Lekad ḣalaknâ-l-insâne fî kebed(in)
Gerçekten de biz insanı sıkıntı içinde yarattık.
Gerçekten Biz insanı sıkıntı ve zorluklar içinde (yetişen çok harika bir sanat eseri ve mükemmel bir fabrika biçiminde) yaratmışızdır. (Hâlâ çoğu akledip anlamıyorlar.)
gerçekten biz insanı acı, sıkıntı ve imtihan ile yüklü bir hayat içerisinde yarattık.
Andolsun ki, biz insanı bir zorluk içinde yarattık.
Andolsun, biz insanı bir zorluk içinde yarattık.
Doğrusu biz, insanı bir meşakkat içinde yarattık.
Biz, insanı sıkıntı ve zorluklarla yoğurarak yaratık.
Biz, insanı zorluklar içinde yarattık.
Biz insanı güçlük içre yarattık
Biz insanı (hayatında karşılaşacağı) birtakım zorluklara, sıkıntılara dayanacak şekilde yarattık.
İnsânı meşâkkatde halk itdik.
İnsanoğlunu, zorluklara katlanacak şekilde yarattık.
1,2,3,4. Sen bu beldedeyken bu beldeye (Mekke’ye), babaya ve ondan meydana gelen çocuğa yemin ederim ki, biz insanı bir sıkıntı ve zorluk içinde (olacak ve bunlara göğüs gerecek şekilde) yarattık.
Hiç kuşkusuz biz insanı zahmetli bir hayat için yarattık.
1, 2, 3, 4. Bu beldeye -ki sen bu beldedesin-, babaya ve ondan meydana gelen çocuğa yemin ederim ki biz, insanı (yüzyüze geleceği nice) zorluklar içinde yarattık.
İnsanı zorluklar arasında (direnmesi için) yarattık.
Biz insanı gerçekten bir sıkıntı içinde yarattık.
Hakikaten biz insanı bir meşakkat içinde yarattık
Şüphesiz biz insanı (hayatında karşılaşacağı) meşakkatlere karşı dayanıklı yarattık.
Biz insanı gerçekten zorluk arasında yarattık.
ki biz insanı, andolsun, meşakkat içinde yaratdık.
Muhakkak ki biz, insanı muhtaç halde yarattık.
(Ki) insanı, gerçekten bir meşakkat içinde (olmak üzere) yarattık.
Elbette biz insanı, zorluklar (acılar ve sıkıntılar) içinde (olacak ve bunlara göğüs gerebilecek güçte) yarattık. *
Biz insanı güçlüklere dayanıklı olarak yarattık.
doğrusu biz insanı acı çekmek için yarattık.
Elbette biz insanı meşekkat içinde yarattık.
Gerçekten Biz insanı zorluklara katlanacak [kebed] hâlde yarattık.
Ki şüphesiz biz insanı bir zorluk içinde yarattık.
Biz insanı, birçok acılar, sıkıntılar ve zorluklar arasında mücâdele ederek çetin bir sınavdan geçmesi için yarattık.
Gerçekten İnsan’ı bir kebed (zorluk) içinde yarattık.
biz insanı, hep zora koştuk.
Elbette insanları zorluk içinde yarattık. İnsanlar zorlukları hayatlarının gerçeği olarak yaşıyor. Söyleyin, yaşadığınız gerçekleri inkâr edebilir misiniz?
Şüphesiz ki biz insanı zorluklar konusunda (dayanıklı) yarattık.
Gerçekten Biz insanı, sıkıntılarla (mücadele etmesi için) yarattık.
Gerçek şu ki, Biz insanı acı, sıkıntı ve imtihan [ile yüklü bir hayat]a gönderdik. ³
Biz insanı meşakkatlere dayanıklı yarattık. 3/195, 13/22
Hakikaten Biz insanoğlunu farklı meşakkatlere dayanıklı yarattık.[⁵⁷³⁰]
Biz insanı, meşakkatler içinde (bocalasın diye) yarattık!
Biz insanı zorluk içinde yarattık.
Muhakkak ki, Biz insanı elbette bir meşakkat içinde (bulunacağı bir mahiyette) yarattık.
Biz insanı, imtihan ve çile yüklü bir hayata gönderdik. [82, 6-7; 95, 4-5]
Biz insanı zorluk arasında yarattık.
Biz insânı şiddet ve meşâkkatde yaratdık.
İnsanı, zorlukları aşacak güçte yaratmışızdır.
“İnsanı dosdoğru/dayanıklı olarak yaratmışızdır.
Biz insanı zorluklar için yarattık.
Biz insanı gerçekten bir sıkıntı ve zorluk içinde yarattık.
bayıķ yarat(t)uķ “ādemį ķatılıķ maşaķķat içinde.
Taḥḳīḳ biz yaratduḳ Ādem oġlını zaḥmet içinde.
Biz insanı məşəqqətdə yaratdıq! (İnsan doğulduğu gündən qəbir evinə gedənə qədər əzab-əziyyət içində çalışıb çabalayır, həyat boyu müxtəlif çətinliklərlə üzləşər. Bu, ilahı bir hikmətdir, həyatın qanunudur!)
We verily have created man in an atmosphere:
Verily We have created man into toil and struggle.(6133)
Designed by ÖFK En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir. |