فَلَمَّا قَضَيْنَا عَلَيْهِ الْمَوْتَ مَا دَلَّهُمْ عَلٰى مَوْتِه۪ٓ اِلَّا دَٓابَّةُ الْاَرْضِ تَأْكُلُ مِنْسَاَتَهُۚ فَلَمَّا خَرَّ تَبَيَّنَتِ الْجِنُّ اَنْ لَوْ كَانُوا يَعْلَمُونَ الْغَيْبَ مَا لَبِثُوا فِي الْعَذَابِ الْمُه۪ينِ
Türkçe Transcript
Felemmâ kadaynâ ‘aleyhi-lmevte mâ dellehum ‘alâ mevtihi illâ dâbbetu-l-ardi te/kulu minseeteh(u)(s) felemmâ ḣarra tebeyyeneti-lcinnu en lev kânû ya’lemûne-lġaybe mâ lebiśû fî-l’ażâbi-lmuhîn(i)
Abdulbaki Gölpınarlı Meali
Mukadder ölümünü hükmettiğimiz zaman da sopasını yiyen kurttan başka hiçbir mahluk, öldüğünü bildirmedi onlara; yere yıkılınca anlaşıldı ki cinler, gizli olan şeyleri bilselerdi aşağılatıcı azap içinde kalıp durmazlardı.Hz. Süleyman'ın, sopasına dayanmış olduğu halde vefat ettiği, kurt, sopayı yiyince sopanın kırılarak kendisinin yere düştüğü anlatılmaktadır. O zamana kadar kendisini hayatta sananlar, ağır ve yorucu olan işlerine devam etmişlerdi.
Abdullah-Ahmet Akgül Meali
Vaktâki onun ölümüne karar verdiğimiz zaman, (vefat ettiği halde, asasına dayalı olarak günlerce ayakta tutulan Hz. Süleyman’ın) ölümünü onlara (cinn takımına, ancak) asasını yemekte olan bir ağaç kurdu fark ettirmişti. (Hz. Süleyman’ın dayandığı değnek kırılıp yere düşünceye kadar, cinnler onun öldüğünü anlamamışlardı.) Artık o, yere yıkılıp-düşünce, açıkça ortaya çıktı ki, şayet cinnler gaybı bilmiş olsalardı böylesine aşağılayıcı bir azap içinde kalıp (bu utancı yaşayıp) durmazlardı.
Abdullah Parlıyan Meali
Süleyman peygamber de ölümü mutlaka tadacaktı; fakat biz O'nun ölümüne hükmettiğimiz zaman, asasını kemiren kurttan başka, öldüğünü gösteren bir işaret yoktu. Süleyman'ın cesedi yıkılınca, açıkca ortaya çıktı ki, eğer cinler gaybı yani kavrayışlarının ötesindeki gerçeği bilmiş olsalardı, kendilerini hor ve zelil kılan, o meşakkatli iş içinde kalıp çalışmazlardı.
Ahmet Tekin Meali
Süleyman'ın ölümüne karar verip, icra ettiğimiz zaman, cinlere onun ölümünü sezdiren olmadı. Yalnız ağaç kurdu, Süleyman'ın dayandığı asâsını yiyordu. Asânın yenmesi sonucu, Süleyman yere yıkılınca, cinler aldatıldıklarını öğrendiler. Eğer cinler bilgi alanları ötesini, gaybı bilmiş olsalardı, o zillet içinde bırakan, alçaltıcı ruhi cezaya, mahkûmiyete benzeyen ameleliğe devam etmezlerdi.
Ahmet Varol Meali
Süleyman'ın ölümüne hükmettiğimizde, onun ölümünü, bastonunu yiyen ağaç kurdundan başka onlara gösteren olmadı. Böylece o yere yıkılınca, anlaşıldı ki cinler eğer gaybı biliyor olsalardı aşağılayıcı azabın içinde kalmazlardı.
Ali Bulaç Meali
Böylece onun (Süleymanın) ölümüne karar verdiğimiz zaman, ölümünü, onlara, asasını yemekte olan bir ağaç kurdundan başkası haber vermedi. Artık o, yere yıkılıp-düşünce, açıkca ortaya çıktı ki, şayet cinler gaybı bilmiş olsalardı böylesine aşağılanıcı bir azab içinde kalıp-yaşamazlardı.
Ali Fikri Yavuz Meali
Vakta ki Süleyman'a ölümü hükmettik (de bir yıl kadar ölü olarak değneğine dayalı kaldı). Ölümüne işaret eden (bir alâmet) olmadı, ancak bir güve böceği değneğini yiyordu. (Böceğin değneği yemesi sebebiyle) Süleyman yere düşünce, anlaşıldı ki, eğer cinler gaybi (Süleyman'ın ölümünü) bilmiş olsalardı o zilletli azab içinde bekleyib durmazlardı, (inşasına memur edilib de bir yılda zahmetle ikmal ettikleri Beytü'l-Makdis'i inşa etmezlerdi).
Bahaeddin Sağlam Meali
Süleyman’ın ölümünü gerçekleştirdiğimiz zaman, asasını yiyen yer kurtçuğundan başka bir şey, onun öldüğünü onlara göstermiş olmadı. O, bu şekilde yere yıkılınca, cinler anladılar ki, eğer gaybı bilmiş olsalardı, o küçük düşürücü azap içinde kalmazlardı.
Bayraktar Bayraklı Meali
Süleyman'ın ölümüne hükmedince, cinlere onun ölümünü ancak değneğini yiyen ağaç kurdu gösterdi. Süleyman yıkılınca anlaşıldı ki, eğer cinler gaybı bilselerdi, o alçaltıcı/ağır işte çalışmayı sürdürmezlerdi.
