12 Mayıs 2025 - 14 Zi'l-ka'de 1446
Pazartesi
ANA SAYFA
|
SURELER
|
AYET KARŞILAŞTIRMA
|
KUR'AN'DA ARA!
|
FİHRİST
|
DOWNLOAD
|
MOBİL
Kullanıcı :
Şifre :
Şifremi Unuttum
KAYDOL
Sure Seçiniz
Abese(80/42)
Âdiyât(100/11)
Ahkâf(46/35)
Ahzâb(33/73)
Âl-i İmrân(3/200)
Alak(96/19)
Ankebût(29/69)
Asr(103/3)
A’lâ(87/19)
A’râf(7/206)
Bakara(2/286)
Beled(90/20)
Beyyine(98/8)
Bürûc(85/22)
Câsiye(45/37)
Cin(72/28)
Cum’a(62/11)
Duhâ(93/11)
Duhân(44/59)
Enbiyâ(21/112)
Enfâl(8/75)
En’âm(6/165)
Fâtiha(1/7)
Fâtır(35/45)
Fecr(89/30)
Felâk(113/5)
Fetih(48/29)
Fil(105/5)
Furkân(25/77)
Fussilet(41/54)
Gâşiye(88/26)
Hac(22/78)
Hadîd(57/29)
Hâkka(69/52)
Haşr(59/24)
Hicr(15/99)
Hucurât(49/18)
Hûd(11/123)
Hümeze(104/9)
İbrahim(14/52)
İhlâs(112/4)
İnfitâr(82/19)
İnsan(76/31)
İnşikâk(84/25)
İnşirâh(94/8)
İsrâ(17/111)
Kadr(97/5)
Kâf(50/45)
Kâfirûn(109/6)
Kalem(68/52)
Kamer(54/55)
Kâri’a(101/11)
Kasas(28/88)
Kehf(18/110)
Kevser(108/3)
Kıyâme(75/40)
Kureyş(106/4)
Leyl(92/21)
Lokman(31/34)
Mâide(5/120)
Mâ’ûn(107/7)
Meryem(19/98)
Me’âric(70/44)
Mücâdele(58/22)
Müddessir(74/56)
Muhammed(47/38)
Mülk(67/30)
Mümtehine(60/13)
Münâfikûn(63/11)
Mürselât(77/50)
Mutaffifîn(83/36)
Müzzemmil(73/20)
Mü’min(40/85)
Mü’minûn(23/118)
Nahl(16/128)
Nâs(114/6)
Nasr(110/3)
Nâzi’ât(79/46)
Nebe’(78/40)
Necm(53/62)
Neml(27/93)
Nisâ(4/176)
Nûh(71/28)
Nûr(24/64)
Rahmân(55/78)
Ra’d(13/43)
Rûm(30/60)
Sâd(38/88)
Saff(61/14)
Sâffât(37/182)
Sebe’(34/54)
Secde(32/30)
Şems(91/15)
Şûrâ(42/53)
Şu’arâ(26/227)
Tâ-Hâ(20/135)
Tahrîm(66/12)
Talâk(65/12)
Târık(86/17)
Tebbet(111/5)
Teğâbun(64/18)
Tekâsür(102/8)
Tekvîr(81/29)
Tevbe(9/129)
Tîn(95/8)
Tûr(52/49)
Vâkı’a(56/96)
Yâsîn(36/83)
Yûnus(10/109)
Yûsuf(12/111)
Zâriyât(51/60)
Zilzâl(99/8)
Zuhruf(43/89)
Zümer(39/75)
Cüz Seçiniz
1. Cüz
2. Cüz
3. Cüz
4. Cüz
5. Cüz
6. Cüz
7. Cüz
8. Cüz
9. Cüz
10. Cüz
11. Cüz
12. Cüz
13. Cüz
14. Cüz
15. Cüz
16. Cüz
17. Cüz
18. Cüz
19. Cüz
20. Cüz
21. Cüz
22. Cüz
23. Cüz
24. Cüz
25. Cüz
26. Cüz
27. Cüz
28. Cüz
29. Cüz
30. Cüz
Sayfa Düzeni
سُورَةُ الاٴعرَاف
/ A’râf Suresi
◄
١٧٣
- 173
►
9. Cüz /
الجزء ٩
وَلَقَدْ
andolsun
ذَرَأْنَا
yarattık
لِجَهَنَّمَ
cehennem için
كَث۪يراً
birçok
مِنَ الْجِنِّ
cin
وَالْاِنْسِۘ
ve insan
لَهُمْ
vardır
قُلُوبٌ
kalbleri
لَا يَفْقَهُونَ
fakat anlamazlar
بِهَاۘ
onlarla
وَلَهُمْ
vardır
اَعْيُنٌ
gözleri
لَا يُبْصِرُونَ
fakat görmezler
بِهَاۘ
onlarla
وَلَهُمْ
vardır
اٰذَانٌ
kulakları
لَا يَسْمَعُونَ
fakat işitmezler
بِهَاۜ
onlarla
اُو۬لٰٓئِكَ
işte onlar
كَالْاَنْعَامِ
hayvanlar gibidir
بَلْ
hatta
هُمْ اَضَلُّۜ
daha da sapık…
اُو۬لٰٓئِكَ
ve işte
هُمُ
onlardır
الْغَافِلُونَ
gafiller
﴿١٧٩﴾
وَلِلّٰهِ
Allah'ındır
الْاَسْمَٓاءُ
isimler
الْحُسْنٰى
en güzel
فَادْعُوهُ
o halde O'na du'a edin
بِهَاۖ
onlarla
وَذَرُوا
ve bırakın
الَّذ۪ينَ يُلْحِدُونَ
eğriliğe sapanları
ف۪ٓي
hakkında
اَسْمَٓائِه۪ۜ
O'nun isimleri
سَيُجْزَوْنَ
onlar cezasını çekeceklerdir
مَا كَانُوا يَعْمَلُونَ
yaptıklarının
﴿١٨٠﴾
وَمِمَّنْ
vardır
خَلَقْنَٓا
yarattıklarımız içinde
اُمَّةٌ
bir ümmet de
يَهْدُونَ
doğruya götüren
بِالْحَقِّ
hak ile
وَبِه۪
ve onunla
يَعْدِلُونَ۟
adalet yapan
﴿١٨١﴾
وَالَّذ۪ينَ كَذَّبُوا
yalanlayanları
بِاٰيَاتِنَا
ayetlerimizi
سَنَسْتَدْرِجُهُمْ
yavaş yavaş helake yaklaştıracağız
مِنْ حَيْثُ
yerden
لَا يَعْلَمُونَۚ
hiç bilmeyecekleri
﴿١٨٢﴾
وَاُمْل۪ي
mühlet veriyorum
لَهُمْۜ
onlara
اِنَّ
şüphesiz
كَيْد۪ي
benim tuzağım
مَت۪ينٌ
sağlamdır
﴿١٨٣﴾
اَوَلَمْ يَتَفَكَّرُوا
düşünmediler mi ki
مَا
yoktur
بِصَاحِبِهِمْ
arkadaşlarında
مِنْ جِنَّةٍۜ
hiçbir delilik
اِنْ هُوَ
o
اِلَّا
ancak
نَذ۪يرٌ
bir uyarıcıdır
مُب۪ينٌ
apaçık
﴿١٨٤﴾
اَوَلَمْ يَنْظُرُوا
bakmadılar mı?
ف۪ي مَلَكُوتِ
melekutuna
السَّمٰوَاتِ
göklerin
وَالْاَرْضِ
ve yerin
وَمَا
ve
خَلَقَ
yarattığı
اللّٰهُ
Allah'ın
مِنْ شَيْءٍۙ
şeylere
وَاَنْ
ve
عَسٰٓى
belkide
اَنْ يَكُونَ
olabileceğine
قَدِ
muhakkak
اقْتَرَبَ
yaklaşmış
اَجَلُهُمْۚ
ecellerinin
فَبِاَيِّ
peki hangi
حَد۪يثٍ
söze
بَعْدَهُ
bundan sonra
يُؤْمِنُونَ
inanacaklar
﴿١٨٥﴾
مَنْ
kimi
يُضْلِلِ
saptırırsa
اللّٰهُ
Allah
فَلَا
artık olmaz
هَادِيَ
yol gösteren
لَهُۜ
onun için
وَيَذَرُهُمْ
ve bırakır onları
ف۪ي طُغْيَانِهِمْ
azgınlıkları içinde
يَعْمَهُونَ
bocalayıp dururlar
﴿١٨٦﴾
يَسْـَٔلُونَكَ
sana soruyorlar
عَنِ السَّاعَةِ
sa'at(in)den
اَيَّانَ
ne zaman diye
مُرْسٰيهَاۜ
gelip çatması
قُلْ
de ki
اِنَّمَا
ancak
عِلْمُهَا
onun bilgisi
عِنْدَ
yanındadır
رَبّ۪يۚ
Rabbimin
لَا يُجَلّ۪يهَا
Onu açığa çıkaramaz
لِوَقْتِهَٓا
tam zamanında
اِلَّا
başkası
هُوَۜ
O'ndan
ثَقُلَتْ
O ağır gelmiştir
فِي السَّمٰوَاتِ
göklere de
وَالْاَرْضِۜ
yere de
لَا تَأْت۪يكُمْ
O size gelecektir
اِلَّا
ancak
بَغْتَةًۜ
ansızın
يَسْـَٔلُونَكَ
sana soruyorlar
كَاَنَّكَ
sanki sen
حَفِيٌّ
biliyormuşsun gibi
عَنْهَاۜ
onu
قُلْ
de ki
اِنَّمَا
muhakkak
عِلْمُهَا
onun bilgisi
عِنْدَ
yanındadır
اللّٰهِ
Allah'ın
وَلٰكِنَّ
fakat
اَكْثَرَ
çoğu
النَّاسِ
insanların
لَا يَعْلَمُونَ
bilmezler
﴿١٨٧﴾
◄
١٧٣
- 173
►
Designed by
ÖFK
En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir.