Elleżîne âteynâhumu-lkitâbe ya’rifûnehu kemâ ya’rifûne ebnâehum(m) elleżîne ḣasirû enfusehum fehum lâ yu/minûn(e)
Kendilerine kitap verdiklerimiz, Peygamberi, oğullarını tanıdıkları gibi tanırlar, fakat kendilerine zarar verenlerdir inanmayanlar.
(Aslında) Bizim kendilerine Kitap verdiklerimiz Onu (Kur’an’ı ve Resulüllah’ı), çocuklarını tanır gibi tanımakta (ama bile bile inkâra sapılmakta)dır. Kendilerini hüsrana (en büyük ziyana) uğratanlar; işte onlar (inanmayanlardır ve) inanmayacaklardır.
Kendilerine kitap verdiğimiz Yahudi ve Hıristiyanlar, O hak peygamberi kendi oğullarını nasıl tanıyorlarsa, öylece tanırlar; ama onlar arasında, kendilerine yazık edenler var ya işte onlardır inanmayanlar.
Kendilerine kitap vermiş olduklarımız onu (Peygamberi) kendi oğullarını tanıdıkları gibi tanımaktadırlar. Kendilerini zarara sokanlar işte onlar iman etmezler.
Bizim kendilerine Kitap verdiklerimiz, onu, çocuklarını tanır gibi tanırlar. Kendilerini hüsrana uğratanlar; işte onlar inanmayanlardır.
Kendilerine kitap verdiğimiz ümmetlerin bilginleri, o Peygamberi (Hazreti Muhammed Aleyhisselâmı), oğullarını tanıdıkları gibi bilir ve tanırlar. Küfre varmakla nefislerine ziyan edenler, işte onlar iman etmezler...
Kendilerine kitap verdiklerimiz, çocuklarını tanıdıkları gibi o Peygamber’in (evsafını) bilirler. Fakat kendilerini zarara sokanlar, işte onlar inanmazlar.
Kendilerine kitap verdiklerimiz, Peygamberi kendi oğullarını tanıdıkları gibi tanırlar. Kendilerini ziyan edenler var ya, işte onlar inanmazlar.
Kendilerine kitap verilmiş olanlar, oğullarını bildiklerince, onu da bilmekteler, kendi özlerine ziyan edenler, inanmayan kimselerdir
Ehl-i kitâb Muhammed ’aleyhisselâmın nübüvvetini kendi çocuklarını nasıl tanırlar ise öyle tanırlar. Fakat kendi nefîslerine zulm idenler âna inanmıyacaklardır.
Kendilerine Kitap verdiklerimiz, onu (peygamberi) çocuklarını tanıdıkları gibi tanırlar; fakat kendilerine yazık ettiler, çünkü onlar inanmazlar.*
Kendilerine kitap verdiklerimiz, onu kendi oğullarını tanıdıkları gibi tanırlar. Kendilerini ziyan edenlere gelince, işte onlar inanmazlar.
Kendilerine kitap verdiklerimiz onu (Resûlullah'ı) kendi oğullarını tanıdıkları gibi tanırlar. Kendilerini ziyan edenler var ya, işte onlar inanmazlar.
Kendilerine kitap verdiklerimiz, çocuklarını tanır gibi bunu tanır. Kişiliklerini yitirenler inanmıyanlardır
Kendilerine Kitap verdiğimiz kimseler, Peygamber'i, kendi oğullarını bildikleri gibi, bilirler. Kendilerine yazık edenler var ya! İşte onlar iman etmezler.
Kendilerine kitâb verdiğimiz ümmetlerin uleması o Peygamberi kendi oğullarını bilir gibi bilirler, kendilerine yazık edenlerdir ki ancak iyman getirmezler
(Kitaplarında, son peygambere dair bir bilgi bulunmadığını söyleyen o) kendilerine kitap verdiklerimize gelince… (Bile bile hakkı gizleyen o yahûdî ve hıristiyanlar, kesinlikle yalan söylüyorlar. Zira ellerindeki kitaplarda bu bilgiler mevcuttur. İşte bundan dolayıdır ki) onu (resûlümüz Muhammed’i), kendi öz oğullarını tanıdıkları gibi tanırlar (fakat buna rağmen bile bile hakkı inkâr ederler. Israrla hakkı inkâr ederek) kendilerini ziyana uğratanlar var ya, işte onlar îmân etmezler.
Kendilerine kitab verdiğimiz kimseler onu (o hak peygamberi) öz oğullarını nasıl tanıyorlarsa öyle tanırlar. Nefislerini hüsrana uğratanlar (yok mu?) işte onlardır ki (peygambere) inanmazlar.
Kendilerine kitab verdiğimiz kimseler, onu (kitablarında alâmetlerini gördükleri o âhir zaman peygamberini) kendi oğullarını tanımakta oldukları gibi tanırlar.(1) Kendilerini hüsrâna uğratan o kimseler yok mu, işte onlar îmân etmezler.
Kendilerine kitap verdiğimiz kimseler(in bilginleri), kendi öz oğullarını bildikleri gibi onu da (Kur’an’ın Allah tarafından vahyedildiğini de) bilirler. Ama kendilerine yazık etmiş olanlar var ya, işte onlar (bu şekilde) inanmıyorlar. *
Kendilerine kitap verdiklerimiz, kendilerine gelen elçiyi öz oğullarını tanıdıkları gibi tanırlar. O kimseler kendilerine yazık etmiş olanlardır. Sonra onlar kesinlikle iman etmezler.
O kimseler ki kendilerine Kitap verilmiştir, onu öz oğullarını nasıl tanırlarsa öyle tanırlar. O kimseler ki kendilerine yazık etmişlerdir, artık onlar inanmazlar.
Kitaba nâil ettiğimiz kimseler peygamberi, oğullarını tanıdıkları gibi tanırlar. Şirk ile kendilerini ziyana sokanlar ise iman getirmezler.
Kendilerine kitap verdiklerimiz onu/peygamberi kendi çocuklarını tanıdıkları gibi tanırlar. Kendilerini zarara sokanlara gelince, işte onlar inanmazlar.
Kendilerine kitab verdiklerimiz, onu (peygamberi) çocuklarını tanıdıkları gibi tanırlar. Kendilerini hüsrana uğratanlar (var ya), işte onlar iman etmezler.
Kendilerine daha önce Kitap verdiklerimiz, yani Yahudi ve Hıristiyan bilginleri, Muhammed’in gerçek bir Peygamber olduğunu pekâlâ bilir, hattâ onu kendi öz evlatlarını tanıdıkları gibi tanırlar. Fakat bile bile kötülüğü tercih ederek kendilerine yazık edenler, çıkarlarına ters gördükleri için Kur’an’a inanmazlar. O hâlde:
Kitap verdiğimiz kimseler, onu, kendi oğullarını tanıdıkları gibi tanıyorlar. Nefislerini hüsrana / zarara uğratanlar artık inanmazlar.
Ehlikitap, Muhammed’i kendi çocukları kadar yakından tanırlar Ama kendilerine olan öz güvenlerini yitirmiş oldukları için inanmazlar.
Kendilerine kitap verilenler onu kendi oğullarını tanıdıkları gibi tanılar. Kendilerine ziyan edenler var ya; onlar inanmazlar.
Kendilerine kitap verdiklerimiz onu [*] kendi çocuklarını tanıdıkları gibi tanırlar. [*] Kendilerine yazık edenler var ya işte onlar inanmazlar.
Vaktiyle kendilerini, vahye muhatap kıldığımız kimseler bunu öz oğullarını tanıdıkları gibi tanırlar. Kendilerini hüsrana uğratanlar, işte onlar bu hakikate Kuran’a inanmayanlardır. 2/146, 23/69, 2/64, 39/15
Daha önce vahye muhatap kıldıklarımıza gelince: onlar onu[¹⁰²⁶] kendi çocuklarını tanıdıkları gibi tanırlar. Kendilerine zarar veren kimseler var ya: işte onlardır inanmaya yanaşmayanlar.
Kendilerine kitap verdiklerimiz onu, kendi oğullarını tanıdıkları gibi tanırlar! (Çünkü kendi kitaplarında onun geleceğine ait müjde haberlerini ve vasıflarını okumaktadırlar, ancak içlerinden hakkı teslim etmeyenler) Kendilerine yazık edenler (Son peygamber kendi kavimlerinden gelmediği için hased edenler) ona iman etmezler.
Kendilerine kitap verdiklerimiz, onu kendi öz oğullarını tanıdıkları gibi tanırlar. Kendilerini ziyana sokanlar var ya, işte onlar iman etmezler.
Kendilerine kitap vermiş olduğumuz kimseler, O'nu kendi oğullarını tanıdıkları gibi tanır bilirler. O kimseler ki nefislerini hüsrâna uğratmışlardır, işte onlar imân etmezler.
Kendilerine kitap verdiğimiz ümmetlerin bilginleri o Peygamberi, kendi öz evlatlarını tanıdıkları gibi tanırlar. Ama kendilerine acımayıp kendi kendilerini en büyük hüsrana uğratanlardır ki iman etmezler. [3, 81; 26, 196; 61, 6]
Kendilerine Kitap verdiklerimiz, oğullarını tanıdıkları gibi onu tanırlar (onun Allah tarafından vahyedildiğini bilirler), ama kendilerini ziyana sokanlar inanmazlar.
Ehl-i Kitâb onı (Muhammedi) kendi oğullarını bildikleri gibi bilirler. Kendi nefislerini ziyâna sokanlardır ki îmân itmezler.
Kendilerine kitap verdiğimiz kimseler Resûlü, oğullarını tanıdıkları gibi tanırlar. Kendilerini hüsrana atanlar, işte onlar iman etmezler.
Kendilerine kitap verdiklerimiz, onu, oğullarını tanır gibi tanıyorlar. Kendilerini hüsrana sokanlar ise iman etmezler.
O kendilerine kitap verdiklerimiz var ya, onu, öz oğullarını tanıdıkları gibi tanıyıp bilirler. Ama öz benliklerini hüsrana uğratan bunlar, iman etmezler.
anlar kim virdük anlara kitāb’ı [64b] ya'nį tevrįt’i daħı incįl’i bilürler anı ya'nį peyġamber nite kim bilürler oġlanlarını. anlar kim ziyān eylediler gendüzilerine anlar įmān getürmezler.
Ol kişiler ki virdük anlara kitābı Yehūdilerden, Muḥammed ḥaḳ peyġam‐ber olduġını bilürler, oġlanlarını bildükleri gibi. Ol kişiler ki ziyān eyledilernefslerini, anlar īmān getürmezler.
Kitab verilmiş şəxslər onu (Muhəmməd peyğəmbəri) öz oğullarını tanıdıqları kimi tanıyırlar. Özlərinə zərər edənlər, əlbəttə, iman gətirməzlər!
Those unto whom We gave the Scripture recognize (this Revelation) as they recognize their sons. Those who ruin their own souls will not believe.
Those to whom We have given the Book know this as they know(850) their own sons. Those who have lost their own souls refuse therefore to believe.
Designed by ÖFK En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir. |