26 Ocak 2025 - 26 Receb 1446 Pazar

ANA SAYFA | SURELER  | AYET KARŞILAŞTIRMA |KUR'AN'DA ARA! |FİHRİST | DOWNLOAD | MOBİL
Kullanıcı : Şifre :   Şifremi Unuttum    KAYDOL
Haşr Suresi 14. Ayet

Ayeti Dinle



Meal Ekle/Çıkar

Hepsini Göster/Gizle


Tercihinizin bir sonraki oturumda hatırlanması için giriş yapmalısınız.

Arapça Metin
Türkçe Transcript
Abdulbaki Gölpınarlı Meali
Abdullah-Ahmet Akgül Meali
Abdullah Parlıyan Meali
Ahmet Tekin Meali
Ahmet Varol Meali
Ali Bulaç Meali
Ali Fikri Yavuz Meali
Bahaeddin Sağlam Meali
Bayraktar Bayraklı Meali
Besim Atalay Meali (1965)
Cemal Külünkoğlu Meali
Cemil Said (1924)
Diyanet İşleri Meali (Eski)
Diyanet İşleri Meali (Yeni)
Kur'an Yolu (Diyanet İşleri)
Diyanet Vakfı Meali
Edip Yüksel Meali
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
Elmalılı Meali (Orijinal)
Emrah Demiryent Meali
Erhan Aktaş Meali
Hasan Basri Çantay Meali
Hayrat Neşriyat Meali
İhsan Aktaş Meali
İlyas Yorulmaz Meali
İsmayıl Hakkı Baltacıoğlu
İsmail Hakkı İzmirli
İsmail Yakıt
Kadri Çelik Meali
Mahmut Kısa Meali
Mahmut Özdemir Meali
Mehmet Çakır Meali
Mehmet Çoban Meali
Mehmet Okuyan Meali
Mehmet Türk Meali
Muhammed Esed Meali
Mustafa Çavdar Meali
Mustafa İslamoğlu Meali
Orhan Kuntman Meali
Osman Fırat Meali
Ömer Nasuhi Bilmen Meali
Suat Yıldırım Meali
Süleyman Ateş Meali
Süleyman Tevfik (1927)
Süleymaniye Vakfı Meali
Şaban Piriş Meali
Ümit Şimşek Meali
Yaşar Nuri Öztürk Meali
Eski Anadolu Türkçesi
Satıraltı Meal (1534)
Bunyadov-Memmedeliyev
M. Pickthall (English)
Yusuf Ali (English)
Tercihinizin hatırlanması için
giriş yapmalısınız.

Meallerdeki sıralama bir tercih sıralaması değil alfabetik sıralamadır. Ziyaretçilerimiz takip etmek istedikleri mealleri sol sütundan seçerek ilerleyebilirler. Tercihlerinin hatırlanması için "Tercihimi Hatırla" tıklanmalıdır.
 
 

Lâ yukâtilûnekum cemî’an illâ fî kuran muhassanetin ev min verâ-i cudur(in)(c) be/suhum beynehum şedîd(un)(c) tahsebuhum cemî’an ve kulûbuhum şettâ(c) żâlike bi-ennehum kavmun lâ ya’kilûn(e)

Onların, hepsi birden sizinle savaşmazlar, ancak müstahkem yerlerde, yahut da surların ardında çarpışırlar; onların gücü kuvveti, aralarında çetindir, onları bir topluluk sanırsın ama gönülleri dağınıktır, ayrıayrıdır; bu da akıl etmez bir topluluk olmalarındandır.

Onlar, (Siyonist ve emperyalist odaklar) iyice korunmuş (sağlam tedbirler alınmış) şehirlerde veya surlar-kaleler gerisinde olmaksızın sizinle toplu bir halde savaşa girişemezler (kendilerine güvenemezler. Müşriklerin ve münafık kesimlerin) kendi aralarındaki çarpışmaları (birbirlerine kin ve haset duyguları) ise pek daha şiddetlidir. Sen onların (zahiren) birlik ve dirlik (içerisinde olduklarını zan ve) hesap edersin; oysa onların kalpleri paramparça vaziyettedir (çıkarları ve ihtirasları uğrunda her an kapışmaya hazır haldedirler). Bu, şüphesiz onların akletmeyen (ve imana gelmeyen) bir kavim olmaları dolayısıyla böyledir.

Onlar sizinle, toplu olarak ancak surlarla çevrilmiş kentler içinde veya kaleler arkasından savaşırlar. Çünkü aşırı derecede korkak ve telaşlıdırlar. İçlerindeki bela ve çekişme çok şiddetlidir. Sen onları toplu, birleşmiş sanırsın, oysa onların kalpleri dağınıktır. Bu böyledir, çünkü onlar akıllarını kullanmayan bir topluluktur.

Onlar müstahkem şehirlerde veya siperler arkasında bulunmaksızın, müttefik orduları bile kursalar, korkularından sizinle savaşamazlar. Yahudiler'in ve münâfıkların kendi aralarındaki savaşları ise şiddetlidir. Sen onların birlik halinde olduğunu sanırsın. Halbuki kalplerinin atışları farklı, kafaları karışık, düşünceleri darmadağınıktır. Bu, onların akıllarını faydalı kullanamayan, gelişmemiş, cahil bir toplum olmalarından ileri gelmektedir.

Onlar sizinle toplu halde ancak müstahkem şehirlerde veya surların arkasından çarpışabilirler. Kendi aralarındaki çekişmeleri ise pek şiddetlidir. Sen onları toplu halde sanırsın, oysa kalpleri dağınıktır. Bu onların akıl etmeyen bir topluluk olmalarından dolayıdır.

Onlar, iyice korunmuş şehirlerde veya duvar arkasında olmaksızın sizinle toplu bir halde savaşmazlar. Kendi aralarındaki çarpışmaları ise pek şiddetlidir. Sen onları birlik sanırsın, oysa kalpleri paramparçadır. Bu, şüphesiz onların akletmeyen bir kavim olmaları dolayısıyla böyledir.

Onlar (Yahudi'lerle münafıklar) toplu bir halde size karşı savaşamazlar; ancak tahkim edilmiş yerlerde, yahud duvarlar (siperler) arkasından savaşırlar. Aralarında çarpışmaları ise şiddetlidir. (Ey Rasûlüm), sen onları toplu sanırsın, halbuki kalbleri dağınıktır; bu, onların akılları ermez bir kavim olmalarındandır.

Onlar toplu olarak ancak kaleli şehirlerde veya surlar arkasında sizinle savaşırlar. İçlerindeki bela ve çelişme çok şiddetlidir. Onları birlik sanırsın, hâlbuki kalpleri dağınıktır. Çünkü onlar, akıl etmeyen bir toplumdurlar.

Onlar sizinle topluca savaşamazlar. Ancak surla çevrilmiş kalelerde veya surların arkasından savaşırlar. Kendi aralarındaki düşmanlıkları şiddetlidir. Sen onları birlik sanırsın, oysa kalpleri darmadağınıktır. Bunun sebebi onların akıllarını kullanmayan bir toplum olmalarıdır.

Tahkimli yerlerle, siper arkalarından başka bir yerde, onlar toplu olarak sizinle çarpışamaz, kendi aralarında iyice çarpışırlar, sen onları birlik sanırsın, yürekleri ayrıdır, bunlar akılsız ulus!

Onlar sizinle toplu olarak savaşamazlar, ancak surla çevrilmiş kasabalarda yahut duvarların ardından savaşmak isterler. Kendi aralarındaki çekişmeleri şiddetlidir. Sen onları toplu sanırsın, ancak onların kalpleri dağınıktır. Bu ise, onların aklını işletmeyen bir topluluk olmalarındandır.

Eğer aynı dağınıklığı aynı inanç birliğine sahip olduğunu iddia eden ve üstelik bu inanç birliğini tevhid (birlik) olarak dillendiren Müslümanlar da y... Devamı..

Ânlar ancak köylerinde tehassün iderek ve yâhud siperlerinin arkasında cem’ olub sizinle muhârebe idebilürler. Ânların kendi beynlerindeki ’adâveti şedîddir. Sen ânları müttehid zan idersin, hayır ânların kalbleri müteferrikdir çünki ’akılsız bir kavimdirler.

Onlar sizinle toplu olarak, ancak surla çevrilmiş kasabalar içinde veya duvarlar arkasından savaşı kabul edebilirler. Kendi aralarındaki çekişmeleri ise serttir; onları birlik sanırsın, oysa kalbleri birbirinden ayrıdır. Bu, akletmeyen bir topluluk olmalarındandır.

Onlar müstahkem kaleler içinde veya duvarlar arkasında olmadan sizinle toplu hâlde savaşmazlar. Kendi aralarındaki çekişmeleri şiddetlidir. Sen onları toplu sanırsın. Hâlbuki kalpleri darmadağınıktır. Bu, onların akılları ermez bir topluluk olmalarındandır.

Onların topu birden sizinle, ancak müstahkem yerlerde ve siperler ardında olduklarında savaşırlar. Kendi aralarındaki gerginlik ve çatışma şiddetlidir: Sen onları birlik içinde sanırsın, oysa kalpleri dağınıktır. Çünkü onlar aklını iyi kullanamayan kimselerdir.

Onlar müstahkem şehirlerde veya siperler arkasında bulunmaksızın sizinle toplu halde savaşamazlar. Kendi aralarındaki savaşları ise çetindir. Sen onları derli toplu sanırsın, halbuki kalpleri darmadağınıktır. Böyledir, çünkü onlar aklını kullanmayan bir topluluktur.  

 Yahudi ve münafıklar, Allah ve Resûlü ile savaşa tutuştukları zaman kalplerine korku girerdi. Zaten inançları sakat, gayeleri birbirine aykırı olduğu... Devamı..

Onlar, iyi korunmuş kentlerde veya duvarların ardında olmaları haricinde bir araya gelip sizinle savaşamazlar. Aralarındaki çekişmeleri çetindir. Onları birlik sanırsın, halbuki kalpleri darmadağınıktır. Zira onlar, akıllarını kullanmıyan bir topluluktur.

Onlar toplu olarak sizinle savaşamazlar, ancak, müstahkem şehirlerde yahut duvarların ardından (sizinle savaşmak isterler). Kendi aralarındaki çekişmeleri şiddetlidir. Sen onları toplu sanırsın, oysa onların kalbleri dağınıktır. Böyledir, çünkü onlar aklını kullanmayan bir topluluktur.

Size hepsi toplanarak kıtal yapamazlar, ancak müstahkem mevkı'lerde veya divarlar, siperler arkasından yaparlar, aralarında beisleri şiddetlidir. Sen onları toplu sanırsın halbuki kalbleri dağınıktır, bu onların akl etmez bir kavm olmalarındandır

Onlar (yahûdîler ve munâfıklar) sağlam, korunaklı kaleler içinde veya duvarlar arkasında olmadan, sizinle toplu hâlde (savaş meydanında, göğüs göğüse) savaşamazlar. Kendi aralarındaki çekişmeleri (düşmanlıkları) ise şiddetlidir. (Resûlüm!) Sen onları (görünüşte, dostluk ve birlik içinde, derli) toplu (hareket eden, kişiler) sanırsın. Hâlbuki (onların) kalpleri darmadağınıktır. İşte bu onların akıllarını kullanmayan bir topluluk olmalarındandır.

Onlar, korunaklı şehirler içinde veya surlar arkasında olmadıkça, sizinle, toplu olarak karşı karşıya gelerek savaşmazlar. Kaldı ki kendi aralarında da derin ayrılıklar içindedirler. Sen, onların birlik olduklarını sanırsın, oysaki kalben farklı farklıdırlar. Bu, onların akıllarını doğru kullanmayan bir halk olmaları nedeniyledir.

Onlar müstahkem kasabalarda, yahud dıvarlar (siperler) arkasında bulunmaksızın sizinle toplu bir hâlde vuruşamazlar. Kendi aralarındaki savaşlar ise çetindir. Sen onları derli toplu sanırsın. Halbuki kalbleri darma dağınıkdır. Bunun sebebi şudur: Çünkü onlar akıllarını kullanmaz bir kavmdir.

