17 Şubat 2025 - 19 Şaban 1446
Pazartesi
ANA SAYFA
|
SURELER
|
AYET KARŞILAŞTIRMA
|
KUR'AN'DA ARA!
|
FİHRİST
|
DOWNLOAD
|
MOBİL
Kullanıcı :
Şifre :
Şifremi Unuttum
KAYDOL
Sure Seçiniz
Abese(80/42)
Âdiyât(100/11)
Ahkâf(46/35)
Ahzâb(33/73)
Âl-i İmrân(3/200)
Alak(96/19)
Ankebût(29/69)
Asr(103/3)
A’lâ(87/19)
A’râf(7/206)
Bakara(2/286)
Beled(90/20)
Beyyine(98/8)
Bürûc(85/22)
Câsiye(45/37)
Cin(72/28)
Cum’a(62/11)
Duhâ(93/11)
Duhân(44/59)
Enbiyâ(21/112)
Enfâl(8/75)
En’âm(6/165)
Fâtiha(1/7)
Fâtır(35/45)
Fecr(89/30)
Felâk(113/5)
Fetih(48/29)
Fil(105/5)
Furkân(25/77)
Fussilet(41/54)
Gâşiye(88/26)
Hac(22/78)
Hadîd(57/29)
Hâkka(69/52)
Haşr(59/24)
Hicr(15/99)
Hucurât(49/18)
Hûd(11/123)
Hümeze(104/9)
İbrahim(14/52)
İhlâs(112/4)
İnfitâr(82/19)
İnsan(76/31)
İnşikâk(84/25)
İnşirâh(94/8)
İsrâ(17/111)
Kadr(97/5)
Kâf(50/45)
Kâfirûn(109/6)
Kalem(68/52)
Kamer(54/55)
Kâri’a(101/11)
Kasas(28/88)
Kehf(18/110)
Kevser(108/3)
Kıyâme(75/40)
Kureyş(106/4)
Leyl(92/21)
Lokman(31/34)
Mâide(5/120)
Mâ’ûn(107/7)
Meryem(19/98)
Me’âric(70/44)
Mücâdele(58/22)
Müddessir(74/56)
Muhammed(47/38)
Mülk(67/30)
Mümtehine(60/13)
Münâfikûn(63/11)
Mürselât(77/50)
Mutaffifîn(83/36)
Müzzemmil(73/20)
Mü’min(40/85)
Mü’minûn(23/118)
Nahl(16/128)
Nâs(114/6)
Nasr(110/3)
Nâzi’ât(79/46)
Nebe’(78/40)
Necm(53/62)
Neml(27/93)
Nisâ(4/176)
Nûh(71/28)
Nûr(24/64)
Rahmân(55/78)
Ra’d(13/43)
Rûm(30/60)
Sâd(38/88)
Saff(61/14)
Sâffât(37/182)
Sebe’(34/54)
Secde(32/30)
Şems(91/15)
Şûrâ(42/53)
Şu’arâ(26/227)
Tâ-Hâ(20/135)
Tahrîm(66/12)
Talâk(65/12)
Târık(86/17)
Tebbet(111/5)
Teğâbun(64/18)
Tekâsür(102/8)
Tekvîr(81/29)
Tevbe(9/129)
Tîn(95/8)
Tûr(52/49)
Vâkı’a(56/96)
Yâsîn(36/83)
Yûnus(10/109)
Yûsuf(12/111)
Zâriyât(51/60)
Zilzâl(99/8)
Zuhruf(43/89)
Zümer(39/75)
Cüz Seçiniz
1. Cüz
2. Cüz
3. Cüz
4. Cüz
5. Cüz
6. Cüz
7. Cüz
8. Cüz
9. Cüz
10. Cüz
11. Cüz
12. Cüz
13. Cüz
14. Cüz
15. Cüz
16. Cüz
17. Cüz
18. Cüz
19. Cüz
20. Cüz
21. Cüz
22. Cüz
23. Cüz
24. Cüz
25. Cüz
26. Cüz
27. Cüz
28. Cüz
29. Cüz
30. Cüz
Sayfa Düzeni
سُورَةُ الاٴعرَاف
/ A’râf Suresi
◄
١٦٢
- 162
►
9. Cüz /
الجزء ٩
وَلَوْ
şayet
اَنَّ
elbette
اَهْلَ
halkı
الْقُرٰٓى
(O) ülkelerin
اٰمَنُوا
inanıp
وَاتَّقَوْا
korunsalardı
لَفَتَحْنَا
açardık
عَلَيْهِمْ
üzerlerine
بَرَكَاتٍ
bolluklar
مِنَ السَّمَٓاءِ
gökten
وَالْاَرْضِ
ve yerden
وَلٰكِنْ
fakat
كَذَّبُوا
yalanladılar
فَاَخَذْنَاهُمْ
biz de onları yakaladık
بِمَا كَانُوا يَكْسِبُونَ
kazandıklarıyle
﴿٩٦﴾
اَفَاَمِنَ
Peki emin midirler?
اَهْلُ
halkı
الْقُرٰٓى
(o) ülkelerin
اَنْ يَأْتِيَهُمْ
kendilerine gelmeyeceğinden
بَأْسُنَا
azabımızın
بَيَاتاً
geceleyin
وَهُمْ
onlar
نَٓائِمُونَۜ
uyurlarken
﴿٩٧﴾
اَوَاَمِنَ
Ya da emin midirler?
اَهْلُ
halkı
الْقُرٰٓى
(o) ülkelerin
اَنْ يَأْتِيَهُمْ
onlara gelmeyeceğinden
بَأْسُنَا
azabımızın
ضُحًى
kuşluk vakti
وَهُمْ
onlar
يَلْعَبُونَ
eğlenirlerken
﴿٩٨﴾
اَفَاَمِنُوا
emin mi oldular?
مَكْرَ
tuzağından
اللّٰهِۚ
Allah'ın
فَلَا يَأْمَنُ
emin olamaz
مَكْرَ
tuzağından
اللّٰهِ
Allah'ın
اِلَّا
başkası
الْقَوْمُ
topluluktan
الْخَاسِرُونَ۟
ziyana uğrayan
﴿٩٩﴾
اَوَلَمْ يَهْدِ
yola getirmedi mi?
لِلَّذ۪ينَ يَرِثُونَ
varis olanları
الْاَرْضَ
şu toprağa
مِنْ بَعْدِ
sonra
اَهْلِهَٓا
sahiplerinden
اَنْ
eğer
لَوْ نَشَٓاءُ
biz dilesek
اَصَبْنَاهُمْ
kendilerini de cezalandırırız
بِذُنُوبِهِمْۚ
günahlarıyle
وَنَطْبَعُ
ve mühürleriz
عَلٰى قُلُوبِهِمْ
kalblerini
فَهُمْ
artık onlar
لَا يَسْمَعُونَ
hiç işitmezler
﴿١٠٠﴾
تِلْكَ
işte o
الْقُرٰى
ülkeler
نَقُصُّ
anlatıyoruz
عَلَيْكَ
sana
مِنْ اَنْـبَٓائِهَاۚ
onların haberlerinden
وَلَقَدْ
andolsun
جَٓاءَتْهُمْ
onlara getirmişlerdi
رُسُلُهُمْ
elçileri
بِالْبَيِّنَاتِۚ
açık deliller
فَمَا كَانُوا لِيُؤْمِنُوا
fakat inanmak istemediler
بِمَا
ötürü
كَذَّبُوا
yalanladıklarından
مِنْ قَبْلُۜ
önceden
كَذٰلِكَ
işte böyle
يَطْبَعُ
mühürler
اللّٰهُ
Allah
عَلٰى قُلُوبِ
kalblerini
الْكَافِر۪ينَ
kafirlerin
﴿١٠١﴾
وَمَا وَجَدْنَا
bulmadık
لِاَكْثَرِهِمْ
onların çoklarında
مِنْ عَهْدٍۚ
sözünde durma
وَاِنْ
ama
وَجَدْنَٓا
bulduk
اَكْثَرَهُمْ
onların çoklarını
لَفَاسِق۪ينَ
yoldan çıkmış
﴿١٠٢﴾
ثُمَّ
sonra
بَعَثْنَا
gönderdik
مِنْ بَعْدِهِمْ
ardlarından
مُوسٰى
Musa'yı
بِاٰيَاتِنَٓا
ayetlerimizle
اِلٰى فِرْعَوْنَ
Fir'avn'a
وَمَلَا۬ئِه۪
ve onun ileri gelenlerine
فَظَلَمُوا
haksızlık ettiler
بِهَاۚ
(ayetlerimize)
فَانْظُرْ
fakat bak
كَيْفَ
nasıl
كَانَ
oldu
عَاقِبَةُ
sonu
الْمُفْسِد۪ينَ
bozguncuların
﴿١٠٣﴾
وَقَالَ
dedi ki
مُوسٰى
Musa
يَا
Ey
فِرْعَوْنُ
Fir'avn
اِنّ۪ي
muhakkak ben
رَسُولٌ
bir elçiyim
مِنْ
tarafından
رَبِّ
Rabbi
الْعَالَم۪ينَۚ
alemlerin
﴿١٠٤﴾
◄
١٦٢
- 162
►
Designed by
ÖFK
En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir.