Veminhum men yelmizuke fî assadekâti fe-in u’tû minhâ radû ve-in lem yu’tav minhâ iżâ hum yesḣatûn(e)
Onlardan, sadakaları vermede seni ayıplayan da var. O maldan diledikleri verilseydi hoşlanırlardı, verilmeyince de hemen kızarlar.
(Ey Nebim!) Onlardan (münafıklardan, dağıttığın) sadakalar konusunda Seni yadırgayacaklar (dedikodu yapacaklar) vardır. Ondan kendilerine (bolca) verilirse hoşlanırlar, kendilerine (istedikleri kadar) verilmediği zaman ise bu sefer kızıp gazaplanırlar.
Onlardan kimi de, sadakaların bölüştürülmesi hususunda sana dil uzatır. Eğer o sadakalardan kendilerine, diledikleri bir şey verilirse hoşlanırlar, verilmezse de bakarsın kızıp öfkelenirler.
İçlerinde, beytülmalde, hazinede topladığın sadakaların, gelirlerin dağıtımı ile ilgili sana imalı söz söyleyenler, dil uzatanlar var. Eğer bu gelirlerden onlara pay verirsen hoşnut olurlar. Hazineden onlara bir pay vermezsen, hemen öfkelenirler.
Onların kimileri de sadakalar konusunda sana dil uzatırlar. Ondan kendilerine verilirse hoşnut olurlar ama kendilerine verilmezse o zaman hemen öfkelenirler.
Onlardan sadakalar konusunda seni yadırgayacaklar vardır. Ondan kendilerine verilirse hoşlanırlar, kendilerine verilmediği zaman bu sefer gazablanırlar.
Münafıklardan bir kısmı, sadakaların (ganimetlerin) bölünmesini sana târiz ediyorlar (seni adâletsizlikle ithama kalkışıyorlar) Çünkü, o sadakalardan istedikleri şey kendilerine verilirse razı olurlar, verilmezse hemen kızarlar.
Onlardan bazıları, senin zekâtı ve sadakaları dağıtmana dil uzatırlar. Eğer onlara o zekât ve sadakadan verilse razı olurlar, eğer bir şey verilmezse, işte o zaman kızgınlaşırlar.
Onlardan sadakaların taksimi hususunda seni ayıplayanlar da vardır. Sadakalardan onlara da verilirse razı olurlar, şayet bunlardan kendilerine verilmezse hemen kızarlar.
Doyumluk işlerinde, onların içerisinden, seni yerenler var, doyumluk verilince hoşnutluk gösterirler, verilmezse kızarlar
Onlardan kimi de zekâtlar(ın bölüştürülmesi hususun)da sana dil uzatır. Eğer o sadakalardan kendilerine pay verilse hoşlanırlar, onlardan kendilerine pay verilmezse hemen kızarlar.
Bunların içinden ba’zıları sadaka tevzî’inden dolayı sana iftirâ idiyorlar. Ânlara virilir ise memnûn olurlar, red idilir ise kızarlar.
Sadakalar hakkında sana dil uzatanlar vardır. Onlara verilirse hoşnut olurlar, verilmezse, hemen öfkeleniverirler.
İçlerinden sadakalar konusunda sana dil uzatanlar da var. Kendilerine ondan bir pay verilirse, hoşnut olurlar; eğer kendilerine ondan bir pay verilmezse, hemen kızarlar.
Onlardan sadakaların (zekât gelirleri) taksimi hususunda sana dil uzatanlar da var. Şayet bunlardan kendilerine verilmişse hoşnut olurlar, verilmemişse hemen öfkelenirler.
Onlardan sadakaların (taksimi) hususunda seni ayıplayanlar da vardır. Sadakalardan onlara da (bir pay) verilirse razı olurlar, şayet onlara sadakalardan verilmezse hemen kızarlar.
Onların bir kısmı, sadakaların dağıtımı konusunda seni eleştiriyor; kendilerine ondan verilince razı oluyorlar, ancak ondan kendilerine verilmeyince öfkeleniyorlar.
İçlerinde (topladığın) sadakalar hakkında sana tariz eden (dil uzatan) ler de var. Eğer o sadakalardan kendilerine verilmişse hoşnut olurlar, verilmemişse hemen kızarlar.
