Feżernî vemen yukeżżibu bihâżâ-lhadîś(i)(s) senestedricuhum min hayśu lâ ya’lemûn(e)
Artık bu (Hakk) sözü (ve Kur’an’ın hükmünü) yalan sayanı (ve kendi hevâ ve kuruntularına uyanı) Sen Bana bırak! Ki, Biz onları hiç bilmeyecekleri bir yönden (ve fark etmeyecekleri yöntemlerle) derece derece (adım adım helake ve dalâlete) yaklaştıracağız. *
Artık sen, bu sözü yalanlayanı bırak bana, biz onları yavaşyavaş, hiç bilmedikleri yerden cehenneme çekerdururuz.
Artık Allah'ın kelamı olan Kur'ân'ı yalan sayanı bana bırak, biz onları yavaş yavaş hiç bilmedikleri yerden cehenneme çekip yaklaştırırız.
Bu sözü, Kur'ân'ı yalanlayanları bana bırak. Onları bilmedikleri, farkına varmadıkları yerlerden kademe kademe alçaltacağız, azâba yaklaştıracağız.
Bu sözü yalanlayanı sen bana bırak. Biz onları bilmedikleri bir yönden yavaş yavaş (azaba) yaklaştıracağız.
Artık bu sözü yalan sayanı sen Bana bırak. Biz onları, bilmeyecekleri bir yönden derece derece (azaba) yaklaştıracağız.
O halde (Ey Rasûlüm), bu Kur'an'ı yalan sayanları bana bırak, (sen kalbini onlarla meşgul etme. Ben onların hakkından gelirim). Biz, onları, bilemiyecekleri yönden derece derece azaba yaklaştırırız; (Onlara sıhhat ve bol nimet veririz de, onu haklarında iyi zannederler. Halbuki o kâfirlere verdiğimiz bu mühletin sonu fecidir).
Artık Beni, bu mesajı inkâr eden ile bırak. (Ben onun hakkından gelirim.) Onlar farkına varmadan, peyderpey onları (azaba) atacağız.
Sen, bu Kur'ân'ı yalan sayanı bana bırak! Biz onları, bilmedikleri bir yönden yavaş yavaş azaba yaklaştırıyoruz.
İşbu sözü yalanlayan kimseyi, sen bana bırak, bilmedikleri yönden, yavaş yavaş onlara azabı yaklaştıracağız
(Ey Resul!) Bu sözü (Kur'an'ı) yalanlayanlarla beni baş başa bırak! Biz (kendilerine birtakım dünyalıklar versek bile, yaptıkları yüzünden) onları bilemeyecekleri yerden yavaş yavaş azaba yaklaştıracağız.*
Kuran'ı yalanlayanları Bana bırak; Biz onları bilmedikleri yerden yavaş yavaş azaba yaklaştıracağız.
(Ey Muhammed!) Bu sözü (Kur’an’ı) yalanlayanlarla beni baş başa bırak. Biz onları bilemeyecekleri biçimde adım adım helâka yaklaştıracağız.
(Resûlüm!) Sen bu sözü (Kur'an'ı) yalan sayanı bana bırak (kendini üzme). Biz onları, bilmedikleri bir yönden yavaş yavaş azaba yaklaştırıyoruz.
Bu hadisi (sözü) yalanlayanla Beni başbaşa bırak. Onları, bilmedikleri yerden yavaş yavaş yaklaştıracağız.
Bu sözü yalanlayanı bana bırak. Onları bilmedikleri yönden derece derece azaba yaklaştıracağız.
O halde bana bırak bu sözü tekzib edenleri, biz onları istidrac ile çıkarır, bilemiyecekleri cihetten yuvarlarız
O halde bu hadisi¹ yalanlayanları Bana bırak. Onları bilmedikleri bir yerden yavaş yavaş yaklaştıracağız.*
Artık bu sözü yalan sayanları bana bırak. Biz onları, kendilerinin bilmeyecekleri bir cihetden, derece derece azaba yaklaşdırıyoruz.
(Ey Resûlüm!) Artık bu sözü (Kur'ân'ı) yalanlayanları bana bırak! Yakında onları, bilmedikleri yerden yavaş yavaş (azâba) yaklaştıracağız!
Artık onları ve bu sözleri (Kuranı) yalanlayanları bana bırak. Biz onları, bilmedikleri yerlerden yavaş yavaş yakalayacağız.
Bu sözü [²] yalan sayanları, sen bana bırak. Biz, onları anlamayacakları bir yolda azar azar azaba yaklaştıracağız.*
Artık bu sözü yalan sayanı sen bana bırak. Biz onları, bilmeyecekleri bir yönden derece derece (azaba) yaklaştıracağız.
O hâlde, ey Müslüman; bu ilâhî kelâmı yalanlayan inkârcılarla Beni baş başa bırak! Sen onlara aldırma, görevini yapmaya bak; o zâlimlerin hakkından bizzat Ben geleceğim! Onları, hiç farkına varamayacakları biçimde adım adım felâkete sürükleyeceğim.
Artık şu (Allah’ın) sözünü yalanlayanları sen Bana bırak. Biz onları bilmeyecekleri yönden derece derece azaba yaklaştırırız.1*
Bu hadis Kuran karşısında yalana sarılanları bana bırak. Onları farkına varamayacakları yerden yavaş yavaş helake sürükleyeceğiz. 45/6, 39/71
Artık bana bırak bu sözü[5264] yalanlayanları; hiç bilmedikleri bir yerden yavaş yavaş bitireceğiz onları.*
Artık bu kelâmı tekzîp edenleri bana bırak. Onları bilmedikleri bir taraftan derece derece (azaba) yaklaştıracağız.
44, 45. O halde sen bu şerefli sözü, Kur'ân'ı yalan sayanı Bana bırak! Biz onları, bilmedikleri, farkına varmadıkları bir yerden, yavaş yavaş azaba yaklaştırırız. Ben onlara mühlet veriyorum! Doğrusu Ben'im düzenim, pek sağlamdır. [23, 55-56; 6, 44; 3, 196-197; 7, 182-183]*
Bu sözü yalanlayanı bana bırak; onları bilmedikleri yerden derece derece (azaba) yaklaştıracağız.
Bu söz (Kur’an) karşısında yalana sarılanı bana bırak! Onları beklemedikleri yerden adım adım kötü sona yaklaştırırız.
Bu sözü yalan sayanları bana bırak. Onları bilmedikleri bir yerden ağır ağır azaba yaklaştıracağız.
Bu sözü yalanlayanı Bana bırak. Onları ummadıkları yönden yavaş yavaş helâke yaklaştıracağız.
Bu sözü yalanlayanla beni baş başa bırak. Onları, bilmedikleri yerden yakalayacağız.
pes ķo beni anuñ-ile kim yalan dutar uşbu sözi. tįz azın azın 'aźāba yaķın eyleyevüz anları ol yirden kim bilmezler.
(Ya Peyğəmbər!) Artıq bu kəlamı (Qur’anı) yalan sayanları Mənə tapşır. Biz onları özləri də bilmədən tədriclə əzaba giriftar edərik.
Leave Me (to deal) with those who give the lie to this pronouncement. We shall lead them on by steps from whence they know not.
Then leave Me(5625) alone with such as reject this Message: by degrees shall We punish them from directions they perceive not.(5626)*
Designed by ÖFK En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir. |