Felem taktulûhum velâkinna(A)llâhe katelehum(c) vemâ rameyte iż rameyte velâkinna(A)llâhe ramâ(c) veliyubliye-lmu/minîne minhu belâen hasenâ(en)(c) inna(A)llâhe semî’un ‘alîm(un)
Onları siz öldürmediniz, fakat Allah öldürdü ve attığın zaman sen atmadın, fakat Allah attı ve böylece de kendi katından, inananlara güzel bir nimet vermek, onları denemek istedi. Şüphe yok ki Allah her şeyi duyar, bilir.
(Aslında) Onları (savaşta saf dışı bıraktığınız düşmanları) siz öldürmediniz, ama onları Allah öldürdü. (Bedir’de, Uhud’da, Hendek’te, düşmana karşı top güllelerine ve tüfek mermilerine dönüşen kumları avucuna alıp) Fırlattığın zaman da (ey Nebim!) Sen atmadın, fakat Allah attı (ve düşman birliklerini etkisiz bıraktı. Bunu da) Mü’minleri Kendinden güzel bir imtihanla imtihan etmek için böyle (yaptı.) Şüphesiz Allah, (her şeyi ve hakkıyla) İşitendir, Bilendir.
Ve şunu iyi bilin ki, ey mü'minler! Düşmanı öldüren siz değildiniz, Allah'tı onları öldüren. Onlara attığın zaman sen atmadın, ama Allah attı. Bu da Allah'ın güzel bir denemeyle mü'minleri denemesi içindi. Şüphesiz ki Allah, herşeyi iştendir, bilendir.
Savaşta onları siz öldürmediniz. Fakat Allah öldürdü onları. Elindekileri attığın, silah kullandığın zaman da, isabet ettiren sen değildin. Fakat Allah yardım etti sana. Allah mü'minlere, sıkıntının yanında zafer nasip edip büyük ganimetler elde ettirerek, güzellikleri, iyilikleri olan bir imtihandan geçirmek için böyle yaptı. Allah her şeyi işitir, ilmi her şeyi kucaklar.
Onları siz öldürmediniz. Fakat Allah öldürdü. Attığın zaman sen atmadın. Fakat Allah attı. Böylece mü'minleri güzel bir şekilde imtihan etmek istedi. Allah duyandır, bilendir.
Onları siz öldürmediniz, ama onları Allah öldürdü; attığın zaman sen atmadın, ama Allah attı. Mü'minleri kendinden güzel bir imtihanla imtihan etmek için (yaptı.) Şüphesiz Allah, işitendir, bilendir.
Siz, Bedir'de o kâfirleri kendi kuvvetinizle öldürmediniz. Lâkin Allah size yardım etmekle onları öldürdü. Ey Rasûlüm, düşmanların gözlerine bir avuç toprak attığın zaman da sen atmadın, ancak Allah attı; ve bunu, güzel bir ganimet ve zafer tecrübesi vermek için (yaptı) Muhakkak ki Allah, (söylenenleri) işiten, (her şeyi) bilendir.
17, 18. Onları siz öldürmediniz. Fakat onları Allah öldürdü. Atarken de sen atmadın. Fakat atan Allah idi. Allah (bu Bedir savaşı ile) müminleri güzel bir imtihan ile denemek istedi. Şüphesiz Allah, işiten ve bilendir. Allah bunu böyle istedi. Ve şüphesiz Allah, kâfirlerin tuzağını zayıflatır.
Savaşta onları siz öldürmediniz, onları Allah öldürdü. Attığın zaman sen atmadın, fakat Allah attı. Bunu da müminleri güzel bir imtihanla sınamak için yaptı. Doğrusu Allah işitendir; bilendir.
Onları, sizler öldürmediniz, Allah öldürdü, attığında, sen atmadın, atan Allahtır; böylece inanmış bulunanlara, güzel bir sınayış yapmak istedi, Allah işitici, Allah bilici
(Bedir'de) onları (aslında) siz (kendi gücünüzle) öldürmediniz, fakat onları (Hakka direndikleri ve zulmettikleri için) Allah öldürdü. (Ey Resul! Avucundaki kumu) attığın zaman da (aslında) sen atmadın, fakat Allah attı(rıp onları yenilgiye uğrattı). Allah bunu, inananları güzel bir imtihana tabi tutmak (sabır ve metanet konusunda eğitmek) için yaptı. Muhakkak ki Allah (her şeyi) hakkıyla işiten, (her şeyi) hakkıyla bilendir.
Ânları öldüren siz değilsiniz. Yâ Muhammed taş veyâ toprak atdığın zamân ânı sen atmıyorsın Allâh kâfirleri güzel bir imtihana çekmek içün yapdırıyor. Çünki Allâh her şeyi işidir, her şeyi bilür.
Onları siz öldürmediniz fakat Allah öldürdü. Attığın zaman da sen atmamıştın, fakat Allah atmıştı. Allah bunu, inananları güzel bir imtihana tabi tutmak için yapmıştı. Doğrusu O işitir ve bilir.
(Savaşta) onları siz öldürmediniz, fakat Allah onları öldürdü. Attığın zaman da sen atmadın, fakat Allah attı. Mü’minleri, tarafından güzel bir imtihanla denemek için Allah öyle yaptı.[244] Şüphesiz Allah hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir.
Savaşta onları siz öldürmediniz, onları Allah öldürdü; (oku) attığında da sen atmadın, Allah attı; bunu da müminlere kendinden güzel bir lütufta bulunmuş olmak için yaptı. Allah her şeyi işitmekte, her şeyi bilmektedir.
(Savaşta) onları siz öldürmediniz, fakat Allah öldürdü onları; attığın zaman da sen atmadın, fakat Allah attı (onu). Ve bunu, müminleri güzel bir imtihanla denemek için (yaptı). Şüphesiz Allah işitendir, bilendir.
Onları siz öldürmediniz, fakat ALLAH öldürdü. Attığın zaman da sen atmıyordun; ALLAH atıyordu. Fakat böylece inananları güzel bir sınavla ödüllendirir. ALLAH İşitendir, Bilendir.
Sonra onları siz öldürmediniz, lâkin Allah öldürdü. Attığın zaman da sen atmadın, lâkin Allah attı. Bu da müminlere güzel bir imtihan geçirtmek içindi. Allah işitendir, bilendir.
Sonra onları siz öldürmediniz ve lâkin onları Allah öldürdü, attığın vakıt da sen atmadın ve lâkin Allah attı, hem de mü'minlere güzel bir imtihan geçirtmek için, hakikat Allah semi'dir, alîmdir
(Ey mü’minler! Bedir’de) onları (kâfirleri, güç ve kuvvetiniz ile) siz öldürmediniz. Velâkin (manen kalplerine korku salmak ve melekleri ile sizi desteklemek sûretiyle) Allah onları öldürdü. (Resûlüm, avucundaki kumu, kâfirlerin üzerine) attığın zaman da, (aslında) sen atmadın, velâkin Allah (senin) attı (ğına isabet ve tesir yarattı). Mü’minleri kendi nezdinden güzel bir imtihâna tabi tutmak (kâfirleri kahretmek, mü’minlere ise güzel mükâfat ve zafer vermek) için (bunu yaptı). Şüphesiz Allah, hakkıyla her şeyi işitendir, her şeyi hakkıyla bilendir.
Onları siz öldürmediniz, fakat Allah öldürdü. Attığın zaman da sen atmadın, fakat Allah attı.¹ Allah, bunu mü'minleri iyi bir sınavla sınava tabi tutmak için yaptı. Kuşkusuz Allah, Her Şeyi Duyan'dır, Her Şeyi Bilen'dir.
Onları siz öldürmediniz, fakat Allah öldürdü onları. Atdığın zaman da (Habîbim) sen atmadın, ancak Allah atdı. (Ve bunu) mü'minleri kendinden güzel bir (ni'met) imtihan (ı) ile denemek için (yapdı). Şübhesiz ki Allah hakkıyle işiden, kemâliyle bilendir.
İşte onları (Bedir'de aslında, siz) öldürmediniz, velâkin onları Allah öldürdü! Attığın zaman da (sen) atmadın, fakat Allah attı!(1) Hem mü'minleri güzel bir imtihanla(ni'metle, zafer ve ganîmetle) imtihân etmek için (böyle yaptı). Şübhesiz ki Allah, Semî'(herşeyi işiten)dir, Alîm (herşeyi bilen)dir.
Onları (saldırganları) siz (kendi arzu ve kuvvetinizle) öldürmediniz, fakat (onlar size saldırdıkları için) Allah (size yardım etmekle ellerinizle) onları öldürdü. Ve saldığın zaman sen değildin (onların içine korku) salan. Lakin (onların içine korku) salan Allah’tı. Ve (o bütün bunları) kendi belirlediği güzel bir sınava tabi tutmak (sabır ve metanet konusunda eğitmek) inananları sınamak için yaptı. Şüphesiz Allah (her şeyi) işiten, (her şeyi hakkıyla) bilendir!*
(Savaş esnasında) Onları siz öldürmüyordunuz, Allah öldürüyordu. (Düşmana atılan okları) siz atmıyordunuz, Allah atıyordu ki, böylece Allah inananları güzel bir sınavla denemiş oldu. Şüphe yok ki Allah her şeyi işiten ve her şeyi en iyi bilendir.
Onları sen öldürmedin, ancak Allah öldürdü. Attığını da sen atmadın, ancak Allah attı. Bu da inananları bir güzelce sınamak içindi. Çünkü Allah işiticidir, bilicidir.
Onları siz öldürmediniz, fakat onları Allah öldürdü. Bir avuç toprak atan sen değildin. Fakat onu atan Allah idi. Bu da Allah/ın, bir lûtfu olarak mü/minleri iyi bir deneme ile denemesi içindi. Çünkü Allah semi/dir, hakkıyle âlimdir.
(O gün savaşta) onları siz öldürmediniz fakat Allah öldürdü. Attığında da sen atmadın, Allah attı.⁷ Bu, Allah tarafından inananları, güzel bir sınavla [belâ’en] denemek içindir. Muhakkak ki Allah Semî’dir, Alîm’dir.
Onları siz öldürmediniz, fakat Allah öldürdü. Attığın zaman da sen atmamıştın, fakat Allah atmıştı. (Bütün bunları) Müminleri kendinden güzel bir imtihanla imtihan etmek için (yaptı). Hiç şüphesiz Allah, işitendir, bilendir.
Onları aslında siz kendi kudretinizle öldürmediniz fakat size kuvvet, metânet ve cesâret vererek ve kâfirlerin yüreğine korku salarak asıl Allah öldürdü onları ve ey Muhammed, savaş başlamadan önce, düşmanın gözlerine isâbet eden o bir avuç kumu attığın zaman da, aslında sen atmadın, fakat bu atışın tesirlerini yaratarak, gerçekte Allah attı onu. Vebunu, kendi katından bahşettiği, sonu hayırla biten güzel bir sınavla müminleri imtihân etmek ve böylece onları sabır, disiplin ve mücâdele konusunda eğitmek için yaptı. Şüphesiz Allah, her şeyi hakkıyla işitendir, bilendir.
Onları siz öldürmediniz; ama Allah öldürdü. Attığında sen atmadın; ama Allah attı; güzel bir sınav olmak üzere bundan Müminler’i denesin! Allah, bilen işitendir.
İyi bilin ki Bedir'de düşmanı vuran siz değildiniz, vuran Allah idi. Resulüm! O gün oku atan da sen değildin, Allah idi. Yani Allah elde edilecek çok tatlı bir zaferle müminleri şöyle bir yoklamak istiyordu. Çünkü Allah, her şeyi duyuyor biliyordu.