(O yahudiler) toplu olarak sizinle savaşamazlar; ancak muhâfaza altına alınmış şehirlerde veya duvarların arkasından (korka korka harb ederler). Kendi aralarındaki savaşları şiddetlidir. (Sen) onları toplu sanırsın; hâlbuki kalbleri dağınıktır! Bu, şübhesiz onların(haklarında neyin hayır olduğuna) akıl erdirmeyen bir topluluk olmaları yüzündendir.

Onlar, korunmuş şehirlerde veya bir duvarın arkasında olmaksızın size karşı toplu bir hâlde savaşmazlar. Kendi aralarındaki çekişmeleri ise çok şiddetlidir. Sen onları birlik sanırsın, oysa gönülleri (akıl, duygu ve düşünceleri) darmadağınıktır. Şüphesiz bu, akıllarını kullanmayan (beyinlerini çalıştırmayan) bir topluluk olmalarındandır. *

(*) Bu âyette, bir toplumun birlik ve beraberlik ruhu içinde olmaması durumunun “aklını iyi kullanmamaları” gerekçesiyle açıklanması, toplumsal dayanı... Devamı..

Toplu olarak sizinle karşı karşıya gelip savaşmazlar. Ancak kalelerle çevrili şehirlerde veya duvarların arkasında savaşırlar. Onların aralarındaki öfke daha şiddetli olup, birlik içinde olduklarını zannedersin ama düşünceleri birbirinden farklıdır. Bu da onların akıllarını kullanmaz bir topluluk olmalarındandır.

Onlar berkitilmiş illerde, ya siperler arkasında olmadıkça sizinle toplu olarak vuruşamazlar. Kendi aralarındaki saldırışları ise sert olur. Sen onları elele vermiş sanırsın. Oysaki onların arasında gönül birliği yoktur. Çünkü onlar gerçekten düşünemiyen kimselerdir.

Onlar müstahkem kasabalarda veya duvar arkasında bulunmaksızın sizinle toplu bir halde vuruşamazlar. Kendi aralarındaki saldırmaları şiddetlidir. Halbuki seninle cenge takatleri yoktur. Sen, onları toplu zannedersin; halbuki kalbleri dağınıktır. Bu da aklı erer kimseler olmadıklarından dolayıdır.

Onlar sağlam kaleler içinde veya duvarlar arasında olmadan sizinle toplu olarak (meydan) savaşı yapamazlar. Kendi aralarındaki kavgaları ise çetindir. Sen onları toplu/tekyürek sanırsın, hâlbuki onların kalpleri/düşünceleri darmadağınıktır. Bu, onların akıllarını kullanmayan bir toplum [kavm] olmalarındandır.

Onlar, iyice korunmuş şehirlerde veya duvarlar (siperler) arkasında olmaksızın sizinle toplu bir halde savaşmazlar. Kendi aralarındaki çarpışmaları ise pek şiddetlidir. Sen onları birlik sanırsın, oysa kalpleri paramparçadır. Bu, gerçekten onların akletmeyen bir kavim olmaları sebebiyledir.

Onlar, sizinle toplu hâlde göğüs göğse bir savaşa giremezler; ancak iyi korunmuş kalelerde veya siperlerin arkasında sizinle savaşı göze alabilirler. Kendi aralarındaki anlaşmazlıklar, çarpışmalar ve savaşlar da çok çetindir. Kuvvet ve yiğitlikleri birbirleriyle çarpıştıkları zamandır. Yoksa Allah için cihad eden müminlerin karşısında harb meydanına çıkacak olurlarsa, o kuvvet ve şiddetleri zayıflık ve yenilgiye dönüşür. Ayrıca sürekli birbirleriyle didişip dururlar. Dışarıdan bakınca onları birlik ve beraberlik içinde sanırsın; oysa kalpleri darmadağınıktır. Bir inanç etrafında toplanıp da gönül birliği ile hareket edemezler. Çünkü onlar, akıllarını kullanmayan ve bu yüzden de, doğru bir inanca ve sağlam ahlâkî ölçülere sahip olmayan inkârcı bir toplumdur.

Surlarla çevrilmiş şehirlerin içinde olması veya duvarların / siperlerin arkasından olması dışında sizinle topluca savaşmazlar. Kendi aralarındaki cesaretleri / çekişmeleri şiddetlidir. Onları derli-toplu sayarsın; Oysa kalbleri ayrı ayrı dağınıktır. Bu, onların akletmez bir kavim olmaları sebebiyledir.

Bu yüzden sizinle yüz yüze savaşamazlar. Olsa olsa kale korumalı kentlerde ya da cephe gerisinde savaşabilirler. Aralarındaki düşmanlık had safhadadır. Birlik sanırsın ama, içten param parçadırlar. Neden mi? Çünkü onlar, kafaları sarmayan bir toplumdur.

Onlar müstahkem kaleler içinde veya duvarlar arkasında olmadan sizinle savaşmazlar. Kendi aralarındaki çekişmeleri şiddetlidir. Sen onları topluluk halinde birlik ve beraberlik içinde zannedersin! Hâlbuki kalpleri darmadağınıktır. En küçük bir badirede yıkılır giderler. Bu onların akılları ermez bir topluluk olmalarındandır.

Onlar, korunaklı şehirlerde veya duvarlar (siperler) arkasında bulunmadan sizinle toplu hâlde savaşamazlar. Kendi aralarındaki savaşları ise şiddetlidir. Sen onları derli toplu sanırsın, (oysa) kalpleri darmadağındır. [*] Bunun sebebi, onların akıl etmeyen bir topluluk oluşlarıdır. [*]

Münafıklar sadece müslümanlara karşı değil, kendi aralarında da birbirlerine karşı münafık oldukları için onların birlikteliğinden, birlik ve beraberl... Devamı..

O (münâfıklar ve kâfirler) bir araya gelip sizinle ancak, iyi korunmuş şehirlerde veya siperler içerisinde saklanarak savaşırlar.¹ Onların kendi aralarındaki düşmanlıkları² ise çok daha şiddetlidir. Sen, onları birlik sanırsın, oysa onların kalpleri paramparçadır.³ Bu ise onların, gerçekten aklını kullanmayan bir topluluk olmalarındandır.

1 Yani onlar, mertçe ortaya çıkıp savaşamazlar. Onlar, ancak bugün de olduğu gibi ya havadan bombardıman ederler ya atom bombası ile tehdit ederler ya... Devamı..

Onlar ittifak içinde oldukları zaman [bile], ancak sağlam kaleler içinden veya surlar arkasından savaşırlar. ¹⁹ Kendi aralarındaki çekişmeleri şiddetlidir; sen onları birlik sanırsın, halbuki [aslında] kalpleri [birbirlerine] karşı soğuktur: çünkü onlar akıllarını kullanmayan bir topluluktur. ²⁰

19 Bunun anlamı şudur: “Onlar size karşı gerçekten birleşik bir cephe kurmuş olabilseler bile -ki bunu başaramadılar- yalnızca sağlam gördükleri ‘mevz... Devamı..

Onlar, bir araya gelip sizinle meydan savaşı yapmayı göze alamazlar, ancak sağlam kaleler içinde veya surların ardında savaşabilirler. Onların kendi içlerinde şiddetli anlaşmazlıkları vardır. Siz onları birlik ve beraberlik içinde sanırsınız. Oysa onlar kalpleri ayrı ayrı amaçlar için çarpan kuru bir topluluktur. İşte bu onların akılarını kullanmayan bir topluluk olmalarındandır. 2/246...251, 10/100

Onlar ittifak kursalar dahi, müstahkem mevzilerde olmadıkça ya da sur diplerine[⁵⁰²³] saklanmadıkça sizinle savaşmayı göze alamazlar. Kendi aralarında şiddetli bir rekabet[⁵⁰²⁴] vardır; sen onları birlik içinde sanırsın, ama kalpleri darmadağınıktır: Bunun gerekçesi de, onların aklını kullanmayan bir topluluk olmalarıdır.

[5023] Buradaki min edatının anlama katkısı için bkz. 49:4, not 4. [5024] İbn Abbas’a dayanarak, be’se bu bağlamda verebileceğimiz en uygun karşılı... Devamı..

