×

Hoşgeldiniz.

Kullanıcı

Şifre




Şifremi UnuttumKAYDOL
Ayarlar

 

Sebe’ / 13

يَعْمَلُونَ لَهُ مَا يَشَٓاءُ مِنْ مَحَار۪يبَ وَتَمَاث۪يلَ وَجِفَانٍ كَالْجَوَابِ وَقُدُورٍ رَاسِيَاتٍۜ اِعْمَلُٓوا اٰلَ دَاوُ۫دَ شُكْراًۜ وَقَل۪يلٌ مِنْ عِبَادِيَ الشَّكُورُ

Türkçe Transcript

Ya’melûne lehu mâ yeşâu min mehârîbe vetemâśîle vecifânin kelcevâbi vekudûrin râsiyât(in)(c) i’melû âle dâvûde şukrâ(an)(c) vekalîlun min ‘ibâdiye-şşekûr(u)

Abdulbaki Gölpınarlı Meali

Kalelerden, heykellerden, büyük havuzlara benzer çanaklardan ve sağlam, yerinden kalkmaz kazanlardan ne isterse yaparlardı ona; ey Davud soyu, şükredin ve kullarımdan pek azı şükreder.

Abdullah-Ahmet Akgül Meali

Onlar (cinn ustalar) ona (Süleyman’a) dilediği şekilde meharib (mihrablar, içinde düşmanlardan korunulacak ve Allah’a ibadet olunacak kaleler ve saraylar), heykeller (mermerden ve madenlerden oyuncaklar, hayvanlar ve süs eşyaları), havuz şeklinde çanaklar ve yerinden sökülmeyen kazanlar yaparlardı. "Ey Davud ailesi, artık şükrederek çalışın!" Zira kullarımdan şükredenler (nimet ve fırsatlarımın gereğini yerine getirenler) pek azdır (diye uyarmıştık).

Abdullah Parlıyan Meali

Bu cinler, Süleyman'ın isteğine göre mabedler veya kaleler, heykeller, havuz gibi çanaklar, sağlam yerinden kalkmaz kazanlar yaparlardı. Ve dedik ki; Ey Davud hanedanı! Şükredin, kullarımdan hakkıyla şükredenler pek azdır.

Ahmet Tekin Meali

Onlar, Allah'ın sünnetine, düzeninin yasalarına uygun iradesinin tecellisi içinde Süleyman'ın, isabetli isteklerini yaparlardı. Yüksek binalar, kaleler, heykeller, resimler, havuz büyüklüğünde çanak leğenler, sabit kazanlar, ne dilerse yaparlardı. Onlara: “Hedef belirleyerek planlı çalışın! Ey Dâvûd hanedanı, devlet büyükleri! Şükretmek için hâlis niyet ve amaçlarla ibadette daim olun. Kullarımdan şükreden ne kadar da az.” demiştik.

Ahmet Varol Meali

Ona dilediği gibi kaleler, heykeller, büyük havuzlar gibi çanaklar ve sabit kazanlar yaparlardı. Ey Davud ailesi! Şükür (görevinizi) yerine getirin. Kullarımdan şükredenler azdır.

Ali Bulaç Meali

Ona dilediği şekilde kaleler, heykeller, havuz büyüklüğünde çanaklar ve yerinden sökülmeyen kazanlar yaparlardı. 'Ey Davud ailesi, şükrederek çalışın.' Kullarımdan şükredenler azdır.

Ali Fikri Yavuz Meali

O Cinler, Süleyman'a, köşk ve mescidlerden, şekillerden, havuz gibi (büyük) çanaklardan, sabit (büyük) kazanlardan her ne isterse yaparlardı. Çalışın, ey Davud ailesi şükredin. Kullarım içinde (gereği üzre Allah'a bol bol) şükreden azdır.

Bahaeddin Sağlam Meali

Ona, dilediği kaleler, heykeller, büyük havuzlar kadar geniş leğenler, sabit kazanlar yaparlardı. İşte ey Davud zürriyeti! Çokça şükredin! Çünkü kullarım içinde şükredenler çok azdır.

Bayraktar Bayraklı Meali

Cinler Süleyman'a, istediği gösterişli yapılar, heykeller, havuz gibi büyük kazanlar ve ağır tencereler yaparlardı. “Ey Dâvûd ailesi, şükretmek için çalışınız.” Kullarımdan gereği gibi şükredenler azdır.

