehy olunan ağaçdan tatdılar, derhâl 'avret yerleri açıldı. Heman cennetin ağaçlarından yapraklar toplayub örtünmeğe başladılar. Ve rableri onlara nidâ ile: "Ben sizi bu ağaçdan nehy itmedim mi? Ve şeytân size âşikâr düşmandır dimedim mi?" buyurdı.

Böylece ikisini de kandırıp değerlerini düşürdü. İkisi de o ağaçtan tadınca açılması hoş olmayacak yerleri gözüktü. Bahçedeki yaprakları üst üste koyup örtünmeye başladılar. Rableri onlara şöyle seslendi: “Size bu ağacı yasak etmedim mi? Demedim mi Şeytan sizin açık düşmanınızdır?”

Böylece onları hile ile aldattı. Ağacın meyvesinden tattıklarında, avret yerleri kendilerine göründü ve oraları cennet yapraklarıyla örtmeye başladılar. Rableri, O ikisine:-Size bu ağacı yasaklamadım mı, şeytan sizin apaçık düşmanınızdır demedim mi? diye seslendi.

Onları böylece kandırarak yerlerinden indirdi. Nihayet ağaçtan tattıklarında, kendilerine çirkin yerleri görünüverdi de Cennet yapraklarıyla örtünmeye çalıştılar. Rableri onlara seslendi: “Ben size bu ağacı yasaklamadım mı? Size demedim mi Şeytan sizin apaçık düşmanınızdır diye?”

Nihayet onları kandırarak aşağı çekti. O ikisi ağaçtan tadınca çirkin yerleri kendilerine açıldı. Bahçenin yapraklarından yamalar yapıp üzerlerine örtmeye başladılar. Rableri onlara seslendi: "Ben size bu ağacı yasaklamadım mı? Ben size, şeytan sizin için açık bir düşmandır demedim mi?"

pes ŧamaġlandurdı ol ikiyi aldamaġ-ıla. pes ol vaķt kim ŧatdı ol iki. aġacı açıldı anlara ud yirleri ol ikisinüñ daħı ŧuraķŧurdı ol iki ulaşdururlar dikerler ol iki üzere uçmaķ yapraġından ya'nį incįr yapraġı daħı ķıġırdı ol ikiye çalabı’sı ol ikinüñ yıġmadum mı siz ikiyi şol aġaçdan daħı eyitmedüm mi siz ikiye bayıķ şeyŧān siz ikiye düşmāndur bellü?”

Pes azdurdı ikisini aldamaġ‐ıla. Pes ḳaçan kim dad iderler aġacı, bellü oldıikisine ‘avretleri, daḫı başladılar bulmaġa ikisi üstlerine cennet yapraḳ‐ la‐rından. Daḫı ḳıġırdı ikisine Tañrıları kim yıġmadum mı sizi ol aġaçdan, daḫıeyit[me]düm mi size kim İblīs sizüñ ikiñüze ulu düşmandur.

Beləliklə, (Şeytan) onları batil sözlərlə aldatdı (onları aldadaraq uca yerlərdən, yüksək mərtəbələrdən aşağı endirdi). (Adəm və Həvva) ağacın meyvəsindən daddıqda ayıb yerləri (gözlərinə) göründü. Onlar Cənnət (ağaclarının) yarpaqlarından (dərib) ayıb yerlərinin üstünü örtməyə başladılar. Rəbbi onlara müraciət edib buyurdu: “Məgər sizə bu ağacı (ağaca yaxınlaşmağı) qadağan etməmişdimmi? Şeytan sizin açıq-aşkar düşməninizdir, deməmişdimmi?”

Thus did he lead them on with guile. And when they tasted of the tree their shame was manifest to them and they began to hide (by heaping) on themselves some of the leaves of the Garden. And their Lord called them, (saying): Did I not forbid you from that tree and tell you: Lo! Satan is an open enemy to you?

So by deceit he brought about their fall: when they tasted of the tree, their shame became manifest to them, and they began to sew together the leaves of the garden over their bodies. And their Lord called unto them: "Did I not forbid you that tree, and tell you that Satan was an avowed enemy unto you?"


Designed by ÖFK
En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir.