Feeḣażet-humu-rracfetu feasbehû fî dârihim câśimîn(e)
Derken, şiddetli bir depremle azaba uğradılar, yurtlarında diz çökmüş bir halde yüzükoyun kapanarak helak olup gittiler.
Bunun üzerine onları dayanılmaz bir sarsıntı tuttu da, (bir deprem sonucu) kendi yurtlarında diz üstü çökmüş (ve ocakları sönmüş) olarak sabahladılar (hepsi helak oldular).
Derken bir sarsıntı onların işini bitirdi de, cansız olarak yurtlarında diz üstü yıkılıp kaldılar.
Bunun üzerine onları kuvvetli bir sarsıntı aldı ve yurtlarında diz üstü çöküp kaldılar.
Bunun üzerine onları dayanılmaz bir sarsıntı tuttu da, kendi yurtlarında diz üstü çökmüş olarak sabahladılar.
Nihayet onları, o korkunç zelzele (sarsıntı) yakalayıverdi. Böylece evlerinde çöküp helâk oldular.
Bunun üzerine bir deprem onları yakaladı; evlerinde yığılıp kaldılar.
Derken o müthiş sarsıntı onları yakalayıverdi; yurtlarında diz üstü çöktüler.
Hemen, bir deprenti çattı onlara, hepsi de yüzü kuylu düştüler
Derken, onları (müthiş bir gürültüyle patlayan bir) sarsıntı/deprem yakalayıverdi ve evlerinde birbiri üzerine yığılarak ölüverdiler.
Bir ra’şe ânları yakaladı irtesi sabah ânları hânelerinde yüz üsti düşüb ölmüş buldılar.
Bu yüzden onları bir sarsıntı tuttu ve oldukları yerde diz üstü çöküverdiler.
Derken, onları o korkunç sarsıntı yakaladı da yurtlarında yüzüstü hareketsiz çöke kaldılar.
Nihayet o şiddetli deprem onları yakalayıverdi de yurtlarında yere serilip kaldılar.
Derken o şiddetli deprem onları yakalayıverdi de yurtlarında diz üstü donakaldılar.
Bunun üzerine onları bir sarsıntı yakaladı da evlerinde diz üstü çöküverdiler.
Derken o (müthiş) sarsıntı onları yakalayıverdi, yurtlarında diz üstü çökekaldılar.
Derken onları o recfe tutuverdi, derhal vatanlarında çöke kaldılar
Bunun üzerine onları, o şiddetli sarsıntı yakaladı da yurtlarında diz üstü çöküp kaldılar (helâk oldular).
Derken şiddetli bir sarsıntı onları yakaladı ve yurtlarında dizüstü çöke kaldılar.
Bunun üzerine onları o müdhiş zelzele yakalayıverdi de yurdlarında diz üstü çöken (helake uğrayan) kimseler oldular.
Bunun üzerine onları o sarsıntı yakaladı da yurtlarında dizüstü çöküp kalan kimseler oldular.
Derken, onları (o zalim ve azgın halkı şiddetli bir gürültüyle patlayan bir) sarsıntı (volkanik deprem) yakalayıverdi ve evlerinde birbiri üzerine yığılarak ölüverdiler.
Sonra onları bir sarsıntı yakaladı ve yurtlarında dizlerinin üstüne çöküp kaldılar.
Bunun üzerine deprem onları öyle bir sarstı ki oldukları yerde yüzükoyun düşüp öldüler.
91, 92. Bunun üzerine onlar dehşetli bir sarsılmaya tutuldular. Hemen oldukları yerde diz çöktüler. Şuayb/ı yalancı çıkaranlar yerlerinde asla bulunmamış gibi oldular. Şuayb/ı yalancı çıkaranlar ziyankâr oldular.
Bu yüzden onları bir sarsıntı tuttu da böylece evlerinde diz üstü çöküverenler oldular.
Derken, ansızın dehşet verici bir gürültüyle patlayan ve şehrin altını üstüne getiren korkunç bir sarsıntı çarpıverdi onları ve cansız bir hâlde, oldukları yere seriliverdiler!
Derken onları Recfe / “Şiddetli Sarsıntı” aldı. Yurtlarında çöke kaldılar.
Derken müthiş bir sarsıntıya yakalandılar. Evleri içinde büzüşüp kaldılar.
Derken şiddetli bir deprem onları yakaladı. Yurtlarında diz üstü çökekaldılar.
Derken, bir deprem onların işini bitirdi: kendi evlerinde cansız olarak yere serilip kaldılar. ⁷³
Derken dehşetli bir sarsıntı onları ansızın yakalayıverdi ve bulundukları yere öylece cansız yığılıp kaldılar. 26/188... 190
Derken şiddetli bir sarsıntı onları yakalayıverdi ve kendi yurtlarında cansız donakaldılar.[¹²²⁴]
Derken onları şiddetli bir deprem (ve korkunç bir sayha) yakalayıverdi de yurtlarında diz üstü çöke kaldılar, (helak olup gittiler)
Derken, onları o korkunç bir sarsıntı yakaladı da yurtlarında yüzüstü çöke kaldılar.
Derken onları şiddetli bir zelzele yakaladı da yurtlarında diz üstü çöken kimseler oldular.
Derken şiddetli bir deprem onları kıskıvrak yakaladı ve derhal oldukları yerde çökekaldılar. [11, 94; 26, 189]
Derken o müthiş sarsıntı onları yakalayıverdi, yurtlarında diz üstü çökekaldılar.
(Bunun üzerine) onları zelzele ahz itdi ve menzillerinde yüzüsti düşüb helâk oldılar.
Çok geçmeden onları öyle bir sarsıntı tuttu ki bulundukları yere çöküp kaldılar.
91,92. -Onları dehşetli bir sarsıntı tuttu ve oldukları yerde çöküp kaldılar. Şuayb'ı yalanlayanlar sanki orda hiç yaşamamış gibi oldular. Şuayb'ı yalanlayanların asıl kendileri mahvoldu.
Sonra onları şiddetli bir sarsıntı yakaladı da yurtlarında yüzüstü serilip kaldılar.
Bunun üzerine o şiddetli sarsıntı/o korkunç titreşim onları yakalayıverdi de öz yurtlarında yere çökmüş hale geldiler.
pes duttı anları deprenmek ya'nį yirüñ pes oldılar sarāyları içinde gögüz üzere yatıcılar.
Pes helāk eyledi anları zelzele bile ṣabāḥ olduḳda, şehrlerinde dizlerin uruphelāk oldılar.
Elə bu zaman onları dəhşətli bir sarsıntı (yerdən zəlzələ, göydən tükürpədici bir səs) bürüdü və onlar öz evlərində diz üstə düşüb qaldılar (bir göz qırpımında həlak oldular).
So the earthquake seized them, and morning found them prostrate in their dwelling place.
But the earthquake took them unawares, and they lay prostrate in their homes before the morning!(1063)
Designed by ÖFK En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir. |