Vekeżâlike ce’alnâ likulli nebiyyin ‘aduvven şeyâtîne-l-insi velcinni yûhî ba’duhum ilâ ba’din zuḣrufe-lkavli ġurûrâ(an)(c) velev şâe rabbuke mâ fe’alûh(u)(s) feżerhum vemâ yefterûn(e)
İşte biz, böylece her peygambere insan ve cin Şeytanlarını düşman ettik; bazısı, bazısına yaldızlı sözler söyleyerek aldatır. Rabbin dileseydi yapamazlardı bunu, onları da bırak, iftiralarını da.
Böylece bütün Nebilere (ve Hakk dava elçilerine), insan ve cinn şeytanlarından düşmanlar kıldık. Onlar birbirlerini aldatmak için yaldızlı sözler fısıldaşırlar. (Hakka davetçilerle onların yakın çevrelerine yerleşmiş bazı şeytani ekipler, sanki birbirlerine güveniyormuş tavrıyla sahte iltifatlar yağdırırlar.) Rabbin dileseydi (izin vermeseydi, elbette) bunu yapamazlardı. Öyleyse onları (Hakk dine ve hizbe sızmış insan suretli şeytanları) yalan olarak uydurmakta oldukları iftiralarıyla baş başa bırak. (Seyret ki sonları nasıl olacaktır!)
Böylece biz, her peygambere insan ve cin şeytanlarını düşman kıldık; bunlar birbirlerini aldatmak için zihin çelmeyi amaçlayan, yaldızlı parlak sözler fısıldarlar. Rabbin dileseydi, onlar bunu yapamazlardı. Bırak onları düzdükleri iftiralarla başbaşa kalsınlar.
Ey peygamber, senin karşına kıyasıya mücadele eden düşmanlar çıkardığımız gibi, biz her peygambere insanların ve cinlerin şeytanlarını, şeytan tıynetli ahlâksız azgınlarını düşman haline getirdik. Bunlar, birbirlerini aldatmak için yaldızlı sözlerle vesvese verirler. Eğer Rabbinin sünneti düzeninin yasaları içinde iradesinin tecellisine uygun olsaydı onu da yapamazlardı. Artık onları uydurdukları şeylerle başbaşa bırak.
Bu şekilde her peygambere insan ve cin şeytanlarını düşman ettik. Onlar aldatmak için, birbirlerine yaldızlı sözler fısıldarlar. Rabbin dileseydi bunu yapmazlardı. Sen onları uydurduklarıyla başbaşa bırak.
Böylece her peygambere, insan ve cin şeytanlarından bir düşman kıldık. Onlardan bazısı bazısını aldatmak için yaldızlı sözler fısıldarlar. Rabbin dileseydi bunu yapmazlardı. Öyleyse onları yalan olarak düzmekte olduklarıyla başbaşa bırak.
Böylece biz her Peygambere, insan ve cin şeytanlarını düşman yaptık. O şeytanlar, aldatmak için birbirlerine lâfın yaldızlısını telkin ederler. Eğer Rabbin dileseydi bunu yapamazlardı. O halde, onları, uydurmakta oldukları yalanlarıyla başbaşa bırak.
Ve böylece her peygambere, cin ve insan şeytanlarını düşman kıldık. (İnsanları) aldatmak için birbirlerine yaldızlı sözler fısıldarlar. Eğer Rabbin dileseydi, onlar bunu yapamazdı. Artık onları ve iftiralarını kaale alma.
Böylece biz, her peygambere insan ve cin şeytanlarını düşman kıldık. Bunlar, aldatmak için birbirlerine yaldızlı sözler fısıldarlar. Rabbin dileseydi, onu da yapamazlardı. Artık onları, uydurdukları şeylerle baş başa bırak.
Böylece, her peygambere insanların, cinlerin şeytanlarını düşman kılmışız, birbirin aldatmakçin, yaldızlı sözler fısıldıyorlar, eğer Tanrı dileseydi, bunu yapamazlardı, imdi bırak onları iftira etsinler
112, 113. Böylece her nebîye düşman cinler ve şeytânlar yaratdık bunlar biri birilerini gâfilâne aldatmağa çalışıyorlar. Eğer Allâh istemese idi yapmaz idi. Sen ânların iftirâlarından ihtirâz it Âhirete inanmıyanları bırak bu hissiyât ile oyalansınlar.
112,113. Aldatmak için birbirlerine cazip sözler fısıldayan cin ve insan şeytanlarını her peygambere düşman yaptık. Bu şeytanlar ahirete inanmayanların kalblerinin o sözlere yönelmesi, ondan hoşnut olması ve kendilerinin işledikleri suçları işlemeleri için böyle yaparlar. Rabbin dileseydi bunu yapamazlardı, sen onları iftiraları ile başbaşa bırak;
İşte böylece biz her peygambere insan ve cin şeytanlarını düşman kıldık. Bunlar aldatmak için birbirlerine yaldızlı laflar fısıldarlar. Rabbin dileseydi, bunu yapamazlardı. O hâlde, onları iftiralarıyla baş başa bırak.
112-113. Böylece biz, her peygambere insan ve cin şeytanlarını düşman kıldık. Bunlar, aldatmak için birbirlerine yaldızlı sözler fısıldarlar. Rabbin dileseydi bunu yapamazlardı. Artık onları uydurdukları şeylerle baş başa bırak da âhirete inanmayanların kalpleri ona (o yaldızlı sözlere) kansın, ondan hoşlansınlar ve işledikleri kötülüğü bundan böyle de işlemeye devam etsinler.
Böylece biz, her peygambere insan ve cin şeytanlarını düşman kıldık. (Bunlar), aldatmak için birbirlerine yaldızlı sözler fısıldarlar. Rabbin dileseydi onu da yapamazlardı. Artık onları uydurdukları şeylerle başbaşa bırak.
Böylece, her peygambere insanlardan ve cinlerden olan şeytanları düşman kıldık. Aldatmak için birbirlerine yaldızlı sözleri vahyederler. Rabbin dileseydi bunu yapamazlardı. Onlara ve ettikleri iftiralara aldırma.
Biz böylece, her peygambere insan ve cin şeytanlarını düşman yaptık. Bunlar birbirini aldatmak için süslü sözlerle vesvese verirler. Rabbin dileseydi onu yapamazlardı. Artık onları iftiraları ile başbaşa bırak.
Ve böyle biz her Peygambere İns-ü Cinn Şeytanlarını düşman kılmışızdır, bunlar aldatmak için birbirlerine lâfın yaldızlısını telkın eder dururlar, eğer rabbın dilese idi bunu yapmazlardı, o halde bırak şunları uydurdukları hurafât ile haşrolsunlar
Ve böylece biz, (insanları) aldatmak için birbirlerine yaldızlı sözler fısıldayan *insan ve cin şeytanlarını her peygambere düşman kıldık. (Habibim!) Eğer Rabbin dileseydi (insan ve cin şeytanlarının cüz’î irâdelerine müdahalede bulunur, hakkı zorla kabul ettirirdi de), onlar bunu yapamazlardı. (Lâkin Allah, imtihân gereği insanların ve cinlerin hak-bâtıl tercihlerinde, cüz’î irâdelerine müdahalede bulunmaz.) O halde onları uydurdukları şeyler ile baş başa bırak.
Biz, (sana yapdığımız gibi) her peygambere de insan ve cin şeytanlarını böylece düşman yapdık. Onlardan kimi kimine, aldatmak için, yaldızlı bir takım söz (ler ve vesveseler) telkıyn eder. Eğer Rabbin dileseydi bunu (bu telkıyni) yapmazlardı. Öyle ise onları düzmekde oldukları yalanlarıyla beraber (baş başa) bırak.
Ve böylece her peygambere insan ve cin şeytanlarını düşman kıldık; (bunlar)aldatmak için birbirlerine (bâtıl) sözün yaldızlısını fısıldarlar. Hâlbuki Rabbin dileseydi onu(aslâ) yapamazlardı; öyleyse onları ve uydurmakta oldukları şeyleri bırak!
