Feḣasefnâ bihi vebidârihi-l-arda femâ kâne lehu min fi-etin yensurûnehu min dûni(A)llâhi vemâ kâne mine-lmuntasirîn(e)
Derken onu da, sarayını da yere geçirdik, Allah'tan başka ona yardım edecek bir topluluğa sahip değildi ve kendisinin de kendisine bir yardımı dokunamadı.
Nihayet Biz onu (Karun’u) da, konağını (ve hazine sandıklarını) da yerin dibine geçirdik. Böylece Allah’a karşı ona yardım edecek bir taraftarı olmamış (olanlar da fayda vermemişti). Ve o, kendi kendine yardım edebileceklerden olan (bir kişi) de değildi.
Ve sonunda Kârûn'u da, sarayını da yerin dibine geçirdik. O'na Allah'a karşı yardım edecek bir kimse bulunmadı. Kendisinin de, kendisine bir yardımı dokunamadı.
Nihayet, onu da, konağını, hazinelerini ve yurdunu da yerin dibine geçirdik. Artık Allah'ın dışında, kulları durumundakilerden, kendisine yardım edecek avanesi olmadığı gibi, o kendini savunup kurtarabilecek kimselerden de değildi.
Sonunda onu da, konağını da yerin dibine geçirdik. Artık Allah'a karşı ona yardım edecek bir topluluğu olmadı, kendi kendine yardım edebileceklerden de değildi.
Sonunda onu da, konağını da yerin dibine geçirdik. Böylece Allah'a karşı ona yardım edecek bir topluluğu olmadı. Ve o, kendi kendine yardım edebileceklerden de değildi.
Nihayet Karûn'u, hem de sarayı ile yere geçirdik. Artık Allah'a karşı kendisine yardım edecek bir cemaatı yoktu onun. Allah'ın azabından kendini kurtarıcılardan da olmadı.
Nihayet Biz, onu da evini de yere batırdık. Allah’tan başka, ona yardım edecek bir cemaati olmadı. Kendi kendine de yardım edemedi. (Kendi imkânları da ona bir fayda vermedi.)
Nihayet biz, onu da, sarayını da yerin dibine geçirdik. Allah'a karşı ona yardım edebilecek yandaşları da yoktu; o, kendini kurtarabilecek kimselerden de değildi.
Hem Karun'u, hem de köşkünü yere batırdık, Allahtan özge, hiç kimseler de yardım etmedi, öç dahi alamadı
Sonunda (yaptıkları yüzünden) biz onu da sarayını da yerin dibine geçirdik. Allah'a karşı ona yardım edebilecek bir topluluk da olmadı (ve olamazdı da). O, kendisini kurtarabilecek durumda da değildi (zaten).
Kârun ve sarayı yere geçsün diyu emr itdik. Allâh’a karşu ânı kesretli âdemleri kurtaramadı, hiç bir imdâda nâil olamadı.
Sonunda, onu da, sarayını da yerin dibine geçirdik. Allah'a karşı ona yardım edebilecek kimsesi de yoktu; kendini kurtarabilecek kimselerden de değildi.
Sonunda onu da, sarayını da yerin dibine batırdık. Allah’a karşı ona yardım edebilecek adamları da yoktu. Kendisini savunup kurtarabileceklerden de değildi!
Sonunda biz onu ve evini barkını yerin dibine geçirdik. Artık Allah’a karşı ona yardım edecek adamları olmadığı gibi, kendi kendini kurtarabilecek durumda da değildi.
Nihayet biz, onu da, sarayını da yerin dibine geçirdik. Artık Allah'a karşı kendisine yardım edecek avanesi olmadığı gibi, o, kendini savunup kurtarabilecek kimselerden de değildi.
Onu eviyle birlikte yerin dibine geçirdik. ALLAH'ın dışında kendisine yardım edecek bir bölüğü yoktu; kazananlardan olmadı.
Derken biz onu da, sarayını da yerin dibine geçirdik. Artık Allah'a karşı kendisine yardım edecek taraftarları olmadığı gibi, o, kendini savunup kurtarabilecek kimselerden de değildi.
Derken biz onu hem de sarayı ile yere geçiriverdik o vakıt Allaha karşı yardımına gelecek tarafdarları da olmadı, kendini kurtaracaklardan da değildi
Sonunda (yaptıkları yüzünden), biz onu (Kârûn’u) da sarayını da yerin dibine batırdık. Allah’ (ın azabın) a karşı ona yardım edebilecek bir topluluk olmadığı gibi, o, kendi kendine de yardım edemedi.
Sonra, onu ve yurdunu yerin dibine geçirdik. Allah'a karşı kendisine yardım edecek bir taraftar da olmadı. Yardım edilenlerden de olmadı.
Nihayet biz onu da, sarayını da yere geçiriverdik. Artık Allaha karşı kendisine yardım edecek hiçbir cemâati da yokdu onun. Bizzat kendisini müdâfaa edebileceklerden de değildi o.
Sonunda onu da konağını da yerin dibine geçirdik. Allah’tan başka ona yardım edecek yandaşları da yoktu. O, kendine dahi yardım edemedi.
Nihâyet, onu da sarayını da yere geçiriverdik;(2) artık Allah'a karşı ona yardım edecek bir topluluk da olmadı. Kendi kendini kurtarabilecek kimselerden de değildi.
Sonunda (yaptıkları yüzünden) biz onu da sarayını da (şiddetli bir depremle) yere geçirdik (yerle bir ettik). Artık (zatım olan) Allah’ın dışında ona yardım edebilecek bir topluluk da olmadı (ve olamazdı da). O, kendisini kurtarabilecek durumda da değildi.*
Karun’u ve evini yerin dibine batırdığımızda ona, Allah’dan başka yardım eden hiçbir gurup olmadı. Zaten Karun da (yaptıklarından dolayı) yardım alanlardan olmadı.
Sonunda onu da sarayını da yerin dibine geçirdik. Artık Allah’a karşı onun yardımına koşacak kimsesi de yoktu. O da kendi kendisini kurtarabilecek bir kimse değildi.
Sonunda onu da konağını da yerin dibine geçirdik. Böylece Allah'a karşı ona yardım edecek bir topluluğu olmadı ve o, kendi kendine yardım edebileceklerden de değildi.
Karun, bir süre daha lüks ve refah içinde hayat sürdü fakat sonunda, hem kendisini hem de o görkemli sarayını helâk edip yerin dibine geçirdik! Öyle ki, ne o güçlü kuvvetli orduları ve adamları onu Allah’a karşı koruyabildi, ne de kendi kendini bu acıklı sondan kurtarabildi!
Onu ve sarayını Yer’in dibine geçirdik. Allah’tan başka yardım edecek hiçbir destekçi olmadı. Kendisini Kurtaracaklar’dan da değildi.
Sonunda Kârûn'u da sarayını da toprağın derinliklerine gömdük. Hattâ ölürken yine Allah'tan başka elinden tutacak kimsesi olmadı. Kendi çabasıyla kurtulacak takati de yoktu.
Nihayet biz Karun’u da evini de yerle bir ettik! Allah’a karşı Karun’a yardım edecek hiçbir topluluk çıkmadı. Kendi kendini savunup kurtulabilecek insanlardan da değildi.
Sonunda biz onu da evini de yerin dibine geçirmiştik. Allah’a karşı kendisine yardım edecek grubu (kimsesi) de yoktu; kendini kurtarabileceklerden de değildi.
Sonunda Biz onu da sarayını da yerin dibine geçirdik. Onun Allah’ın dışında kendisine yardım edebilecek kimsesi olmadığı gibi o, kendisini (bile) kurtarabileceklerden değildi.
Ve sonunda onu da, evini barkını da yere batırdık: öyle ki, Allah’a karşı hiçbir şey, hiç kimse onun yardımına yetişmedi; ⁹¹ pek tabii, kendi kendine yardım edebilecek durumda da değildi.
