3 Aralık 2024 - 2 Cemaziye'l-Ahir 1446
Salı
ANA SAYFA
|
SURELER
|
AYET KARŞILAŞTIRMA
|
KUR'AN'DA ARA!
|
FİHRİST
|
DOWNLOAD
|
MOBİL
Kullanıcı :
Şifre :
Şifremi Unuttum
KAYDOL
Sure Seçiniz
Abese(80/42)
Âdiyât(100/11)
Ahkâf(46/35)
Ahzâb(33/73)
Âl-i İmrân(3/200)
Alak(96/19)
Ankebût(29/69)
Asr(103/3)
A’lâ(87/19)
A’râf(7/206)
Bakara(2/286)
Beled(90/20)
Beyyine(98/8)
Bürûc(85/22)
Câsiye(45/37)
Cin(72/28)
Cum’a(62/11)
Duhâ(93/11)
Duhân(44/59)
Enbiyâ(21/112)
Enfâl(8/75)
En’âm(6/165)
Fâtiha(1/7)
Fâtır(35/45)
Fecr(89/30)
Felâk(113/5)
Fetih(48/29)
Fil(105/5)
Furkân(25/77)
Fussilet(41/54)
Gâşiye(88/26)
Hac(22/78)
Hadîd(57/29)
Hâkka(69/52)
Haşr(59/24)
Hicr(15/99)
Hucurât(49/18)
Hûd(11/123)
Hümeze(104/9)
İbrahim(14/52)
İhlâs(112/4)
İnfitâr(82/19)
İnsan(76/31)
İnşikâk(84/25)
İnşirâh(94/8)
İsrâ(17/111)
Kadr(97/5)
Kâf(50/45)
Kâfirûn(109/6)
Kalem(68/52)
Kamer(54/55)
Kâri’a(101/11)
Kasas(28/88)
Kehf(18/110)
Kevser(108/3)
Kıyâme(75/40)
Kureyş(106/4)
Leyl(92/21)
Lokman(31/34)
Mâide(5/120)
Mâ’ûn(107/7)
Meryem(19/98)
Me’âric(70/44)
Mücâdele(58/22)
Müddessir(74/56)
Muhammed(47/38)
Mülk(67/30)
Mümtehine(60/13)
Münâfikûn(63/11)
Mürselât(77/50)
Mutaffifîn(83/36)
Müzzemmil(73/20)
Mü’min(40/85)
Mü’minûn(23/118)
Nahl(16/128)
Nâs(114/6)
Nasr(110/3)
Nâzi’ât(79/46)
Nebe’(78/40)
Necm(53/62)
Neml(27/93)
Nisâ(4/176)
Nûh(71/28)
Nûr(24/64)
Rahmân(55/78)
Ra’d(13/43)
Rûm(30/60)
Sâd(38/88)
Saff(61/14)
Sâffât(37/182)
Sebe’(34/54)
Secde(32/30)
Şems(91/15)
Şûrâ(42/53)
Şu’arâ(26/227)
Tâ-Hâ(20/135)
Tahrîm(66/12)
Talâk(65/12)
Târık(86/17)
Tebbet(111/5)
Teğâbun(64/18)
Tekâsür(102/8)
Tekvîr(81/29)
Tevbe(9/129)
Tîn(95/8)
Tûr(52/49)
Vâkı’a(56/96)
Yâsîn(36/83)
Yûnus(10/109)
Yûsuf(12/111)
Zâriyât(51/60)
Zilzâl(99/8)
Zuhruf(43/89)
Zümer(39/75)
Cüz Seçiniz
1. Cüz
2. Cüz
3. Cüz
4. Cüz
5. Cüz
6. Cüz
7. Cüz
8. Cüz
9. Cüz
10. Cüz
11. Cüz
12. Cüz
13. Cüz
14. Cüz
15. Cüz
16. Cüz
17. Cüz
18. Cüz
19. Cüz
20. Cüz
21. Cüz
22. Cüz
23. Cüz
24. Cüz
25. Cüz
26. Cüz
27. Cüz
28. Cüz
29. Cüz
30. Cüz
Sayfa Düzeni
سُورَةُ الاٴعرَاف
/ A’râf Suresi
◄
١٥٥
- 155
►
8. Cüz /
الجزء ٨
وَنَادٰٓى
ve seslendi
اَصْحَابُ
halkı
الْجَنَّةِ
cennet
اَصْحَابَ
halkına
النَّارِ
ateş
اَنْ
diye
قَدْ
muhakkak
وَجَدْنَا
biz bulduk
مَا وَعَدَنَا
bize va'dettiğini
رَبُّنَا
Rabbimizin
حَقاًّ
gerçek
فَهَلْ وَجَدْتُمْ
siz de buldunuz mu?
مَا وَعَدَ
size va'dettiğini
رَبُّكُمْ
Rabbinizin
حَقاًّۜ
gerçek
قَالُوا
dediler
نَعَمْۚ
evet
فَاَذَّنَ
ve ünledi
مُؤَذِّنٌ
bir ünleyici
بَيْنَهُمْ
aralarından
اَنْ
diye
لَعْنَةُ
la'neti
اللّٰهِ
Allah'ın
عَلَى
üzerine olsun
الظَّالِم۪ينَۙ
zalimlerin
﴿٤٤﴾
الَّذ۪ينَ
onlar ki
يَصُدُّونَ
menedip
عَنْ سَب۪يلِ
yolundan
اللّٰهِ
Allah'ın
وَيَبْغُونَهَا
onu isterler
عِوَجاًۚ
eğriltmek
وَهُمْ
ve onlar
بِالْاٰخِرَةِ
ahireti de
كَافِرُونَۜ
inkar ederlerdi
﴿٤٥﴾
وَبَيْنَـهُمَا
iki taraf arasında
حِجَابٌۚ
bir perde vardır
وَعَلَى
ve üzerinde de
الْاَعْرَافِ
A'raf
رِجَالٌ
erkekler vardır
يَعْرِفُونَ
tanıyan
كُلاًّ
hepsini
بِس۪يمٰيهُمْۚ
yüzlerindeki işaretleriyle
وَنَادَوْا
ve seslendiler
اَصْحَابَ
halkına
الْجَنَّةِ
cennet
اَنْ
diye
سَلَامٌ
selam
عَلَيْكُمْ
size
لَمْ يَدْخُلُوهَا
cennete girmemiş
وَهُمْ
fakat onlar
يَطْمَعُونَ
beklemektedirler
﴿٤٦﴾
وَاِذَا
zaman
صُرِفَتْ
çevrildiği
اَبْصَارُهُمْ
gözleri
تِلْقَٓاءَ
tarafına
اَصْحَابِ
halkı
النَّارِۙ
ateş
قَالُوا
dediler
رَبَّنَا
Rabbimiz
لَا تَجْعَلْنَا
bizi bulundurma
مَعَ
beraber
الْقَوْمِ
toplulukla
الظَّالِم۪ينَ۟
zalim
﴿٤٧﴾
وَنَادٰٓى
ünleyerek
اَصْحَابُ
halkı
الْاَعْرَافِ
A'raf
رِجَالاً
birtakım adamlara
يَعْرِفُونَهُمْ
tanıdıkları
بِس۪يمٰيهُمْ
yüzlerinden
قَالُوا
dediler ki
مَٓا اَغْنٰى
hiçbir yarar sağlamadı
عَنْكُمْ
size
جَمْعُكُمْ
topluluğunuzun
وَمَا
ne de
كُنْتُمْ
size
تَسْتَكْبِرُونَ
büyüklük taslamanız
﴿٤٨﴾
اَهٰٓؤُ۬لَٓاءِ
bunlar mıydı?
الَّذ۪ينَ اَقْسَمْتُمْ
yemin ettiğiniz kimseler
لَا يَنَالُهُمُ
onları erdirmeyecek diye
اللّٰهُ
Allah
بِرَحْمَةٍۜ
hiçbir rahmete
اُدْخُلُوا
girin
الْجَنَّةَ
cennete
لَا خَوْفٌ
korku yoktur
عَلَيْكُمْ
artık size
وَلَٓا
ve değilsiniz
اَنْتُمْ
siz
تَحْزَنُونَ
üzülecek de
﴿٤٩﴾
وَنَادٰٓى
ve seslendiler
اَصْحَابُ
halkı
النَّارِ
ateş
اَصْحَابَ
halkına
الْجَنَّةِ
cennet
اَنْ
diye
اَف۪يضُوا
biraz da akıtın
عَلَيْنَا
bizim üzerimize
مِنَ الْمَٓاءِ
suyunuzdan
اَوْ
veya
مِمَّا رَزَقَكُمُ
size verdiği rızıktan
اللّٰهُۜ
Allah'ın
قَالُٓوا
dediler ki
اِنَّ
şüphesiz
اللّٰهَ
Allah
حَرَّمَهُمَا
bu ikisini haram etmiştir
عَلَى الْكَافِر۪ينَۙ
kafirlere
﴿٥٠﴾
الَّذ۪ينَ
onlar ki
اتَّخَذُوا
yerine koydular
د۪ينَهُمْ
dinlerini
لَهْواً
bir eğlence
وَلَعِباً
ve oyun
وَغَرَّتْهُمُ
ve kendilerini aldattı
الْحَيٰوةُ
hayatı
الدُّنْيَاۚ
dünya
فَالْيَوْمَ
bugün
نَنْسٰيهُمْ
biz de onları unuturuz
كَمَا
gibi
نَسُوا
unuttukları
لِقَٓاءَ
karşılaşacaklarını
يَوْمِهِمْ
günleriyle
هٰذَاۙ
bu
وَمَا
ve
كَانُوا
ettikleri
بِاٰيَاتِنَا
ayetlerimizi
يَجْحَدُونَ
bile bile inkar
﴿٥١﴾
◄
١٥٥
- 155
►
Designed by
ÖFK
En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir.