Huve-lleżî be’aśe fî-l-ummiyyîne rasûlen minhum yetlû ‘aleyhim âyâtihi ve yuzekkîhim ve yu’allimuhumu-lkitâbe velhikmete ve-in kânû min kablu lefî dalâlin mubîn(in)
O, bir mabuttur ki Mekkeliler içinden, kendi cinslerinden bir peygamber göndermiştir; onlara ayetlerini okumaktadır ve onları tertemiz bir hale getirmektedir ve onlara kitabı ve şeriatlerin hikmetlerini öğretmektedir ve bundan önce onlar, elbette apaçık bir sapıklık içindeydiler.
O (Allah), ümmiler içinde(n seçip), kendilerinden (biri olan) ve onlara ayetlerini okuyan, onları (Kur’an’la ve izahıyla) temizleyip arındıran ve onlara Kitap ve hikmeti (Sünneti) öğretip (açıklayan kutlu) bir Elçi gönderendir. Oysa onlar, bundan önce gerçekten açıkça bir şaşkınlık ve sapkınlık içindeydiler.
O Allah ki, kitap ve okuma ile ilgisi olmayan bir topluma, kendi aralarından kendilerine, Allah'ın mesajını aktaran, onları küfür, şirk ve nifak gibi hastalıklardan arındıran, ilâhî kelamı ve hikmeti öğreten bir elçi göndermiştir ki, oysa onlar bundan önce, apaçık bir sapıklık içindeydiler.
O, içlerinden, ümmîler, Mekkeli bilinen kabileler arasında kendilerine Allah'ın âyetlerini, Kur'ân'ı okuyan, onları pislikten arındıran, vicdanlarını temizleyen, onlara okuma yazmayı, kitaba, Kur'ân'a vukufu, ilmi, hikmeti, sağlıklı ve ahlâklı yaşama bilgisini, sünnetini öğreten, özgürce sorumluluklarını yerine getirmek üzere bir Rasul seçerek görevlendirendir. Onlar önceden, tamamen başlarına buyruk bir hayat, koyu bir cehalet, dalâlet ve bozuk düzen içindeydiler.
O, ümmiler [1] içinde kendilerinden, onlara ayetlerini okuyan, onları arındıran ve onlara Kitab'ı ve hikmeti öğreten bir peygamber gönderendir. Oysa onlar daha önce apaçık bir sapıklık içindeydiler.
O, ümmîler içinde, kendilerinden olan ve onlara ayetlerini okuyan, onları arındırıp-temizleyen ve onlara kitap ve hikmeti öğreten bir elçi gönderendir. Oysa onlar, bundan önce gerçekten açıkça bir sapıklık içinde idiler.
(Çoğu okuma yazma bilmiyen) Arablar içinde, soylarından bir peygamber gönderen O'dur. (Bu Peygamber Muhammed Aleyhisselâm) üzerlerine O'nun ayetlerini okuyor, onları (şirk kirinden) temizliyor, kendilerine Kur'an ve şeriat (dinî hükümler) öğretiyor. Halbuki bundan önce (Peygamberin gelişinden evvel) açık bir sapıklık içinde idiler.
Ümmilere (Araplara) daha önce apaçık bir sapıklık içinde oldukları halde, içlerinden kendilerine bir elçi gönderen O’dur. O elçi onlara Allah’ın ayetlerini okuyor, (manen) onları temizliyor; onlara kitap ve hikmeti (yasa ve bilgiyi) öğretiyor.
Ümmîlere/cahillere, kendilerine Allah'ın âyetlerini okuyan, onları arındıran, onlara kitabı ve hikmeti öğreten içlerinden bir peygamberi gönderen O'dur. Onlar, bundan önce apaçık bir sapıklık içindeydiler.[639]
Okuyup yazması olmayanlara, içlerinden bir peygamber gönderdi, onlara okuyor âyetlerini, onları temizliyor, onlara hem kitabı, hem hikmeti öğretiyor; onlarsa, önceden açık bir sapkınlık içindeydiler
O (Allah), ümmilere içlerinden, kendilerine (Allah'ın) âyetlerini okuyan, onları (şirk kirinden) temizleyen, onlara kitabı ve hikmeti öğreten bir resul gönderendir. Hâlbuki onlar, bundan önce apaçık bir sapıklık içindeydiler.
Ümmîler (okumak yazmak bilmeyenler) içinden Allâh’ın âyâtını kendilerine bildirmek, ahlâklarını tashîh itmek, Kur’ân ve Hikmet’i ânlara ta’lîm iylemek üzere bir peygamber çıkarub gönderen Allâh’dır çünki ânlar âşikâr bir dalâletde idiler.
Kitapsız (okuma-yazma bilmeyen) kimseler arasından, kendilerine ayetlerini okuyan, onları arıtan, onlara Kitabı ve hikmeti öğreten bir Peygamber gönderen O'dur. Onlar, daha önce, şüphesiz apaçık bir sapıklık içinde idiler.
O, ümmîlere[546], içlerinden, kendilerine âyetlerini okuyan, onları temizleyen, onlara kitabı ve hikmeti öğreten bir peygamber gönderendir. Hâlbuki onlar, bundan önce apaçık bir sapıklık içinde idiler.
Ümmîlere kendi içlerinden, onlara âyetlerini okuyacak, onları arındıracak, onlara kitabı ve hikmeti öğretecek bir elçi gönderen O’dur. Oysa onlar daha önce apaçık bir sapkınlık içindeydiler.
Çünkü ümmîlere içlerinden, kendilerine âyetlerini okuyan, onları temizleyen, onlara Kitab'ı ve hikmeti öğreten bir peygamber gönderen O'dur. Kuşkusuz onlar önceden apaçık bir sapıklık içindeydiler.
O ki, ümmilerin arasından, kendilerinden olan bir elçi göndermiştir ki onlara O'nun ayetlerini okuyor, onları temizliyor ve onlara kitabı ve bilgeliği öğretiyor. Bundan önce onlar apaçık bir sapıklık içinde bulunuyorlardı.
O'dur ki ümmiler içinde, kendilerinden olan ve onlara Allah'ın âyetlerini okuyan, onları temizleyen, onlara kitap ve hikmeti öğreten bir Peygamber gönderdi. Oysa onlar, önceden apaçık bir sapıklık içinde idiler.
Odur ki: ümmîler içinde kendilerinden bir Resul gönderdi, üzerlerine onun âyetlerini okuyor ve onları temize çıkarıp parlatıyor, kendilerine kitab ve hikmet öğretiyor, halbu ki bundan evvel açık bir dalâl içinde idiler
O (Allah ki) *ümmîler içinde (n seçip), kendi (kavim) lerinden (biri) olan ve onlara (Allah’ın) âyetlerini okuyan, onları (manevi kirlerden) arındıran, onlara kitabı ve hikmeti öğreten bir peygamber gönderendir. Oysa onlar, önceden apaçık bir sapkınlık içindeydiler.
Ümmilere¹, kendilerinden olan; O'nun ayetlerini okuyan, onları arındıran, onlara Kitap'ı ve Hikmet'i² öğreten bir resûl görevlendiren O'dur. Onlar, bundan önce apaçık bir sapkınlık içindeydiler.
O, ümmîler içinde kendilerinden (kendilerine) bir peygamber gönderendir ki (bu), onlara âyetlerini okur, onları temizler, onlara kitabı, hikmeti öğretir. Halbuki onlar daha evvel hakıykaten apaçık bir sapıklık içinde idiler.
O (Allah), ümmîler (Arablar) içinde, kendilerinden bir peygamber gönderendir; (o peygamber) onlara O'nun âyetlerini okuyor, onları (günahlardan) temizliyor ve onlara kitâbı ve hikmeti öğretiyor. Hâlbuki (onlar) daha önce gerçekten apaçık bir dalâlet içinde idiler.
O (Allah) ki, ümmiler (ilahi kitap nedir, iman nedir bilmeyenler, ilahi kitap okumayan ve kitap ehli olmayanlar) içinde, kendilerinden olan bir elçi gönderdi. O elçi onlara Allah’ın ayetlerini (mesajlarını) okuyor, (manen) onları arındırıyor, onlara kitabı (Kur’an okumayı) ve hikmeti (problem çözme bilimini, yasa ve nesnelerin mahiyet ve hakikatlerini ve ilahi hükümlerini) öğretir. Oysa onlar, bundan önce, (ilahi kitap nedir, iman nedir bilmeyen) açık bir sapıklık içinde idiler. *
Ümmi bir topluma kendi içlerinden bir elçi gönderen de O’dur. O elçi onlara Allah’ın ayetlerini okuyup, onları tertemiz yapıyor, onlara kitabı ve kitabın içindeki hükümleri öğretiyor. Hâlbuki onlar, elçi gönderilmeden önce açık bir sapıklık içinde olan bir toplumdu.
O Allah ki okuması, yazması olmıyanlara kendilerinden elçi gönderdi. Bu elçi onları arıttı, onlara Kitap’ı, doğrunun bilgisini öğretti. Çünkü onlar bundan önce açıktan açığa sapkınlık içinde idiler.
Ümmilere kendilerinden bir peygamber gönderen O/dur. O peygamber onlara Allah/ın âyetlerini okur, onları fenalıklardan pâk kılar, onlara Kitap ve hikmet öğretir, Gerçi onlar bundan evvel belli bir sapıklık içinde kalmışlardı.
Okuryazarlığı/vahiy kültürü olmayanlar [ummiyyîn] içinde, kendilerinden olan ve onlara Allah’ın ayetlerini okuyan, onları ahlaki kötülüklerden temizleyen [yuzekkîhim], kendilerine kitap ve hikmeti öğreten bir elçi gönderen O’dur. Hâlbuki onlar bundan önce apaçık bir sapıklık içinde idiler.²
O; ümmiler içinde kendilerinden olan ve onlara ayetlerini okuyan, onları arındırıp temizleyen ve onlara kitap ve hikmeti öğreten bir peygamberi gönderendir. Oysa onlar, bundan önce gerçekten açıkça bir sapıklık içinde idiler.
O Allah ki, Kitap nedir iman nedir bilmeyen eğitimsiz bir topluma, kendi içlerinden öyle mübarek bir Peygamber gönderdi ki, hem onlara Allah’ın ayetlerini okuyor, hem onları inkâr, cehâlet ve günah kirlerinden arındırıp tertemiz kılıyor, hem de kendilerine ilâhî Kitabı ve Kitaptaki hükümleri hayata uygulama bilgisi olan ve Peygamberin örnek yaşantısıyla ortaya konan hikmeti öğretiyor. Böylece, gönderdiği Kitap ve Elçi sayesinde bütün insanlığa yol gösterecek örnek bir toplum çıkarıyor. Hâlbuki onlar, kendilerine Elçi gönderilmeden önce apaçık bir sapıklık içindeydiler.
O’dur ki onlara Kitab’ı ve Hikmet’i öğretecek, onları arındıracak, O’nun âyetlerini onlara okuyacak bir rasûlü Ümmiyylere seçip gönderdi. Oysa önceden elbette açık bir şaşkınlık içindeydiler.
Allah'ın, ümmî bir topluma yine kendi içlerinden seçip gönderdiği elçinin görevi: Allah'ın ayetlerini okumak, toplumu temiz toplum haline getirmek, yazı ile egemenlik sanatını öğretmekti. Çünkü, vaktiyle bu toplumun bireyleri, tamamen yalnızlığa terkedilmişlerdi.
Allah; Kitaptan habersiz olan topluma ayetlerini okuyan, Kitabı ve hikmeti öğreten, onları olumsuz davranışlardan uzak durmaya davet eden Resuller gönderendir. Hâlbuki onlar bundan önce apaçık bir sapıklık içindeydiler.
O, [ümmi]lere [*] (Mekkelilere) kendilerine (Allah’ın) ayetlerini [tilavet] etmekte (okuyup aktarmakta), onları (kötülüklerden) arındırmakta ve onlara Kitap ve [hikmet]i (doğru hükümleri) öğretmekte olan bir Elçi göndermiştir. [*] Daha önce onlar apaçık bir sapkınlık içindeydi.
Ümmi¹ bir topluma, kendilerinden olan ve onlara (Allah’ın) âyetlerini okuyan, onları (bâtıl inançlardan) temizleyen, onlara kitap ve hikmeti² öğreten bir Peygamber gönderen, O (Allah)’tır. Şüphesiz onlar, daha önce apaçık bir sapkınlık içerisinde idiler.
O, Kitap ile ilgisiz bir topluma, kendi içlerinden ¹ kendilerine Allah’ın mesajlarını aktaran, onları arındıran, ilahî kelâmı ve hikmeti öğreten bir elçi göndermiştir ki, o’ndan önce, açık bir sapıklık içindeydiler;
O Allah ki ümmi/vahiy kültürüne sahip olmayan ve apaçık bir sapkınlık içinde bulunan bir topluma kendi içlerinden O
un ayetlerini ileten, onları şirkten arındıran, bu kitabı/Kuran’ı ve bu kitabın anlaşılması ve hayata taşınmasını öğreten bir elçi gönderdi. 2/151, 3/164
Ümmilere, âyetlerini kendilerine okumak, arındırmak, kitabı ve doğru hüküm vermeyi öğretmek için, içlerinden bir Elçi gönderen O’dur. Oysa onlar önceden derin bir sapıklık içinde yaşıyorlardı.[⁵⁰⁹⁵]
O, ümmilere (çoğu okuma yazma bilmeyen Araplara) içlerinden -kendilerine ayetlerini okuyan, onları (şirkten) temizleyen, onlara kitabı ve hikmeti öğreten - bir Peygamberi Muhammed s.a.s.'i) gönderendir. Oysa onlar daha önceleri apaçık bir sapıklık içinde idiler.
O’dur ki ümmiler içinde, kendilerinden olan ve onlara Allâh’ın âyetlerini anlatan, onları temizleyen, onlara kitabı ve hikmeti öğreten bir elçi gönderdi. Oysa onlar, önceden, açık bir sapıklık içinde idiler.
O, o (Mabûd-i Kerîm)dir ki, ümmîler arasında kendilerinden bir peygamber gönderdi, onlara karşı âyetlerini okur ve onları temizler ve onlara kitabı ve hikmeti öğretir. Halbuki onlar evvelce pek açık bir sapıklık içinde idiler.
O, ümmîler arasından, kendilerinden olan bir elçi gönderdi. Bu elçi onlara Allah'ın âyetlerini okur, onları arındırır, onlara kitabı ve hikmeti öğretir. Halbuki daha önce belli ve kesin bir sapıklık içinde idiler.
O'dur ki ümmiler içinde, kendilerinden olan ve onlara Allah'ın ayetlerini okuyan, onları yücelten, onlara Kitabı ve hikmeti öğreten bir elçi gönderdi. Oysa onlar, önceden, açık bir sapıklık içinde idiler.
O Allâh Te'âlâ, onlara, âyetlerini tilâvet ider, onları çirk-i küfür ve 'isyândan temizler, onlara kitâb ve hikmeti ta'lîm ider bir rasûl-ü ümmîyi, ümmîler arasında ba's buyurdı. Ondan evvel o ümmîler âşikâr dalâletde idiler.
Ümmiler içinde, onlara ayetleri okuyan, onları arındıran, onlara kitabı ve hikmeti öğreten, kendilerinden birini elçi gönderen O'dur. Onlar daha önce apaçık bir sapıklık içinde idiler.
O Allah'tır ki, ümmîlere içlerinden bir resul göndermiştir de o, onlara Allah'ın ayetlerini okur, onları arıtıp temizler, onlara Kitap'ı ve hikmeti öğretir. Onlar bundan önce tam bir sapıklık içine gömülmüşlerdi.
ol oldur kim viribidi [294a] oķımaz yazmazlar içine yalavaç anlardan oķır anlaruñ üzere āyetlerini daħı arıdur anları daħı ögredür anlara kitāb’ı ya'nį ķur’ān’ı daħı ḥikmeti daħı bayıķ oldılar ilerü azġunlıķ içinde bellü.
Ol Tañrıdur viribiyen yazmaz oḳumaz ümmetlere bir peyġamber özlerinden. Oḳur üstlerine āyetlerini ve anları arıdur ve anlara ögredür Kur’ānıve şerī‘at aḥkāmını, eger anlar andan burun azġunluḳ içinde‐y‐iseler daḫı.
(Əksəriyyəti yazıb-oxumaq bilməyən) ümmi ərəblərə özlərindən peyğəmbər göndərən Odur. (Bu Peyğəmbər) əvvəllər haqq yoldan açıq-aşkar azsalar da, onlara (Allahın) ayələrini oxuyar, onları (günahlardan, şirk və küfr çirkabından) təmizləyər, onlara Kitabı və hikməti (Qur’anı və şəriəti) öyrədər.
He it is Who hath sent among the unlettered ones a messenger of their own, to recite unto them His revelations and to make them grow, and to teach them the Scripture and Wisdom, though heretofore they were indeed in error manifest,
It is He Who has sent amongst the Unlettered(5451) a messenger from among themselves, to rehearse to them His Signs,(5452) to sanctify them, and to instruct them in Scripture(5453) and Wisdom,- although(5454) they had been, before, in manifest error;-
Designed by ÖFK En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir. |