Sonunda biz de onu, köşk ve saraylarıyla birlikte yerin dibine geçirdik. Artık Allah’tan başka kimse ona yardım edemezdi, edemedi de, kurtulmak için de elinden hiçbir şey gelmiyordu. 22/45, 44/25
Nihayet onu da, evini barkını da yerin dibine geçirdik.[³⁴⁵⁸] Artık Allah’a karşı kendisine yardım edecek bir topluluk da yoktu; kendisi de, yardımı hak edenlerden biri olmadı.
Sonunda onu da, sarayını da yerin dibine geçirdik, artık Allah'a karşı kendisine yardım edecek hiçbir kimsesi yoktu, bizzat kendisini (helâk olmaktan) koruyabilecek bir güce de sahip değildi.
Derken onu konağı ile beraber yere geçirdik. Ve ona Allah'dan başka yardım eder bir cemaat bulunmadı ve kendisine yardım edeceklerden olmadı.
Derken Biz onu da, sarayını da yerin dibine geçiriverdik. Ne yardımcıları Allah'a karşı kendisine yardım edip, onu kurtarabildi, ne de kendi kendisini savunabildi. Krş. KM, Sayılar, 16
Nihayet onu da, evini barkını da yere batırdık. Allah'a karşı ona yardım edecek bir topluluğu olmadı. Kendi kendini (savunup) kurtaranlardan da değildi.
Kârûn'ı malıyla ve hânesiyle berâber yere batırdık. Ona, Allâh'ın bu 'azâbına karşı yardım idecek bir tâife olmadı. O da kendine yardım idicilerden değildi.
Nihayet onu, yeriyle yurduyla birlikte batırdık. Allah’tan başka ona yardımcı olacak bir ekip ortaya çıkmadı. Herhangi bir yardım da görmedi.
Karun'u da, sarayını da yerin dibine geçirdik. O'na, Allah'a karşı yardım edecek kimse de yoktu. Kendi kendini de kurtaramadı.
Sonra Biz onu da, sarayını da yerin dibine geçirdik. Artık ne Allah'a karşı ona yardım eden bir topluluk vardı, ne de o kendisine yardım edecek haldeydi.
Nihayet, Karun'u da sarayını da yere geçirdik. Allah'a karşı kendisine yardım edecek yandaşları da yoktu. Kendi kendisine yardım edebileceklerden de değildi.
Bas, Biz uni ham, joylarini ham yerga yuttirdik. Keyin uning uchun Allohdan o‘zga yordam beradigan biror jamoa ham bo‘lmadi va o‘zi ham nusratga erishuvchilardan bo‘lmadi.
pes yire ķoyduķ anı daħı sarāyını yire. pes olmadı anuñ bölük ādemį kim yardım-ide aña Tañrı 'aźābı ileyinde daħı olmadı girü ŧurıcılardan ya'nį 'aźābdan.
Pes yire geçürdük Ḳārūnı, Ḳārūnuñ evini daḫı. Pes aña bulunmadı bircemā‘at ki yardım idüp anı ḳurtaralar Tañrı ‘aẕābından. Manṣūrlardan daḫıolmadı.
Nəhayət, (Musanın duasını qəbul buyurub bir zəlzələ nəticəsində) onu (Qarunu) sarayı ilə birlikdə yerə gömdük. Allaha qarşı ona yardım edə biləcək (Allahın əzabından onu qurtaracaq) bir camaat da yox idi. O özü də özünə heç bir kömək edə bilmədi. (Bu qədər cah-calalın, dəbdəbənin müqabilində nə özü, nə də başqası Allahın əzabını ondan dəf etməyə qadir olmadı. Allahın əzab vermək istədiyi bir kimsəni Allahın Özündən başqa o əzabdan heç kəs qurtara bilməz!)
So We caused the earth to swallow him and his dwelling place. Then he had no host to help him against Allah, nor was he of those who can save themselves.
Then We caused the earth(3411) to swallow up him and his house; and he had not (the least little) party to help him against Allah, nor could he defend himself.
| Designed by ÖFK En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir. |