Felyenzuri-l-insânu ilâ ta’âmih(i)
Artık insan, yediğine de bir baksın.
(Hiç olmazsa) İnsanoğlu, hele yiyecek(lerine, pişirilerek istifade ettiği türlü türlü nimetlerden, taze olarak yediği meyve ve sebzelere, dikkatle ve ibretle) bir baksın (da bunlar sofrasına gelinceye kadar hangi merhalelerden geçtiğini anlasın ve Rabbine şükretmeye başlasın).
O halde insan bir kerede yediği şeylere baksın.
İnsan yediğine düşünerek bir baksın.
İnsan yiyeceğine bir baksın.
Bir de insan, yediğine bir bakıversin;
Bir de o insan (yediği) yemeğine baksın; (onu rızık olarak kendisine nasıl verdik):
İşte insan, yediği yemeğe baksın!
İnsan, yediğine bir baksın!
Baksın insan yemeğine
Bir de insan, yiyip içtiği şeylerin nereden geldiğine bir baksın.
Bir kere ta’âmına nazar itsün.
İnsan, yiyeceğine bir baksın;
Her şeyden önce insan, yediği yemeğine bir baksın!
İnsan yediğine bir bakıp düşünsün!
İnsan, yediğine bir baksın!
İnsan, yiyeceğine bir baksın!
Bir de o insan yiyeceğine baksın.
Bir de insan taamına baksın
İnsan (tefekkür ederek) yediği yiyeceğine, bir baksın.
Öyle ya, o insan (bir kerre) yediğine baksın.
Şimdi o insan, yiyeceğine (bir) baksın!
Bir de bakıversin insan kendi yiyeceğine (yiyeceğinin, rızkının kaynağına baksın, kim onu yaratıyor?).
İnsan yediği yiyeceğine, şöyle bir baksın.
Bir de insan yediğine içtiğine bir göz atsın bakalım.
Öyleyse insan, yediğine bir baksın!
Bir de insan, yediğine bir bakıversin!
Öyleyse insan, yiyeceklerinin nasıl mûcizevî bir şekilde hazırlanıp önüne getirildiğine bir baksın:
İnsan kendi yemeğine baksın!
İnsan önce yediğine bir baksın.
İnsan yediklerine bir baksın! Yedikleri nasıl yaratılmış? Doğada nasıl üretiliyor. Görmüyorlar mı? Her varlık koyduğumuz yasaya göre hareket ediyor.
Bu insan, yiyeceğine bir baksın!
(Şu kahrolası insan) bir de yediklerinin (nasıl yetiştiğine) bir baksın!
Öyleyse insan, yiyeceklerin[in kaynağın]a bir baksın:
Öyleyse bu insan yiyip içtiği şeylerin nereden geldiğine bir baksın. 32/27, 79/27...33
İnsanoğlu yediklerine bir baksın:[⁵⁵⁷⁹]
O halde (her) insan, yediğine bir baksın! (Da Rabbinin kendisine rızkını nasıl ihsan buyurduğunu anlasın)
Öyle ise insan şu yiyeceğine baksın.
İnsan, bir de taamına bakıversin.
24, 25, 26, 27, 28, 29, 30, 31. Hele, insan, yiyeceklerinin kaynağına bir baksın: Biz yağmuru gökten şırıl şırıl döktük. Sonra nebat bitsin diye, toprağı iyice sürdük, Orada hububatlar, taneler, üzümler ve yoncalar, zeytinler ve hurmalar, ağaçları gür ve sık bahçeler, meyveler ve çayırlar bitirdik.
İnsan şu yiyeceğine baksın.
İnsân yediği şeye dikkat itsün.
O adam bir de yiyeceğine baksın.
İnsan yemeğine bir baksın.
İnsan yediklerine baksın.
Hadi, bakıversin insan, kendi yiyeceğine!
pes baķsuñ ādemį yiyesisine.
Ādem oġlanı naẓar eylesün yimegine.
İnsan hələ bir yeməyinə baxsın! (Görsün ki, ona necə ruzi verdik).
Let man consider his food:
Then let man look at his Food,(5960) (and how We provide it):
Designed by ÖFK En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir. |