Besim Atalay Meali (1965)
Biz ona, ölümü hükmeyleyince, ancak onun öldüğünü değneğini yiyen kurt, onlara göstermişti; o yere düştüğünde, anlaşıldı ki cinler belirsizi bilselerdi, horlayıcı azaba katlanmış olmazlardı
Cemal Külünkoğlu Meali
Sonra onun (Süleyman'ın) ölümüne hükmettiğimiz zaman, onun ölümünü onlara ancak değneğini yemekte olan bir ağaç kurdu gösterdi. Artık o, yere yıkılıp düşünce, açıkça ortaya çıktı ki, şayet cinler gaybı bilmiş olsalardı böylesine aşağılanıcı bir azap içinde kalıp yaşamazlardı.Ayette, cinler için kullanılan “aşağılayıcı azap içinde kalmamış olacaklardı” söylemi, kendi istekleri olmadan zor işlerde çalıştırıldıkları ve bu nedenle kendilerini aşağılanmış ve küçük düşürülmüş olarak gördükleri için kullanılmıştır. Yoksa onların yaptığı iş onları aşağılayıcı ve küçük düşürücü bir iş değildi. Cinler, Hz. Süleyman’ın ölümünü anlamadıkları için çalışmaya devam etmişlerdi. Ağaç kurdunun değneği yemesi ve değneğin kırılması sebebiyle Süleyman yere düşünce, anlaşıldı ki, eğer cinler Hz. Süleyman’ın öldüğünü bilmiş olsalardı o yorucu çalışmaya devam etmezlerdi. Ayetten de anlaşılıyor ki; Hz. Süleyman’ın öldüğünü bilemeyen cinler asla gaybı bilemezler.
Cemil Said (1924)
Vefât itmesini takdîr iylediğimiz vakit en evvel yerde sürinen bir ağaç kurdı haber almış ve ânın ’asâsını kemirmiş idi. Yere düşünce cinler keyfiyet-i vefâtdan haberdâr oldılar. Eğer evvelce bu sırrı keşf ide idiler o kadar zamân bu zahmetlere katlanmazlardı.
Diyanet İşleri Meali (Eski)
Süleyman'ın ölümüne hükmettiğimiz zaman, ancak değneğini yiyen kurt onun ölümünü cinlere farkettirdi. O, ölü olarak yere düşünce, ortaya çıktı ki, şayet cinler görülmeyeni bilmiş olsalardı alçak düşüren bir azap içinde kalmazlardı.
Diyanet İşleri Meali (Yeni)
Süleyman’ın ölümüne hükmettiğimiz zaman, onun ölümünü onlara ancak değneğini yemekte olan bir kurt gösterdi. Süleyman’ın cesedi yıkılınca cinler anladılar ki, eğer gaybı bilmiş olsalardı aşağılayıcı azap içinde kalmamış olacaklardı.
Kur'an Yolu (Diyanet İşleri)
Süleyman’ın ölümüne hükmettiğimizde, öldüğünü, ancak asâsını kemiren ağaç kurdu göstermişti. Süleyman’ın cesedi yere yıkılınca ortaya çıktı ki, eğer cinler gaybı bilmiş olsalardı o aşağılayıcı eziyete katlanıp durmazlardı.
Diyanet Vakfı Meali
Süleyman'ın ölümüne hükmettiğimiz zaman, onun öldüğünü, ancak değneğini yiyen bir ağaç kurdu gösterdi. (Sonunda yere) yıkılınca anlaşıldı ki cinler gaybı bilselerdi, o küçük düşürücü azap içinde kalmazlardı.   Süleyman (a.s.) irtihal edince, nâşının uzun süre asasına dayanarak ayakta kaldığı anlaşılmaktadır. Cinler için «küçük düşürücü azap» tabiri, güç işlerde çalıştıkları için kullanılmıştır. Hz. Süleyman’ın ölümünü anlamadıkları için hayatında olduğu gibi, yorucu işlere ölümünden sonra da bir süre daha devam etmişlerdi. Buradan cinlerin gaybı bilmediği anlaşılmaktadır.
Edip Yüksel Meali
Ölümüne hükmettiğimiz zaman, onlara onun ölmüş olduğunu, ancak değneğini yiyen bir yer yaratığı gösterdi. Yıkıldığı zaman cinler gerçeği farketti: Görülmeyeni bilselerdi o küçültücü zor işe devam etmezlerdi.
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
Ne zaman ki Süleyman'a ölümü hükmettik, cinlere onun ölümünü sezdiren olmadı. Yalnız bir güve böceği yere dayandığı asâsını yiyordu. Bu sebeple Süleyman yere yıkılınca ortaya çıktı ki, cinler eğer gaybı bilir olsalar o zilletli azab içinde bekleyip durmazlardı.
Elmalılı Meali (Orijinal)
Sonra vaktâ ki ona ölümü hukmettik, onlara onun ölümünü sezdiren olmadı, yalnız bir güve böceği (Arza) dayandığı asasını yiyordu, bu sebeble yıkıldığı zaman tebeyyün etti ki Cinler eğer gaybi bilir olsalar o zilleti azâb içinde bekleyib durmazlardı
Emrah Demiryent Meali
Onun (Süleymân’ın) ölümüne hükmettiğimiz zaman, onun öldüğünü (cinlere) ancak (dayandığı) asasını, (iznimizle) yiyen bir ağaç kurdu gösterdi. (Süleymân vefatından sonra asaya dayanmış bir şekilde, öylece kaldı. Kurdun kemirip iyice çürüttüğü asa kırılıp da Süleymân) yere düşünce (“Cinler her şeyi bilir” diyen bazı insanlar tarafından) anlaşıldı ki, eğer cinler gaybı bilmiş olsalardı, (gözlerinin önünde duran Süleymân’ın, öldüğünü bilirlerdi de) bu alçaltıcı azap içinde kalmazlardı.
Erhan Aktaş Meali
Onun ölümünü gerçekleştirdiğimiz zaman; ölümünü, “minsee”yi¹ kemiren “debbetularz”dan² başka bir şey ortaya çıkarmadı. Yere kapandığında ortaya çıktı ki; cinler o gaybı³ bilselerdi, o alçaltıcı azap⁴ içinde kalmazlardı.1- Ahşap oturak, bir şeyin kendisi ile geriye itildiği değnek. 
2- Yer kurdu. 
3- Süleyman\ın ölmüş olduğunun bilgisini. 
