10 Şubat 2025 - 12 Şaban 1446 Pazartesi

ANA SAYFA | SURELER  | AYET KARŞILAŞTIRMA |KUR'AN'DA ARA! |FİHRİST | DOWNLOAD | MOBİL
Kullanıcı : Şifre :   Şifremi Unuttum    KAYDOL
A’râf Suresi 102. Ayet

Ayeti Dinle



Meal Ekle/Çıkar

Hepsini Göster/Gizle


Tercihinizin bir sonraki oturumda hatırlanması için giriş yapmalısınız.

Arapça Metin
Türkçe Transcript
Abdulbaki Gölpınarlı Meali
Abdullah-Ahmet Akgül Meali
Abdullah Parlıyan Meali
Ahmet Tekin Meali
Ahmet Varol Meali
Ali Bulaç Meali
Ali Fikri Yavuz Meali
Bahaeddin Sağlam Meali
Bayraktar Bayraklı Meali
Besim Atalay Meali (1965)
Cemal Külünkoğlu Meali
Cemil Said (1924)
Diyanet İşleri Meali (Eski)
Diyanet İşleri Meali (Yeni)
Kur'an Yolu (Diyanet İşleri)
Diyanet Vakfı Meali
Edip Yüksel Meali
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
Elmalılı Meali (Orijinal)
Emrah Demiryent Meali
Erhan Aktaş Meali
Hasan Basri Çantay Meali
Hayrat Neşriyat Meali
İhsan Aktaş Meali
İlyas Yorulmaz Meali
İsmayıl Hakkı Baltacıoğlu
İsmail Hakkı İzmirli
İsmail Yakıt
Kadri Çelik Meali
Mahmut Kısa Meali
Mahmut Özdemir Meali
Mehmet Çakır Meali
Mehmet Çoban Meali
Mehmet Okuyan Meali
Mehmet Türk Meali
Muhammed Esed Meali
Mustafa Çavdar Meali
Mustafa İslamoğlu Meali
Orhan Kuntman Meali
Osman Fırat Meali
Ömer Nasuhi Bilmen Meali
Suat Yıldırım Meali
Süleyman Ateş Meali
Süleyman Tevfik (1927)
Süleymaniye Vakfı Meali
Şaban Piriş Meali
Ümit Şimşek Meali
Yaşar Nuri Öztürk Meali
Eski Anadolu Türkçesi
Satıraltı Meal (1534)
Bunyadov-Memmedeliyev
M. Pickthall (English)
Yusuf Ali (English)
Tercihinizin hatırlanması için
giriş yapmalısınız.

Meallerdeki sıralama bir tercih sıralaması değil alfabetik sıralamadır. Ziyaretçilerimiz takip etmek istedikleri mealleri sol sütundan seçerek ilerleyebilirler. Tercihlerinin hatırlanması için "Tercihimi Hatırla" tıklanmalıdır.
 
 

Vemâ vecednâ li-ekśerihim min ‘ahd(in)(s) ve-in vecednâ ekśerahum lefâsikîn(e)

Onların çoğunu, sözlerinde durur bulmadık ve çoğunu ancak hadlerini aşmış kötü kişiler bulduk.

Ama onların çoğunda ’verdikleri söze bağlılık’ (ahde vefa) bulamadık, ancak onların çoğunu (iman ve itaatten çıkan) fasıklar (yoldan sapanlar) olarak bulup (yakaladık. Maalesef her asırda çoğunluk kendi hevâsına ve dünyalık hesabına dalan insanlardı.)

Biz o insanların çoğunda, ahde vefanın izini bile bulamadık. Tersine onların çoğunu itaatten çıkmış günahkar kimseler olarak bulduk.

Onların çoğunda, sözünde durma diye birşey bulamadık, gerçek şu ki, onların çoğunun, doğru ve mantıklı düşünmenin dışına çıktığını, fâsık, âsi, bozguncu olduklarını gördük.

bk. Kur’ân-ı Kerim, 21/25; 57/8.

Onların çoğunda bir ahde bağlılık görmedik. Çoğunu ancak fasık kimseler olarak bulduk.

Onların çoğunda 'verdikleri söze bağlılık' görmedik, ama onların çoğunu fasıklar (yoldan çıkanlar) olarak gördük.

Adı geçen ümmetlerin çoğunda, verdikleri söze bağlılık bulmadık. Şu bir gerçek ki, onların çoğunu, itaatten çıkan kimseler bulduk.

Ve Biz insanların çoğunu, sözünde duranlar olarak görmedik. Ancak çoğunu yasaları çiğneyenler olarak bulduk.

Onların çoğunda, sözünde durma diye bir şey bulamadık. Gerçek şu ki, onların çoğunu yoldan çıkmış bulduk.

Onların pek çoklarını sözlerinde durur bulmadık, pek çoklarım da, buyrum tutmaz bulmuşuz

Ve biz onların çoğunda doğru olan şeylere karşı (içsel) bir bağlılık (sadakat) bulmadık. Tersine, onların çoğunu yoldan çıkmış günahkârlar olarak bulduk.

Bunların ekserîsinde ’ahde vefâ bulmadık ekserîsi fâsık idiler.

Onların çoğunda ahde bağlılık görmedik, çoğunu fasık kimseler olarak bulduk.

Biz onların çoğunda, sözünde durma diye bir şey bulmadık. Ama gerçekten onların çoklarını yoldan çıkmış kimseler bulduk.

Onların çoğunda, sözünde durma diye bir şey bulamadık. Gerçek şu ki, onların çoğunu yoldan çıkmış bulduk.

Onların çoğunda, sözünde durma diye bir şey bulamadık. Gerçek şu ki, onların çoğunu yoldan çıkmış bulduk.  

 103-156. âyetlerde Musa (a.s.)ın Mısır’da Firavun ve kavmini tevhid dinine daveti ve İsrailoğullarını Mısır esaretinden kurtarma mücadelesi anlatılır... Devamı..

Çoğunu, verdikleri sözü tutanlar olarak bulmadık, aksine çoğunu yoldan çıkmış bulduk.

Onların çoğunda, sözde durma (diye bir şey) bulamadık. Gerçek şu ki, onların çoğunu yoldan çıkmış bulduk.

Hem ekserîsinde ahde vefa görmedik, şu muhakkak ki ekserîsini taatten çıkar fasıklar gördük

Onların çoğunda, verdikleri söze bağlılık (ahde vefa) yoktur. Şu bir gerçek ki, onların çoğu, itaatten çıkan kimselerdir.

Onların çoğunda, sözlerine bağlılık bulmadık. Ama onların çoğunu fasık¹ olarak bulduk.

1- Vahyin belirlediği sınırların dışına çıkan. İyi, doğru, temiz ve güzel şeylerden uzak kalan.

Biz onların çoğunda ahd (e vefa) bulmadık, onların çoğunu muhakkak ki itaatden çıkmış kimseler bulduk.

Hem onların çoğunda ahde vefâ diye bir şey bulmadık. Fakat doğrusu onların çoğunu gerçekten fâsık kimseler bulduk.(1)

(1)“Fısk, haktan udûldür, ayrılmaktır, hadden tecâvüzdür, hayât-ı ebediyeyi terk etmektir ve hayât-ı ebediyeden çıkmaktır. Fıskın menşei (kaynağı), ku... Devamı..

Ve onların çoğunda, sözünde durma (gerçeklere karşı bağlılık) diye bir şey bulamadık ve şüphesiz onların çoğunu (doğru) yoldan çıkmış (günahkârlar olarak) bulduk.

Biz onların çoğunun antlaşmalara uymadıklarını gördük. Ancak onların pek çoğunu doğru yoldan çıkmışlar olarak bulduk.

Biz onların pek çoğunu sözünü tutar kimseler bulmadık. Pek çoğunu da karıştırıcı kimseler olarak bulduk.

Onların pek çoğunda ahde vefa eseri bulmadık. Belki pek çoğunu gerçekten fasık bulduk.

Onların çoğunda ahde bağlılık diye bir şey bulmadık ve çoğunu da gerçekten yoldan çıkmış bulduk.

Onların çoğunda söze bağlılık bulmadık ve gerçekten çoğunu fasıklar olarak bulduk.

Çünkü Biz onların çoğunda, en ufak bir doğruluk, dürüstlük, vefâkârlık görmedik; tam tersine, pek çoklarının sözünde durmayan, ahlâksız ve yoldan çıkmış günahkâr kimseler olduğunu gördük!

Onların çoğunu ahde vefalı bulmadık. Onların çoğunu fâsıklar (yoldan çıkıp sapmışlar) bulduk.

Geçmişte öyle şehirler vardı ki halkında vefadan eser yoktu. Bir o kadarı da başıbozuk ve dik kafalıydı...

Onların çoğunda sözünde durma azmi görmedik! Gerçek şu ki onların çoğunu yoldan çıkmış bulduk!

Onların çoğunda sözünde durma bulamamıştık; çoğunu yoldan çıkmış bulmuştuk.

Biz oların çoğunda, (kendilerine gönderilenlere) sahip çıkma (diye bir şey) bulamadığımız gibi, pek çoğunu onları kesinlikle bozar bulduk.

Ve Biz onların çoğunda doğru olan şeylere ⁸³ karşı [içsel] bir bağlılık bulmadık -tersine, onların çoğunu onmaz günahkarlar olarak bulduk.

83 Râğıb, bu cümlede geçen ‘ahd terimini böyle açıklıyor. Terimin “ahid, söz, sözleşme” ya da “söze, sözleşmeye bağlılık” olarak bilinen her zamanki k... Devamı..

Biz onların çoğunu ahitlerinde/sözlerinde durur bulmadık. Aksine onların çoğunu yoldan çıkmış fasıklar olarak bulduk. 5/49, 7/135, 61/2- 3

Ve biz onların çoğunu (fıtrat) sözleşmesine sadık bulmadık;[¹²³⁵] aksine onların çoğunu yoldan sapmış bulduk.

[1235] İman etme, sadece bir sözleşme tazelemedir. Asıl sözleşme fıtrat sözleşmesidir ki bu insanın saf doğası, bozulmamış karakteridir. İnsan kendi s... Devamı..

Onların çoğunda ahde vefa bulmadık, (sözlerinde durmadılar) Gerçek şu ki, onların çoğunluğu fâsık (isyankar, dinden yüz çevirmiş, yoldan çıkmış) kimselerdi!

Biz onların çoğunda, sözünde durma diye bir şey bulmadık. Ama gerçekten onların çoklarını yoldan çıkmış kimseler bulduk

Ve Biz onların çokları için ahde vefa görmedik. Ve şüphesiz ki, Biz onların ekserisini fâsık kimseler bulduk.

Biz onların çoğunda sözünde durma diye bir şey bulmadık; onların ekserisinin sadece itaat dışına çıkmış kimseler olduğunu gördük. [21, 25; 57, 8]

Onların çoklarını yoldan çıkmış bulduk ama, çoklarında sözde durma diye bir şey bulmadık.

Onların (helâk iylediğimiz ümem-i sâlifenin) ekserîsini 'ahidlerine vefâ ider bulmadık, belki onların çoğını erbâb-ı fısk ve fücûrdan bulduk.

Onların çoğunun verdiği sözü tutmadığını gördük. Onların çoğunun yoldan çıktığını gördük.

Onların çoğunu sözünde durur bulmadık. Aksine onların çoğunu yoldan çıkmış bulduk.

Onların çoğunda Biz ahde vefadan eser görmedik. Çoğunu da yoldan çıkmış kimseler olarak bulduk.

Onların birçoğunda ahde vefadan eser bulmadık. Onların birçoğunu tam sapıklar olarak bulduk.

daħı bulmaduķ eyregine anlaruñ hįç ķavl ķarar daħı bayıķ bulduķ çoķın anlaruñ fāsıķlar.

Daḫı ṭapmaduḳ anlaruñ çoġına ‘ahdine vefā eylemek. Daḫı biz ṭapduḳanlaruñ çoġını fāsıḳlar.

Onların əksəriyyətində əhdə vəfa görmədik. (Əksinə) onların əksəriyyətini (Allahın itaətindən çıxmış, Onun əmrlərini pozmuş) günahkar kəslər gördük.

We found no (loyalty to any) covenant in most of them. Nay, most of them We found wrong doers.

Most of them We found not men (true) to their covenant: but most of them We found rebellious and disobedient.


Designed by ÖFK
En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir.