13 Şubat 2025 - 15 Şaban 1446
Perşembe
ANA SAYFA
|
SURELER
|
AYET KARŞILAŞTIRMA
|
KUR'AN'DA ARA!
|
FİHRİST
|
DOWNLOAD
|
MOBİL
Kullanıcı :
Şifre :
Şifremi Unuttum
KAYDOL
Sure Seçiniz
Abese(80/42)
Âdiyât(100/11)
Ahkâf(46/35)
Ahzâb(33/73)
Âl-i İmrân(3/200)
Alak(96/19)
Ankebût(29/69)
Asr(103/3)
A’lâ(87/19)
A’râf(7/206)
Bakara(2/286)
Beled(90/20)
Beyyine(98/8)
Bürûc(85/22)
Câsiye(45/37)
Cin(72/28)
Cum’a(62/11)
Duhâ(93/11)
Duhân(44/59)
Enbiyâ(21/112)
Enfâl(8/75)
En’âm(6/165)
Fâtiha(1/7)
Fâtır(35/45)
Fecr(89/30)
Felâk(113/5)
Fetih(48/29)
Fil(105/5)
Furkân(25/77)
Fussilet(41/54)
Gâşiye(88/26)
Hac(22/78)
Hadîd(57/29)
Hâkka(69/52)
Haşr(59/24)
Hicr(15/99)
Hucurât(49/18)
Hûd(11/123)
Hümeze(104/9)
İbrahim(14/52)
İhlâs(112/4)
İnfitâr(82/19)
İnsan(76/31)
İnşikâk(84/25)
İnşirâh(94/8)
İsrâ(17/111)
Kadr(97/5)
Kâf(50/45)
Kâfirûn(109/6)
Kalem(68/52)
Kamer(54/55)
Kâri’a(101/11)
Kasas(28/88)
Kehf(18/110)
Kevser(108/3)
Kıyâme(75/40)
Kureyş(106/4)
Leyl(92/21)
Lokman(31/34)
Mâide(5/120)
Mâ’ûn(107/7)
Meryem(19/98)
Me’âric(70/44)
Mücâdele(58/22)
Müddessir(74/56)
Muhammed(47/38)
Mülk(67/30)
Mümtehine(60/13)
Münâfikûn(63/11)
Mürselât(77/50)
Mutaffifîn(83/36)
Müzzemmil(73/20)
Mü’min(40/85)
Mü’minûn(23/118)
Nahl(16/128)
Nâs(114/6)
Nasr(110/3)
Nâzi’ât(79/46)
Nebe’(78/40)
Necm(53/62)
Neml(27/93)
Nisâ(4/176)
Nûh(71/28)
Nûr(24/64)
Rahmân(55/78)
Ra’d(13/43)
Rûm(30/60)
Sâd(38/88)
Saff(61/14)
Sâffât(37/182)
Sebe’(34/54)
Secde(32/30)
Şems(91/15)
Şûrâ(42/53)
Şu’arâ(26/227)
Tâ-Hâ(20/135)
Tahrîm(66/12)
Talâk(65/12)
Târık(86/17)
Tebbet(111/5)
Teğâbun(64/18)
Tekâsür(102/8)
Tekvîr(81/29)
Tevbe(9/129)
Tîn(95/8)
Tûr(52/49)
Vâkı’a(56/96)
Yâsîn(36/83)
Yûnus(10/109)
Yûsuf(12/111)
Zâriyât(51/60)
Zilzâl(99/8)
Zuhruf(43/89)
Zümer(39/75)
Cüz Seçiniz
1. Cüz
2. Cüz
3. Cüz
4. Cüz
5. Cüz
6. Cüz
7. Cüz
8. Cüz
9. Cüz
10. Cüz
11. Cüz
12. Cüz
13. Cüz
14. Cüz
15. Cüz
16. Cüz
17. Cüz
18. Cüz
19. Cüz
20. Cüz
21. Cüz
22. Cüz
23. Cüz
24. Cüz
25. Cüz
26. Cüz
27. Cüz
28. Cüz
29. Cüz
30. Cüz
Sayfa Düzeni
سُورَةُ الزّخرُف
/ Zuhruf Suresi
◄
٤٩١
- 491
►
25. Cüz /
الجزء ٢٥
وَلِبُيُوتِهِمْ
ve evlerine
اَبْوَاباً
kapılar
وَسُرُراً
ve koltuklar
عَلَيْهَا
üzerine
يَتَّكِؤُ۫نَۙ
yaslanacakları
﴿٣٤﴾
وَزُخْرُفاًۜ
ve (nice) süsler
وَاِنْ كُلُّ
bütün
ذٰلِكَ
bunlar
لَمَّا
sadece
مَتَاعُ
geçici menfaatleridir
الْحَيٰوةِ
hayatının
الدُّنْيَاۜ
dünya
وَالْاٰخِرَةُ
ahiret ise
عِنْدَ
katında
رَبِّكَ
Rabbinin
لِلْمُتَّق۪ينَ۟
muttakiler içindir
﴿٣٥﴾
وَمَنْ
kim
يَعْشُ
kör olursa
عَنْ
karşı
ذِكْرِ
zikrine
الرَّحْمٰنِ
Rahman'ın
نُقَيِّضْ
sardırırız
لَهُ
ona
شَيْطَاناً
bir şeytanı
فَهُوَ
artık o
لَهُ
onun
قَر۪ينٌ
arkadaşı olur
﴿٣٦﴾
وَاِنَّهُمْ
onlar
لَيَصُدُّونَهُمْ
onları engelledikleri halde
عَنِ السَّب۪يلِ
yoldan
وَيَحْسَبُونَ
sanırlar
اَنَّهُمْ
bunlar
مُهْتَدُونَ
doğru yolda olduklarını
﴿٣٧﴾
حَتّٰٓى
nihayet
اِذَا
zaman
جَٓاءَنَا
bize geldiği
قَالَ
der ki
يَا لَيْتَ
keşke olsaydı
بَيْن۪ي
benimle
وَبَيْنَكَ
senin aranda
بُعْدَ
kadar uzaklık
الْمَشْرِقَيْنِ
iki doğu
فَبِئْسَ
meğer ne kötü
الْقَر۪ينُ
arkadaş(mışsın)
﴿٣٨﴾
وَلَنْ يَنْفَعَكُمُ
size bir yarar sağlamaz
الْيَوْمَ
bugün
اِذْ
çünkü
ظَلَمْتُمْ
zulmettiniz
اَنَّكُمْ
siz
فِي الْعَذَابِ
azabda
مُشْتَرِكُونَ
ortaksınız
﴿٣٩﴾
اَفَاَنْتَ
sen mi?
تُسْمِــعُ
işittireceksin
الصُّمَّ
sağıra
اَوْ
yahut
تَهْدِي
yola ileteceksin
الْعُمْيَ
körü
وَمَنْ
ve kimseyi
كَانَ
olan
ف۪ي ضَلَالٍ
sapıklıkta
مُب۪ينٍ
apaçık
﴿٤٠﴾
فَاِمَّا
bile
نَذْهَبَنَّ
biz alıp götürsek
بِكَ
seni
فَاِنَّا
muhakkak biz
مِنْهُمْ
onlardan
مُنْتَقِمُونَۙ
öc alırız
﴿٤١﴾
اَوْ
yahut
نُرِيَنَّكَ
sana gösteririz
الَّذ۪ي وَعَدْنَاهُمْ
onları uyardığımız şeyi
فَاِنَّا
şüphesiz bizim
عَلَيْهِمْ
onlara
مُقْتَدِرُونَ
gücümüz yeter
﴿٤٢﴾
فَاسْتَمْسِكْ
sen sımsıkı sarıl
بِالَّـذ۪ٓي اُو۫حِيَ
vahyedilene
اِلَيْكَۚ
sana
اِنَّكَ
çünkü sen
عَلٰى
üzerindesin
صِرَاطٍ
yol
مُسْتَق۪يمٍ
doğru
﴿٤٣﴾
وَاِنَّهُ
şüphesiz O (Kur'an)
لَذِكْرٌ
bir Zikir'dir
لَكَ
sana
وَلِقَوْمِكَۚ
ve kavmine
وَسَوْفَ
ve yakında
تُسْـَٔلُونَ
sorulacaksınız
﴿٤٤﴾
وَسْـَٔلْ
ve sor
مَنْ اَرْسَلْنَا
gönderdiğimiz
مِنْ قَبْلِكَ
senden önce
مِنْ رُسُلِنَاۗ
elçilerimizden
اَجَعَلْنَا
yapmış mıyız?
مِنْ دُونِ
başka
الرَّحْمٰنِ
Rahman'dan
اٰلِهَةً
tanrılar
يُعْبَدُونَ۟
tapılacak
﴿٤٥﴾
وَلَقَدْ
andolsun
اَرْسَلْنَا
biz gönderdik
مُوسٰى
Musa'yı
بِاٰيَاتِنَٓا
ayetlerimizle
اِلٰى فِرْعَوْنَ
Fir'avn'a
وَمَلَا۬ئِه۪
ve ileri gelen adamlarına
فَقَالَ
dedi
اِنّ۪ي
ben
رَسُولُ
elçisiyim
رَبِّ
Rabbinin
الْعَالَم۪ينَ
alemlerin
﴿٤٦﴾
فَلَمَّا جَٓاءَهُمْ
onlara getirince
بِاٰيَاتِنَٓا
ayetlerimizi
اِذَا
hemen
هُمْ
onlar
مِنْهَا
onlarla
يَضْحَكُونَ
(alay edip) gülmeğe başladılar
﴿٤٧﴾
◄
٤٩١
- 491
►
Designed by
ÖFK
En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir.