يَٓا اَيُّهَا الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا لَا تَتَّخِذُوا عَدُوّ۪ي وَعَدُوَّكُمْ اَوْلِيَٓاءَ تُلْقُونَ اِلَيْهِمْ بِالْمَوَدَّةِ وَقَدْ كَفَرُوا بِمَا جَٓاءَكُمْ مِنَ الْحَقِّۚ يُخْرِجُونَ الرَّسُولَ وَاِيَّاكُمْ اَنْ تُؤْمِنُوا بِاللّٰهِ رَبِّكُمْۜ اِنْ كُنْتُمْ خَرَجْتُمْ جِهَادًا ف۪ي سَب۪يل۪ي وَابْتِغَٓاءَ مَرْضَات۪ي تُسِرُّونَ اِلَيْهِمْ بِالْمَوَدَّةِۗ وَاَنَا۬ اَعْلَمُ بِمَٓا اَخْفَيْتُمْ وَمَٓا اَعْلَنْتُمْۜ وَمَنْ يَفْعَلْهُ مِنْكُمْ فَقَدْ ضَلَّ سَوَٓاءَ السَّب۪يلِ
Yâ eyyuhâ-lleżîne âmenû lâ tetteḣiżû ‘aduvvî ve ’aduvvekum evliyâe tulkûne ileyhim bilmeveddeti ve kad keferû bimâ câekum mine-lhakki yuḣricûne-rrasûle ve-iyyâkum(ﻻ) en tu/minû bi(A)llâhi rabbikum in kuntum ḣaractum cihâden fî sebîlî vebtiġâe merdâtî(c) tusirrûne ileyhim bilmeveddeti ve enâ a’lemu bimâ aḣfeytum vemâ a’lentum(c) vemen yef’alhu minkum fekad dalle sevâe-ssebîl(i)
Ey inananlar, düşmanlarımı ve düşmanlarınızı dost edinip onları sevmeyin, onlara haber yolluyorsunuz ama onlar, size gerçek olarak gelen şeye kafir olmuşlardır da Peygamberi ve sizi, Rabbiniz Allah'a inanıyorsunuz diye yurdunuzdan çıkarıyorlar; benim yolumda savaşmak ve razılığımı arayıp elde etmek için yurdunuzdan çıktıysanız, bu, böyle; siz, onlara sevgiyle sır veriyorsunuz ve bense sizin gizlediğiniz şeyi de daha iyi bilirim, açığa vurduğunuz şeyi de ve sizden kim bu işi yaparsa gerçekten dedüz ve doğru yoldan sapmış, yolunu kaybetmiş gitmiştir.
Ey iman edenler, (sakın) Benim de düşmanım sizin de düşmanınız olan (kişileri, çevreleri ve ülkeleri) evliya (dostlar ve müttefikler) edinmeyin. (Zalim ve kâfir güçlerin hükmüne ve himayesine girmeyin. Bu uyarılarıma rağmen hangi sebep ve beklentiyle) Siz hâlâ onlara karşı meveddet (yaranmak için muhabbet ve destek çağrısı) yöneltmekte (ve onlara yakınlık mesajı ve tavrı iletmekte)siniz! Oysa onlar size Hakk’tan gelen (Kur’ani emir ve hükümleri) inkâr etmişler, Rabbiniz olan Allah’a imanınızdan dolayı, Elçiyi de, sizi de (ülkenizden, hak ve hürriyetlerinizden) çıkarmaya girişmişlerdir. Eğer siz, Benim uğrumda (Kur’an’ın adalet kurallarını hâkim kılmak ve herkese temel insan haklarını sağlamak üzere) CİHAD etmek ve Benim rızama erişmek (niyeti ve gayretiyle yola) çıkmış iseniz; (nasıl oluyor da hâlâ kalbinizin içinde zalim ve kâfir güruhuna) onlara karşı meveddet (sevgi ve destek) gizliyorsunuz (ve Müslümanların sırlarını onlara veriyorsunuz? Oysa) Ben sizin gizli tuttuklarınızı da açığa vurduklarınızı da bilirim. Sizden kim bunu yaparsa (zalim ve kâfir güçlere yaranmaya ve sığınmaya çalışırsa), artık o kesinlikle (Hakk) yolun ortasından şaşırıp-sapmış birisidir.
Ey iman edenler! Benim de düşmanım, sizin de düşmanınız olan kimseleri dost edinmeyin. Onlar size gelen gerçek mesajı inkâr ettikleri, Rabbiniz olan Allah'a inandığınızdan dolayı, Rasulünü ve sizi yurdunuzdan sürüp çıkardıkları halde, siz onlara sevgi belirterek mektup ulaştırıyorsunuz. Eğer benim yolumda savaşmak ve benim rızamı kazanmak için savaşa çıktınızsa, içinizde onlara sevgi mi besleyip gizliyorsunuz? Oysa ben sizin gizlediğinizi ve açığa vurduğunuz herşeyi bilirim. Sizden kim böyle yaparsa, gerçekten o doğru yolun ortasında, şaşırıp sapıtmıştır.
Ey iman nimetine kavuşanlar, benim düşmanımı ve kendi düşmanınızı kamu görevlerini icraya yetkili kılmayın, candan dost-müttefik velî edinmeyin. Siz hâlâ sevgi ve dostluk sebebiyle onlara sır veriyorsunuz. Halbuki onlar, size gelen gerekçeli, hikmete dayalı, toplumunuzda hakça düzeni gerçekleştirecek hak kitap Kur'ân'ı, İslâm dinini inkârda ısrar ettiler. Rabbiniz Allah'a iman ediyorsunuz diye, Rasulullah'ı ve sizi yurdunuzdan çıkarıyorlar. Eğer benim yolumda hayatlarınızı ortaya koyarak, konuşarak, yazarak, hesapsız servet harcayarak cihad etmeye, rızamı kazanmaya çıkmışsanız, sevgiyle onlara gizli gizli haber göndermek neyin nesi? Ben sizin gizlediklerinizi de açığa vurduklarınızı da bilirim. Sizden kim bunu yaparsa doğru, dengeli bir hayat tarzından uzaklaşmış, dalâleti, bozuk düzeni, helâki tercih ederek, başına buyruk hareket etmiş olur.
Ey iman edenler! Benim de düşmanım sizin de düşmanınız olan kimseleri dostlar edinmeyin. Siz onlara sevgi gösteriyorsunuz. Oysa onlar haktan size geleni inkâr ettiler. Rabbiniz Allah'a iman etmenizden dolayı sizi ve Peygamber'i (yurdunuzdan) çıkarıyorlar. Eğer siz benim yolumda cihad etmek ve benim hoşnutluğumu kazanmak üzere çıktıysanız (nasıl) onlara karşı sevgi gizlersiniz? Halbuki ben sizin gizlediğinizi de açığa vurduğunuzu da bilirim. Sizden kim bunu yaparsa yolun ortasından [1] sapmış olur.
Ey iman edenler, benim de düşmanım, sizin de düşmanınız olanları veliler edinmeyin. Siz onlara karşı sevgi yöneltiyorsunuz; oysa onlar haktan size geleni inkâr etmişler, Rabbiniz olan Allah'a inanmanızdan dolayı elçiyi de, sizi de (yurtlarınızdan) sürüp-çıkarmışlardır. Eğer siz, Benim yolumda cihad etmek ve Benim rızamı aramak amacıyla çıkmışsanız (nasıl) onlara karşı hâlâ sevgi gizliyorsunuz? Ben, sizin gizlediklerinizi ve açığa vurduklarınızı bilirim. Kim sizden bunu yaparsa, artık o, elbette yolun ortasından şaşırıp-sapmış olur.
Ey iman edenler! Düşmanlarımı ve düşmanlarınızı dostlar edinmeyin. Siz, onlara (mektubla bağlılık ve) sevgi yolluyorsunuz; halbuki onlar, Kur'an'dan size geleni inkâr ettiler. Rabbiniz olan Allah'a iman ediyorsunuz diye, size ve Peygamberi (Mekke'den) çıkarıyorlardı. Eğer sizler, benim yolumda ve rızam uğrunda cihad için (Mekke'den Medine'ye) çıktınızsa, (düşmanlarımı ve düşmanlarınızı dost edinmeyin). Siz, sevgi göstererek, onlara sır veriyorsunuz; halbuki ben, sizin gizlediklerinizi de, açıkladıklarınızı da hep bilirim. Sizden kim bunu yaparsa, artık hak yolun ortasında sapıtmıştır, (kendini felâkete sürüklemiştir). (Bu âyet-i kerime, Hâtib İbni Belte'e hakkında nazil oldu. Hz. Peygamber efendimizin Mekke'lilere savaş açacağını duyunca, bu haberi Medine'den yazdığı bir mektupla Mekke'lilere bildirmeğe teşebbüs etti ve mektubunu Sare adlı bir kadınla gönderdi. Bunun üzerine Cebrâil nazil olub hâdiyesi Hz. Peygamber efendimize bildirdi. Hz. Peygamber de ashabın ileri gelenlerinden altı kişiyi, yola çıkan kadını yakalayıb mektubu almak üzere vazifelendirdi. Onlar da yolda kadını yakalayarak bu mektubu kendisinden almışlardı. İşte müminlerin, bu şekilde bir büyük günah işlememelerini bildiren bu âyet-i kerime nazil olmuştur.)
Ey iman edenler! Hem Bana hem size düşman olanlara, sevgi ile atılarak onları dost edinmeyin. Hâlbuki onlar, size gelen hakkı inkâr etmişler. Rabbiniz olan Allah’a inanıyorsunuz diye, Resulullahı ve sizi (memleketinizden) çıkarıyorlar. Eğer Benim yolumda ve rızamı isteyerek cihada çıkmış iseniz, onlara gizlice sevginizi bildirerek onları dost edinmeyin. Çünkü Ben, sizin gizlediğinizi de açıkladığınızı da (sizden daha iyi) bilirim. Artık kim böyle bir şey yaparsa, o doğru yoldan tamamıyla sapmış demektir.
Ey inananlar! Benim de düşmanım, sizin de düşmanınız olan kimseleri dost edinmeyiniz. Onlar, size gelen gerçeği inkâr ettikleri, Rabbiniz Allah'a inandığınızdan dolayı Peygamberi ve sizi yurdunuzdan çıkardıkları halde, siz onlara sevgi iletiyorsunuz. Benim yolumda savaşmak ve benim rızamı kazanmak için yurdunuzdan çıktığınız halde, içinizde onlara sevgi gizliyorsunuz. Oysa ben sizin gizlediğiniz ve açığa vurduğunuz her şeyi bilirim. Sizden kim bunu yaparsa doğru yoldan sapmış olur. [627][628]
Ey inanmış olanlar! Hem benim düşmanımı, hem de sizin düşmanlarınızı dost edinmeyin, siz onlara sevgi besliyorsunuz, size haktan gelen şeyi, onlar tanımadılar, Tanrınız olan Allaha inanmış olduğunuzdan, yurdunuzdan hem peygamberi, hem de sizleri çıkarmış olanlardır, eğer benim yolumda savaşmak için, eğer benim hoşnutluğumçün çıkmış iseniz, neye sevgi beslersiniz onlara? Ben, neyi gizliyorsanız, neyi açıklıyorsanız iyi bilmedeyim, içinizden bunu yapan bir kimse yolunu sapıtmıştır
Ey inananlar! Benim de düşmanım, sizin de düşmanınız olan kimseleri dost edinmeyin! Onlar size gelen gerçeği inkâr ettikleri ve Rabbiniz olan Allah'a inandığınızdan dolayı Resulü ve sizi (yurdunuz Mekke'den) çıkardıkları halde siz onlara sevgi(niz ve akrabalık bağları yüzünden) sır veriyorsunuz. Eğer gerçekten Benim yolumda mücadele etmek ve hoşnutluğumu kazanmak amacıyla yurdunuzu terk edip çıktıysanız, kâfirlere bilgi sızdırarak onlara karşı nasıl sevgi besleyebilirsiniz? (Unutmayın ki,) Ben sizin gizlediğiniz ve açığa vurduğunuz her şeyi bilirim. Sizden kim bunu yaparsa (onlara sevgi gösterip sır verirse) doğru yoldan sapmış olur.
Ey mü’minler! Benim ve sizin düşmanlarımızı dost telâkkî itmeyiniz. Siz ânlara ibrâz-ı muhabbet idiyorsunuz. Halbuki ânlar Hak’dan nâzil olana inanmıyorlar, rabbiniz olan Allâh’a inandığınız içün sizi ve rasûli içlerinden ihrâc idiyorlar. Benim yolumda cihâd itmek ve benim rızâmı istihsâl iylemek içün meskenlerinizden çıkdığınız halde ânlara izhâr-ı meveddet mi ideceksiniz? Fakat ben sizin hafî ve ’alenî tekmîl yapdıklarınızı herkesden iyi bilürim. Sizden bu hareketde bulunanlar doğrı yoldan ayrılmış ve dalâlete sapmış olurlar.
Ey inananlar! Benim de düşmanım, sizin de düşmanınız olanları dost edinmeyin. Onlar, size gelen gerçeği inkar etmişken, onlara sevgi gösteriyorsunuz; oysa onlar, Rabbiniz olan Allah'a inandığınızdan ötürü sizi ve Peygamberi yurdunuzdan çıkarıyorlar. Eğer sizler Benim yolumda savaşmak ve rızamı kazanmak için çıkmışsanız onlara nasıl sevgi gösterirsiniz? Ben, sizin gizlediğinizi de, açığa vurduğunuzu da bilirim. İçinizden onlara sevgi gösteren kimse, şüphesiz doğru yoldan sapmıştır.
Ey İman edenler! Benim de düşmanım, sizin de düşmanınız olanları dost edinmeyin. Siz onlara sevgi gösteriyorsunuz. Hâlbuki onlar size gelen hakkı inkâr ettiler. Rabbiniz olan Allah’a inandınız diye Resûlü ve sizi yurdunuzdan çıkarıyorlar. Eğer rızamı kazanmak üzere benim yolumda cihad etmek için çıktıysanız (böyle yapmayın). Onlara gizlice sevgi besliyorsunuz.[537] Oysa ben sizin gizlediğinizi de, açığa vurduğunuzu da bilirim. Sizden kim bunu yaparsa, mutlaka doğru yoldan sapmıştır.
Ey iman edenler! Eğer benim yolumda cihad etmek ve hoşnutluğumu kazanmak üzere yola çıkmışsanız, benim de düşmanım sizin de düşmanınız olan kimseleri kendilerine sevgi göstererek dost edinmeyin. Onlar size gelen gerçeği inkâr etmektedirler; üstelik rabbiniz Allah’a iman ettiniz diye peygamberi ve sizi (yurdunuzdan) çıkarıyorlar. Ben sizin gizlediklerinizi de açıkladıklarınızı da bildiğim halde onlara gizliden gizliye sevgi besliyorsunuz. İçinizden kim bunu yaparsa bilsin ki doğru yoldan sapmıştır.
Ey iman edenler! Eğer benim yolumda savaşmak ve rızamı kazanmak için çıkmışsanız, benim de düşmanım, sizin de düşmanınız olanlara sevgi göstererek, gizli muhabbet besleyerek onları dost edinmeyin. Oysa onlar, size gelen gerçeği inkâr etmişlerdir. Rabbiniz Allah'a inandığınızdan dolayı Peygamber'i de sizi de yurdunuzdan çıkarıyorlar. Ben, sizin saklı tuttuğunuzu da, açığa vurduğunuzu da en iyi bilenim. Sizden kim bunu yaparsa (onları dost edinirse) doğru yoldan sapmış olur.
Ey inananlar, benim düşmanımı ve sizin düşmanınızı dost edinmeyin. Size gelen gerçeği inkar etmiş ve Rabbiniz olan ALLAH'a inandığınız için elçiyi ve sizi (ülkenizden) çıkarmış oldukları halde siz onlara sevgi gösteriyorsunuz. Rızamı kazanmak için yolumda bir cihada çıktıysanız, onları nasıl gizlice sevebilirsiniz? Oysa ben, gizlediğinizi de açığa vurduğunuzu da çok iyi bilirim. Sizden kim böyle davranırsa doğru yoldan sapmış olur.
Ey inananlar! Benim de düşmanım, sizin de düşmanınız olan kimseleri dost edinmeyin. Onlar size gelen gerçeği inkar ettikleri, Rabbiniz Allah'a inandığınızdan dolayı Resulü ve sizi (yurdunuzdan sürüp) çıkardıkları halde siz onlara sevgi ulaştırıyorsunuz. Eğer benim yolumda savaşmak ve benim rızamı kazanmak için çıktınızsa içinizde onlara sevgi mi gizliyorsunuz? Oysa ben sizin gizlediğiniz ve açığa vurduğunuz her şeyi bilirim. Sizden kim bunu yaparsa doğru yoldan sapmış olur.
Ey o bütün iyman edenler! Düşmanımı ve düşmanınızı dostlar yerine tutmayın, siz onlara meveddet ilka ediyorsunuz, onlar ise haktan size gelene küfrettiler, rabbınız Allaha iyman ediyorsunuz diye sizi ve Peygamberi çıkarıyorlardı, eğer sizler benim yolumda ve rızam uğurunda cihad için çıktınızsa... Siz meveddetle onlara sir veriyorsunuz, halbuki ben sizin gizlediklerinizi de acıkladıklarınızı da hepsini bilirim ve içinizden her kim onu yaparsa artık düz yolun ortasında şaşırmış olur
Ey îmân edenler! (Resûlümüz Muhammed’i ve tebliğ ettiklerini inkâr etmek sûretiyle) Bana ve size düşman olan kimseleri (asla) dost edinmeyin. Siz (safça, Mekke’deki müşrik akrabalarınıza duyduğunuz akrabalık sevgisi sebebi ile onları korumak adına) onlara (Kureyş’in ileri gelen müşriklerine, Mekke’nin fethi için yapılan cihat hazırlıklarına dair gizlice) haber ulaştırıyorsunuz. Hâlbuki onlar, size (bütün insanlara ve cinlere) gelen hakkı inkâr ettiler ve Rabbiniz olan Allah’a (tevhid üzere) îmân ettiniz diye Resûlü’nü ve sizi yurdunuzdan (Mekke’den) çıkardılar. Mademki siz, benim yolumda cihat etmek ve benim rızamı kazanmak için (Mekke’den Medine’ye) hicret ettiniz, o hâlde nasıl olurda (sırf) akrabalık bağı nedeniyle onlara (müşriklere, savaş) sırlarınızı iletirsiniz? Ben sizin gizli ve açık her şeyinizi bilirim. Artık sizden kim (bu uyarıdan sonra) böyle bir şey yaparsa, iyi bilsin ki, o dosdoğru yoldan sapmış olur.
Ey inananlar! Benim ve sizin düşmanlarınızı evliya¹ edinmeyin. Onlar, Hakk'tan size geleni inkâr ettikleri halde onlarla yakınlık kuruyorsunuz. Oysaki Rabb'iniz olan Allah'a inanmanızdan dolayı Resûl'ü ve sizi yurdunuzdan çıkardılar. Eğer Benim yolumda mücadele etmek ve rızamı kazanmak için yola çıktıysanız, niçin onlara yakınlık kurup sır veriyorsunuz? Ben, sizin gizli ve açık bütün yaptıklarınızı bilirim. Sizden kim bunu yaparsa o, kesinlikle yolun ortasından sapmış olur.
Ey îman edenler, benim de düşmanım, sizin de düşmanınız (olanlar) ı dostlar edinmeyin. (Kendileriyle aranızdaki) sevgi yüzünden onlara (peygamberin maksadını) ulaşdırırsınız (değil mi)? Halbuki onlar Hakdan size gelene küfretmişlerdir. Peygamberi de, sizi de Rabbiniz olan Allaha îman ediyorsunuz diye (yurdlarınızdan) çıkarıyorlardı onlar. Eğer siz benim yolumda savaşmak, benim rızaamı aramak için çıkmışsanız (bunu yapmazsınız). Onlara haalâ muhabbet mi gizleyeceksiniz? Halbuki ben sizin gizlediğinizi de, açıkladığınızı da çok iyi bilenim. İçinizden kim bunu yaparsa muhakkak ki yolun ta ortasından sapmış olur.
Ey îmân edenler! Benim de düşmanım, sizin de düşmanınız olanları (kendinize)dostlar edinmeyin; (onlara duyduğunuz) sevgi sebebiyle kendilerine (savaş hazırlıklarınıza dâir haber) ulaştırıyorsunuz; hâlbuki (onlar) size Hakk'tan geleni gerçekten inkâr etmişlerdir.(Unuttunuz mu ki) Rabbiniz olan Allah'a îmân etmenizden dolayı, peygamberi ve husûsan sizi(Mekke'den) çıkarıyorlardı.
Eğer benim yolumda cihâd etmek ve rızâmı kazanmak için çıktıysanız (onları dost edinmeyin); (ama siz, içinizde) onlara (duyduğunuz) muhabbeti gizliyorsunuz (onlara muhabbetle sır veriyorsunuz).(1) Hâlbuki ben, gizlediklerinizi de, açıkladıklarınızı da en iyi bilenim. Artık sizden kim bunu yaparsa, o takdirde gerçekten (düz) yolun ortasında sapıtmış olur.
Ey inanmış olanlar! Benim (dinimin) de düşmanı, (imanınızdan ötürü) sizin de düşmanınız olan (o saldırgan inkârcı)ları veliler (onları kendilerinize yönetici, lider, temsilci, müttefik ve sırdaş) edinmeyin. Siz onlara (içten) sevgi gösterip sır veriyorsunuz. Hâlbuki haktan size geleni inkâr etmişlerdir. Rabbiniz olan Allah’a inandınız diye Resulü ve sizi yurdunuzdan çıkarıyorlar. Eğer siz benim yolumda cihad (gayret sarf) etmek ve benim hoşnutluğumu kazanmak üzere çıktıysanız (nasıl) onlara karşı sevgi gizlersiniz? Oysa ben sizin gizlediğinizi de açığa vurduğunuzu da bilirim. Sizden kim bunu yaparsa, mutlaka (dosdoğru) yoldan sapmıştır. *
Ey İman edenler! Benim düşmanım ve sizin de düşmanınız olanların koruması altına girmeyin. Onlar size Allah’dan geleni (Kur’an’ı) inkâr etmişler, Rabbiniz Allah’a inanıyorsunuz diye, elçiyi ve sizi yurtlarınızdan çıkardıkları halde, siz onlara sevgi gösteriyorsunuz ve benim yolumda, benim rızamı kazanmak için savaşa çıktığınızda da, onlara sevginizden dolayı (savaş) sırlarını veriyorsunuz. Ben sizin içinizde gizlediklerinizi de, açıkça yaptıklarınızı da bilirim. Sizden kim bundan böyle o hatayı yaparsa, çok uzak bir sapıklığın içine düşmüş olur.
Ey inananlar! Benim de düşmanım, sizin de düşmanınız olanlarla arkadaş olmayın. Siz onlara karşı sevgi gösteriyorsunuz. Oysaki onlar size gelen doğruyu tanımamışlardır. Çalabınız olan Allah’a inandığınız için elçiyi de sizi de yurdunuzdan sürüp çıkarıyorlardı. Sizler, Benim uğrumda savaşmak, benim dileğimi elde etmek için çıkıyorsunuz da onlara karşı ne diye gizlice sevgi gösteriyorsunuz? Ben sizin gizlediğinizi de, açıkladığınızı da iyice bilirim. İçinizden herkim bunu yapacak olursa besbelli ki o artık doğru yoldan çıkmıştır.
Mü/minler! Benim düşmanımı da, sizin düşmanınızı da dost edinmeyin. Onlara dostluk gösteriyorsunuz [²], halbuki onlar size gelen hak dinî tanımadılar. Rabbiniz Allah/a iman ettiğiniz için peygamberi, sizi Mekke/den çıkarıyorlardı. Eğer diyarınızdan, benim yolumda duruşup hoşnutluğumu elde etmek uğrunda çıkmışsanız onları dost tutmayın. Onlara gizlice muhabbet gösteriyorsunuz. Halbuki sizin gizlediğiniz muhabbeti, açık gösterdiğiniz imanı, her şeyi herkesten iyi bilirim. Sizden her kim bir daha bunu yaparsa doğru yolu bitirmiş olur.
Ey inananlar! Benim de düşmanım sizin de düşmanınız olanları dost edinmeyiniz. Onlar size gelen gerçeği/hakkı inkâr ettikleri hâlde siz onlara sevgi gösteriyorsunuz. Onlar, Rabbiniz olan Allah’a inanıyorsunuz diye elçiyi ve sizi yurdunuzdan çıkarıyorlar. Eğer siz Benim yolumda cihat etmek ve benim hoşnutluğumu kazanmak için yola çıktıysanız, onlara karşı içinizde sevgi besleyerek (nasıl) sır veriyorsunuz?¹ Çünkü Ben gizlediklerinizi de açığa vurduklarınızı da en iyi bilenim. (Bundan sonra) içinizden her kim böyle davranacak olursa, o artık doğru yoldan sapmış olur.
Ey iman edenler! Benim de düşmanım, sizin de düşmanınız olanları veliler edinmeyin. Siz onlara karşı sevgi yöneltiyorsunuz; oysa onlar haktan size geleni inkâr etmişler, Rabbiniz olan Allah'a inanmanızdan dolayı peygamberi de sizi de (yurtlarınızdan) sürüp çıkarmışlardır. Eğer siz, benim yolumda cihad etmek ve benim rızamı aramak amacıyla çıkmışsanız (nasıl) onlara karşı hâlâ sevgi gizliyorsunuz? Ben sizin gizlemekte olduklarınızı da, açığa vurduklarınızı da bilirim. Kim sizden bunu yaparsa artık o, elbette doğru yoldan sapmış olur.
Ey iman edenler! İslâm’a ve Müslümanlara karşı savaş açarak hem Bana, hem de size karşı düşmanlık eden kâfirleri sakın kendinize dost ve müttefik edinmeyin! Siz onlara safça sevgi gösterisinde bulunuyorsunuz, oysa onlar size gelen gerçeği inkâr etmiş ve sırf Rabb’iniz Allah’a inandığınız için Peygamberi ve sizi yurdunuzdan sürüp çıkarmışlardır. Eğer gerçekten Benim yolumda mücâdele etmek ve hoşnutluğumu kazanmak amacıyla yurdunuzu terk edip çıktıysanız, kâfirlere bilgi sızdırarak onlara karşı nasıl sevgi besleyebilirsiniz? Unutmayın ki, Ben sizin gizlediğinizi de, açığa vurduğunuzu da çok iyi bilirim! Dikkat edin, bundan böyle içinizden her kim böyle bir şey yapacak olursa, kesinlikle doğru yoldan sapmış olur!
Ey iman edenler! Benim düşmanımı ve sizin de düşmanınızı veliyyler edinmeyin; Onlara Meveddet / Karşılıklı Sevgi ile yaklaşıyorsunuz. Oysa Hakk’tan size gelmiş şeyleri kesinlikle inkâr ettiler. Rabbiniz Allah’a inanıyorsunuz diye sizi ve Rasûl’ü (yurdunuzdan) çıkarıyorlar. Benim yolumda cihada çıkmış olduğunuzda ve benim hoşnutluğumu aradığınızda, onlara Meveddet / Karşılıklı Sevgi ile sır veriyorsunuz. Ben, gizlediklerinizi de, açıkladıklarınızı da çok iyi bilirim. Sizden kim bunu yaparsa, kesinlikle Düz Yol’dan sapmıştır.
Sevgili müminler! Bana ve size düşman olanları dost kabul etmeyin, onlara sevgi ifade eden sözler de sarfetmeyin. Çünkü onlar vaktiyle bir yandan, size gelen hakikati inkar ederken bir yandan da resulle beraber sizi, sırf Allah'a inandığınız için Mekke'den atıyorlardı. Şimdi ise bir yandan benim için, benim rızam için cihada çıkıyorsunuz, bir yandan da onlara, için için sevgi besliyorsunuz. Ben, sizin neyi gizleyip neyi açtığınızı bilirim. Bundan böyle düşmana sır verenler, düz yolda yürümeyi şaşıracaklardır.
Ey iman edenler! Eğer benim yolumda savaşmak ve rızamı kazanmak için yola çıkmışsanız, benim de düşmanım, sizin de düşmanınız olanlara sevgi göstererek, gizli muhabbet besleyerek onları dost edinmeyin! Onlar size gelen gerçeği inkâr etmişlerdir. Rabbiniz Allah’a inandığınızdan dolayı Resul’ü de sizi de yurdunuzdan çıkarıyorlardı. Rabbinizden hiçbir şeyi gizlemeyin! Çünkü sizin sakladığınızı ve açıkladığınızı bilirim! Kim inkâr edenleri dost edinirse doğru yoldan sapmış olur.
Ey iman edenler! Onlar size gelen gerçeği inkâr etmişlerken, Rabbiniz Allah’a imanınızdan dolayı Elçiyi de sizi de yurdunuzdan çıkarıyorken, benim de düşmanım, sizin de düşmanınız olanlara (o kafirlere) içten sevgi besleyerek onları (sakın) dost edinmeyin! Benim yolumda [cihad] etmek (fedakârlık yapmak) ve rızamı kazanmak için (yurdunuzdan) çıktığınız hâlde, (hâlâ) onlara içten sevgi [*] (mi) gizliyorsunuz (besliyorsunuz)! Ben sizin gizlediğinizi de açığa vurduğunuzu da çok iyi bilenim. Sizden kim bunu yaparsa (onları dost edinirse), elbette doğru yoldan sapmış olur.
Ey iman edenler! Allah’tan size geleni inkâr ederek Benim de düşmanım, sizin de düşmanınız olanları sakın gizli sevgi besleyerek dost edinmeyin. Zira onlar, Peygamberi de sizi de sadece Rabbiniz olan Allah’a inanmanızdan dolayı, yurdunuzdan çıkartıyorlar.¹ Benim yolumda cihat etmek ve Benim rızamı kazanmak için savaştığınız kimselere, içinizden (nasıl) sevgi besliyorsunuz? Hâlbuki Ben sizin gizlediğiniz ve açığa vurduğunuz her şeyi çok iyi bilirim. Ve sizden her kim, bunu yaparsa (işte o,) dosdoğru yoldan sapmış olur.²
SİZ EY imana ermiş olanlar! Size gelmiş olan bütün hakikatleri inkar eden ve [yalnızca] Rabbiniz Allah’a inandığınız için Elçi’yi ve sizi (yurtlarınızdan) süren ¹ düşmanlarımı -ki onlar aynı zamanda sizin de düşmanlarınızdır- ² şefkat göstererek dost edinmeyin! Eğer Benim yolumda cehd göstermek için ve Benim rızamı kazanmak arzusuyla [evlerinizden] çıkıp gitti[ği]niz [doğru] ise, onlara gizli bir şefkatle yaklaş[arak dostluk yap]mayın: çünkü hem açıktan yaptığınız hem de gizlemiş olduğunuz her şeyden tamamiyle haberdarım. Ve içinizden bunu her kim yaparsa doğru yoldan sapmış olur. ³
Ey İman edenler, benim de düşmanım sizin de düşmanınız olan kimseleri evliya edinip onlarla işbirliği yapmayın. Ama gel gör ki akrabalık bağı nedeniyle özel bilgileri onlara ulaştırıyorsunuz, hâlbuki onlar size gelen Kuran’a inanmamakta direnmektedirler. Üstelik sırf Rabbiniz Allah’a iman ettiniz diye, elçiyi ve sizi yurdunuzdan sürüp çıkarmışlardı. Madem ki siz benim yolumda benim rızamı kazanmak için hicret ettiniz, o halde nasıl olurda akrabalık bağı nedeniyle sırlarınızı onlara iletiyorsunuz? Oysa ben sizin gizli ve açık her şeyinizi bilirim. Artık kim bundan sonra bunu yaparsa iyi bilsin ki dosdoğru yoldan sapmış olur. 3/28, 8/74, 9/20, 58/22
SİZ ey iman edenler! Benim ve sizin düşmanlarınızı evliyâ edinmeyiniz![⁵⁰⁴⁶] Siz onlara yürek dolusu sevgi sunuyorsunuz,[⁵⁰⁴⁷] ama onlar size gelen bütün hakikati kökten inkâr ediyorlar. Onlar hem Elçi’yi hem de sizi sırf Rabbiniz Allah’a iman ettiniz diye sürüp çıkarırlarken, -tabii ki siz rızamı kazanmak ve yolumda çihad etmek için çıkmışsanız eğer- onlara, (akrabalık) sevgisi[⁵⁰⁴⁸] sebebiyle nasıl sır verirsiniz?[⁵⁰⁴⁹] Ne ki Ben sizin gizlediklerinizi de, açığa vurduklarınızı da çok iyi bilirim: Artık sizden kim böyle yaparsa, işte o doğru yolun ortasında sapıtmış[⁵⁰⁵⁰] demektir.[⁵⁰⁵¹]
Ey iman edenler, benim de düşmanım, sizin de düşmanınız olan kimseleri dost edinmeyin. (Müşriklerin içinde akrabalarınız vardır, bu yüzden) Siz onlara muhabbet besleyerek bazı gizli haberler(i onlara) ulaştırıyorsunuz. Oysa onlar size gelen gerçeği (Kur'an’ı) inkâr ettiler. Rab biniz olan Allah'a iman ettiğinizden dolayı Peygamber'i de sizi de yurdunuzdan çıkardılar. Eğer siz -yurdunuzdan- benim yolumda savaşmak ve benim rızamı kazanmak için çıktı iseniz onları dost edinmeyin. Ben sizin gizlediğiniz ve açığa vurduğunuz her şeyi bilirim, sizden kim böyle bir davranışta bulunursa; biliniz ki o, doğru yoldan sapmış olur.
Ey iman edenler! Benim de düşmanim, sizin de düşmanınız olan kimseleri dost edinmeyin. Onlar size gelen hakki inkâr ettikleri, Rabbiniz Allah’a iman ettiniz diye elçiyi ve sizi (yurdunuzdan) çıkardıkları halde siz onlara sevgi iletiyorsunuz. Benim yolumda cihâd etmek ve benim rızâmı kazanmak için (yurdunuzdan) çıktığınız halde içinizde onlara sevgi (mi) gizliyorsunuz? Oysa ben sizin gizlediğiniz ve açığa vurduğunuz her şeyi bilirim. Sizden kim bunu yaparsa doğru yoldan sapmış olur.
Ey imân etmiş olanlar! Benim düşmanımı, sizin de düşmanınızı dostlar ittihaz etmeyiniz, siz onlara bir meveddet sebebiyle bazı haberler ulaştırıyorsunuz. Halbuki, onlar size Hakk'tan gelen şeyi münkir bulunmuşlardır. Rabbiniz Allah'a imân ettiğinizden dolayı Peygamberi de, sizi de (yurdunuzdan) çıkarıyorlardı. Eğer siz Benim yolumda ve Benim rızamı talep için cihada çıkmış oldu iseniz (O kâfirleri dost tutmayınız). Onlara meveddet ile sır veriyorsunuz ve Ben ise sizin gizlediğiniz şeyi de, açıkladığınız şeyi de pek iyi bilirim ve onu sizden her kim yaparsa artık yolun ortasından sapmış olur.
Ey iman edenler! Benim de sizin de düşmanlarınızı dost edinmeyin. Onlar size gelen gerçeği reddettikleri halde, siz onlara sevgi sunuyorsunuz. Resulullahı ve sizi, sırf Rabbiniz olan Allah'a inandığınız için, vatanınızdan kovuyorlar. Siz Benim yolumda cihad etmek ve Benim rızamı kazanmak için yurdunuzdan çıkarılmayı göze aldıysanız, nasıl olur da onlara sevgi gösterip sır verirsiniz? Halbuki Ben sizin gizlediğiniz ve açıkladığınız her şeyi bilmekteyim. Doğrusu içinizden kim bunu yaparsa, artık doğru yoldan sapmış olur. [5, 51-57; 3, 28; 4, 144]
Ey inananlar! Benim de düşmanım, sizin de düşmanınız olan kimseleri dost edinmeyin. Onlar size gelen gerçeği inkar ettikleri, Rabbiniz Allah'a inandığınızdan dolayı Elçiyi ve sizi (yurdunuzdan) çıkardıkları halde siz onlara sevgi iletiyorsunuz. Benim yolumda cihadetmek ve benim rızamı kazanmak için (yurdunuzdan) çıktığınız halde içinizde onlara sevgi (mi) gizliyorsunuz? Oysa ben sizin gizlediğiniz ve açığa vurduğunuz her şeyi bilirim. Sizden kim bunu yaparsa doğru yoldan sapmış olur.
Ey Mü'minler! Düşmanlarımı ve düşmanlarınızı dost ittihâz itmeyiniz. Siz onlara meveddet göstererek ahvâlinize dâir haber virirsiniz, onlar da size hak olarak gelen Kur'ân'a küfür iderler. Rabbiniz olan Allâh'a îmân itdiğiniz içün Rasûli ve sizi diyârınızdan çıkardılar. Allâh yolunda ve taleb-i rızâ kasdıyla çıkdığınızda (cihâda 'azîmetinizde) onlara, dost sanarak sır virirsiniz. Sizin gizlediğiniz ve âşikâr itdiğiniz şeyleri bilirim. Bundan sonra sizden onlarla dostluk idenler doğrı yoldan şaşmışlardır. [¹]
Ey inanıp güvenenler (müminler)! Benim de düşmanım, sizin de düşmanınız olanları, dost (veli) bilmeyin. Siz onlara karşı sevgi gösteriyorsunuz. Oysa onlar, size gelen gerçeği görmezlikten gelmişlerdir. Rabbiniz olan Allah’a inanıp güvendiniz diye hem elçiyi hem de sizi yurdunuzdan çıkarmaktalar. Eğer benim yolumda ve benim rızamı kazanma arzusuyla mücadele (cihad) için çıktıysanız böyle yapmayın. Onlara duyduğunuz sevgi sebebiyle sır veriyorsunuz[*]? Ben, gizlediğinizi de açığa vurduğunuzu da bilirim. Kim bunu yaparsa düz yoldan çıkmış olur.
-Ey İman edenler, benim de düşmanım sizin de düşmanız olanları, dost edinmeyin. Size haktan geleni inkar etmişlerken; siz onlara sevgi gösteriyorsunuz. Rabbiniz olan Allah'a iman ediyorsunuz diye Peygamberi de sizi de yurdunuzdan çıkarıyorlar. Eğer benim yolumda cihat etmek ve benim razılığımı almak için çıktıysanız gizlice onlara sevgi beslemeyin. Ben gizlediğinizi de açıkladığınızı da bilirim. Sizden kim bunu yaparsa, doğru yoldan sapmış olur.
Ey iman edenler! Bana ve size düşman olanları veli edinmeyin. Siz onlara sevgi gösteriyorsunuz; ama onlar size hak olarak geleni inkâr etmişlerdir. Peygamberi ve sizi de, Rabbiniz olan Allah'a iman ettiğiniz için yurdunuzdan çıkarmaktadırlar. Eğer siz Benim yolumda cihad etmek ve rızamı kazanmak için çıkmışsanız, onlara nasıl sevgi gösterirsiniz? Sizin gizlediğinizi de Ben bilirim, açığa vurduğunuzu da. Sizden kim bunu yaparsa doğru yoldan sapmış olur.
Ey iman sahipleri! Düşmanımı ve düşmanınızı dostlar yerine tutmayın! Onlar, size Hak'tan geleni inkâr ettikleri, Rabbiniz Allah'a inandığınız için Peygamber'i ve sizi yurdunuzdan çıkardıkları halde, siz onlara sevgi sunuyorsunuz. Benim yolumda gayret sarf etmek, benim hoşnutluğumu kazanmak için seferber olduğunuz halde, içinizde onlara sevgi gizliyorsunuz. Sizin gizlediğinizi de açığa vurduğunuzu da en iyi ben bilirim. Sizden kim bunu yaparsa denge yolundan sapmış olur.
iy anlar kim įmān getürdiler! dutmañ düşmānumı daħı düşmānuñuzı dostlar kim bıraġursız anlardın yaña ya'nį ħaberler dostlıķdan ötürü. daħı bayıķ kāfir oldılar aña kim geldi size ḥaķ. çıķartırlar yalavacı daħı sizi anuñ-içün kim įmān getürürsiz Tañrı’ya çalabuñuza. eger olduñuz çıķduñuz ise ġaża-y-içün yolumda daħı istemek içün ħoşnūdlıġumı… gizlersiz anlardın yaña dostlıġı daħı ben bilürin anı kim gizledüñüz daħı anı kim eşikere eyledüñüz. daħı her kim eyler-ise anı sizden bayıķ azdı yol ŧoġrusından.
İy mü’minler, benüm düşmanumı ve sizüñ düşmanuñuzı dostidinmeñüz. Anlara muḥabbet göstermeñüz. Anlar kāfir olupdururlar sizegelene Ḥaḳdan. Çıḳarurlar resūli ve size daḫı eydürler: Hergiz īmān getür‐meñüz sizi yaradana. Eger siz çıḳduñuzsa ġazālıġa benüm yolumda ve be‐nüm rāżīlıġum istemege, sırr‐ıla anlara muḥabbet gösterürsiz. Daḫı ben bi‐lici‐men siz yaşurġanı ve siz āşikāre daḫı eylegeni ve kim ki anı işlese siz‐den, pes doġru yoldan azışupdur.
Ey iman gətirənlər! Nə mənim düşmənimi, nə də özünüzün düşmənini dost (vəli) tutun! Onlar (kafirlər) sizə gələn haqqı (Qur’anı, Muhəmməd əleyhissəlamı) inkar etdikləri halda, siz onlarla dostluq edirsiniz (mehribanlıq göstərirsiniz). Siz Rəbbiniz olan Allaha iman gətirdiyiniz üçün onlar Peyğəmbəri və sizi (Məkkədən) çıxardırdılar. Əgər siz Mənim yolumda və Mənim rizamı qazanmaq uğrunda cihada çıxmısınızsa (Mənim düşmənlərimi dost tutmayın). Siz onlarla gizlində dostluq edirsiniz (dostluq üzündən onlara sirr verirsiniz). Mən sizin gizli saxladığınız və aşkar etdiyiniz hər şeyi (bütün gizli və aşkar əməllərinizi) bilirəm. Sizdən kim (bir daha) bunu etsə (düşmənlərlə dostluq edib onlara sirr versə), o, şübhəsiz ki, haqq yoldan azmışdır!
O ye who believe! Choose not My enemy and your enemy for friends. Do ye give them friendship when they disbelieve in that truth which hath come unto you, driving out the messenger and you because ye believe in Allah, your Lord? If ye have come forth to strive in My way and seeking My good pleasure, (show them not friendship). Do ye show friendship unto them in secret, when I am best Aware of what ye hide and what ye proclaim? And whosoever doeth it among you, be verily hath strayed from the right way.
O ye who believe! Take not my enemies and yours as friends (or protectors),- offering them(5409) (your) love, even though they have rejected the Truth that has come to you, and have (on the contrary) driven out the Prophet and yourselves (from your homes), (simply) because ye believe in Allah your Lord!(5410) If ye have come out to strive in My Way and to seek My Good Pleasure, (take them not as friends), holding secret converse of love (and friendship) with them: for I know full well all that ye conceal and all that ye reveal. And any of you that does this has strayed from the Straight Path.
Designed by ÖFK En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir. |