Felenekussanne ‘aleyhim bi’ilm(in)(s) vemâ kunnâ ġâ-ibîn(e)
Onlara, tam bir bilgiyle her şeyi nakledeceğiz, bizim bulunmadığımız bir zaman, kaybolduğumuz bir vakit yoktu ki.
(Hem peygamberlere hem ümmetlerine) Andolsun (bütün çabalarını ve amaçlarını) onlara (katımızda kayıtlı) bilgi (ve belgelerle) mutlaka haber verip anlatacağız. Çünkü Biz gaibler (onlardan uzakta olan habersizler) de değildik. (Yakında bunu anlayacaklardır.)
Ve sonra kendilerine mutlaka yapıp ettikleri hakkındaki şaşmaz bilgimizi açacağız. Çünkü hiçbir zaman onlardan uzak değildik.
(Yapıp ettiklerini) onlara bilgi ile anlatacağız; çünkü biz onlardan habersiz değildik.
Andolsun (yapıp-etmelerini) onlara bir ilimle mutlaka haber vereceğiz. Ve biz gaibler (onlardan uzakta olan habersizler) de değildik.
Peygamberlerin tebliğlerini, ümmetlerin, itaat ve muhalefetlerini bildiğimiz halde, onlara (peygamberlere) haber veririz. Çünkü biz, onlardan (yaptıklarından ve söylediklerinden) habersiz ve gaip değildik.
Ve her şeyi bilerek onlara anlatacağız. Çünkü hiçbir şey Bizden kaybolmaz.
Onlara bir bilgi ile mutlaka anlatacağız. Biz, onlardan habersiz değiliz.
Bilerek onlara anlatacağız, yitiklerden değiliz
Andolsun ki, yaptıklarını kendilerine bir bir anlatacağız. Zira biz onlardan uzak değiliz.
Peygamberlerin fi’illerini kendilerine anlatacağız çünki biz gâib değil idik.
And olsun ki, yaptıklarını kendilerine bir bir anlatacağız, zira onlardan uzak değildik.
Andolsun, onlara (yaptıklarını) tam bir bilgi ile anlatacağız. Çünkü biz onlardan uzak değiliz.
Ve onlara (olup bitenleri) tam bir bilgi ile mutlaka anlatacağız. Biz (olup bitenlerden) uzakta değiliz.
Ve onlara (olup bitenleri) tam bir bilgi ile mutlaka anlatacağız. Biz, onlardan uzak değiliz.
Onlara bir bilgiyle bildireceğiz; biz onlardan hiç uzak kalmadık.
Ve elbette onlara, olanbiten herşeyi bir bilgi ile anlatacağız; çünkü biz onlardan uzak değiliz.
Soracağız da kendilerine karşı olan biteni mutlak bir ılim ile behemehal anlatacağız, öyle ya biz onlardan gâib değil idik
(Bütün yapıp ettiklerini,) onlara mutlak bir ilim ile anlatacağız, zira biz onlardan habersiz değildik.
Kesin bir bilgi ile onlara yaptıklarını anlatacağız. Zira Biz yaptıkları hiçbir şeyden habersiz değiliz.
(Soracağız da) kendilerine karşı (olub biteni mutlak) bir ilim ile her halde anlatacağız. (Çünkü) biz (onlardan hiç bir zaman) gaaib değildik.
Artık (yaptıklarını) kendilerine bir ilim ile (bütün teferruâtıyla bilerek) mutlaka anlatacağız; çünki (biz, onlardan) gaib (habersiz) değildik.
Ve (sonra) kendilerine mutlaka yapıp ettiklerini (kesin ve şaşmaz) bir bilgiyle anlatacağız. Hâlbuki hiçbir zaman yapıp ettiklerinden habersiz değildik. *
Biz yaptıklarından habersiz olmadığımız için, kayıdları tutulmuş bilgiler ile yaptıklarını onlara anlatacağız.
Onlara bütün yaptıklarını bilerek kesenkes anlatacağız. Çünkü Biz onların yanlarından ayrılmış değiliz.
* Biz onlara, herşeyi bilerek haber vereceğiz; çünkü biz onların ahvalinden bihaber değiliz.
Andolsun Biz o zaman onların yapıp ettiklerini delilleriyle [bi-‘ılmin] kendilerine anlatacağız. Zira biz onlardan uzak değildik [gâ’ibîn].
Hiç şüphesiz tam bir ilimle kendilerine (yaptıklarını) anlatacağız ve biz (onlardan asla) uzak değildik.
Sonra da, tüm yaptıklarını şaşmaz ve kesin bir bilgi ile onlara bildireceğiz. ÇünküBiz, her an onların yanındaydık ve olup bitenlerden asla habersiz değildik!
Onlara bilgiyle anlatırız. Hâlbuki gâib (gizli / saklı) değildik.
O gün bilgimizi konuşturacağız, çünkü olup bitenler bizim bilgimiz dahilinde oluyordu.
Hesap günü olup biteni bütün gerçekleriyle açıklayacağız!
Onlara (bütün olup bitenleri) tam bir bilgi ile elbette anlatacağız. Zaten biz onlardan habersiz değildik.
O (kâfirlere tüm yaptıklarını) bilgimize dayanarak kesinlikle tek tek anlatacağız. Çünkü Biz, onlardan hiçbir zaman uzak değiliz.
Sonra da onlara, her şeyi bilgi ve belge ile açıklayacağız. Zaten biz habersiz değildik ki. 18/49, 50/17- 18, 54/52- 53, 58/6, 82/10, 45/29,
Ardından onlara (haklarındaki) bilgi arşivimizi mutlaka açacağız; hoş, onlardan hiç uzak olmadık ki…
(Bunun üzerine en gizli durumlarına varıncaya kadar) Kendilerine karşı (Peygamberleri varken ve göçtükten sonra olup bitenleri) mutlaka bir ilim ile elbette anlatacağız, (gözleri önüne sereceğiz, çünkü) Biz -onlardan hiçbir zaman- uzak değildik, (hatta kendilerine şah damarlarından daha vakındık.. Kaf/16)
Sonra da onlara (yapmış olduklarını) bir bilgi ile elbette anlatacağız ve Biz (onlardan) gaibler olmuş değil idik.
Ve onlara, olup biten her şeyi, kesin bir ilme dayanarak bir bir anlatacağız. Öyle ya, Biz hiçbir zaman onlardan habersiz değildik ki! [6, 59]
Ve elbette onlara, olan biten herşeyi bilgi ile anlatacağız, zira biz onlardan uzak değiliz.
Ve onlara bilerek hallerini (yapdıkları şeyleri) hikâye iyleriz ve biz onlardan gâib değildik (onlarla dâimâ berâberdik.)
Yaptıklarını, bilgiye dayalı olarak onlara bir bir anlatacağız. Zaten onlara uzak değiliz.
Sonra da onlara, belge ile açıklayacağız. Zira biz uzak değildik.
Sonra bütün olup bitenleri, onlara İlâhî ilmimizle anlatacağız. Çünkü Biz onlardan hiçbir zaman uzak olmadık.
Onlara bir ilmin tanıklığında/bir ilmin aracılığıyla bütün serüveni mutlaka anlatacağız. Biz olup bitenlerden habersiz değildik.
Keyin ularga qilmishlarini aniq ma’lumot bilan aytib beramiz. Biz bexabarlardan emasmiz.
pes ḥikāyet eyleyevüz anlaruñ üzere bilmeg-ile daħı olmaduķ ġayıb olıcılar.
Pes ḫaber virsevüz gerek anlara ‘ilm bile, daḫı degül‐idük biz ġāyiblerden.
Sonra da onlara (nə etdiklərini) bildiyimiz üçün (hamısını bir-bir) söyləyəcəyik. Axı Biz qaib deyildik (onların yanındaydıq).
Then verily We shall narrate unto them (the event) with knowledge, for verily We were not absent, (when it came to pass).
And verily, We shall recount their whole story with knowledge, for We were never absent (at any time or place).(994)
| Designed by ÖFK En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir. |