Fe-in tâbû veekâmû-ssalâte veâtevû-zzekâte fe-iḣvânukum fî-ddîn(i)(k) venufassilu-l-âyâti likavmin ya’lemûn(e)
Fakat tövbe ederler, namaz kılarlar ve zekat verirlerse onlar da din kardeşlerinizdir ve biz, bilen topluluğa ayetlerimizi açıklar, bildiririz.
Eğer onlar (şirkten ve kâfirlere tarafgirlikten) tevbe edip namazı kılarlarsa ve zekâtı verirlerse, artık onlar sizin dinde kardeşlerinizdir. Bilen bir topluluk için ayetleri böyle birer birer açıklarız.
Ama yine de tevbe eder, namazı kılar, zekatı verirlerse, artık dinde kardeşlerinizdir. Bilmek ve öğrenmek isteyen toplumlara biz, ayetleri ayrıntılı olarak dile getiriyoruz.
Eğer tevbe ederler, isyandan vazgeçerler, Allah'a itaate yönelirler, namazı erkanına, şartlarına, vaktine riayet ederek âşikâre kılarlar, vicdanlarını, servetlerini, sosyal bünyelerini arındıran, berekete vesile olan zekâtı verirlerse, onlar, o zaman dinde kardeşlerinizdir, sizinle eşit haklara sahiptirler. İlimde ilerlemeye devam eden kavimlere, bilgi toplumlarına şeriatın hedefini belirtmek ve hayata geçirmek için âyetleri ayrıntılarıyla açıklıyoruz.
Eğer tevbe eder, namazı kılar ve zekatı verirlerse dinde sizin kardeşlerinizdirler. Bilen bir topluluk için ayetleri etraflıca açıklıyoruz.
Eğer onlar tevbe edip namazı kılarlarsa ve zekatı verirlerse, artık onlar sizin dinde kardeşlerinizdir. Bilen bir topluluk için ayetleri böyle birer birer açıklarız.
Artık tevbe ederler, namazı kılarlar, zekâtı verirlerse, dinde kardeşleriniz olurlar. Biz âyetleri, anlıyacak bir kavme açıklarız.
Eğer tevbe edip namazı doğruca kılar, zekâtı verirlerse, işte onlar din kardeşlerinizdir. Ve Biz bilen bir toplum için ayetlerimizi böyle açıklıyoruz.
Tövbe eder, namaz kılar ve zekât verirlerse artık onlar dinde kardeşlerinizdir. Biz, anlayacak bir topluluğa âyetlerimizi böyle açıklıyoruz.
Eğer tövbe yaparak, namaz kılarlarsa, zekât verirlerse, dince sizin kardeşiniz olurlar; anlayan bir ulusa âyetleri açıklarız
Eğer tevbe ederler (ve bu tevbenin göstergesi olan) namazı dosdoğru kılarlar ve zekâtı hakkıyla verirlerse sizin din kardeşleriniz olurlar. Biz ayetlerimizi, bilen bir topluluk için böyle açık seçik ortaya koyarız.
Fakat tevbe iderler ise namâz kılarlar ve zekât virirler ise sizin dîn kardaşlarınız olurlar. Bizim âyâtımızı anlayan akvâma mufassalan bildireceğiz.
Eğer tevbe eder, namaz kılar ve zekat verirlerse, sizin din kardeşiniz olurlar. Bilen kimseler için ayetleri uzun uzadıya açıklıyoruz.
Fakat tövbe edip, namazı kılar ve zekâtı verirlerse, artık onlar sizin din kardeşlerinizdir. Bilen bir kavme âyetleri işte böyle ayrı ayrı açıklarız.
Ama tövbe ederlerse ve namazlarını kılıp zekâtlarını verirlerse, artık onlar sizin din kardeşlerinizdir. Bilmek isteyenler için âyetlerimizi ayrıntılarıyla açıklıyoruz.
Fakat tevbe eder, namaz kılar ve zekât verirlerse, artık onlar dinde kardeşlerinizdir. Biz, bilen bir kavme âyetlerimizi böyle açıklıyoruz.
Tevbe ederlerse, namaz kılar ve zekat verirlerse din kardeşleriniz olurlar. Bilenlere ayetleri böyle açıklarız.
Eğer tevbe ederler, namazı kılarlar, zekatı verirlerse dinde kardeşleriniz olurlar. Biz âyetleri, bilen bir kavme açıklarız.
Bundan böyle eğer tevbe ederler, nemazı kılarlar, zekâtı verirlerse dinde kardeşleriniz olurlar, bilecek bir kavim için biz âyetlerimizi daha tafsıl ederiz
Eğer (müşrikler, küfür ve günahlardan) tövbe eder, namazı kılar ve zekâtı verirlerse artık dinde sizin kardeşlerinizdirler. Biz bilen (ve anlayacak) bir topluluk için âyetlerimizi iyice açıklıyoruz.
Eğer tevbe eder, “salâtı ikame eder ve zekâtı verirlerse”¹, onlar artık dinde sizin kardeşlerinizdir. Biz, âyetleri, bilen bir kavim için böyle ayrıntılı bir şekilde açıklıyoruz.
(Bununla beraber) eğer tevbe ve rücû ederler, namaz kılarlar, zekât verirlerse artık dînde kardeşlerinizdir onlar. Biz âyetleri bilecek bir kavm için açıklarız.
Artık tevbe ederler, namazı hakkıyla kılarlar ve zekâtı verirlerse, o takdirde dinde kardeşlerinizdirler.(1) (Bu hakikatlerin kıymetini) bilecek bir kavim için âyetleri açıklıyoruz.
Yine de tövbe ederler, namazı kılarlar ve zekâtı verirlerse, onlar sizin dinde kardeşlerinizdir. Bilen bir toplum için ayetleri böyle açıklıyoruz.
Eğer onlar tövbe ederler, namaz kılarlar, zekat verirlerse artık sizin din kardeşleriniz olurlar. Biz ayetlerimizi bilenler takımına uzun uzadıya açıklarız.
Eğer onlar küfürden dönerler de namazı dosdoğru kılarlar, zekâtı da verirlerse artık onlar sizin din kardeşlerinizdir. Biz âyetleri, bilen bir cemaata tafsil ederiz.
Eğer tevbe ederler, namazı dosdoğru kılarlar ve zekâtı da verirlerse, dinde sizin kardeşlerinizdir. Biz bilen bir topluluk [kavm] için ayetleri ayrıntılarıyla açıklıyoruz.
Eğer tevbe eder, namaz kılar ve zekât verirlerse, sizin dinde kardeşleriniz olurlar. Bilen kimseler için ayetleri uzun uzadıya açıklıyoruz.
Ama yine de, zulüm ve inkârcılıktan vazgeçip kendi özgür irâdeleriyle tövbe eder ve bu tövbenin göstergesi olan namazı kılar, zekâtı verirlerse, artık sizin sahip olduğunuz bütün yetki ve sorumluluklara sahip din kardeşleriniz olurlar. Aksi hâlde, bu hâinlerle yeni bir barış antlaşması imzalamayın!
Bilinçli bir toplum için, ayetlerimizi işte böyle açıkça ve ayrıntılarıyla ortaya koyuyoruz!
Eğer tevbe ettiler, Namaz’ı kıldılar, Zekât’ı verdiler ise, artık Din’de sizin kardeşlerinizdir.
Bilecek bir kavim için Âyetler’i ayrı ayrı açıklıyoruz.
Buna rağmen, pişman olup tövbe ederlerse, namazı kılıp vergiyi verirlerse, din kardeşiniz olabilirler. Biz bu açılımı bilgi toplumu için yapıyoruz...
Fakat onlar yaptıklarına pişman olup tövbe ederlerse; salat-ı ikame ederek ayetlerle bilgilerini bilinçlerini artırırlarsa, Rabbinin huzurunda kendilerini özeleştiriye tabi tutup yanlışlarından dönerlerse, zekât-ı ikame ederek kötülüklerden, şirkten, dünyaya ilişkin olumsuz duygulardan, çıkardan çıkarcılıktan arınıp paylaşımı, sevgiyi, saygıyı esas alırlarsa; artık onlar sizin din kardeşlerinizdir. Bilen bir kavme ayetleri Allah böyle ayrıntılı açıklar.
(Fakat) tevbe eder, namaz kılar ve zekât verirlerse artık onlar dinde kardeşlerinizdir. Bilen bir topluma ayetlerimizi ayrıntılı bir şekilde açıklıyoruz. [*]
(Ama) eğer bunlar tevbe eder, namazı dosdoğru ve devamlı kılar, zekâtı verirlerse işte o zaman dinde kardeşleriniz olurlar. (İşte) Biz, bilip anlamak isteyen bir topluluk için âyetleri böyle ayrıntılı olarak açıklarız.
Eğer tövbe eder yanlıştan döner namazı kılar ve zekâtı verirlerse, işte o zaman sizin din kardeşiniz olurlar. Biz bilmek isteyen toplum için ayetlerimizi etraflıca açıklıyoruz. 25/70- 71, 4/146, 2/177, 30/31, 3/103, 49/10, 2/230, 41/3, 6/105
Ama eğer dönüş yapar, namazı istikametle kılar ve zekâtı gönülden gelerek verirlerse, o zaman sizin dinde kardeşiniz olmuş olurlar. Ve Biz âyetlerimizi, (değerini) bilen bir toplum için işte bu şekilde tüm boyutlarıyla açıklıyoruz.
(Bununla beraber) Eğer onlar tevbe ederlerse (küfrü terk edip, imana gelirlerse) namaz kılar, zekatı da (gönülden isteyerek fakir müslümanlara) verecek olurlarsa, artık onlar sizin, din kardeşlerinizdir! (Aranızda bir sevgi bağı gerçekleşmiş olur.) Biz, (hak hukuk nedir) bilen bir topluluğa Ayetlerimizi böyle açıklıyoruz.
Eğer tevbe ederler, namazı kılarlar ve zekâtı verirlerse, dinde sizin kardeşlerinizdirler. Ve biz, bilen bir kavim için âyetleri böyle uzun uzun açıklıyoruz
Eğer onlar bilâhare tevbe ederlerse ve namaz kılarlar ve zekâtı da verirlerse artık sizin dinde kardeşlerinizdir. Ve Biz âyetlerimizi bilenler olan bir kavim için mufassalan beyan ederiz.
Bununla beraber kâfirlikten vazgeçip tövbe eder, namaz kılar, zekât verirlerse artık sizin din kardeşleriniz olurlar. Bilip anlayacak kimseler için Biz âyetlerimizi iyice açıklarız.
Eğer tevbe ederler, namazı kılarlar ve zekatı verirlerse, dinde sizin kardeşlerinizdirler. Biz, bilen bir kavme ayetleri böyle uzun uzun açıklıyoruz.
Eğer tevbe ider, namâzı kılar ve zekâtı virirlerse o zamân sizin dîn kardaşlarınızdırlar. Bilen ve anlayan kavim içün âyetlerimizi böylece tafsîl iyleriz.
Eğer dönüş yapar, namazı kılar ve zekâtı verirlerse din kardeşleriniz olurlar. Biz ayetlerimizi bilenler topluluğu için açıklarız.
Eğer tevbe eder, namaz kılar ve zekat verirlerse, sizin din kardeşiniz olurlar. Bilen kimseler için ayetleri iyice açıklıyoruz.
Ama tevbe eder, namazı dosdoğru kılar ve zekâtı da verirlerse, o zaman din kardeşleriniz olurlar. Bilen bir topluluk için âyetleri Biz böyle açıklıyoruz.
Bununla birlikte tövbe eder, namazı/duayı yerine getirir, zekâtı verirlerse, artık sizin, dinde kardeşlerinizdirler. Biz ayetlerimizi, bilen bir topluluk için böyle açık seçik ortaya koyarız.
pes eger tevbe eyleyeler daħı ŧururalar namāzı daħı vireler zekātı ķarındaşlaruñuzdur dįn içinde. daħı beyān eyleyü seçevüz āyetleri bir ķavma kim bilürler.
Pes eger tevbe eyleseler, namāzı durġursalar, zekātı virseler, pes sizüñḳardaşlaruñuzdur dīnde. Daḫı bellü ider‐biz āyetleri bir ḳavme ki bilürler.
Əgər tövbə etsələr, namaz qılıb zəkat versələr, onlar sizin din qardaşlarınızdır. Biz ayələrimizi anlayıb bilən bir tayfa üçün belə ətraflı izah edirik!
But if they repent and establish worship and pay the poor due, then are they your brethren in religion. We detail Our revelations for a people who have knowledge.
But (even so), if they repent,(1259) establish regular prayers, and practise regular charity,- they are your brethren in Faith: (thus) do We explain the Signs in detail, for those who understand.
Designed by ÖFK En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir. |