Felâ uksimu bi-şşefak(i)
Andolsun gün battıktan sonraki kızıllığa.
Hayır (mutlaka), şafak vaktine (veya akşamın alaca karanlığına),
Yoo, andolsun akşamın alaca karanlığına,
Başka söze gerek yok. Şafak vaktine yemin ederim.
Hayır. Yemin ederim şafağa,
Yok, şafak-vaktine yemin ederim,
Artık kasem ederim şafak'a,
Şafağa (ve gündüze.)
16,17,18,19. Hayır! Şafağa, geceye ve onun topladığı şeylere, dolunay şeklini alan Ay'a yemin ederim ki siz halden hale geçersiniz.
Alaca karanlığa
Hayır (boşuna yaratıldığınızı zannetmeyin)! Akşamın alaca karanlığına,
16,17,18,19. Şemsin gurûbundan sonra kalan kırmızılığa, etrâfı kaplayub setr iden giceye, bedr-i tâm hâlinde olan kamere kasem iderim ki ey insân hâlden hâle gireceksin.
Akşamın alaca karanlığına and olsun;
Yemin ederim şafağa,
Hayır hayır! Yemin ederim o şafağa,
16, 17, 18, 19. Hayır! Şafağa, geceye ve onda basan karanlığa, dolunay olmuş aya yemin ederim ki, halden hale geçersiniz.
Andolsun akşamın kızıllığına,
Şimdi, yemin ederim o şafağa,
İmdi kasem ederim o şefaka
16-17-18. (Güneş battıktan sonra ufukta görünen) akşamın kızıllığına, geceye ve (karanlığı ile) kapladığı her şeye ve dolunay hâline gelen aya, kasem olsun ki,
Şafak vaktine yemin ederim;
Demek (hakıykat onun zannetdiği gibi değildir). Andederim o şafaka.
16,17,18. Yemîn ederim o şafağa (akşamın kızıllığına)! Geceye ve (karanlığında)topladığı şeylere! (Nûrunu) topla(yıp dolunay hâline gel)diği zaman, aya!
16,17,18,19. Hayır (boşuna yaratıldığınızı zannetmeyin)! Kasem ederim akşamın alaca karanlığına, (yerkürenin kendi ekseni etrafında dönmesiyle oluşan) geceye ve onun (o gecenin) içinde barındırdığına, dolunay hâlindeki aya ki (ey insanlar!) Elbette siz, bir (manyetik) katmandan (uzayın bir manyetik alanından) bir diğer katmana (uzayın başka bir manyetik alanına, aya ve gezegenlere) bineceksiniz. *
Hayır, Sabahın aydınlığına,
Öyle değil. Ant olsun alaca karanlığa.
Andolsun şafağa,
Yooo! Yemin ederim şafak vaktine.
Öyleyse yemin olsun, geçip gitmekte olan akşamın alacakaranlığına!
Hayır! Yemin ederim Şafak’a!
Kızıllanan mağribî ufuklara yemin ederim ki,
Yemin ederim şafağa,
Hayır! Yemin ederim: Akşamın alaca karanlığına,
16,17,18. Hayır! (Başka söze lüzum yok!) Akşamın alaca karanlığına,¹ geceye ve içerisinde barındırdığı şeylere ve dolunay haline gelen aya yemin olsun ki;
YOK YOK! Hayır! Akşamın [geçip giden] alacakaranlığını tanıklığa çağırırım.
Ötesi yok işte ben şafak vaktini şahit tutuyorum. 29/61, 31/10
ÖTESİ YOK![⁵⁶⁴¹] İşte şafak vaktini Ben şahit tutuyorum![⁵⁶⁴²]
16,17,18. (Ey insanlar) Şafağa (güneşin batışıyla semada beliren kızıllığa) geceye ve derleyip topladığı şeye, dolunay haline geldiğinde aya yemin ederim ki,
Şafağa yemin olsun,
Artık kasem ederim şafaka.
Demek, gerçek onun sandığı gibi değildir. Şafak hakkı için!
Yoo, and içerim; akşamın alaca karanlığına,
Şafak ile
Hayır, siz de hesaba katmalısınız. Yemin ederim akşamın alaca karanlığına,
Andolsun şafağa.
Yemin ederim akşamın alacakaranlığına,
İş, sandıkları gibi değil! Yemin ederim akşamın kızıllığına,
pes and içerin şafaķa.
Ben and içer‐men şafaḳ ḥaḳḳı‐çun,
And içirəm şəfəqə,
Oh, I swear by the afterglow of sunset,
So I do call(6043) to witness the ruddy glow of Sunset;(6044)
Designed by ÖFK En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir. |