Lekad câekum rasûlun min enfusikum ‘azîzun ‘aleyhi mâ ‘anittum harîsun ‘aleykum bilmu/minîne raûfun rahîm(un)
Andolsun, size içinizden, sizden öyle bir Peygamber gelmiştir ki bir sıkıntıya düşmeniz pek ağır gelir ona, pek düşkündür size, müminleri esirger, rahimdir.
Andolsun ki size kendi içinizden; (her türlü) sıkıntıya düşmeniz (ve zorluk çekmeniz) Onun gücüne gidip izzeti nefsine dokunan, size pek düşkün, mü’minlere şefkatli ve esirgeyici olan bir Elçi gelmiştir.
Gerçek şu ki ey insanlar! Size kendi aranızdan bir elçi gelmiştir ki, sizin öte dünyada çekmek zorunda kalabileceğiniz sıkıntıdan dolayı kendini büyük yük altında hisseden; ve size çok düşkün, mü'minlere karşı çok şefkatli ve çok merhametlidir O.
Andolsun, size kendi içinizden, yakından tanıdığınız, meşrû ilişkilerle devam eden bir nesilden doğan, hakka ve tevhide yönelen, üstün meziyetlere sahip, asaletli, ibadete itaate düşkün bir Rasül gelmiştir. İslâm'ın izzet ve şerefine sahiptir, kudretli ve hükümrandır. Sizin sıkıntıya düşmeniz ona çok ağır gelir. Size çok düşkündür, üstünüze titrer. Mü'minlere, ama mü'minlere karşı çok şefkatli, çok merhametlidir.
Size içinizden, sıkıntıya düşmeniz kendisine ağır gelen, size oldukça düşkün, mü'minlere karşı şefkatli ve merhametli olan bir Peygamber gelmiştir.
Andolsun size, içinizden sıkıntıya düşmeniz O'nun gücüne giden, size pek düşkün, mü'minlere şefkatli ve esirgeyici olan bir elçi gelmiştir.
Andolsun, size, içinizden bir Peygamber geldi ki, zahmet çekmeniz onu incitir ve üzer. Size çok düşkündür; müminlere çok merhametlidir, onlara hayır diler.
Andolsun! Sizden olan öyle bir elçi size gelmiştir ki, sıkıntıya düşmeniz ona ağır gelir, üzerinize düşkün, müminler için şefkat ve rahmetle doludur.
Andolsun size kendinizden öyle bir peygamber gelmiştir ki, sizin sıkıntıya uğramanız ona çok ağır gelir. O, size çok düşkündür; müminlere karşı çok şefkatlidir; merhametlidir.
İçinizden size bir peygamber gelmiştir, sıkıntıya düşmeniz, ona çok ağır gelir, titrer üzerinize, inanmış olanlara acır o, yarlıgar da
Size gelen rasûl sizin meyânınızdan intihâb olunmuşdır. Sizin günâhlarınızdan müteessir oluyor. Sizi mü’min görmek istiyor lütufkâr ve merhametlidir.
Ey inananlar! And olsun ki, içinizden size, sıkıntıya uğramanız kendisine ağır gelen, size düşkün, inananlara şefkatli ve merhametli bir peygamber gelmiştir.
Andolsun, size kendi içinizden öyle bir peygamber gelmiştir ki, sizin sıkıntıya düşmeniz ona çok ağır gelir. O, size çok düşkün, mü’minlere karşı da çok şefkatli ve merhametlidir.
Andolsun, size içinizden öyle bir peygamber gelmiştir ki, sizin sıkıntıya uğramanız ona ağır gelir, size çok düşkündür, müminlere karşı şefkat ve merhamet doludur.
Andolsun size kendinizden öyle bir Peygamber gelmiştir ki, sizin sıkıntıya uğramanız ona çok ağır gelir. O, size çok düşkün, müminlere karşı çok şefkatlidir, merhametlidir.
İçinizden size öyle bir elçi gelmiş bulunuyor ki sıkıntıya uğramanız ona ağır gelir; size düşkün, inananlara şefkatli, merhametlidir
Andolsun size içinizden öyle bir peygamber geldi ki, gayet izzetli ve şereflidir. Sıkıntıya düşmeniz ona çok ağır gelir üstünüze titrer, müminlere gayet merhametli ve şefkatlidir.
Şanım hakkı için size bir Resul geldi ki: kendinizden, gayet ızzetli, zorlanmanız ona ağır geliyor, üstünüze hırs ile titriyor, mü'minlere raûf, rahîmdir
(Ey insanlar!) Kasem olsun ki, size kendi içinizden öyle bir peygamber gelmiştir ki, sizin sıkıntıya düşmeniz ona çok ağır gelir, o size çok düşkündür. (O şanlı nebi) mü’minlere karşı, çok şefkatli, çok merhametlidir.
Ant olsun ki, size kendinizden bir resul geldi. Sıkıntıya düşmeniz ona ağır gelir; o, size düşkün, mü'minlere şefkatli ve merhametlidir.
Andolsun, size kendinizden öyle bir peygamber gelmişdir ki sizin sıkıntıya uğramanız ona çok ağır ve güc gelir. Üstünüze çok düşkündür. Mü'minleri cidden esirgeyicidir, bağışlayıcıdır o..
Şânım hakkı için, size kendinizden öyle (izzetli) bir peygamber geldi ki, sıkıntıya düşmeniz ona ağır gelir; size düşkündür, mü'minlere karşı çok şefkatlidir, merhametlidir.(1)
Kendi içinizden değerli bir Elçi size geldi. Çektiğiniz sıkıntılar ona ağır gelir ve inananlara karşı çok düşkün, şefkatli ve merhametlidir.
İşte size kendinizden öyle bir peygamber geldi ki sıkıntıya uğramanız ona ağır gelir, üstünüze titrer, bütün inanırlara karşı da yumuşaktır, esirgeyicidir.
* Size kendinizden bir peygamber gelmiştir. Sizin meşakkate uğramanız ona ağır gelir. O, hidayetinize haristir. Mü/minler hakkında pek esirgeyici, bağışlayışıdır.
(Ey inananlar!) Andolsun ki, içinizden size, sıkıntıya uğramanız kendisine ağır gelen, size çok düşkün, inananlara şefkatli ve merhametli bir elçi gelmiştir.
(Ey iman edenler!) Hiç şüphesiz kendinizden, sıkıntıya uğramanız kendisine ağır gelen, size düşkün, iman edenlere şefkatli ve merhametli bir peygamber gelmiştir.
İyi bilin ki, size kendi içinizden ve sizin gibi beşerî özellikler taşıyan kutlu bir Elçi gelmiştir. Öyle bir Elçi ki, sizin dünyada ve âhirette çekebileceğiniz her acıyı kendi yüreğinde hisseder, çünkü sizlere son derece düşkündür, hele müminlere karşı çok şefkatli ve çok merhametlidir.
And olsun, Müminler’e rahîm raûf, size düşkün, üzüldüğünüz şeyleri paylaşan, azîz, size kendinizden bir rasûl geldi.
A mübarekler! Anlasanıza size gelen elçi, sizden biri, sizin derdinizle dertlenen, sizin üzerinize titreyen, inananlara karşı son derece yufka yürekli ve sevecen...
Andolsun! Size kendi içinizden öyle bir Resul gelmiştir ki; sıkıntıya düşmeniz ona ağır gelir. O size çok düşkün, Müminlere karşı merhametiyle çok şefkatlidir.
Şüphesiz ki size kendinizden öyle bir Elçi gelmiştir ki sıkıntıya uğramanız ona çok ağır gelir. [*] Size çok düşkündür; müminlere karşı elbette çok şefkatlidir, merhametlidir. [*]
(Ey insanlar!) Yemin olsun ki size kendi içinizden¹ sizin üstünüze titreyen öy-le bir Peygamber geldi ki; zahmet çekmeniz, onu incitir ve üzer. O mü’minlere karşı son derece şefkatli ve merhametlidir.²
GERÇEK ŞU Kİ, [ey insanlar,] size kendi içinizden bir Elçi gelmiştir: ¹⁷⁰ sizin [öte dünyada] çekmek zorunda kalabileceğiniz sıkıntıdan ötürü kendini [zihnen] büyük bir yük altında hisseden; size çok düşkün [ve] müminlere karşı şefkat ve merhametle dolu bir Elçi...
Andolsun ki, size içinizden çok şerefli bir elçi gelmiştir. Sizin sıkıntıya uğramanız ona çok ağır gelir, size karşı çok düşkündür, hele müminlere karşı şefkat ve merhamet doludur. 2/151, 3/159- 164, 62/2
DOĞRUSU (ey muhataplar)! Size kendi türünüzden bir Elçi gelmiştir ki o pek azizdir:[¹⁵⁶⁰] sizin zorlanmanız ona pek ağır geliyor,[¹⁵⁶¹] üzerinize hassasiyetle titriyor; o mü’minlere karşı şefkat pınarı bir raûf, merhamet abidesi bir rahîmdir.
Andolsun ki size içinizden öyle bir Peygamber gelmiştir ki, sizin sıkıntıya uğramanız ona çok ağır gelir, üzerinize titrer, müminlere karşı çok şefkatli ve çok merhametlidir!
Şüphesiz size kendi içinizden üstün olan bir peygamber gelmiştir. Sizin sıkıntıya düşmemeniz için kendi üzerine düşene çok hırslıdır. O, size çok düşkün, mü’minlere karşı da çok şefkatli ve merhametlidir.
Kasem olsun, size kendi cinsinizden bir peygamber geldi ki, sizin sıkıntıya uğramanız O'nun üzerine pek güç gelir, üzerinize çok düşkündür. Mü'minler hakkında pek şefkatli ve pek merhametlidir.
Size kendi aranızdan öyle bir Peygamber geldi ki zahmete uğramanız ona ağır gelir. Kalbi üstünüze titrer, müminlere karşı pek şefkatli ve merhametlidir. [2, 129. 151; 3, 164; 26, 215-217]
Andolsun, içinizden size öyle bir Elçi geldi ki sıkıntıya uğramanız ona ağır gelir; size düşkün, mü'minlere şefkatli, merhametlidir.
Size nefsinizden (içinizden ve kendi kabîlenizden) Rasûl geldi. Sizin günâh ve 'isyânınız ona ağır gelir. Sizin iyiliğinize harîsdir (eyi olmanızı ister). Ve mü'minlere şefkatli ve merhametlidir.
İşte size içinizden bir elçi geldi. Sizi sıkıntıya sokan her şey, ona ağır gelir. O üstünüze titrer, müminlere karşı pek nazik ve merhametlidir.
Andolsun ki, içinizden size, sizin sıkıntıya uğramanız kendisine ağır gelen, size düşkün, müminlere şefkatli ve merhametli bir resul gelmiştir.
Size kendi içinizden öyle bir peygamber geldi ki, sizin sıkıntıya uğramanız ona ağır gelir. O size çok düşkün, mü'minlere çok şefkatli, çok merhametlidir.
Yemin olsun, içinizden size onurlu bir resul gelmiştir. Sizi rahatsız eden şey onu da üzer. Çok düşkündür size. Müminlere ise daha şefkatli, daha merhametlidir.
bayıķ geldi size yalavac gündüzüñüzden ķatı gelicidür anuñ üzere ŧarlıġa düştüġüñüz ḥarįŝdür sizüñ üzere mü’minlere mihrubandur raḥmet ķılıcı.
Taḥḳīḳ geldi size bir peyġamber sizüñ cinsüñüzden, ḳatı güçdür üstine size mekrūh yitişmek. Ḥarīṣdur sizüñ üstüñüze, mü’minlere şefḳat veraḥmet eyleyicidür.
(Ey ümmətim!) Sizə özünüzdən bir peyğəmbər gəldi ki, sizin əziyyətə (məşəqqətə) düşməyiniz ona ağır gəlir, o sizdən (sizin iman gətirməyinizdən) ötrü təşnədir, mö’minlərlə şəfqətli, mərhəmətlidir!
There hath come unto you a messenger, (one) of yourselves, unto whom aught that ye are overburdened is grievous, full of concern for you, for the believers full of pity, merciful.
Now hath come unto you a Messenger from amongst yourselves: it grieves him that ye should perish: ardently anxious is he over you: to the Believers is he most kind and merciful.(1379)
Designed by ÖFK En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir. |