Kellâ iżâ belaġati-tterâkiye
Hayır; can, köprücük kemiklerine gelince.
Hayır, hayır! (Maalesef gerçek şu ki: Ömür bitip hayat tıkandığı) Can, köprücük kemiğine gelip dayandığı zaman, (insan şaşkınlaşıp kalacaktır.)
Hayır, can boğaza gelip köprücük kemiklerine gelip dayanınca,
Dünyayı âhirete nasıl tercih ederler? Can, boğaza dayandığı zaman, aranacaklar!
Hayır. Ne zaman ki, (can) köprücük kemiklerine dayanır,
Hayır; can, köprücük kemiğine gelip dayandığı zaman,
Hayır hayır, (dünya ahirete tercih edilemez). Can köprücük kemiklerine dayanınca,
Hayır, ruh köprücük kemiklerine dayanınca,
26,27,28,29,30. Hayır! Can köprücük kemiğine dayandığında, “Kim tedavi edecektir?” dendiğinde, onun kesin ayrılış olduğunu anladığında, bacaklar birbirine dolaştığında, o gün sevk yeri yalnızca Rabbinin huzurudur.
Hayır, hayır can boğaza gelince
Aklınızı başınıza devşirin (ey insanlar!). Can boğaza gelip dayandığı zaman,
Evet, cân boğaza geldiği
26,27. Dikkat edin; can boğaza gelip köprücük kemiklerine dayandığı zaman: "Çare bulan yok mudur?" denir.
26,27,28,29,30. Hayır, can boğaza dayandığı, “Kimdir (bunu) iyi edecek?” dendiği, (ölmek üzere olanın da) bunun ayrılış olduğunu bildiği, bacakların birbirine dolandığı zaman, işte o gün sevk ediliş, Rabbinedir.
Hayır artık çok geç! Can boğaza gelip dayandığında;
Artık gözünüzü açın! Ne zaman ki can köprücük kemiğine dayanır,
Doğrusu, (nefis) boğaza dayandığı,
Hayır hayır, ne zaman ki can köprücük kemiklerine dayanır,
Hayır hayır ne zaman ki o can köprücüklere dayanır
26-27. Hayır! (Dünya hayatı fanidir.) Can (boğaza gelip de) köprücük kemiklerine dayandığı zaman (ölmek üzere olanın, yanında bulunanlar:) “Bunu kurtaracak/tedavi edecek biri yok mu?” derler.
Gözünüzü açın, (can) köprücük kemiğine bir dayandığı zaman,
26,27. Hayır! (Can) köprücük kemiklerine dayandığı zaman: “Var mı (bu hastaya) bir okuyacak (tedâvi edecek) kişi?” denilir.
Hayır! (Ey insanlar!) Can boğaza (çıkma noktasına) gelip dayandığı zaman.
Hayır! Can boğaza geldiğinde,
Yok, öyle değil. Can tenden ayrılacak olunca,
Hayır! Can boğaza gelip dayandığı zaman.
Hayır; bu hayat hep böyle sürüp gidecek sanmayın! Ecel kapıyı çalıp da, can boğaza dayandığı,
Hayır! Köprücükler’e (can) erişip dayandığı zaman;
26,27. Can boğaza gelince // çare yok mu denince,
Belanın şiddetinden canı köprücük kemiğine dayanınca,
26,27,28,29,30. Doğrusu (can), köprücük kemiğine dayanıp “Tedavi edebilecek kimdir?” dendiğinde, bunun gerçek bir ayrılık olduğunu anlayıp bacak(lar) birbirine dolaştığında, işte o gün varılacak yer sadece Rabbinin huzuru olacaktır.
26,27. Hayır! (Dikkat edin!) Can köprücük kemiğine gelip dayanınca ve “bir kurtarıcı¹ yok mu?” denilmeye başlanılınca,
NE ZAMAN Kİ, [son nefes ölen birinin] boğazına gelip düğümlenir,
Hayır, can boğaza gelip dayandığında. 56/83...87, 50/19
EVET, can boğaza gelip dayandığı zaman
(Ey müşrikler, dünyayı ahirete tercih etmeyin) Haberiniz olsun, ne zaman ki can köprücük kemiğine dayanır.
Hayır, ne zaman ki (can) köprücük kemiklerine dayanır,
Hayır hayır... Vaktâ ki (can) boyun halkasının kemiklerine kavuşur.
Hayır, hayır! Ne zaman ki can boğaza gelir, işte o zaman can çekişenin yanındakiler:
Hayır, ne zaman ki can, köprücük kemiklerine dayanır,
26,27. Hayır (böyle olmaz) rûh boğaza geldiği ve hâzır olanlara: "Bunı 'ilâc idecek kim vardır?" dinildiği vakitde
Hayır (kendinize çeki düzen verin)! Can, köprücük kemiklerine dayanınca,
Hayır, can çıkma noktasına/köprücük kemiğine gelmiş.
Heyhat! Can boğaza dayandığında,
İş, onların sandığı gibi değil! Can, köprücüklere dayandığında,
26-27. degül eyle ya'nį inanmaz kāfir buna. ķaçan irdi ya'nį can boyun sürtüklerine daħı eyidildi “kimdür afsun eyleyici?”
Anuñ gibi degül. Ḳaçan cān boġaza yitişse,
Xeyr, (can) boğaza (körpücük sümüklərinə) gəlib yetişəcəyi,
Nay, but when the life cometh up to the throat
Designed by ÖFK En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir. |