Kad câekum besâ-iru min rabbikum(s) femen ebsara felinefsih(i)(s) vemen ‘amiye fe’aleyhâ(c) vemâ enâ ‘aleykum bihafîz(in)
Şüphe yok ki Rabbinizden görgüler ihsan edildi size. Kim can gözünü açıp görürse faydası kendisine, kör olanın ziyanı da gene kendine ve ben, sizin üstünüze dikilmiş bir bekçi değilim.
Gerçek şu ki; size Rabbinizden (O’nun kâinattaki zuhuratını ve Kur’an’ın hakikatini anlayıp kavrayacak) basiretler (yaratılış gerçeğini gösteren belgeler) gelmiştir. Kim (hikmet ve ibretle bakıp) basiretle görürse, kendi lehinedir; kim de (tabiat kanunlarındaki ve Kur’ani kurallardaki gerçeklere karşı) kör davranıp (görmek istemezse) bu da kendi aleyhinedir. Ben sizin üzerinizde bir bekçi (zorla imana getirici) değilim.
Şimdi Rabbinizden size, bu ilâhî kitap vasıtasıyla anlama ve kavrama kabiliyetleri verilmiştir. O halde kim görmek isterse, kendi lehine, kim de körlüğü tercih ederse, kendi aleyhine davranmış olur. Kalbi katılaşmış olanlara de ki: “Ben sizin üzerinize bekçi değilim.”
“Size Rabbinizden önünüzü aydınlatan, ufkunuzu açan, güven sağlayan, basiretinizle anlayabileceğiniz Kur'ân âyetleri gelmiştir. Kim basiretli davranarak hakkı görürse, faydası kendisine, kim de kör kesilmeye devam ederse zararı kendisinedir. Benim sizin üzerinizde, koruma, denetim, zabıta görevim yok.”
"Size Rabbinizden açık deliller gelmiştir. Kim görürse yararı kendine, kim de kör olursa, kendi aleyhinedir. Ben sizin üzerinize bekçi değilim." [11]
Gerçek şu ki size Rabbinizden basiretler gelmiştir. Kim basiretle-görürse kendi lehine, kim de kör olursa (görmek istemezse) kendi aleyhinedir. Ben sizin üzerinizde gözetleyici değilim.
Size Rabbinizden, hakkı ve batılı ayırd etmek için açık hüccetler geldi. Artık kim, hakkı görür de ona iman ederse, kendi lehinedir. Kim de hakkı görmeyip batılı seçerse, kendi aleyhinedir. (günahını yüklenir). Ben üzerinize bir gözetleyici değilim (vazifem tebliğden ibarettir.).
Artık, kalp ile idrak edilecek açık deliller Rabbinizden size gelmiştir. Kim idrak etse, o kendisi için idrak etmiştir. Kim de kör kalırsa, o da onun aleyhinedir. Ve ben sizin koruyucunuz değilim.
Doğrusu size Rabbiniz tarafından basiretler/idrâk kabiliyeti verilmiştir. Artık kim hakkı görürse faydası kendine, kim de kör olursa zararı kendinedir. Ben üzerinize bekçi değilim.
Size Tanrınızdan belgeler geldi, kim görürse kendisine, kim görmezse kendi zararınadır, ben sizin üstünüze bekçi değilim
Doğrusu Rabbinizden size anlama ve kavrama (kabiliyeti) verilmiştir. O halde, kim (gerçeği) görmek isterse kendi lehine ve kim de (bunca hakikate rağmen) körlüğü tercih ederse kendi aleyhine davranmış olur. Ve (inanmamakta ısrar edenlere de ki): “Ben de sizin üzerinize (illa da inanmanızı sağlayacak) bir bekçi değilim (sadece bir tebliğciyim).”
Basîret size rabbinizden geldi, her kim hakkı görir ise kendi menfa’atini görir hakkı görmiyenlerin kendileri zarar çeker. Sen ânlara: "Ben sizin muhâfızınız değilim" di.
Doğrusu size Rabbiniz'den açık belgeler gelmiştir; kim görürse kendi lehine ve kim körlük ederse kendi aleyhinedir. Ben sizin bekçiniz değilim.
Rabbinizden size gerçekleri gösteren deliller[188] geldi. Artık kim gözünü açar hakkı idrak ederse kendi yararına, kim de (hakkın karşısında) körlük ederse kendi zararınadır. Ben başınızda bekçi değilim.
Doğrusu size rabbiniz tarafından basîretler (idrak kabiliyetleri) verilmiştir. Artık kim hakkı görürse faydası kendine, kim de görmezse zararı kendinedir. (De ki:) “Ben üzerinize bekçi değilim.”
(Doğrusu) size Rabbiniz tarafından basiretler (idrak kabiliyeti) verilmiştir. Artık kim hakkı görürse faydası kendisine, kim de kör olursa zararı kendinedir. Ben üzerinize bekçi değilim.
Rabbinizden size aydınlatıcı bilgiler gelmiş bulunuyor. Kim görürse kendi yararına, kim körlük ederse kendi zararınadır. Ben üzerinize bekçi değilim.
Muhakkak size Rabbinizden basiretler (kalb gözleri) geldi. Artık kim hakkı görürse faydası kendisine, kim de körlük ederse zararı kendisinedir. Ben sizin bekçiniz değilim!
Hakıkat Rabbınızdan size bir çok basıretler geldi artık kim gözünü açar görürse kendi lehine, kim de körlük ederse kendi aleyhinedir ve o halde ben size karşı muhafız değilim
Doğrusu (şu ki,) Rabbiniz tarafından size (hakikati gösteren) deliller gelmiştir. Artık kim bunları görürse kendi yararına, kim de (hakikate karşı) körlük ederse kendi zararınadır. (De ki: “Ben ancak uyarıcıyım.) Sizin üzerinize muhafız değilim (yaptıklarınızdan sorumlu da değilim)!”
Size Rabbinizden muhakkak basıyretler gelmişdir. Artık kim (onlarla hakkı) görür (ve îman eder) se kendi lehine, kim (ondan) kör kalırsa o da kendi aleyhinedir. Ben sizin üzerinizde bir bekci değilim.
Muhakkak ki size Rabbinizden basîretler (kalb gözünüzün nûru olan deliller)gelmiştir. Artık kim (hakkı) görürse, kendi lehinedir. Kim de körlük ederse, kendi aleyhinedir.(2) Ve ben, sizin üzerinize (yaptıklarınızı gözetici bir) muhâfız değilim!
(Ey Resulüm! Onlara) Muhakkak ki, gerçeği görmeniz için Rabbinizden size (manen gözünüzü açacak, aklınıza ışık tutacak) deliller (belgeler, kanıtlar) gelmiştir. O hâlde kim (gerçeği) görmek isterse, kendi lehine, kim de körlük ederse (gerçeği görmek istemezse), kendi aleyhine davranmış olur. Ve ben sizin üzerinizde bir gözetleyici değilim.” (de.)*
Size Rabbinizden, çevrenizdeki her şeyi doğru anlamak için bir ölçü (Kur’an) gelmiştir. Kim bu ölçülerle hayata bakarsa, kendisi için yararlı olur. Kimde bu doğru ölçüleri görmemezlikten gelirse, kendi aleyhinedir. Ben sizin koruyucunuz değilim.
Doğrusu çalabınızdan size gönül belgeleri geldi. Herkim bu gerçekleri görürse kendine iyilik etmiş olur. Her kim bu gerçeklere göz yumarsa yine kendine kötülük etmiş olur. Ben sizin gözcünüz değilim.
Andolsun size Rabbinizden basiretler/gerçeğin delilleri geldi. Kim görürse lehine, kim de körlük ederse aleyhinedir. Ben sizin bekçiniz [hafîz] değilim.
Doğrusu size Rabbinizden apaçık belgeler gelmiştir; kim görürse kendi lehine ve kim körlük ederse kendi aleyhinedir. Ben sizin koruyucunuz değilim.
“Dinleyin, ey insanlar! İşte size Rabb’inizden, hakîkati tüm berraklığıyla gösteren apaçık deliller gelmiş bulunuyor. Şu hâlde, her kim ilâhî vahye kulak verip gerçeği görürse, bu onun kendi yararınadır, kim de bunca ayet ve delilleri görmezlikten gelerek hakîkate karşı kör kalırsa, bu da yine kendi zararınadır. Sizi zorla inandırmak, benim görevim değildir, zira ben, sizin başınızda bekçi değilim.”
Gerçekten size rabbinizden basiretler / görecek gözler gelmiştir. Kim görürse, kendi lehinedir. Kim de körlük ederse, kendi aleyhinedir. Ben sizin üzerinizde koruma görevlisi (korucu) değilim.
Ancak, Tanrı tarafından sizlere, ileriyi görebilme yeteneği verilmiştir. Artık ileriyi görebilen ileri gider, göremeyen geri kalır. Ben her daim başınıza bitip sizi uyarmam.
Doğrusu size Rabbinizden bir ölçü, doğru görüşlülük ve uyanıklık verilmiştir. Artık kim hakkı görürse kendi yararına, kim de kör olursa kendi zararınadır. Onlara: "Ben üzerinizde bekçi değilim!" de!
(Ey Muhammed! Onlara): “Doğrusu Rabbiniz tarafından size, bir de idrak kabiliyeti¹ verilmiştir. Artık kim, bununla hakkı görürse faydası kendisine, kim de görmezse zararı kendisinedir. Artık ben sizin üzerinizde bir gözetleyici değilim.” (de.)
Şimdi Rabbinizden size [bu ilahî kelâm yoluyla] anlama ve kavrama araçları verilmiştir. O halde, kim görmek isterse kendi lehine, ve kim de körlüğü tercih ederse kendi aleyhine davranmış olur. Ve [kalbi katılaşmış olanlara de ki]: “Ben sizin bekçiniz değilim!”
Rabbinizden size basiret/bilinç kaynağı olan vahiy/Kuran gelmiştir. Kim bu vahyin gösterdiği yola girip gereğini yaparsa, bunun yararı kendisinedir; kim de körleşirse, bu da onun aleyhinedir. Zira ben, sizin koruyucunuz değilim. 6/50-51, 13/19, 22/46, 27/81
Doğrusu, Rabbinizden size basiret kaynağı (olan bir vahiy) gelmiştir.[¹⁰⁹⁷] Artık kim (vahyin gösterdiği hakikati) görmek isterse kendi lehine, kim de körlüğü tercih ederse kendi aleyhinedir. Nitekim (siz kendinizi korumazsanız), asla Ben sizin koruyucunuz olmam.[¹⁰⁹⁸]
(Ey insanlar) Size Rabbinizden basiretler (sizi aydınlatacak, gerçeklerden haberdar eyleyecek deliller, Kur'an ayetleri) gelmiştir, artık kim (kalp gözüyle bakar da gerçekleri) görürse kendi yararınadır, (selamet yolunu bulur) Kim de (kalp gözünü yumar da, o apaçık delilleri) görmezlikten gelirse, kendi zararınadır! (sapıklık bataklığında çırpınıp durur)
Şimdi Rabbinizden size ( anlama ve kavrama) basiretleri verilmiştir. O halde, kim görmek isterse kendi lehine, ve kim de körlüğü tercih ederse kendi aleyhine davranmış olur. Ve ben sizin başınıza bekçiniz değilim!"
«Muhakkak size Rabbiniz tarafından basiretler gelmiştir. Artık kim görürse kendi lehinedir, kim de görmezse kendi aleyhinedir. Ve ben sizin üzerinize bir muhafız değilim.»
Rabbinizden size muhakkak ki deliller gelmiştir. Artık kim gözünü açar görürse kendi lehine, kim de hakkı görmeyip batılı seçerse kendi aleyhinedir. (Sen de ki: ) “Ben sizin üzerinizde bekçi değilim. ” [22, 46]
Size rabbiniz tarafından âşikâr hüccetler ve 'alâmetler geldi. Hakkı gören kendi nefsine ve kör olub görmeyen de kendi nefsinedir. Ve ben sizin üzerinize bekçi ve muhâfız değilim.
Rabbinizden size göstergeler (basiretler) geldi. Kim görürse kendi için görür, kim de körlük ederse kendi aleyhine olur. Ben sizi koruyacak değilim.
Size Rabbinizden apaçık deliller gelmiştir. Her kim bunları görürse kendisi içindir. Kim de körlük ederse aleyhinedir. Yoksa ben, sizin üzerinizde bir bekçi değilim.
Size Rabbinizden gerçeği gösteren deliller gelmiştir. Artık görenin yararı kendisine, körlük edenin zararı da kendisinedir. Ben sizin üzerinizde bir bekçi değilim.
Gerçek şu ki, size Rabbinizden gönül gözleri gelmiştir. Kim görürse kendisi yararına, kim körlük ederse kendisi zararına... Ben sizin üzerinize bekçi değilim.
bayıķ geldi size ḥüccetler çalabuñuzdan pes her kim gordi gendüzi-y- içündür daħı her kim görmedi-y-ise gendü üzeredür daħı degülin ben üzerüñüze śaķlayıcı.
Taḥḳīḳ geldi size delīller Çalabuñuzdan. Pes kim ḥaḳḳı görse özi‐çündürẟevābı, daḫı kim kör olsa ḥaḳdan ‘aẕābı özinedür. Daḫı sen eyit yāMuḥammed: Men sizi ṣaḳlayıcı degül‐men, di, ‘aẕābdan.
Rəbbinizdən sizə parlaq dəlillər gəlmişdir. Kim (onları) görsə, öz lehinə, kim görməsə, öz əleyhinədir. Mən sizə nəzarətçı deyiləm. (Mənim vəzifəm ancaq dini təbliğ etməkdir)
Proofs have come unto you from your Lord, so whoso seeth, it is for his own good, and whoso is blind is blind to his own hurt. And I am not a keeper over you.
"Now have come to you, from your Lord, proofs (to open your eyes): if any will see, it will be for (the good of) his own soul; if any will be blind, it will be to his own (harm): I am not (here) to watch over your doings."(932)
Designed by ÖFK En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir. |