İçlerinden sadakalar hakkında sana ta'rız eden de var, çünkü, ondan kendilerine verilmişse hoşnud olurlar, verilmemişse derhal kızarlar
Onlardan (munâfıklardan) sadakalar (ın taksimi) hususunda, (seni adaletsizlikle itham ederek) sana dil uzatanlar var. Kendilerine ondan bir pay verilirse, hoşnut olurlar, eğer kendilerine ondan bir pay verilmezse, hemen kızarlar.
İçlerinden kimileri de sadakalar hakkında sana dil uzatır. Eğer kendilerine pay verilirse hoşlanırlar, verilmeyince de hemen kızarlar.
İçlerinden sadakalar (ın taksimi) hususunda seni ayıblayacaklar da var. Çünkü eğer içlerinden kendilerine (diledikleri bir şey) verilirse hoşlanırlar. Şâyed yine kendilerinden olanlara (diledikleri şey) verilmezse derhal kızarlar.
Onlardan öylesi de vardır ki, sadakalar (ve ganîmetlerin taksîmi) husûsunda seni ayıplar. Artık onlardan kendilerine verilirse hoşnûd olurlar; fakat onlardan (o arzu ettikleri şeylerden) kendilerine verilmezse hemen kızarlar.
(Ey Resulüm!) Onlardan (münafıklardan, dağıttığın) sadakalar (zekât vb. gelirler) konusunda (devlet malını kendilerine peşkeş çekmediğin için, birilerinin kayrıldığını öne sürerek) seni yadırgayacaklar (dedikodu yapacaklar) vardır. (Acaba amaçları gerçekten adâleti sağlamak mı? Hayır!) Çünkü kendilerine bu mallardan (diledikleri gibi) yüklü bir pay verilse, dağıtımdan memnun kalırlar, fakat (zaten zengin oldukları için) bu mallardan kendilerine bir pay verilmeyecek olsa, hemen kızarlar. *
Onların içinde senin sadakaları dağıtmandan rahatsız olup, seni çekiştirenler var. Eğer sadakalardan onlara da verirsen, ondan hoşnut olurlar. Yok, eğer vermezsen, birden bire çılgına dönerler.
Onların içinde öyleleri de vardır ki sadakalarından ötürü seni kınarlar. Eğer onlara da verecek olursan sevinirler, eğer onlara vermiyecek olursan hemen küserler.
İçlerinde sadakalar konusunda sana dil uzatanlar vardır. Eğer onlardan kendilerine (bir pay) verilirse hoşlanırlar ama verilmezse de hemen kızarlar.
Sadakalar (zekâtlar) hakkında seni ayıplayanlar vardır. Onlara verilirse hoşnut olurlar, verilmezse, hemen öfkeleniverirler.
Onlar arasında, zekât gelirlerinin paylaşımı konusunda —devlet malını kendilerine peşkeş çekmediğin için— birilerinin kayrıldığını öne sürerek seni iğneleyici sözlerle ayıplayanlar da var. Acaba amaçları gerçekten adâleti sağlamak mı? Hayır! Çünkü kendilerine bu mallardan yüklü bir pay verilse, dağıtımdan son derece memnun kalırlar, fakat zaten zengin oldukları için bu mallardan kendilerine bir pay verilmeyecek olsa, hemen kızarlar. Hâlbuki:
Onlardan Sadakalar konusunda sana dil uzatanlar vardır. Onlara verildiyse, razı oldular. Sadakadan verilmediyse, o zaman kızarlar.
Resulüm! bazıları sadaka konusunda sana laf çıtlatıyor, kendilerine pay verilirse mutlu oluyor, verilmezse, küplere biniyorlar.
Zenginlerden toplayıp hak sahiplerine verdiğin yardımlar konusunda sana dil uzatanlar var. Kendilerine toplanan yardımlardan pay verilirse hoşnut olurlar. Pay verilmezse hemen kızarlar. Hâlbuki kimin hak sahibi olduğunu Allah ve Resulü bilmektedir.
Onlardan [sadaka]ların (dağıtımı) hakkında seni ayıplayanlar da vardır. ([Sadaka]lardan) onlara da (bir pay) verilirse razı olurlar; kendilerine onlardan verilmezse hemen kızarlar.