Seninle savaşa katılanlardan bazıları savaşta zafere ulaşınca başladılar ileri geri konuşmaya! Savaş öncesinde tedirgindiler. Endişe içindeydiler. Biz onları zafere taşıdık. Onlar savaş öncesi benden yardım istemişler, savaş bitince yardımımızı unutarak aralarında savaşı nasıl kazandıklarını konuşuyorlar. Birbirine hava atıyor, kahramanlıklarını dile getiriyorlardı. Onlara söyle; “Savaşta düşmanları siz öldürmediniz, fakat düşmanlarınızı Allah öldürdü. Okları siz atmadınız, attığınız okları isabet ettiren Allah attı. Allah Müminleri güzel bir imtihanla sınamak için böyle yaptı. Şüphesiz Allah hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir.” Unutmayın ki Allah’ın yardımı olmasaydı korkudan dağılıp giderdiniz. Biz kalbinizi sağlam tuttuk.
(Savaşta) onları siz öldürmemiştiniz fakat onları Allah öldürmüştü; attığın zaman da sen atmamıştın fakat Allah atmıştı. Bunu, müminleri güzel bir imtihanla denemek için (yapmıştı). Şüphesiz ki Allah duyandır, bilendir.
(Ey îman edenler!) O gün (Bedir’de) onları siz, öldürmediniz, Allah öldürdü.¹ (Ey Muhammed!) Attığın zaman da sen atmadın, fakat Allah attı.² Ve Allah, bunu mü’minlere güzel bir kazanç³ sağlamak için (yaptı). Şüphesiz Allah (söylediklerinizi) hakkıyla işitendir, tam bilendir.⁴
Ve (şunu da bilin ki) [ey müminler,] düşmanı öldüren siz değildiniz ¹⁸, Allah’tı onları öldüren, ve (korku) saldığın zaman sen değildin [ey Peygamber, onların içine korku] salan, fakat Allah’tı (korkuyu) salan: ¹⁹ Ve [O bütün bunları] Kendi belirlediği ²⁰ güzel bir sınavla müminleri sınamak için yaptı. Muhakkak ki Allah her şeyi işiten, her şeyi hakkıyla bilendir!
Onları siz öldürmediniz, fakat gerçekte onları Allah öldürdü. (Bu imkân ve cesareti Allah verdi) Attığında da sen atmadın gerçekte atan Allah’tı. Bütün bunları müminlerin güzel bir imtihan kazanması için yaptı. Şüphesiz ki Allah her şeyi işiten, her şeyi bilendir. 9/111, 22/58, 47/4
Hem onları siz öldürmediniz; fakat onları asıl Allah öldürdü.[¹³⁴¹] Attığın zaman da atan sen değildin,[¹³⁴²] ama asıl Allah attı.[¹³⁴³] Zira O, inananları (sonucunu) inayetiyle takdir ettiği güzel bir sınava tâbi tuttu: şüphesiz Allah her şeyi işitir, her şeyi bilir.
(Ey iman edenler biliniz ki gerçekte) Onları siz öldürmediniz, fakat Allah öldürdü. (O, yardım etmeseydi sizler yenilmiştiniz. Ey Muhammed, o bir avuç toprağı düşmanların yüzüne) Atan da sen değildin, fakat onu da Allah attı. (Emri veren, o kum zerrelerini her birinin gözüne isabet ettirerek onları bozguna uğratan O idi.) Bunu (bu yardımları Allah) müminleri güzel bir imtihan ile denemek için yaptı, (ki, Rablerinin yardımı sayesinde üstün geldiklerinin bilincine varsınlar ve Onun bu nimetini hiç unutmayıp daima şükretsinler ve ganimet sevdasından vazgeçsinler) Şüphe yok ki Allah, herşeyi hakkıyle işitendir, her şeyi hakkıyle bilendir.
(Savaşta) onları siz öldürmediniz, fakat Allah onları öldürdü. Attığın zaman da sen atmadın, fakat Allah attı. Mü’minleri, tarafından güzel bir imtihanla denemek için Allah öyle yaptı. Şüphesiz Allah hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir.
Sonra onları siz öldürmediniz velâkin Allah Teâlâ öldürdü. Ve attığın vakit sen atmadın, fakat Allah Teâlâ attı. Hem de mü'minleri taraf-ı İlâhisinden güzel bir imtihan ile imtihan etmek için. Şüphe yok ki Allah Teâlâ, bihakkın işiticidir, kemaliyle bilicidir.
Siz savaşta onları kendi kuvvetinizle öldürmediniz, lâkin Allah öldürdü. (Ey Resulüm) Attığın vakit sen atmadın, lâkin Allah attı. Ve bunu, Allah müminleri güzel bir imtihana tâbi tutmak için yaptı. Şüphesiz ki Allah hakkıyla işitir ve bilir. [3, 123; 9, 25; 2, 249]
(O gün) Onları siz öldürmediniz, fakat onları Allah öldürdü; (ey Muhammed), attığın zaman sen atmadın, fakat Allah attı. Mü'minleri güzel bir imtihanla sınamak için (bunu yaptı). Doğrusu Allah işitendir, bilendir.
Onları (katl olunan müşrikleri) siz katl itmediniz lâkin Allâh Te'âlâ katl itdi. Atdığın vakit de sen atmadın lâkin Allâh atdı. [¹] Cenâb-ı Hak mü'minleri hayırlı bir imtihân ile imtihân buyurdı. Allâh Te'âlâ işidir ve bilir.
Onları öldüren siz değildiniz, onları öldüren Allah’tı. Attığın zaman da sen atmadın, Allah attı. Bu, inanıp güvenenleri güzel bir sınamadan geçirmek içindi. Allah dinler ve bilir.
(İşte o gün) onları siz öldürmediniz, fakat onları Allah öldürdü. Attığında da sen atmadın fakat müminleri güzel bir imtihanla denemek için Allah attı. Şüphesiz Allah işitendir, bilendir.
Onları siz öldürmediniz, Allah öldürdü. Attığın zaman da sen atmadın, Allah attı.(4) Bütün bunlar, mü'minleri sınamak için Allah katından gelen güzel bir imtihan idi.(5) Muhakkak ki Allah herşeyi işitir, herşeyi bilir.
Siz öldürmediniz onları, Allah öldürdü onları. Attığın zaman da sen atmadın, Allah attı. İnananları kendisinden güzel bir imtihanla denemek için yaptı bunu. Allah; işitendir, bilendir.
pes depelemedüñüz anları velįkin Tañrı depeledi anları daħı atmaduñ ol vaķt kim atduñ velįkin Tañrı eyitti daħı tā vire mü’minlere andan virmek görklü bayıķ Tañrı işidicidür bilicidür.
Ol anları siz öldürmedüñüz ḳuvvetüñüzle, līkin Tañrı Ta‘ālā öldürdi. An‐ları daḫı sen atmaduñ oḳı atġan vaḳtda, līkin Tañrı Ta‘ālā bıraḳdı ṣınamaġ‐ıçun mü’minleri anuñla eyü ṣınamaḳ. Taḥḳīḳ Tañrı Ta‘ālā her nesneyi bili‐cidür, işidicidür.
(Ey mö’minlər Bədrdə) onları (kafirləri) siz öldürmədiniz, Allah öldürdü. (Ya Peyğəmbərim! Düşmənlərin gözünə bir ovuc torpar) atdığın zaman sən atmadın, Allah atdı. Allah bununla mö’minləri (qənimət əldə etmək və zəfər çalmaq üçün) yaxşı bir imtahandan keçirtdi. Allah (hər şeyi) eşidəndir, biləndir!
Ye (Muslims) slew them not, but Allah slew them. And thou (Muhammad) threwest not when thou didst throw, but Allah threw, that He might test the believers by a fair test from Him. Lo! Allah is Hearer, Knower.
It is not ye who slew them; it was Allah. when thou threwest (a handful(1191) of dust), it was not thy act, but Allah's: in order that He might test the Believers by a gracious trial(1192) from Himself: for Allah is He Who heareth and knoweth (all things).
Designed by ÖFK En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir. |