Besim Atalay Meali (1965)

Onlar, onunçün dilediği kaleleri, heykelleri havuz gibi tepsileri, yerinden kalkamıyan kazanları da yapıyorlardı, ey Davud'un ailesi! Şükredesiniz, benim kullarımdan şükredenler az bulunur

Cemal Külünkoğlu Meali

(Cinler, Süleyman'a) dilediği şekilde kaleler, heykeller, havuz büyüklüğünde çanaklar ve yerinden sökülmeyen kazanlar yaparlardı. “Ey Davud ailesi! (Allah'a) şükrederek çalışın!” Kullarımdan (layıkıyla) şükredenler azdır.

“Havuz büyüklüğünde çanaklar” ifadesinden anlıyoruz ki Hz. Süleyman uyduyu çok iyi kullanmış ve bu yolla zengin bir haber ağı kurarak uluslararası arenada gücünü kanıtlamıştır. Çanakların büyüklüğüne ve havuz şeklinde yapıldığına dikkat çekiliyor. Zira uydudan gelen sinyallerin belli bir noktada kaliteli bir şekilde kısa zamanda toplanması için çanağın büyüklüğü ve geometrisi çok önemlidir.

Cemil Said (1924)

Cinler ânın içün istediği inşâatı, sarayları, kal’aları, mescidleri inşâ ve havuz gibi geniş şeyler, geyet muhkem kazganlar i’mâl idiyorlardı. Ânlara: "Ey Dâvud ahfâdı bize müteşekkir olunuz ’ibâdımdan şükür idenler ne kadar azdır" didik.

Diyanet İşleri Meali (Eski)

Süleyman için, o ne dilerse, mabedler, heykeller, büyük havuzlara benzer çanaklar ve taşınması güç kazanlar yaparlardı. "Ey Davud ailesi, şükredin! Kullarımdan şükredenler pek azdır."

Diyanet İşleri Meali (Yeni)

Cinler, Süleyman için dilediği biçimde kaleler, heykeller, havuz gibi çanaklar ve sabit kazanlar yapıyorlardı. Ey Davûd ailesi, şükredin! Kullarımdan şükredenler pek azdır.

Kur'an Yolu (Diyanet İşleri)

Onlar Süleyman’a, isteğine göre yüksek ve görkemli binalar, heykeller, havuz gibi lengerler, yerinden kalkmaz kazanlar imal ederlerdi. Ey Dâvûd ailesi! Şükür için çaba gösterin. Kullarım arasında hakkıyla şükredenler pek azdır.

Diyanet Vakfı Meali

Onlar Süleyman'a kalelerden, heykellerden, havuzlar kadar (geniş) leğenlerden, sabit kazanlardan ne dilerse yaparlardı. Ey Davud ailesi! Şükredin. Kullarımdan şükreden azdır!

Edip Yüksel Meali

O ne dilerse onun için yaparlardı: Mihraplar, heykeller, derin havuzlar ve ağır kazanlar... Ey Davut ailesi, şükür göstergesi olarak çalışın. Kullarımdan pek azı şükredicidir.

Bir peygamber ve devlet başkanı olan Süleyman aynı zamanda sanatı takdir eden birisiydi. Kabe'nin yanındaki Hajerül Esved denilen siyah taşa tapan, türbeleri ibadethanelere çeviren, ölülerden şefaat medet uman hadisçi sünnetçi dinadamlarının sanat amacıyla yapılmış heykellere allerji duymaları ilginç bir tavırdır.

Elmalılı Hamdi Yazır Meali

Onlar, ona mihrablar, timsaller (heykeller) ve havuzlar gibi çanaklar ve sâbit kazanlardan her ne isterse yaparlardı. Çalışın ey Davud hanedanı, şükür için çalışın. Ama kullarım içinde şükreden azdır.

Elmalılı Meali (Orijinal)

Onlar ona, mihrablar, timsaller ve havuzlar gibi çanaklar ve sâbit kazanlardan her ne isterse yaparlardı. Çalışın ey Davud hanedanı şükr için çalışın, maamafih kullarım içinde şekûr olan azdır.

Emrah Demiryent Meali

(Cinler) ona (Süleymân’a) dilediği şekilde kaleler, (bakır, cam ve mermer gibi maddelerden) heykeller, havuz büyüklüğünde çanaklar ve yerinden sökülmeyen kazanlar yaparlardı. Ey Dâvûd ailesi! (Size lütfettiğim nimetlere) şükür için (sâlih) ameller işleyin. Kullarımdan (hakkıyla) şükredenler pek azdır.

Erhan Aktaş Meali

Ona dilediği gibi mabetler¹, şekil verilmiş eşyalar, havuz büyüklüğünde çanaklar² ve sabit³ ağır kazanlar yapıyorlardı. Ey Dâvud'u izleyenler! Şükür için çalışın. Ama kullarım içinde şükreden çok azdır.

1- Mescitler, saraylar, binalar. 2- Büyük yelkenliler, tekneler. 3- Taşınamayacak büyüklükte.

Hasan Basri Çantay Meali

O, kafalardan, heykellerden, büyük havuzlar gibi çanaklardan, sabit sabit kazanlardan ne dilerse kendisine yaparlardı. Ey Dâvud haanedânı, siz (Allaha) şükr için çalışın. Kullarımdan (hakkıyle) şükreden azdır.

Hayrat Neşriyat Meali

(O cinnîler) ona saraylardan, timsâllerden (üzerinde nakış ve süsleme bulunan şeylerden), havuzlar gibi (geniş) leğenlerden ve (çok büyük) sâbit kazanlardan (o) ne dilerse yaparlardı. (Onlara buyurduk ki:) “Ey Dâvûd âilesi, şükür için çalışın!” Fakat kullarımdan çokça şükreden azdır.

İlyas Yorulmaz Meali

O yabancı güçler Süleyman’ın dilediği, ibadethaneler, heykeller, ellerin içine sokulduğu cepler gibi kılıç kınları ve büyük kazanlar yapıyorlardı. Davut ailesine (Rabbinize) şükrederek çalışın. Kullarımdan şükredenler pek az.

İsmayıl Hakkı Baltacıoğlu

Onlar Süleyman’ın isteğiyle saraylar, heykeller, havuz gibi çanaklar, yerli kazanlar yaparlardı. Ey Davutgiller! Allah’a karşı şükretmek için çalışın. Kullarım arasında şükredenler azdır.

İsmail Hakkı İzmirli

Onlar Süleyman/ın dilediği gibi köşkler, heykeller [⁵], büyük havuzlar kadar lengerler, yerli kazanlar yaparlardı. Ey Davut hanedanı! Bu nimete şükredin, kullarımdan şükredenler azdır.

[5] Hazret-i Süleyman'ın şeriatında heykel yapmak memnu değildi.

İsmail Yakıt

Onlar Süleyman’a mabetler [mehârib]⁸, heykeller, havuzlar kadar geniş leğenler/tekneler, sağlam/devasa kazanlardan ne/nasıl isterse yaparlardı. (Ey Davud ailesi!) Şükrediniz, kullarımdan şükredenler pek az.

8 “Meharib”, uğruna harp edilen demektir. Mabetler kastedilir. 12 ve 13. ayetlerin sembolik anlamlar içerdiğine dair bazı görüşler de vardır. Nitekim Ömer Rıza Doğrul’a göre Süleyman’ın dayandığı değnek onun saltanatıdır. Değneğini kemiren kurt da onun oğlunun beceriksizliği ve zayıf yönetimidir. Cinler de, Süleyman’ın buyruğu altında çalışan köleler veya yabancılardır. Süleyman’ın ölümünden sonra tahta geçen oğlu (Bu olay Tevrat’ta da geçer (I. Krallar, Bab/12-15). Tevrat’taki adı Rehoboam’dır. Ayrıca bkz. II. Tarihler, Bab 4/1-6), zevk ve sefahat içinde yaşadığından, onun saltanatını kemirdi, çürüttü. İsrailoğullarına boyun eğen kabileler birer birer dağıldı ve Süleyman’ın krallığı yıkıldı. (Bkz. Tanrı Buyruğu:2/679 dipnot).

Kadri Çelik Meali

Ona (Süleyman'a) dilediği şekilde mihraplar (tapınaklar), heykeller, havuz büyüklüğünde çanaklar ve yerinden sökülmeyen kazanlar yaparlardı. “Ey Davud ailesi! Şükrederek çalışın (dedik).” Kullarımdan şükretmekte olanlar pek de azdır.

Mahmut Kısa Meali

Bu cinler Süleyman’a, dilediği şekilde büyük mâbedler, saraylar, kaleler; binaların etrafını süsleyen sanat hârikası eserler,bu muhteşem binaları süsleyen şekiller, tasvirler, resimler ile,binlerce kişiye aynı anda yemek pişirmek için kullanılan havuz büyüklüğünde yemek kapları ve yerinden kaldırılamayan çok büyük kazanlar imal ederlerdi.
Onlara Peygamber aracılığıyla, “Ey Davud ümmeti!” demiştik, size bahşedilen bunca nîmetlere karşı şükretmek için Allah yolunda çalışın! Unutmayın ki, kullarım arasında gerçek anlamda şükredenlerin sayısı çok azdır.”

Mahmut Özdemir Meali

Kalelerden, heykellerden, Büyük Havuzlar gibi çanaklardan, sabit kazanlardan ne dilerse, onun için işliyorlar. Ey Davud’un ailesi! Şükrederek iş yapın! Kullarımdan Şükredenler azdır.

Mehmet Çakır Meali

Cin işçileri Süleyman'a, isteği doğrultusunda mabetler, heykeller, dev sanayi kazanları ve sabit maden potaları yaparlardı. Davûdlar sülalesi! Bana teşekkür etmek için çalışın. Zira şükreden kullarım çok az!

Mehmet Çoban Meali

Süleyman’ın emrindeki yabancı topluluklar, Süleyman’ın dilediği, kaleler, heykeller, geniş leğenler, sabit kazanlar yaparlardı. Onlara; "Ey Davud ailesi, şükredin! Kullarımdan şükreden azdır." diye vahyettik.

Mehmet Okuyan Meali

Onlar (cinler) Süleyman için mabedlerden, heykellerden, havuzlar gibi (geniş) leğenlerden, sabit (ağır) kazanlardan ne dilerse yaparlardı. Ey Davud ailesi! Şükür için çalışın! Kullarımdan şükreden(ler) ne kadar da azdır!

Mehmet Türk Meali

Onlar ona dilediği şekilde köşkler,¹ nakışlar,² havuz gibi çanaklar ve sâbit kazanlar yaparlardı. “Ey Dâvût ailesi, şükrünüzü, (benim yolumda) çalışarak ifâde edin. Zîrâ kullarımdan hakkıyla şükredeni, çok azdır.”

1 Mihrab: “Bayağılıktan korunmuş olan şerefli meskenler ve oturulacak yerler” demektir. Bunlar, onur ve haysiyetle korunduklarından ve savunulduklarından dolayı, “Meharib” ismi ile isimlendirilmiştir. (Keşşaf) Meharib, kelimesini “mescitler”dir diye tefsir edenler de olmuştur.
2 Temasil: Timsal kelimesinin çoğuludur. Timsal, canlı veya cansız bir şeyin biçimine benzer yapılan herhangi bir şekildir. Bu şekillerin hayvan suretinde olması şart değildir. Ağaç gibi cansız resimler de olabilir. Onun için Razî, bunların "nakışlar" olduğunu söylemiştir. Eski Ahid olduğu iddia edilen uyduruk kitaba itibarları daha fazla olan bazı akılcı âlim bozuntuları (وَتَمَاث۪يلَ) kelimesini “heykeller veya on iki aslan heykeli” şeklinde ifade ederek Hz. Süleyman’a bir de putçuluk iftirası atmışlardır.

Muhammed Esed Meali

o’nun için isteğine göre mâbedler, heykeller, büyük tekneler kadar [geniş] havuzlar ve sağlamca tesbit edilmiş ¹⁷ kazanlar yaptılar. [Ve dedik ki:] “Ey Davud kavmi, [Bana karşı] şükür (duygusu) içinde çalışın; ¹⁸ ve [unutmayın ki] kullarım arasında [bile] ¹⁹ hakkıyla şükredenler çok azdır!”

17 Yani, büyük bir hacme sahip olmalarından dolayı. Karş. melek heykellerinin (“tasvirlerinin”) anlatıldığı II Tarihler iii, 10-13 ve oniki mermer sütun üzerinde duran ve “hahamların içinde yıkandıkları” (aynı yer, iv, 6) suyun konulmasına yarayan dev boyutlu bir “sıvı denizi”ni (yani, “havuzunu”) tasvir eden iv, 2-5. “Mâbedler” ise, yeni inşa edilen mâbedin çeşitli salonlarıdır.

18 Görünüşte Hz. Davud’un “ailesi”ne veya “kavmi”ne hitab eden bu sözler, aslında her dönemdeki bütün müminler için bir uyarıdır. Çünkü onların tümü, manevî anlamda, “Hz. Davud’un kavmi”dir.