4- Ağır işçilik koşullarında çalışma zorunluluğu.
Hasan Basri Çantay Meali
Sonra biz ona ölüm hükmünü infaz edince (dayandığı) asaasını yemekde olan ağaç kurdundan başka bir şey bunun ölümünü onlara göstermedi. Bu suretle yere kapanıb yıkıldığı zaman besbelli oldu ki eğer cinler ğaybı bilmiş olsalardı öyle horlayıcı bir azâb içinde kalıb durmazlardı.
Haydar Öztürk-Serkan Yılmaz Meali
Süleyman’ın ölümüne karar verdiğimiz zaman, onun ölümünü onlara asasını yemekte olan bir ağaç kurdu gösterdi. O, yere yıkılıp düşünce açıkça ortaya çıktı ki şayet cinler gaybı bilmiş olsalardı böylesine alçaltıcı bir azap içinde kalmazlardı.[72/26]
Hayrat Neşriyat Meali
Artık onun (Süleymân'ın) ölümüne hükmettiğimiz zaman, onlara (Süleymân'ın)ölümünü ancak asâsından yemekte olan dabbetü'l-arz (bir ağaç kurdu) fark ettirdi. Bunun üzerine (Süleymân) yere yıkılınca, (onun ölümünü ancak bu şekilde anlamalarıyla) cinler için açıkça belli oldu ki, eğer gaybı biliyor olsalardı (o öldüğü hâlde), o aşağılayıcı azâb içinde kalmazlardı.
İhsan Aktaş Meali
Onun (Süleyman’ın) ölümüne hükmettiğimiz zaman onlara (emrinde çalışanlara) onun öldüğünü, ancak değneğini (saltanatını) yiyen (yıkan) yeryüzü canlısından başka hiçbir şey delâlet etmedi (sebep olmadı). Yıkıldığı zaman cinler (emrinde çalışan görülmeyen güçler) anlamış oldular ki, eğer gaybı (kavrayışlarının ötesindeki gerçeği) bilmiş olsalardı, o aşağılayıcı (ağır işçilik koşullarında çalışma zorunluluğu ve hizmetçilik) azabı içinde (sıkıntıyla) kalmaya devam etmezlerdi.*  (*) Hz. Süleyman’a (a.s.) vâris olan oğlu, maddi eğlencelere düşkün birisi ve adeta dünya kurdu idi. Onun için Hz. Süleyman’ın (a.s.) ölümünden sonra, dağlarda yaşayan kavimler isyan ettiler ve böylece devletin nizamı da yıkılıp yok oldu. (Ayrıca bkz. 38:34, Kitab-ı Mukaddes; I Kırallar; Bap12) M. Celal Şems Meal Açıklaması) Yine son dönem müelliflerden Ömer Rıza Doğrul’a ait Tevrat bağlamlı tarihsel nitelikli mufassallaştırma, bize göre ideal bir mufassallaştırmadır. “Ömer Rıza Doğrul’a göre Süleyman’ın dayandığı değnek, onun saltanatıdır. Değneğini kemiren kurt da oğlunun idaresizliği ve zaafıdır. Cinler de Süleyman’ın, buyruğu altına aldığı isyancı kabilelerdi. Süleyman’ın ölümünden sonra onun saltanatına musallat olan oğlu Rehoboam, sefahate ve zevke daldığından onun saltanatını kemirdi, çürüttü. Sonunda İsrailoğullarına hizmet eden, boyun eğen kabileler, artık onlara boyun eğmediler. Rehoboam’ın elinde sadece bir kabile kaldı. On bir kabile onun elinden çıktı, mülkü dağıldı. Kaynak: (Hz. Süleyman Kıssasının Kur’an Perspektifinde Mufassallaştırılması - Cengiz Duman -30-Ömer Rıza Doğrul, Tanrı Buyruğu, C. II, s. 676. Süleyman Ateş, Yüce Kur’an’ın Çağdaş Tefsiri, C. VII, s. 244. 31) “O halde baston, kurulu saltanata, kırılması ise o saltanatın yıkılmasına; ağaç kurdu, Süleyman Peygamberin yerine geçen oğlunun beceriksizliğine işarettir ki bu, sözü edilen konuda çok nefis bir benzetmedir. Nitekim İsrailoğullarının Davud (a) ile Süleyman (a) döneminde başlayan altın çağı, Süleyman Peygamberin (a) vefatıyla gerileme devrine girmiş ve çok sürmeden baş aşağı gelmiştir.” (Celal Yıldırım, İlmin Işığında Asrın Kur’an Tefsiri, C. X, s. 4934) Ayrıca dil/Edebiyat uzmanları, dünyadaki tüm dillerde sanatsal/ müteşabih anlatımlar bulunduğunu dile getirmektedir. O nedenle bir ibarede sözcüklerin hakikat anlamlarının kabul edilmesine bir mania /engel olduğu zaman o sözcüklerin sanatsal anlamları, yani metafor, mecaz, kinaye gibi ikincil anlamları dikkate alınır. Bu ayette de böyle olmalıdır. Bu sanatsal anlatım doğrultusunda, Süleyman peygamberin asası onun hükümdarlığını; asayı yiyen kurt ise Süleyman peygamberin hükümdarlığını [ülkesini] parçalayan dirayetsiz, basiretsiz oğlu [halefi] Rehoboam’ı simgeler. Tarihi kayıtlara göre, Süleyman’ın oğlu Rehoboam zevk ve sefaya dalıp bilgili ve tecrübeli danışmanlarını dinlememiş, kendisi gibi eğlence düşkünü arkadaşlarına uymuştu. İşte, Süleyman’ın (as) saltanatı, mülkü, devleti bu yüzden yıkılmıştı… Ayetteki anlatımın mecaz olduğunu daha iyi anlayabilmek için mevcut meallerdeki anlamlar esas alınarak şu sorular sorulabilir: * Bir böcek bir değneği ne kadar sürede kemirebilir? Bu süre içerisinde bir insanın yeme, içme, uyuma ve diğer zaruri ihtiyaçlarını