Ve böylece her peygambere (karşı mücadele eden) insan ve cin şeytanlarının düşman olduğuna hükmettik. (Bu şeytanlar) aldatmak için birbirlerine sözün yaldızlısını fısıldarlar. Ve eğer Rabbin dilemiş olsaydı (eğer imtihan gereği onlara özgür bir irade vermeseydi ya da onları yok etseydi) onu (o düşmanlığı) yapamazlardı. Bu bakımdan, (tebliğ görevini ihmal etmeden) onları (inanmayıp düşmanlık yapanları) düzmekte oldukları yalanlarla baş başa bırak.*
Böylece biz her peygamber için bilinen ve bilinmeyen, doğruya karşı çıkanları (şeytanları) düşmanlar yaptık. Kendilerini aldatmak için, süslü sözlerle birbirleriyle fısıltılaşıyorlar. Rabbin dileseydi bunları yapamazlardı. O halde onları uydurdukları ila baş başa bırak.
Böylece Biz her peygambere insanlar, cinler arasından şeytanları düşman kıldık. Onlar da kurumlanmak için birbirlerine yaldızlı sözler gönderirler. Eğer Allah dileseydi bunu yapamazlardı. Öyleyse onları da uydurduklarıyla başbaşa bırak.
İşte böylece [²] herbir peygambere, insan ve cin şeytanlarını [³] düşman yaptık. Onlar birbirlerine, aldatmak kastiyle yaldızlı sözler telkin ederler. Rabbin dileseydi onlar bu işi [⁴] işleyemezlerdi. Onları da, iftira ettikleri küfrü de bırak.
Böylece Biz her peygambere insan ve cin şeytanlarını düşman yaptık. Onlar aldatmak için birbirlerine yaldızlı sözler fısıldarlar [yûhî]. Şayet Rabbin dileseydi, onu yapamazlardı. Onları, uydurdukları/iftira attıkları şeylerle baş başa bırak.
Böylece biz, her peygambere insan ve cin şeytanlarını düşman kıldık. (Bunlar) Aldatmak için birbirlerine yaldızlı sözler fısıldarlar. Rabbin dileseydi onu da yapamazlardı. Artık onları uydurdukları şeylerle baş başa bırak.
İşte böylece Biz, hem insanlar, hem de cinler arasından azgın kâfirleri, yani şeytanları, gelmiş geçmiş bütün Peygamberlerin ve onların izleyicilerinin can düşmanı yaptık!
Bu şeytanlar, hakîkati tersyüz ederek insanları aldatmak amacıyla, birbirlerine gerçekte zararlı olduğu hâlde, görünüşte son derece çekici ve baştan çıkarıcı olan yaldızlı sözler ve şeytânî fikirler ilham ederler.
Gerçi Rabb’in dileseydi, irâdelerini ellerinden alırdı ve bunların hiçbirini yapamazlardı. Fakat Allah, imtihân hikmeti gereğince onlara biraz mühlet veriyor. Demek ki Allah, onları zorla imana getirmeyi dilememiş ve özgür irâdeleriyle hakîkate teslim olmadıkları sürece onları imana lâyık görmemiştir!O hâlde, ey Müslüman, onları imana getireceğim diye kendini yiyip bitirme; bırak onları, uydurdukları saçma gelenek ve hurâfeleri ile baş başa kalsınlar! Sen, bu çağrıya kulak verecek tertemiz gönüllere ulaşıncaya dek, bıkıp usanmadan tebliğine devam et! Peki, bu şeytanlar ne amaçla birbirlerine yaldızlı sözler ilham eder?
İşte böyle, aldatmak üzere Söz’ün yaldızlısını birbirine vahyeden, Cinnler’in ve İnsanlar’ın şeytanlarını, her bir nebiyy için düşman yaptık. Senin rabbin dileseydi, bunu yapmazlardı. Onları ve uydurduklarını bırak!
Zaten biz, tüm Tanrı’ habercilerine, ins ve cin âleminden, hep bu şekilde şeytanlar musallat ederiz. Bu şeytanlar birbirilerine, habire süslü püslü gururu okşayan sözler fısıldaşırlar. - Rabb'in istese, bunu yapamazlar ama, yine de sen, onları pis yalanlarıyla başbaşa bırak-:
Böylece biz her Nebi’ye, bilinen bilinmeyen inkâr eden bütün insanları ve şeytanları düşman kıldık. Bunlar aldatmak için birbirlerine yaldızlı sözler fısıldar. Rabbin dileseydi yapamazlardı. Artık onları uydurdukları şeylerle baş başa bırak! Rahatça inkârlarının özgürlüğünü yaşasınlar! Nasılsa hesabımıza gelecekler. Onlara gereken ceza verilecektir.
Böylece biz (insanları) aldatmak için birbirlerine yaldızlı sözler vahyeden (fısıldayan) [*] insan ve Cin şeytanlarını her peygambere düşman kıldık. Rabbin dileseydi onu da yapamazlardı. Artık onları uydurdukları şeylerle bırak!
112,113. İşte böylece Biz her Peygambere, birbirlerini aldatmak için yaldızlı sözler söyleyen insan ve cin şeytanlarını,¹ düşman yaptık. Eğer Rabbin dileseydi onlar bunu yapamazlardı.² Artık sen onları âhirete inanmayanların kalplerini o yaldızlı sözlerle kandırmak, ondan hoşlanmalarını sağlamak ve yaptıkları kötülükleri yapmaya devam ettirmek için uydurdukları iftiraları ile baş başa bırak.
VE İŞTE böylece, Biz, hem insanlar hem de görünmez varlıklar içinden zihin çelmeyi amaçlayan yaldızlı/parlak yarı-hakikatleri ⁹⁸ birbirlerine fısıldayan şeytanî güçleri her peygambere düşman kıldık. Ama Rabbin dilemedikçe onlar bunu yapamazlardı: o halde, onlardan ve onların mesnedsiz hayallerinden uzak durun!
Onlar birbirlerine insanları aldatmak için akıl çelici birtakım yaldızlı sözler fısıldamalarından dolayı görünür görünmez şeytanlar, her nebiye düşman oldular. Gerçi Rabbin seçme hakkı vermeseydi onu da yapamazlardı ya. Öyleyse onlardan ve uyduruk dinlerinden uzak dur! 4/60-120, 14/12-22, 16/63, 27/24, 47/24-25
Ve böylece Biz, görünür-görünmez şeytanları[¹¹⁰⁵] her nebiye düşman kıldık. Onlar aldatmak amacıyla birbirlerine yaldızlı yalanlar telkin ediyorlar.[¹¹⁰⁶] Ama eğer Rabbin isteseydi, onlar bunu yapamazlardı:[¹¹⁰⁷] o hâlde onlardan da, uyduruk teorilerinden de uzak dur!
(Ey Muhammed) İşte böylece biz her peygambere insan ve cin şeytanlarını düşman kıldık, onlar (halkı) aldatmak için birbirine yaldızlı sözler fısıldarlar, eğer Rabbin dileseydi, bunu yapamazlardı! Onun için onları, uydurdukları şeylerle başbaşa bırak! (Bırak ki onlar belalarını bulsunlar)
İşte böylece biz her Nebiye insan ve cin şeytanlarını düşman kıldık. Bunlar aldatmak için birbirlerine yaldızlı laflar fısıldarlar. Rabbin dileseydi, bunu yapamazlardı. O hâlde, onları iftiralarıyla baş başa bırak.
Ve böyle her peygamber için insan ve cin şeytanlarını düşman kıldık. Onların bazısı bazısına, aldatmak için sözün yaldızlısını telkin eder. Ve eğer Rabbin dilemiş olsaydı onu yapmazlardı, artık onları ve iftira eder oldukları şeyleri bırak.
Böylece biz her peygambere, insan ve cin şeytanlarını düşman yaptık. Onlardan kimi kimine, aldatmak için birtakım yaldızlı sözler fısıldayıp telkin ederler. Eğer Rabbin dileseydi, bunu yapamazlardı. O halde onları, düzmekte oldukları yalanlarıyla baş başa bırak! [3, 184; 6, 34; 41, 43; 25, 31]
Böylece biz, her peygambere insan ve cin şeytanlarını düşman yaptık. (Bunlar), aldatmak için birbirlerine yaldızlı sözler fısıldarlar. Rabbin dileseydi onu yapamazlardı. Artık onları, uydurdukları şeylerle baş başa bırak.
(Yâ Muhammed) Sana diğer rasûllere oldığı gibi insân ve cin şeytânlarından düşmanlar kıldık. Onlar süsli sözlerle birbirine ilkâ-yı gurûr iderler. Eğer rabbin dilese onlar bu düşmanlığı idemezlerdi. Onları ve iftirâlarını terk it (ehemmiyet virme).
Her nebiye insan ve cin şeytanlarından, tıpkı bunlar gibi düşmanlar oluşturmuşuzdur. Bu, yaldızlı sözler fısıldayarak (yanlışlar içindeki o kimselerin) birbirlerini aldatmaları içindir. Rabbinin tercihi farklı olsaydı (zorlayıcı bir düzen kursaydı)[*] bunu yapamazlardı. Onları uydurduklarıyla baş başa bırak.
Böylece, Biz, her peygambere insan ve cin şeytanlarını düşman kıldık. Birbirlerini aldatmak için yaldızlı sözler telkin ederler, Rabbin dileseydi bunu yapamazlardı. Öyleyse onları uydurdukları şeylerle başbaşa bırak.
Her peygambere insan ve cin şeytanlarını Biz böylece düşman ettik ki, bunlar, aldatmak için birbirlerine yaldızlı sözler ilham ederler. Eğer Rabbin dileseydi onlar bunu yapamazdı; onun için sen onları uydurduklarıyla baş başa bırak.
İşte böyle, biz [her] peygambere insan ve cin şeytanlarını düşman yaptık. Bunlar aldatmak için birbirlerine lafın yaldızlısını fısıldarlar. Rabbin dileseydi onu yapamazlardı. Bırak onları, düzdükleri iftiralarla baş başa kalsınlar;
daħı ancılayın eyledük her peyġambere düşmān ādemįler şeyŧānlarını daħı perįlerüñ gizlü söyler bir nicesi bir niceye sözüñ bezenmişini aldamaķ içün. daħı eger dilese- idi çalabuñ işlemeyelerdi anı pes ķo anları anuñ-ile kim yalan baġlarlar.
Anuñ gibi ḳılduḳ her peyġambere düşmanlar ādem şeyṭānlarından, cinşeyṭānlarından. Daḫı biri birine bıraġurlar yaman sözleri azdurmaġ‐ıçun ḫalḳı. Eger dilese‐y‐di Tañrı Ta‘ālā anı işlemezlerdi. Ḳo anları yalan sözleri bile.
Beləcə, Biz hər peyğəmbər üçün insan və cin şeytanlarından düşmənlər yaratdıq. Onlar (biri digərini) aldatmaq məqsədilə bir-birinə təmtəraqlı (zahirən gözəl, daxilən çirkin) sözlər təlqin edərlər. Əgər Rəbbin istəsəydi, onlar bunu etməzdilər. Onları uydurduqları yalanlarla birlikdə boşla getsinlər!
Thus have We appointed unto every Prophet an adversary devils of humankind and jinn who inspire in one another plausible discourse through guile. If thy Lord willed, they would not do so; so leave them alone with their devising;
Likewise did We make for every Messenger an enemy,- evil ones(941) among men and jinns, inspiring each other with flowery discourses by way of deception. If thy Lord had so planned, they would not have done it: so leave them and their inventions alone.
Designed by ÖFK En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir. |