19 Yani, kendilerini Allah’ın kulu olarak görenler arasında bile. Çünkü “[Allah’a] gerçekten şükredici olan, yalnızca, Allah’a yeterli şükürde bulunamayacağını anlayan kişidir” (Zemahşerî).

Mustafa Çavdar Meali

O ustalar Süleyman için onun isteğine göre; mabetler, heykeller, havuz gibi büyük çanaklar ve sabit kazanlar yapıyorlardı. Ey Davud ailesi! Şükretmek/Nimetlerin hakkını vermek için çalışın zira kullarımın arasında nimetlerin hakkını verip şükreden gayet azdır. 7/10, 14/7, 64/17

Mustafa İslamoğlu Meali

Onlar, isteğine göre ona mabedler,[³⁸²³] heykeller,[³⁸²⁴] yekpâre dökümden göletlere benzer havuzlar ve yere tesbit edilmiş dev küvetler yapıyorlardı.[³⁸²⁵] (Biz de dedik ki): “Ey Dâvud’un inanç ailesi;[³⁸²⁶] şükretmek için çok çalışın! Ne ki, samimi kullarım arasında bile hakkıyla şükreden pek azdır.”[³⁸²⁷]

[3823] Lafzen: “mihraplar”. Mihrâb (ç. mehârîb), hem alet ismi hem de mübalağa kalıbıdır. “Korunan, uğruna savaşılan” anlamına gelir ve mabedi sembolize eder. [3824] Eski Ahid’de şöyle bir ibare yer alır: “Ve altı basamak üzerinde iki tarafta 12 aslan duruyordu.” (I. Krallar 10: 20). [3825] Bu yekpare dökümden havuzlar ve dev küvetler Eski Ahid’de de yer alır (II. Tarihler 4:1-6; II. Tarihler 4:6). [3826] Âlin anlam alanı, kan bağına delâlet eden ehlden daha geniştir (Krş: 27:57, not 60). [3827] Gereği gibi şükür, nimetin gerçek sahibini bilmektir. İktidar ve refahın devamı, nimetin gerçek sahibinin bilinmesi ve şükrünün eda edilmesiyle, yani onun bir emanet olduğunun bilincinde olarak üzerine tir tir titrenilmesiyle mümkündür. Buradaki hitap bu âyetin tüm muhataplarınadır. Çünkü her mü’min muhatap Dâvud’un inanç ailesine mensuptur.

Orhan Kuntman Meali

Süleyman ne dilerse o cinler; kalelerden, heykellerden, havuzlar kadar geniş çanaklardan ve sabit kazanlardan ağır işler yaparlardı. Ey Davud hanedanı (Rabbinizin verdiği nimetlere) şükrederek çalışın, kullarımdan şükredenler pek azdır." (Sizler onlar gibi olmayın) diye emrettik.

Osman Fırat Meali

Ona dilediği gibi kaleler, heykeller, havuzlar kadar çanaklar, sabit kazanlar yaparlardı. Davud ahalisine çalışın. Şükürle. Kullarımdan şükreden azdır.

Ömer Nasuhi Bilmen Meali

Onun için pek yüksek binalardan ve timsallerden ve büyük havuzlar gibi çanaklardan ve sabit sabit kazanlardan ne isterse (onu) yapıverirlerdi. Ey Dâvud'un hânedânı! Şükür için çalışın ve benim kullarımdan şükreden azdır.

Suat Yıldırım Meali

O cinler ona kaleler, heykeller, havuz büyüklüğünde çanak ve leğenler, sabit kazanlar gibi istediği şeyleri yaparlardı. Ey Davud hanedanı, şükür gayreti içinde olun. Kullarımdan gereği gibi şükredenler çok azdır.

Timsal: Canlı veya cansız bir şeyin biçimine benzer yapılan herhangi bir şekle denir. Onun için Razî bunun izahında “nakışlar” demekle yetinmiştir. Canlıların tasvirleri hadislerle yasaklanmış ise de, bir şeriatte mahzurlu olan şeyin bir başkasında mübah bırakılması mümkündür. Fakat Hz. Süleyman (a.s.) Tevrat ahkâmına bağlı idi. Tevrat’ta ise sûret yapmak yasaklandığından (Çıkış 20,4) Hz. Süleyman (a.s.)’ın yaptırdığı resimlerin cansızlara aid manzaralar ve nakışlar olduğu ihtimali ağır basmaktadır.

Süleyman Ateş Meali

Ona dilediği gibi kaleler, heykeller, havuzlar kadar (geniş) leğenler, sabit kazanlar yaparlardı. "Ey Davud ailesi, şükredin!" kullarımdan şükreden azdır.

Süleyman Tevfik (1927)

O cinler, Süleymân içün mihrâblar ('ibâdethâneler, köşkler, kal'alar ve sâir binâlar) ve heykeller ve havuz gibi taslar ve leğenler ve yerlerinden kalkmaz cesîm kazanlar i'mâl iderlerdi. "Ey Âl-i Dâvûd! Ni'metlerime şükür idiniz. Kullarımdan şükür idenler azdır" didik.

Süleymaniye Vakfı Meali

Süleyman ne isterse onu yapıyorlardı; değerli meskenler, kalıplar, büyük havuzlara benzer çanaklar ve sabit kazanlar yaparlardı. Ey Davut ailesi! Şükredin! Kullarımdan şükredenler pek azdır.

Şaban Piriş Meali

Onlar, onun için, ne dilerse; kaleler, heykeller, büyük havuzlar gibi çanaklar ve sabit kazanlar yaparlardı.-Ey Davud Ailesi; şükrederek çalışın. Kullarımdan şükredenler çok azdır.

Ümit Şimşek Meali

Onlar Süleyman'ın istediği gibi kaleler, suretler, havuz gibi çanaklar, sabit kazanlar yaparlardı. Şükre çalışın, ey Davud hanedanı! Doğrusu, kullarımdan şükredenler pek azdır.

Yaşar Nuri Öztürk Meali

Onlar Süleyman için, mihraplardan/kalelerden, heykellerden, havuzlar gibi çanaklardan, yerinden kaldırılamaz kazanlardan ne dilerse yaparlardı. Ey Dâvûd ailesi, şükür olarak iş yapın! Kullarım içinden şükredenler o kadar az ki!

Eski Anadolu Türkçesi

eylerler aña anı kim diler [229a] köşkler ķapalar daħı sūretler daħı çañaķlar ulu ḥavżlar gibi daħı çölmekler ŧururlar. eyleñ dāvud ķavmı şükri! daħı azdur ķullarından şükr eyleyici.

Satır Altı Meal (1534)

İşlerlerdi Süleymāna her ne kim dilese yüce ḳaṣrlardan ve ṣūretlerden veçanaḳlar ulu ḥavżlar gibi, daḫı ulu ḳazanlar ki kimse getürmez. İş‐leñüz yā Dāvūd ehli şükr idüp. Daḫı azdur benüm ḳullarumdan şükr idici.

Bunyadov-Memmedeliyev

Onun (Süleyman) üçün nə istəsə - mə’bədlər (uca qəsrlər), heykəllər, (min nəfərdən ibarət qonağın və qoşunun birlikdə oturub yeyə biləcəyi) böyük hovuzlara bənzər çanaqlar və yerindən tərpənməyən iri qazanlar düzəldirdilər. Siz, ey Davud ailəsi! (Allaha) şükranlıqla itaət edin! (Bu ne’mətə şükür edin!) Bəndələrimdən (ne’mətlərimə) şükür edəni azdır!

M. Pickthall (English)

They made for him what he willed: synagogues and statues, basins like wells and boilers built into the ground. Give thanks, O House of David! Few of My bondmen are thankful.

Yusuf Ali (English)

They worked for him as he desired, (making) Arches,(3806) images, basons as large as reservoirs, and (cooking) cauldrons fixed (in their places): "Work ye,(3807) sons of David, with thanks! but few of My servants are grateful!"

3806 Mihrab (Plural Maharib), translated "arch", may be applied to any fine, elevated, spacious architectural structure. As the reference here is to the Temple of Solomon , the word "arches" is I think most appropriate. "Arches" would be structure Ornaments in the Temple . Images would be like the images of oxen and Cherubim mentioned in 2 Chronicles, 4:3 and 3:14; the Basins 2 Chronicles 4:22 were perhaps huge dishes round which many men could sit together and eat, according to ancient Eastern custom, while the cooking Cauldrons or Pots (2 Chronicles, 4:16), were fixed in one place, being so large in capacity that they could not be moved about. (R).

3807 The building of the Temple was a great event in Israelite history. The motto here given is "Work!": for only that would justify the maintenance of the Kingdom of David , which reached its zenith under Solomon. Without work, both literally, and figuratively for "righteous deeds", all that glory and power would be out of place, and it fell away in a few generations, with the decline of the moral spirit which was at its back.


Designed by ÖFK