gidermesi nasıl mümkün olabilir? Hz. Süleyman’ın asası üzerindeki ölümü günlerce, aylarca veya bir sene fark edilmemesi mümkün mü? * Ölmüş bir adamın günlerce kokmadan beklemesi mümkün müdür? Görüldüğü gibi, ayet zahir anlamıyla değerlendirildiğinde ister istemez akla bu tür sorular gelmektedir. Bütün bu soruların bizi götürüp bırakacağı yer, “Yoksa ayette müteşabih bir ifade, mecaz ve kinayeli bir anlatım mı var?” sorusudur. (Tebyin-ül - Kuran) Dolayısıyla ağaç kurdunun Hz. Süleyman’ın oğlunun ehil olmayışına, değneğin Hz. Süleyman’ın güç ve kudretine, vücudunun yere düşüşünün ise krallığının yıkılışına delalet ettiğini savunan yorum Yüce Allah’ın insana bahşettiği  en büyük nimet olan akıl ve mantığa da en uygun olanıdır. Zaten Kur’an’da birçok müteşabih, mecaz ve kinayeler mevcuttur. İşte burada da bu durum söz konusu olabilir. Bkz: https:// kurankissalarininsistematigi. wordpress.com/2013/12/03/8-bolum-hz-suleyman-peygamber-ve-hudhud/14. Ayrıca Kur’an-ı Kerim’in bu ayeti üzerinde müfessirlerin birçok yorumları vardır. Bu yorumların birçoğu akıldan uzaktır. Bunların en mantığa yakın olanı, Abdulvehhab Neccâr’ın rivayet ettiği görüştür. Bu rivayete göre: Süleyman (a) öldü. Ölümü, insanlar tarafından bilindiği halde cinlere kapalı kaldı. Gömüldü, işi bitti ve oğlu hükümdarlığı üstlendi. Cinler, Tedmur gibi uzak yerlerde bulunuyorlar, işten usanmıyorlar, Süleyman (a)’ın cezalandırmasından korkarak çalışmaya devam ediyorlardı. Biraz zaman geçtikten sonra cinlerden biri onun öldüğünü anladı. Çünkü bastonun yere atılmış olduğunu gördü. Bastonu kaldırdı, bir de ne görsün, ağaç kurdu bastonu yemiş. Ağaç kurdunun bastonu yemesinden şu neticeye vardı: Süleyman (a), bu bastonu uzun zamandan beri bırakmıştır. Onu terk etmesi; ya ölümden veya başka bir hastalıktan olacaktır. Durumu araştırdı ve Süleyman (a)’ın öldüğünü anladı. Keyfiyeti cinlere haber verdi. Onlar da şunu kesinlikle anladılar: Şayet gaybı bilselerdi uzun zaman horlayıcı azap içerisinde beklemeyeceklerdi.” Kaynak: (Afif Abdülfettah Tabbâra, A.g.e., s.371. Bkz: Hz. Süleyman Kıssanın Kur’an Perspektifinde Mufassallaştırılması - Cengiz Duman) Ayrıca aşağıdaki tefsir metninde de belirtildiği gibi (دابة) insan dahil her canlı için de kullanılabilir. (الله اعلم) 
يقول المفسرون : إن الجن الذين كانوا يعملون لسليمان قالوا للإنس بأنهم يعلمون الغيب فأراد اللّه تعالى أن يُرِيَ العباد كذبهم في هذه الدعوى فقضى اللّه الموت على سليمان عليه السلام, واتَّكأ على عصاه ومات على هذه الحال  فصار الجن إذا مروا به وهو متكئ عليها, ظنوه حيا, وهابوه فغدوا على عملهم كذلك سنة كاملة على ما قيل, حتى سلط الله دابة الأرض على عصاه, فأكلتها فسقط سليمان عليه السلام وتفرقت الشياطين وتبينت الإنس أن الجن لا يعلمون الغيب الخ هناك العديد من التساؤلات حول ما تقوله الرواية: تعلم الغيب هل هذا التفسير مقبول عقليا ومنطقيا اين كان سليمان بالضبط حين مات هل كان داخل قصره ..أم في حديقته...أم في مكان ما خارج القصر؟ وما الذي كان يفعله ولماذا لم يلاحظ أحد أنه ميت؟ أين كان حرسه وخدمه وحاشيتة ووزرائه وقادته وأهله حين مات سليمان لماذا لم يلاحظ من كان معه او حوله أنه ميت و متكأ على 
عصاه لفترة طويله دون حراك ودون طعام وشراب ونوم؟ لماذا لم يحاول أي شخص ممن هم حوله أن يقترب منه ويحدثه..؟ الذي يبدوا ان هذه الرواية ليست منطقية تماما ولا يمكن تخيلها لأنه وبكل بساطه لو كان سليمان متكئا   .على عصاه ويراه الجميع ومات وهو على هذه الحال فإن الجميع سيلاحظ أن سليمان ساكنا دون حراك طوال الوقت ليلا ونهارا لا يأكل ولا يشرب ولا يأمر ولا يطلب أي شيئ.أالذي دلهم على موته دابة الأرض كيف دلتهم؟ كلت منسأته... وعلم الجميع بموته كيف يمكن أن يموت سليمان ويظل ميتا لفترة طويلة دون أن يعرف أحد بذلك؟ ... (قصص القرآن بدون خرافات)  والرأى عندنا، أن الدابة، كل ما دبّ على الأرض.. وهذا ما يشير إليه قوله تعالى «وَما مِنْ دَابَّةٍ فِي الْأَرْضِ إِلَّا عَلَى اللَّهِ رِزْقُها» فكل ما دبّ على الأرض، من إنسان وحيوان، فهو دابة، وكونها فى الأرض، أو على الأرض، لا يغير من الأمر شيئا، (ص832  التفسير القرآني للقرآن) 
 
İlyas Yorulmaz Meali
Biz Süleyman’a ölüm hükmünü verdiğimizde, Allah onun ölümünü çevresindekilere belirtecek işaret bırakmadı. Ancak Süleyman’ın dayandığı değneği yiyen bir yer canlısı (ağaç kurdu) dayandığı değneğin içini boşalttığında, dayanak kırılıp Süleyman yere düşürünce, öldüğü ortaya çıktı. Eğer o yabancı çalışan güçler gaybı bilmiş olsalardı, o alçaltıcı azap (kölelik) içinde kalmazlardı.
