3 Haziran 2023 - 14 Zi'l-ka'de 1444 Cumartesi

ANA SAYFA | SURELER  | AYET KARŞILAŞTIRMA |KUR'AN'DA ARA! |FİHRİST | DOWNLOAD | MOBİL
Kullanıcı : Şifre :   Şifremi Unuttum    KAYDOL
A’râf Suresi 46. Ayet

Ayeti Dinle



Meal Ekle/Çıkar

Hepsini Seç/Sil


Tercihinizin bir sonraki oturumda hatırlanması için giriş yapmalısınız.

Arapça Metin
Türkçe Transcript
Abdulbaki Gölpınarlı Meali
Abdullah-Ahmet Akgül Meali
Abdullah Parlıyan Meali
Ahmet Tekin Meali
Ahmet Varol Meali
Ali Bulaç Meali
Ali Fikri Yavuz Meali
Bahaeddin Sağlam Meali
Bayraktar Bayraklı Meali
Besim Atalay Meali (1965)
Cemal Külünkoğlu Meali
Cemil Said (1924)
Diyanet İşleri Meali (Eski)
Diyanet İşleri Meali (Yeni)
Kur'an Yolu (Diyanet İşleri)
Diyanet Vakfı Meali
Edip Yüksel Meali
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
Elmalılı Meali (Orijinal)
Emrah Demiryent Meali
Erhan Aktaş Meali
Hasan Basri Çantay Meali
Hayrat Neşriyat Meali
İlyas Yorulmaz Meali
İsmayıl Hakkı Baltacıoğlu
İsmail Hakkı İzmirli
İsmail Yakıt
Kadri Çelik Meali
Mahmut Kısa Meali
Mahmut Özdemir Meali
Mehmet Çakır Meali
Mehmet Çoban Meali
Mehmet Okuyan Meali
Mehmet Türk Meali
Muhammed Esed Meali
Mustafa Çavdar Meali
Mustafa İslamoğlu Meali
Orhan Kuntman Meali
Osman Fırat Meali
Ömer Nasuhi Bilmen Meali
Suat Yıldırım Meali
Süleyman Ateş Meali
Süleyman Tevfik (1927)
Süleymaniye Vakfı Meali
Şaban Piriş Meali
Ümit Şimşek Meali
Yaşar Nuri Öztürk Meali
Eski Anadolu Türkçesi
Satır Altı Meal (1534)
Bunyadov-Memmedeliyev
M. Pickthall (English)
Yusuf Ali (English)
Tercihinizin hatırlanması için
giriş yapmalısınız.

Meallerdeki sıralama bir tercih sıralaması değil alfabetik sıralamadır. Ziyaretçilerimiz takip etmek istedikleri mealleri sol sütundan seçerek ilerleyebilirler. Tercihlerinin hatırlanması için "Tercihimi Hatırla" tıklanmalıdır.
 
 

Vebeynehumâ hicâb(un)(c) ve’alâ-l-a’râfi ricâlun ya’rifûne kullen bisîmâhum(c) venâdev ashâbe-lcenneti en selâmun ‘aleykum(c) lem yedḣulûhâ vehum yatme’ûn(e)

Cennetliklerle cehennemlikler arasında bir örtü var ve A'raf üstünde erler var ki herkesi, yüzlerinden tanırlar ve cennet ehline esenlik size diye nida ederler. Onlar, henüz cennete girmemişlerdir ama girmeyi umarlar.

(Cennet ve cehennem ehlinin) İki taraf arasında (duvar-sur gibi) bir engel (perde ve ara bölge bulunmaktadır) ve burçlar (A’raf) üstünde (cennetlik ve cehennemlik olanların) hepsini yüzlerinden tanıyan adamlar vardır. Ki bunlar, henüz (cennete) girememiş olan, fakat (girmeyi) şiddetle arzu edip umanlardır. (Bunlar)Cennete gireceklere: "Selam size (ne kutlu ve mutlu insanlarsınız)” diye (tebrikler yağdıracaklardır).

Cennetlik ve cehennemlikler arasında bir engel bulunacaktır. A'raf üzerinde de; bunların herbirini simalarından tanıyan kimseler vardır ki, onlar henüz cennete girmemiş fakat, girmeyi şiddetle arzu eder bir vaziyette olan cennetliklere “Selam olsun size” diye seslenecekler.

Cennet ehli ve cehennemlikler arasında bir perde-engel mevcuttur. Â'râf üzerinde, aradaki surun burçlarında, her iki taraftakilerin kimliklerini, hallerini simalarından okuyarak tanıyan liyakatli kişiler, adamlar vardır. Bunlar cennet ehline:
“Selâmün aleyküm (Allah'ın selâmı ve selâmeti size olsun, siz selâmete erdiniz)" diye seslenirler. Bunlar henüz cennete girmeyen, cenneti arzu eden kimselerdir.

bk. Kur’ân-ı Kerim, 57/13.

İki taraf arasında bir perde (engel) vardır. A'raf'ta [6] da herkesi simalarından tanıyan birtakım adamlar vardır. Cennetliklere: "Size selam olsun" diye seslenirler. Bunlar henüz oraya girmemiş olan ama girmeyi arzulayan kimselerdir.

6.A`raf burçlar anlamına gelmektedir. Ancak A`raf kelimesi cennet ile cehennem arasındaki bir yerin özel adı olarak kullanılmaktadır. Bu adın sözlük a... Devamı..

İki taraf arasında bir engel ve burçlar (A'raf) üstünde hepsini yüzlerinden tanıyan adamlar vardır. Cennete gireceklere: 'Selam size' derler, ki bunlar, henüz girmeyen fakat (girmeyi) 'şiddetle arzu edip umanlardır.'

Cennetliklerle cehennemlikler arasında bir sûr (perde) vardır. A'raf (cennet hisarı) üzerinde de bir takım insanlar (sevab ve günahları eşit olup en son cennete girecek olanlar) var ki, bunlar, cennetlik ve cehennemliklerden her birini çehreleriyle tanırlar; ve henüz cennete giremeyip onu arzu eder oldukları halde, cennetliklere “Selâmün Aleyküm”, diye nida ederler.

Cennet ile ateş arasında bir engel vardır. A’raf’da (yükseklerde) bazı erler vardır. Hepsini yüzlerinden tanırlar. Cennet ehline seslenirler ki: “Size selam olsun!” Onlar oraya henüz girmemişlerdir. Fakat arzuluyorlar.

İki taraf/cennetlikler ve cehennemlikler arasında bir perde ve A‘râf üzerinde de herkesi simâlarından tanıyan adamlar vardır ki, bunlar henüz cennete giremedikleri halde girmeyi umarak cennet ehline, “Selâm size!” diye seslenirler.[134]

[134] A‘râf hakkında geniş bilgi için bk. Bayraklı, KUR’ÂN TEFSÎRİ, VII, 149-153.

Aralarında perde vardır onların, Araf'ta birtakım kimseler de vardır ki hepsini yüzlerinden tanırlar, cennetlik olanlar: «Sizlere selâm ola!» diyerek çağrırlar, bunlar girmemişse de, girmeyi umunurlar

Bu iki taraf (cennet halkıyla cehennem halkı) arasında (iki grubu birbirinden ayıran) bir perde vardır. (Bu sûrun) A'râf (denilen tepelerin) üzerinde de (cennetlik ve cehennemliklerin) hepsini yüzlerinden tanıyan (kimlerin cennete ya da cehenneme gideceğini bilen) kimseler vardır. Henüz cennete girmemiş olan (fakat oraya gireceklerini bekleyen) cennet ehline: “Allah'ın selamı üzerinize olsun (kurtuluşa erdiniz)!” diye seslenecekler.

Bkz. 7/48, 57/13Ayette geçen “A’raf” terimi “urf” sözcüğünden türetilmiş olup “arf” kelimesinin çoğuludur. “Kule, burç, duvar, sırt, tepe” gibi anlaml... Devamı..

Ehl-i cennet ile ehl-i cehennemi biri birinden sûr-i a’râf tefrîk ider. Hatt-ı fâsılda ya’ni a’râfda bulunan kimseler ehl-i cennet ve ehl-i cehennemi ’alâmet-i fârikasından bilürler. Ehl-i cennete "Selâmun ’aleyküm" dirler. Ehl-i cehennem ne kadar arzu itseler buraya dâhil olamazlar.

İki taraf arasında bir perde ve burçlar üzerinde her iki tarafı da simalarından tanıyan adamlar vardır; cennetliklere, "Size selam olsun" derler. Bunlar henüz girmeyen fakat cenneti uman kimselerdir.

İkisi (cennet ve cehennem) arasında bir sur[216], A’râf[217] üzerinde de birtakım adamlar vardır. Cennet ve cehennemliklerin hepsini simalarından tanımaktadırlar. Cennetliklere, “Selâm olsun size!” diye seslenirler. Onlar henüz cennete girmemişlerdir, ama bunu ummaktadırlar.

216. Bu “sur” ile ilgili olarak ayrıca bakınız: Hadîd sûresi, âyet, 13.217. A’râf, yüksek yerler, yüksek mevkiler demektir. Bazı müfessirler, “A’râf” ... Devamı..

İki taraf arasında bir perde ve A‘râf üzerinde de herkesi simalarından tanıyan adamlar vardır ki bunlar, henüz cennete girmedikleri halde (girmeyi) uman cennet ehline, “Selâm size!” diye seslenirler.

İki taraf (cennetlikler ve cehennemlikler) arasında bir perde ve A'râf üzerinde de herkesi simalarından tanıyan adamlar vardır ki, bunlar henüz cennete giremedikleri halde (girmeyi) umarak cennet ehline: «Selâm size!» diye seslenirler.  

 A’râf: Cennetle cehennem arasında yüksek bir alandır ki, sevapları ile günahları eşit olanlar Allah’ın dilediği bir zamana kadar burada kalacaklar; d... Devamı..

Aralarını bir perde böler. Orta yerde de bazı kimseler var ki herkesi görünüşlerinden tanırlar. Cennet halkına, "Selam size," diye seslenirler. Bunlar oraya (cennete), canları istedikleri halde giremediler.

Cennetliklerle cehennemlikler arasında bir perde vardır. A'raf üzerinde de, her iki taraftakileri simalarından tanıyan kişiler vardır. Bunlar cennetliklere: "selâm olsun size" diye seslenirler. Bunlar henüz cennete girmemiş, fakat girmeyi arzu eden kimselerdir.

Artık iki taraf arasında bir hıcâb ve A'raf üzerinde bir takım rical, her birini simalariyle tanırlar, eshabı Cennete «selâm olsun size» diye nidâ etmektedirler ki bunlar ümîd etmekle beraber henüz ona girmemişlerdir

İki taraf (cennet ehli ve cehennemlikler) arasında (asla aşamayacakları,) bir engel vardır. *A’râf üzerinde de (cennetlik ve cehennemliklerin) her birini yüzlerindeki alâmetlerden tanıyan kimseler vardır. (A‘râftaki bu kimseler) cennet ehline, “Selâmun aleykum! (Allah’ın selamı üzerinize olsun.)” diyerek seslenirler ki bunlar çok arzu ettikleri hâlde, henüz oraya (cennete) girmemiş (mizanda, sevap ve günahları birbirine eşit gelmiş olan müslüman) kimselerdir.

* A’râf; Âyet-i kerîmede geçen “A’raf” terimi “urf” sözcüğünden türetilmiş olup “arf” kelimesinin çoğuludur. “Kule, burç, tepe” gibi anlamlara gelir. ... Devamı..

İki taraf arasında bir hicap¹ vardır. Ve A'râf' üzerinde de hepsini simalarından tanıyan kimseler vardır. Henüz Cennet'e girmemiş olan, fakat girmeyi uman Cennet halkına: “Size selam olsun.” diye seslendiler.

1- Perde, engel.

İki (taraf) arasında (sûrdan) bir perde ve «A'raaf» üzerinde de (cennetlik ve cehennemliklerin) her birini sîmalarıyle tanıyacak (müvahhid) rical vardır ki onlar henüz oraya (cennete) girmemiş, fakat onlar girmeyi şiddetle arzu eder olarak cennet yaranına: «Selâmün aleyküm» diye nida ederler.

Hem iki taraf (Cennet ve Cehennem ehli) arasında (aslâ aşamayacakları surdan)bir perde vardır. A'râf üzerinde (bu sûrun yüksek yerlerinde) ise, herkesi sîmâlarından tanıyan adamlar(2) vardır ki, Cennet ehline: “Selâmün Aleyküm! (Allah'ın selâmı üzerinize olsun!)” diye nidâ ederler; fakat onlar (Cennete girmeyi) çok arzu ediyor oldukları hâlde(henüz) oraya girmemişlerdir.

(2)A‘râf ehli’nin kimler olduğu hakkında muhtelif görüşler vardır. Bunlar, sevabları ile günahları birbirine denk olup, bir müddet orada kalan veya he... Devamı..

Cennette olanlarla, cehennemde olanlar arasında bir engel var. (Allah’ın hükmünü) Bekleme sahasında arafta olan birtakım adamlar, yüzlerinin sevinçli ve parlak durumlarından tanıdıkları, henüz girmediği halde girmeyi umanlara, “Selam üzerinize olsun” diye seslenirler.

Bu iki takım arasında bir örtü vardır. A’raf üzerinde de bir takım kimseler vardır ki onlar herkesi yüzünden tanırlar, cennetliklere: "Esenlik size" diye ünlerler. Bunlar Cennet’e girmemişlerdir, ancak oraya gireceklerini umarlar.

Onların ikisi arasında bir perde vardır. A/raf [²] üzerinde her iki tarafı simalarından tanır bir takım adamlar vardır. Onlar Cennetliklere «— Selâmün Aleyküm» diye nida ederler. Bunlar henüz Cennete girmemişlerse de oraya girmeyi umarlar.

[2] Tepecikler.

O iki tarafın arasında bir perde ve A’râf üzerinde herkesi simasından tanıyan adamlar/insanlar [ricâlun] vardır. Bunlar, henüz cennete girmemiş olan ama girmeyi uman/bekleyen cennet ehline, “Size selâm olsun” diye seslenirler.

İki taraf (cennet ve cehennem ehli) arasında bir engel (yüksekçe burç) ve A'raf (bu burcun yüksek tepeleri) üzerinde her iki tarafı da alametlerinden tanıyan kimseler (Peygamber ve Ehl-i Beyt'i) vardır. Henüz cennete girmemiş, fakat girmeyi şiddetle arzulayan cennetliklere “Selam (esenlik) size” diye seslenirler.

(Sevaik’ul Muhrike s.101’de İbn-i Hacer (Şafii), Sa’lebi’nin tefsirinden naklen İbn-i Abbas’ın bu ayetin tefsirinde şöyle dediğini rivayet etmektedir:... Devamı..

Cennet halkıyla cehennem halkı arasında, iki grubu birbirinden ayıran bir perde olarak, yüksek bir sûr (57. Hadid: 13) vardır. Bu sûrun Ârâf denilen burçları üzerinde ise, kendilerine daha baştan cennete kesinlikle girecekleri müjdesi verilen, Peygamberler, şehitler ve sıddıklar gibi seçkin insanlar olacaktır.Allah’ın bu has kullarına bir lutuf ve ikram olarak o günkü muhteşem manzarayı dışardan ve yukardan seyretme imkanı verilecektir. Bunlar cennetlik ve cehennemlik her insanı çehresinden tanıyacaklar. Henüz cennete girmemiş olan, fakat oraya gireceklerini ümit eden cennet halkına seslenerek, “Selâm sizlere! Müjdeler olsun, kurtuluşa erdiniz!” diyecekler.

Onların arasında da bir hicab / örtü vardır.
A’RÂF’ın üzerinde de herkesi simalarıyla tanıyan adamlar vardır.
-“Size selâm olsun!” diye Cennet arkadaşlarına seslendiler; oraya girmediler. Oysa çok arzuluyorlar.

Cennetle cehennem arasındaki, kale burçlarında nöbet tutan ve herkesi yüzünden tanıyan görevliler, henüz cennete girmemiş ama, gireceklerini tahmin ettiklerine: " sizler esenliktesiniz " diye seslenirler.

Cennetlik ile cehennemlikler arasında bir perde, iki tarafı kolayca gören yüksekçe bir tepe vardır. Tepede herkesi simalarından tanıyan adamlar vardır. Bunlara Araf ehli denir. Bunlar henüz cennete giremedikleri için cennete girmeyi umarak cennet ehline: “Selâm size!” diye seslenirler.

İki taraf (cennetlikler ve cehennemlikler) arasında bir perde ve [a‘raf]ta [*] herkesi yüzlerinden tanıyan adamlar vardır. (Cennete girmeyi) arzulamalarına rağmen henüz oraya (cennete) giremeyen bu kişiler, cennet halkına “Selam üzerinize olsun!” diye seslenmiş (olacaklar)dır.

Sureye adını veren [el-a‘râf] kelimesi, horozun ibiği veya atın yelesi gibi “yüksek yer”, “cennetle cehennem arasındaki yüksek surun en tepesi” veya “... Devamı..

Ve onların aralarında bir perde vardır.¹ A’raf² üzerinde de herkesi simalarından tanıyan kimseler vardır. Bunlar, cennete gireceklerini umdukları halde, henüz oraya girmemiş olan cennetliklere: “Allah’ın selâmı üzerinize olsun.” diye seslenirler.

1 Hesap günü, cennetliklerle cehennemlikler arasında (Hadid: 13) de belirtilen bir perde veya sur olacaktır.2 A’raf: “Arf” kelimesinin çoğuludur. Arf ... Devamı..

Bu iki taraf arasında bir engel bulunacaktır. ³⁶ Ve orada, [hayattayken] kendilerine [eğri ile doğruyu] ayırd edebilme yetisi bahşedilmiş, onların her birini taşıdığı belirtiden tanıyan kimseler olacak. ³⁷ Ve [girmek için] can attıkları halde cennete (henüz) girmemiş olan bu kimseler cennetliklere: “Size selâm olsun” diye seslenecekler.

36 Hicâb sözcüğü bir engel, bir mani olarak iki nesne arasına giren, iki nesne arasında bulunan şey demektir; hem somut hem de soyut anlamda kullanıla... Devamı..

Ve o ikisi (cennet ve cehennem) arasında bir sur bulunacak ve o surun üzerinde burçlarda bulunan ve herkesi simalarından tanıyan bir takım kişiler olacak ve onlar, cennete henüz girmemiş ama girmek için sabırsızlanan cennet halkına “Selamün Aleyküm ne mutlu size!” diye seslenecekler. 10/25...27, 39/60, 55/41, 80/38- 39, 83/24

O ikisi arasında bir engel bulunacaktır. Orada (iyilerle kötüleri) ayırdetme yetisiyle donatılmış[¹¹⁸⁹] kimseler olacak; onlar her iki kesimi de belirtilerinden tanıyacaklar ve henüz cennete girmeyen lâkin girmek için sabırsızlanan[¹¹⁹⁰] cennetliklere “Selamün aleyküm!” diye seslenecekler.

[1189] Sûreye isim olan A’râf hakkında tartışmalı rivayetler bir yana, kelime “tanıma, bilme” anlamındaki ‘urften türetilmiştir. Atın yelesine, horozu... Devamı..

Onların (cennet ehli ile cehennem ehlinin) arasında bir perde ve A'raf üzerinde bir takım rical vardır ki hepsini (hem cennet ehlini, hem de cehennem ehlini) simalarından tanırlar ve ümitvâr oldukları halde henüz cennete girmemiş olan cennet ehline "Selam size" diye seslenirler.

İki taraf arasında bir perde ve A’raf üzerinde de hepsini (hem cennetlikleri hem de cehennemlikleri, yüzlerindeki) işaretleriyle tanıyan kimseler vardır. (Bunlar), henüz cennete girmemiş olan, fakat girmeyi bekleyen, cennetliklere : "selâm size!" diye seslendiler.

Ve onların arasında bir perde vardır. Ve A'râf üzerinde de birtakım rical vardır ki hepsini de alâmetleriyle tanır. Ashâb-ı cennete, «Selâmün Aleyküm» diye nidâ ederler. Ve bunlar ümitvar oldukları halde henüz cennete girmemiş bulunurlar.

İki taraf arasında bir perde, A'râf üzerinde de cennetlik ve cehennemliklerin her birini simalarından tanıyacak kimseler vardır ki onlar, henüz cennete girmemiş, fakat girmeyi şiddetle arzular olarak cennetliklere “selamün aleyküm. ” diye seslenirler. [57, 13]

A’râf: Arf’in çoğuludur. Yüksekçe olan her şeye arf denilir. Meşhur görüşe göre A’râf, cennet ile cehennem arasındaki sûrun yüksek tepeleri, demektir.... Devamı..

İki taraf arasında bir perde ve A'raf üzerinde de hepsini (hem cennetlikleri hem de cehennemlikleri, yüzlerindeki) işaretleriyle tanıyan erkekler vardır. (Bunlar), henüz cennete girmemiş olan, fakat girmeyi bekleyen, cennet halkına: "selam size!" diye seslendiler.

Cennet ile cehennem arasında bir hâil vardır. "A'râf" dinilen bu sur üzerinde bir takım adamlar vardır ki cennet ve cehennem ehlini yüzlerinden tanırlar ve cennet halkına "Allâh'ın selâmeti üzerinize olsun" diye nidâ iderler. Bunlar (A'râf ehli) cennete girmemişler ise de girmek ümîd ve tam'ındadırlar.

Cennet ile cehennem arasında bir engel vardır. O (engeldeki) yüksek yerler üzerinde de değerli şahsiyetler olur. Herkesi yüzlerinden tanırlar. Cennetlik ahaliye[*] şöyle seslenirler: “Esenlik ve güvenlik sizedir (Selamun aleykum)” Bunlar, henüz Cennet’e girmemiş olanlardır ama oraya girme umudundadırlar.

[*] Bunlar, henüz cehennemde olup Allah'ın sözü gereği ebedi cehennem cezası almamış olanlardır. O söz Allah'ın şirk günahı dışında kalanları bağışlay... Devamı..

(Cennet ehli ile cehennem ehli) arasında bir sur, surun burçları (A'raf'ın) üzerinde herkesi simalarından tanıyan kimseler vardır. Cennetliklere:-Selam size diye nîda ederler. Henüz oraya girmemişler, fakat çok arzulamaktadırlar.

Cennet ile Cehennem arasında bir perde vardır. A'râf'ta ise onların hepsini yüzlerinden tanıyan kimseler bulunmaktadır. Onlar Cennet ehline “Size selâm olsun” diye seslenirler. Kendileri Cennete girmemiş, ama girmeyi ummaktadırlar.(9)

(9) “Yüksek yerler” anlamına gelen A’râf hakkında çeşitli görüşler ileri sürülmüştür. Bir kısım bilginlere göre, A’râf ehli, Cennetliklerle Cehennemli... Devamı..

İki taraf arasında bir perde, A'raf üzerinde de herkesi yüzlerinden tanıyan erler vardır. Cennet halkı, özleyip durdukları halde henüz ona girmemiş olanlara şöyle seslenirler: "Selam size!"

daħı ol iki arasında perdedür. daħı 'arāf üzere ya'nį 'arāf ol bir burcdur borudur uçmaġ-ıla ŧamu arasında erenlerdür bilürler dükelini anlaruñ nişānı-y-ıla daħı ķıġırdılar uçmaķ islerine kim “selām olsun üzerüñüze. “girmediler aña anlar ŧama' eylerler.

İki ṭāyife arasında ḥicāb vardur, daḫı a‘rāfda ki perde cehennem ehli‐y‐le cen‐net ehli arasında. Erenler vardur, bilürler her kişi ‘alāmetleri‐y‐le. Daḫıḳıġırdı a‘rāf ehli uçmaḳ ehline: Selām sizüñ üstüñüze olsun, girmediler uç‐maġa, lākin umarlar.

Onların ikisinin (cənnət əhli ilə cəhənnəm əhlinin) arasında pərdə (səs, maneə) və Ə’raf (Cənnətlə Cəhənnəm arasındakı səddin yüksəklikləri) üzərində isə (savabları və günahları, xeyir və şər əməlləri bərabər olan) insanlar (kişilər) vardır ki, onlar hamını (cənnətlikləri və cəhənnəmlikləri) üzündən tanıyıb cənnət əhlinə: “Sizə salam olsun!” - deyə müraciət edərlər. Bunlar (ə’raf əhli) çox istədiklərinə baxmayaraq hələ ora (Cənnətə) daxil olmamış (lakin Ə’rafda günahları təmizləndikdən sonra daxil olacaq) kimsələrdir.

Between them is a veil. And on the Heights are men who know them all by their marks. And they call unto the dwellers of the Garden: Peace be unto you! They enter it not although they hope (to enter).

Between them shall be a veil, and on the heights(1025) will be men who would know every one by his marks: they will call out to the Companions of the Garden, "peace on you": they will not have entered, but they will have an assurance (thereof).

1025 This is a difficult passage, and Commentators have interpreted it in different ways. Three distinct schools of thought may be discerned in the in... Devamı..


Designed by ÖFK
En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir.