Velteffeti-ssâku bi-ssâk(i)
Ve baldır, baldıra dolaşınca.
(Ölüm korkusundan) Ayaklar birbirine dolaşmaktadır.
Bacak bacağa dolaşıp kımıldayamayacak hale geldi mi,
Ve bacak bacağa dolaşır,
(Ölüm korkusundan) Ayaklar birbirine dolaştığında;
(Ölümün şiddetinden de) bacak bacağa dolanmıştır.
Ve ayaklar, birbirine dolanınca (iş kızışınca,)
26,27,28,29,30. Hayır! Can köprücük kemiğine dayandığında, “Kim tedavi edecektir?” dendiğinde, onun kesin ayrılış olduğunu anladığında, bacaklar birbirine dolaştığında, o gün sevk yeri yalnızca Rabbinin huzurudur.
Bacakları birbirine dolaşır
Ve (ölüm heyecanıyla) bacakları birbirine dolaşacak.
ve bacakları dolaşdığı zamân
Bacaklar birbirine dolaşır.
26,27,28,29,30. Hayır, can boğaza dayandığı, “Kimdir (bunu) iyi edecek?” dendiği, (ölmek üzere olanın da) bunun ayrılış olduğunu bildiği, bacakların birbirine dolandığı zaman, işte o gün sevk ediliş, Rabbinedir.
Ve bacaklar birbirine dolaştığında;
Ve bacak bacağa dolaşır.
Bacakları birbirine dolaşmıştır.
Bacak bacağa dolaşır..
Ve dolaşır el ayak: bacağa bacak
(Ölümün şiddetinden) bacakları birbirine dolanır.
Ve ayakları birbirine dolaşır.
Bacak da bacağa dolaşdı mı,
Ve bacak bacağa dolaşır!
Ve ard arda sıkıntılar geldiğinde (dünyadan ayrılışın sıkıntısı ile ebedî âleme girişin tedirginliği birleştiğinde), (*)
(Hesap günü) Bacaklar bacaklara dolaştığında.
Ayakları biribirine dolaşacaktır.
Bacak bacağa dolaşır.
(Ölüm korkusundan) Ayaklar da birbirine dolaştığında.
Ve ölüm bütün dehşetiyle onu kucaklayınca, adamın eli ayağına dolaşacak.
Birbirine dolaşır (el ayak) Bacağa Bacak!
28,29. ayrılık telaşı sarınca // el ayağa dolaşınca,
Bunu anlayınca korkudan bacakları birbirine dolaşır.
26,27,28,29,30. Doğrusu (can), köprücük kemiğine dayanıp “Tedavi edebilecek kimdir?” dendiğinde, bunun gerçek bir ayrılık olduğunu anlayıp bacak(lar) birbirine dolaştığında, işte o gün varılacak yer sadece Rabbinin huzuru olacaktır.
28,29. (Kâfir sevdiklerinden) ayrılma vaktinin geldiğini anlar ve (ölüm korkusundan) eli ayağına dolaşır.
ve ölüm sancıları ile örülmektedir: ¹¹
Ve bacaklar birbirine dolaşacak. 14/42-43, 21/97
ayaklar birbirine dolaşmıştır:
O zaman bacağı bacağına dolaşır; (ölüm acısıyle kıvranır)
Ve bacak bacağa dolaşır.
Ve bacak da bacağa dolaşmış olacaktır.
Bacağı bacağına dolaşır, ölüm acısıyla kıvranır. [6, 61-62]
Ve bacak bacağa dolaşır.
Ve hâlet-i nez'in şiddetinden baçakları birbirine dolaşır.
ve ayakları birbirine dolaşır[*].
Bacaklarından can çekilmiş.
Ayaklar birbirine dolaşır.
Dolaşmıştır el-ayak/kol-bacak.
daħı ŧolaşdı incük incüge.
Daḫı baldırları biri birine dolaşsa, deprenmek bilmeye.
Və (ölüm qorxusundan) qıçı-qıçına dolaşacağı zaman,
And agony is heaped on agony;
And one leg will be(5825) joined with another:
Designed by ÖFK En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir. |