İsmayıl Hakkı Baltacıoğlu
Biz Süleyman’a ölümü yasayınca onlara öldüğünü değneğini yiyip bitiren bir ağaç kurdundan başka gösteren olmadı. İşte değneği kırılıp da Süleyman yere yıkılınca cinlerin görünmezi bilmedikleri artık belli olmuştu. Eğer bunu bilmiş olsalardı bu kadar ezici sıkıntıya katlanmıyacakalardı.
İsmail Hakkı İzmirli
Vaktaki Süleyman/a ölümü hükmettik. Onlara Süleyman/ın öldüğünü ancak dayandığı değneği yiyen ağaç kurdu anlatmıştı. Değnek kırılıp Süleyman/ın cesedi yıkılınca cinlere gaybi bilmedikleri belli oldu. Çünkü gaybi bilselerdi kendilerini hor kılıcı bir zahmette [⁶] kalmayacaklardı [⁷].[6] Hazret-i Süleyman'ı henüz 'diri zannederek amel-i şâkkada, mecburen orada kalmada.
[7] Yahut periler gaybi bilselerdi... Zahmette kalmaya. Gaklarını anlamış olurlardı.
İsmail Yakıt
Nihayet Süleyman’ın ölümüne hükmettiğimiz zaman, onun ölümünü onlara ancak değneğini kemirmekte olan bir ağaç kurdu [dabbetu’l-arz] gösterdi.⁹ O yere yıkılınca cinler için şu gerçek ortaya çıktı: Eğer onlar algılanamayan gerçeği [ğayb] bilselerdi¹⁰ o alçaltıcı [muhîn] azap içinde kalmazlardı.9 Süleyman’ın devlet yönetimindeki disiplini ve kuralları onun başarılı yönetiminin dayanağı idi. Ancak oğlu, babasının yolundan gitmeyerek bu kuralları ve disiplini bozdu. Böylece devlet içinden çürümeye başladı. Yani bir ağaç kurdu ile sembolize edilen bu çürümeyi zamanında göremediler.
10 Cinler gaybı bilmedikleri için, Süleyman’ın oğlunun ülkeyi nasıl yöneteceği ve onu yıkılışa götüreceğini de bilemediler. Çünkü onlar, sanatsal yapılar, dev eserler yapmakla meşguldüler. Buradan çıkaracağımız ders sanıyorum; sanatkârlık, mimarlık ve müteahhitlik vb ile uğraşanlar ve sadece bu anlayışa önem veren yönetimler, devletin içten çürüdüğünü, ahlaki zaaflarla ve zulümlerle yıkıldığını önceden göremiyorlar. Bayındırlık bir ülke için ne kadar önemli olsa da adalet, ehliyet, eğitim, ahlak ve ilim çok daha önemlidir.
Kadri Çelik Meali
Böylece onun (Süleyman'ın) ölümüne karar verdiğimiz zaman, ölümünü onlara (halka), asasını yemekte olan bir ağaç kurdundan başka haber veren olmadı. Artık o, yere yıkılıp düşünce (halk için), cinlerin gaybı bildikleri takdirde böylesine aşağılayıcı bir azap içinde kalıp yaşamayacakları ortaya çıkmış oldu.
Mahmut Kısa Meali
Nihâyet Süleyman’ı vefât ettirdiğimizde, her şeyi bildiklerini sandığınız bu cinler, onun öldüğünü ancak üzerine yaslandığı bastonunu kemiren bir ağaç kurdu sayesinde fark edebildiler. Kurdun kemirip iyice çürüttüğü baston kırılıp da Süleyman yere yıkılınca anlaşıldı ki, eğer cinler gaybı bilmiş olsalardı, Süleyman’ın çoktan ölmüş olduğunu da bilir, böylece, ölü bir adamın emri altında günlerce çalışarak bu alçaltıcı azap içinde kalmazlardı.
İşte, nankörlük edenlerin başına neler geleceğini gösteren tarihi bir örnek:
Mahmut Özdemir Meali
Ona Ölüm’ü hükmettiğimizde, onun ölümünü onlara, değneğini yiyen “dâbbet ül-Arz”dan / Yer’in hareketlisi’nden başkası göstermedi. Yere kapaklanınca, Cinnler ayrılıp açıkça belli oldu ki; eğer Gayb’ı biliyor olsalardı, Alçaltan Azap’ta kalmazlardı.
Mehmet Çakır Meali
Biz Süleyman’ın ruhunu alınca, cinler onun öldüğünü, değneğini için için yiyen bir ağaç kurdu sayesinde öğrenebildiler. Hatta Süleyman’ın cesedi yere yığılınca, cinler gaybı bilemediklerine yandılar. bilselerdi, herhalde böylesi ağır iş ve işkencelere katlanmazlardı...
Mehmet Çoban Meali
Süleyman’ın hükümranlığının sonuna hükmettiğimiz zaman anladılar ki; küçük bir topluluk iktidarı devirmişti. Süleyman’ın saltanatı yıkılınca iktidarın zaten gücü kalmamıştı. Ülkesindeki yabancı topluluklar Süleyman’ın gücünün kalmadığını bilselerdi isyan ederler, Süleyman’ın hükmüne boyun eğmezlerdi. Ancak onların Süleyman’ın iktidardaki güç kaybından haberleri yoktu.
Mehmet Okuyan Meali
(Süleyman’ın) ölümüne hükmettiğimiz zaman, onun öldüğünü ancak bastonunu kemiren bir ağaç kurdu göstermişti. [*] (Süleyman) yıkılınca, ortaya çıktı ki cinler [gayb]ı (bilinemeyeni) bilselerdi, [*] o küçük düşürücü azap içinde kalmazlardı.Buradaki amaç Hz. Süleyman’ın iktidarının içten içe yıkıldığına dikkat çekmektir. [Minseeh] (baston) kelimesi iktidarı, [dâbbetü’l-ard] (ağaç kurdu) ise o iktidarı içten içe kemiren hainleri sembolize edebilir
Bu cümle gaybı sadece Yüce Allah’ın bildiğinin belirtildiği Neml 27:65’le birlikte okunmalıdır.
Mehmet Türk Meali
Sonunda o (Süleyman’ı) vefat ettirdiğimizde, onun ölümünü,¹ o (cinlere) değneğini yiyen bir ağaç kurdundan² başkası haber veremedi. Artık o, yere düşünce anlaşıldı ki; eğer cinler ğaybı bilselerdi, o küçük düşürücü azap içerisinde kalmazlardı.³1 Kur’an-ı Kerim’de ölümünden bahsedilen tek peygamber Hz. Süleyman (a.s.)’dır.
2 Buradaki (دَابَّةُ الْأَرْضِ) ifâdesiyle Neml: 82’deki (دَابَّةً مِنَ الْأَرْضِ) ifâdesi birbirine karıştırıldığından olsa gerek, kıyamet alametleri arasına bir de “Dabbet’ül-Arz” kavramı sokulmuştur. Buradaki “Arz”, yerin ismi değil (أَرَضَ) fiilinden “ekl” vezninde mastardır. “Erda” namındaki böceğin fiili, yani “ağaç kurdu” denilen bir nevi güvenin yemesi, manasınadır. (دَابَّةُ الْأَرْضِ) “bir güve böceği” demektir. (Elmalılı) Öteki ise, “Dabbet’ül-Arz” değil “dabbe” yani “yaratık” demektir. Kıyametten sonra çıkma ihtimâli daha kuvvetlidir. Bk. (Neml: 82) 
3 Demek ki cinler, ğaybı bilmedikleri gibi gözlerinin önünde olan şeyleri de bilememektedirler.
Muhammed Esed Meali
[Süleyman da ölümü elbet tadacaktı; fakat] Biz o’nun ölümüne hükmettiğimiz zaman, asâsını kemiren kurttan başka öldüğünü gösteren bir işaret yoktu. ²⁰ Ve Süleyman devrilince açıkça ortaya çıktı ki, [o’nun emrindeki] görünmeyen varlıklar, kavrayışlarının ötesindeki gerçekliği ²¹ bilmiş olsalardı o aşağılayıcı [hizmetçilik] azabı içinde [sıkıntıyla] yaşamaya devam etmezlerdi. ²²20 Bu, eski Arap geleneğinin vazgeçilmez bir parçası olan ve Kur’an’ın da bazı öğretilerini mecazî olarak anlatmakta araç olarak kullandığı sayısız Hz. Süleyman menkıbesinden yalnızca biridir. Bu menkıbeye göre Hz. Süleyman, sarayında asâsına dayanmış bir şekilde öldü ve bir süre hiç kimse öldüğünün farkına varmadı: Onun için çalışmakla görevlendirilmiş olan cinn de, kendisine yüklenmiş olan ağır görevlerini yapmaya devam etti. Fakat sonra bir kurt Hz. Süleyman’ın asâsını kemirmeye başladı ve desteksiz kalan vücudu yere yığıldı. Burada sadece ana çizgileriyle değinilen bu kıssa, insan hayatının önemsizliği ve doğal güçsüzlüğü ile dünyevî kudret ve ihtişamın boşluğu ve geçiciliğini anlatan bir mecaz olarak kullanılmıştır.
21 Ğayb, ya mutlak yahut -burada olduğu gibi- izafî ve geçici anlamda, “[yaratılmış bir varlığın] kavrayışının ötesindeki şey”dir.
22 Çünkü Hz. Süleyman’ın onlar üzerindeki hakimiyetinin bitmiş olduğunu görürlerdi. Burada, Kur’an dilinin özelliklerinden biri olan vecîz bir üslup içinde öncelikle, sadece gözlemlenebilen veya hesaplanabilen/ölçülebilen fenomenlere dayalı tümdengelimlerin ve akıl yürütmelerin sonuçlarını kapsayan tecrübî bilginin sınırlılığı vurgulanmıştır. İkinci olarak da, verili şartlarda hangi davranış tarzının doğru olduğuna yalnızca böyle sınırlı bilgi kategorilerine dayanarak doğru biçimde karar vermenin imkansızlığı vurgulanmaktadır. Kıssa, bu şekliyle “görünmeyen varlıklar” ile ilgili olsa da, ondan alınacak ahlakî ders (tecrübî bilgi, ilahî bir rehberlikle tamamlanmadıkça ve desteklenmedikçe herhangi bir ahlakî ilkeye kaynaklık edemez şeklinde özetlenebilir) bariz olarak insanoğluna da hitab etmektedir.
Mustafa Çavdar Meali
Nihayet biz Süleyman’ın iktidarının sonunu getirince, o, dayanağı olan devletinin içten bir kurt gibi kemirilip yıkıldığı fark edemedi. Şu ortaya çıktı ki cinler geleceği bilmiş olsalardı kendilerini alçaltan o ağır işlerde çalışmaya devam etmezlerdi.
Mustafa İslamoğlu Meali
(Süleyman’ın görkemli iktidarına rağmen) bir zaman geldi ölüm hakkındaki yasamız ona da hükmetti;  bastonunu kemiren ağaç kurdu da olmasaydı, öldüğünü onlara bildiren bir delil asla olmayacaktı;[³⁸²⁸] nihayet (baston kırılıp) Süleyman devrilince, (bir gerçek) anlaşılmış oldu: eğer cinler gaybı biliyor olsalardı, o küçük düşürücü cezaya katlanmazlardı.[³⁸²⁹][3828] Zımnen: Cihana hükmeden Süleyman da olsa, her dünyevî iktidar gelip geçicidir. Allah her iktidara, onu yıkacak birilerini musallat eder. Nitekim Hz. Süleyman’dan sonra kurduğu muhteşem devlet oğlu Rehoboam’ın zevk ve sefahate dalması sonucu parçalanmıştı. Bu âyetten, Hz. Süleyman’ın ölümü üzerine, bir iç kargaşaya meydan vermemek için sanki yaşıyormuş izlenimi verme amacıyla siyasî bir tedbir alındığı da çıkarılabilir. Bu durumda âyet, bu tür tedbirlerin dünyevî iktidarın geçiciliği yasasını değiştirmediğini ifade eder. Öte yandan âyet nüzul ortamı insanının cinlerin gaybı bildiğine dair bâtıl inançlarını reddeder. Zımnen der ki: Eğer cinler gaybı bilselerdi, Süleyman’ın öldüğünü bilirler ve boşuna yorulmazlardı.