(Ey Muhammed!) Onlardan ganîmetlerin dağıtımı hakkında sana dil uzatanlar da var. Onlar, eğer o sadakalardan kendilerine bir pay verilirse hoşlanırlar, onlardan kendilerine bir pay verilmeyince de hemen kızarlar.¹
Ve onların arasında [ey Peygamber,] Allah için sunulan şeylerin [dağıtımında] sana dil uzatanlar var: ⁸¹ onlardan kendilerine verilmediğini görseler, işte o zaman öfkeden neredeyse deliye dönerler.
Onlardan sadakaların dağıtımı konusunda sana dil uzatanlar vardır. Onlara verilirse hoşnut olurlar ve susarlar, eğer verilmezse hemen öfkelenir ve homurdanıp dururlar. 2/263- 272, 3/134, 9/60- 79- 103, 59/7
Onlar arasında, sadaka ve zekâtların (dağıtımı) konusunda sana dil uzatanlar var: eğer kendilerine ondan bir pay verirsen seslerini keserler, yok eğer kendilerine ondan bir pay vermezsen, o zaman da öfkelerini kusarlar.
(Ey Muhammed) Onların içinde sadakaların taksimi hususunda sana dil uzatanlar da vardır. Eğer onlara (sadakalardan) bir pay verilirse çok hoşlarına gider, bir pay düşmediğinde ise çok öfkelenirler! (Sana karşı gelmeye bile kalkışırlar)
içlerinden sadakalar konusunda sana dil uzatanlar da var. Kendilerine ondan bir pay verilirse, hoşnut olurlar; eğer kendilerine ondan bir pay verilmezse, o zaman kızarlar.
Ve onlardandır, sadakalar hususunda seni ayıplar olan şahıs da. İmdi kendilerine onlardan verilmiş olunca hoşnut olurlar ve eğer onlardan verilmezse o vakit kızarlar.
Onlardan bazıları da senin zekât ve sadakaları taksim edişine dil uzatırlar. Bu mallardan kendilerine pay verilirse memnun olurlar, verilmeyince hemen kızıp öfkelenirler.
Onlardan kimi de sadakalar(ın bölüştürülmesi hususun)da sana dil uzatır. Eğer o sadakalardan kendilerine pay verilse hoşlanırlar, onlardan kendilerine pay verilmezse hemen kızarlar.
Onlardan ba'zıları vardır ki seni sadaka tevzî'i husûsunda ta'yîb iderler. Eğer sadakadan onlara virilirse senden razı olurlar, virilmezse incinirler. [¹]
İçlerinde sadakalar konusunda sende kusur arayanlar vardır. Kendilerine verilse hoşlarına gider, verilmezse anında sinirlenirler.
Onlardan sadakalar konusunda sana dil uzatanlar vardır. Onlara verilirse hoşnut olurlar; verilmezse hemen öfkeleniverirler.
Onlardan, sadakalar konusunda sana dil uzatanlar da vardır. Onlara da sadakalardan birşey verdiğinde bundan hoşlanırlar; vermediğin zaman öfkelenirler.
İçlerinden bir kısmı da sadakalar konusunda sana laf dokundurur. Ondan kendilerine verilmişse memnun olurlar. Verilmemişse hemen öfkelenirler.
daħı anlardan oldur kim 'ayıblar seni seni śadaķalar içinde pes eger virinileler andan ḥosnud olalar daħı eger virinilmeyeler andan ol vaķt anlar ķaķırlar.
Daḫı anlaruñ niceleri ‘ayblar seni ṣadaḳa ülüşmekde. Eger virilse anlaraandan rāżī olurlar ve eger virilmeseler andan anlar ḳaḳıyup giderler.
Onlardan (münafiqlərdən) sədəqələr (onların bölünməsi) barəsində sənə eyib tutanlar da var. Əgər (sədəqədən) onlara bir şey verilsə, razı qalar, verilməsə, dərhal qəzəblənərlər.
And of them is he who defameth thee in the matter of the alms. If they are given thereof they are content, and if they are not given thereof, behold! they are enraged.
And among them are men who slander thee in the matter of (the distribution of) the alms:(1318) if they are given part thereof, they are pleased, but if not, behold! they are indignant!
Designed by ÖFK En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir. |