[3829] Yukarıdaki Dâvud ve Süleyman örnekleri, başta ilk muhatap Allah Rasûlü olmak üzere tüm mü’minlerin iktidarla ilişkilerine ibret olarak sunulmaktadır. Fakat aşağıdaki Sebe örneği, başta cahilî muhataplar olmak üzere tüm inkârcıların iktidar tasavvurlarına yönelik bir uyarıdır.
Orhan Kuntman Meali
Süleyman’ın ölümüne hükmettiğimiz zaman, ölümünü cinlere ancak, onun değneyini kemirip yiyen bir ağaç kurdu fark ettirdi! (Süleyman a.s.’ı hayatta zannederek çalışıp duruyorlardı) O zaman -cinler- anladılar ki (gaybdan hiç haberleri yok) eğer gaybı bilselerdi, o çok meşakkatli işlerde çalışmak zorunda kalmazlardı!
Ömer Nasuhi Bilmen Meali
Sonra vaktâ ki onun üzerine ölüm ile hükmettik, onun vefat etmiş olduğuna asasından yemekte olan bir ağaç kurdundan başkası onlara delalet etmiş olmadı. Ol vakit ki yere düşüverdi. Cin tâifesi anlamış oldu ki, eğer gaybı bilmiş olsalar idi o ihânetli azap içinde kalmış olmazlardı.
Suat Yıldırım Meali
Süleyman'ın ölüm fermanını çıkarmamızdan sonra, cinler ve çevresindekiler onun öldüğünü, ancak dayandığı asasını bir ağaç kurdunun yemesi sonucunda, kendisinin yere yıkılmasından sonra anlayabildiler. O, yere düşünce cinler kesin olarak anladılar ki şayet gaybı bilmiş olsalardı kendilerini zelil ve perişan eden angarya işlerde devam edip gitmezlerdi.
Süleyman Ateş Meali
(Süleyman'ın) Ölümüne hükmettiğimiz zaman, onun öldüğünü, ancak değneğini yiyen bir ağaç kurdu gösterdi. (Kurdun yemesiyle değnek çürüyüp de ona dayalı duran Süleyman) Yıkılınca (onun öldüğü anlaşıldı ve) anlaşıldı ki eğer cinler gaybı bilselerdi, o küçük düşürücü azab içinde kalmazlardı.Hz. Süleymân, cinleri emrinde kullanıyor, Beytu'l-Mukaddes'i yaptırıyordu. Ölümü yaklaşınca, değneğe dayanarak namaza durdu ve öylece öldü. Cinler onu ayakta sanıyorlardı. Nihâyet kurt değneği çürütünce Süleymân yıkıldı ve cinler Süleymân'ın öldüğünü anladılar (Envâru't-Tenzîl). Ömer Rıza Doğrul'a göre Süleyman'ın dayandığı değnek, onun saltanatıdır. Değneğini yiyen kurt da, oğlunun idâresizliği ve zayıflığıdır. Cinler de kendisinin egemenliğine tâbi' olup buyruğu altında çalışan yabancılardır. Süleyman'ın ölümünden sonra onun tahtına geçen oğlu Rehoboam, sefâhete ve zevke daldığından, onun saltanatını kemirdi, çürüttü, sonunda İsrâîl Oğullarına boyun eğip hizmet eden kabîleler, artık onlara boyun eğmediler. Rehoboam'ın elinde sadece bir sıbt (kabîle kaldı), onbir sıbt elinden çıktı, mülk dağıldı. (Tanrı Buyruğu: 2/676, not: 9, Kitapı Mukaddes, I. Krallar, s. 352-356)
Süleyman Tevfik (1927)
Vaktâ ki emr-i Hak vâki' olub Süleymân vefât itdi. Onun vefâtını cinlere, dayandığı 'asâyı yiyen bir ağaç kurdı gösterdi. ('Asâ kırılub) Süleymân düşdükde cinler vefâtını anladılar. Bununla da tebeyyün iyledi ki eğer cinler gaybı bilmiş olsalardı (Süleymân'ın vefât itmiş oldığını daha evvel bilerek) o ağır 'azâbda kalmazlardı. [¹][1] Süleymân 'aleyhisselâm Beytü'l Makdîs'i cin tâifesine binâ itdiriyordı. Vakt-i irtihâli yaklaşdıkda "Yâ Rabbî benim vefâtımı halka bildirme. Eğer bilirlerse binâyı yarım bırakırlar" diye du'â itdi. Mescidine girüb namâza durdı ve 'âdeti vechile 'asâsına dayanmış oldığı halde kaldı. Cinler Süleymân'ı hayâtda zan iderek binâyı itmâm iylediler. O sırada 'asâyı bir kurd kemirerek içini boşaltmış oldığından 'asâ kırıldı. Süleymân yere düşdüğünden o zamân vefâtı anlaşıldı.
Süleymaniye Vakfı Meali
Süleyman’ın ölümünü gerçekleştirdiğimizde, düşmesini engelleyen şeyi (minsee[1]), kemiren bir kara hayvanı[2], onun öldüğünü ortaya çıkardı. Süleyman düşünce anlaşıldı ki, eğer cinler gaybı[3] bileselerdi o aşağılayıcı azap içinde kalmayı sürdürmezlerdi.[1] Bu bir oturaktır. Ahşaptan yapılma olduğu anlaşılan oturak üzerinde bulunan Hz.Süleyman'ın, vefat etmiş olmasına rağmen etrafındaki cinler tarafından uyuyor zannedildiği, kemirilmekten dolayı zayıf düşmüş ahşap aksamın kırılması ve kendisinin düşmesi sonucu ölmüş olduğunun anlaşıldığı bildirilmektedir. 
[2] Yerde hareket eden canlı 
[3] Süleyman'ın öldüğünü.
Şaban Piriş Meali
Süleyman'ın ölümünü takdir ettiğimiz zaman, onun ölümünü ancak değneğini kemiren bir kurt gösterdi. Yere yıkılınca, cinlerin gaybı (görülmeyeni) bilmedikleri ortaya çıktı. Böyle olmasaydı kendilerini alçaltan azap içinde kalmazlardı.
Ümit Şimşek Meali
Süleyman'ın ölümünü takdir ettiğimizde, asâsını kemiren bir ağaç kurdu bunu onlara fark ettirdi. Süleyman düşünce anlaşıldı ki, cinler gerçekten gaybı bilmiş olsalardı, o aşağılayıcı azap içinde daha fazla kalmazlardı.(4)(4) Hz. Süleyman’ın öldüğü sırada asâsına dayanmış olduğu ve kurt onu iyice kemirinceye kadar bu durumda kaldığı anlaşılıyor. Gaybı bildiklerini iddia eden cinler ise onun öldüğünden habersiz, ağır işlerde çalışmaya devam ediyorlardı.
Yaşar Nuri Öztürk Meali
Sonunda, Süleyman için ölüm hükmünü verdiğimizde, onun ölümünü, değneğini yiyen dâbbet-ül arzdan/ağaç kurtçuğundan başkası onlara göstermedi. Süleyman yere yığılınca, açıkça anlaşıldı ki, eğer cinler gaybı bilmiş olsalardı, o alçaltıcı azap içinde bekleyip durmazlardı.
Sardorxon Jahongir
 Bas, qachonki, Biz Sulaymonga o‘limni hukm qilganimizda, uning o‘limiga faqat hassasini yeyayotgan yog‘och kemiruvchi qurtgina dalolat qildi. Vaqtiki, Sulaymon joyidan qulab tushgach, jinlarga ayon bo‘ldiki, agar ular g‘aybni bilganlarida bu xor qiluvchi mehnat azobida qolmagan bo‘lar edilar.  Izoh: Sulaymon alayhissalomga Alloh taolo insu jin, parrandayu darrandalar ustidan podshohlik qilish ne’matini ato etgan bo‘lib, bir mis buloq ham u kishiga bo‘ysundirib qo‘yilgan ekan. Payg‘ambar itoatidagi jinlar o‘sha buloqdan mis eritmasini olib, Sulaymon alayhissalom aytgan buyum va shakllarni yasar ekanlar. Mazkur oyatda jinlarning g‘aybiy sirlardan hamisha ogoh bo‘lavermasliklari isbotlangan. Zero, agar ular g‘aybni bilganlarida Sulaymon alayhissalomning asoga suyangan holda vafot etganidan voqif bo‘lar va majburiy qilayotgan og‘ir ishlarini to‘xtatgan bo‘lar edilar. Vaholanki, ular payg‘ambar asosini qurt yeb, yerga qulab tushganlaridan keyingina xabar topdilar. Shunday qilib, Sulaymon alayhissalom o‘lib, devlar mehnatdan qutulgan ekanlar.
Eski Anadolu Türkçesi
pes ol vaķt kim hükm eyledük anuñ üzere ölümi yol göstermedi ölümine anuñ illā yir ķurdı ya'nį aġaç yiyen ķurd yir-idi 'aśasını. pes ol vaķt kim düşdi bellü oldı perrįler kim eger bilürler-misse ġaybı dölenmeyelerdi ħor eyleyici 'aźābda.
Satıraltı Meal (1534)
Ol vaḳt ki ḥükm itdük Süleymān üstine ölümi.
Bunyadov-Memmedeliyev
Sonra (Süleymanın) ölümünü hökm etdiyimiz zaman onun öldüyünü onlara (cinlərə) ancaq (Süleymanın) əsasını yeyən bir ağac qurdu xəbər verdi. (Süleymanın əlini dayayıb durduğu əsa sınandan sonra) o (ölmüş vəziyyətdə) yerə yıxıldıqda cinlərə bəlli oldu ki, əgər onlar qeybi bilsəydilər, alçaldıcı əzab (məşəqqətli iş) içində qalmazdılar.
M. Pickthall (English)
And when We decreed death for him, nothing showed his death to them save a creeping creature of the earth which gnawed away his staff. And when he fell the jinn saw clearly how, if they had known the unseen, they would not have continued in despised toil.
Yusuf Ali (English)
Then, when We decreed (Solomon´s) death, nothing showed them his death except a little(3808) worm of the earth, which kept (slowly) gnawing away at his staff: so when he fell down, the Jinns saw(3809) plainly that if they had known the unseen, they would not have tarried in the humiliating Penalty (of their Task).3808 This allegory illustrates three points: (1) however great and glorious human power and grandeur may be, it is only for a time, and it may fade away even before people know of its decline; (2) the most remarkable events may be brought to light, not by a flourish of trumpets, but by a humble individual, unknown and unseen, who works imperceptibly and undermines even so strong a thing as a staff, on which a great man may lean; (3) work done by men merely on the basis of brute strength or fear, as in the case of the Jinns, will not endure. This is brought up in strong contrast against the Power and Majesty of Allah, which will endure, which cannot be sapped, and which can only be fully appreciated by a training of the will and heart. In the same way, in David's story above, his mighty strength as a warrior, (see 2:251), and his skill in making armour are only to be valued when used, as it was used, in the service of Allah, in righteous works (34:11). 
3809 The Jinns looked upon their work as a Penalty, and so it became to them.  
The people who worked at the Temple of Solomon as the People of David worked and gloried in their work as a thanksgiving to Allah, and their work became sanctified. The Jinns knew nothing of hidden secrets; they only saw the obvious, and had not even the significance of the little worm that slowly gnawed away Solomon's staff.
 Designed by  ÖFK
Designed by  ÖFK