Onlar (yahudiler ve münâfıklar) toplu olarak (karşınıza çıkıp) sizinle savaşamazlar, ancak müstahkem mevkilerde ve duvarlar arkasında tutunmaya çalışırlar. Kendi aralarındaki çekişmeleri ise çok daha şiddetlidir, sen onları derli toplu sanırsın, oysa onların kalbleri darmadağınıktır. (Farklı düşüncelere sahip, ayrılık içindedirler) Bunun sebebi ise onların aklını kullanmayan bir toplum olmalarıdır! (Sırf dünya muhabbetiyle nefislerinin arzulan peşinden gittiklerinden, makul hareket etmezler ve hakkı tanımazlar ve bunun cezasını çekerler)

Onlar yerleşik müstahkem kaleler içinde veya duvarlar arkasında olmadan sizinle toplu hâlde savaşmazlar. Kendi aralarındaki çekişmeleri şiddetlidir. Sen onları toplu sanırsın. Hâlbuki kalpleri darmadağınıktır. Bu, onların akletmeyen bir topluluk olmalarındandır.

Sizinle toplanmış olarak savaşta bulunmazlar, ancak müstahkem kasabalarda veya duvarların arkasından (savaşta bulunabilirler). Kendi aralarında savaşları ise pek şiddetlidir. Sen onları toplu sanırsın, halbuki onların kalbleri dağınıktır. Bunun sebebi ise şüphe yok ki onlar âkilâne düşünemez bir kavimdirler.

Onlar sizinle toplu durumda savaşmazlar, ancak sağlam kaleler içinden veya duvarların arkasından sizinle savaşmak isterler. Kendi aralarındaki çatışmaları pek şiddetlidir. Sen dışardan onları birlik içinde sanırsın. Halbuki kalpleri darma dağınıktır. Böyledir, çünkü onlar aklını kullanmayan, düşünmeyen bir güruhtur.

Onlar toplu olarak sizinle savaşamazlar, ancak müstahkem kaleler içinde, yahut duvarların ardından (savaşırlar). Kendi aralarında şiddetli ayrılık vardır. Sen onları toplu sanırsın, ama kalbleri dağınıktır. Öyledir, çünkü onlar düşünmez bir topluluktur.

Yahûdîler ve münâfıklar birleşerek sizinle ancak müstahkem şehir ve karyelerde veyâ divar ve siper arkalarında mukâtele iderler. (Açıkdan harbe cesâret idemezler.) Kendi aralarında cenkleri şiddetlidir. (Yâ Muhammed) Sen onları toplı ve müttefik gibi görirsin. Halbuki kalbleri dağınık ve muhtelifidir.. Çünki ta'akkul itmez bir kavimdirler.

Onlar, surla çevrili yerlerde veya duvarların arkasında olmadıkça size karşı toplu halde çatışmaya girmezler. Kendi aralarında şiddetli çekişme içindedirler. Onları birlikte sanırsın ama gönülleri farklı farklıldır. Bu, akıllarını kullanmayan bir topluluk olmalarından dolayıdır.

Onlar, surlarla çevrili kasabalar veya duvarlar arkasında olmadıkça sizinle topluca savaşamazlar. Kendi aralarındaki kavgaları ise şiddetlidir. Onları birlik sanırsın, oysa kalpleri dağınıktır. Bu, onların akletmeyen bir topluluk olmalarındandır.

Onlar müstahkem şehirlerde veya surların ardında olmaksızın sizinle toplu halde savaşamazlar. Kendi aralarındaki çatışmaları ise pek çetindir. Sen onları birlik içinde sanırsın; halbuki kalpleri darmadağınıktır. Çünkü onlar akılları ermeyen bir topluluktur.

Onlar sizinle toplu halde değil ancak müstahkem kaleler içinde yahut duvarlar arasından savaşabilirler. Onların kendi aralarındaki problemleri/çıkmazları çetindir/ciddidir. Sen onları birlik/beraberlik halinde sanıyorsun, oysaki onların kalpleri darmadağınık/parça parçadır. Böyledir; çünkü onlar akıllarını işletmeyen bir topluluktur.

çalışmayalar sizüñ-ile dükeli illā köyler içinde berkinilmiş yā dįvarlar ardından. çalışları aralarında ķatıdur. sanasın anları dirilmiş göñülleri anlaruñ ŧaġılmış-iken şol andan ötürüdür kim anlar ķavmdur añlamazlar.

Sizüñle ṣavaşmazlar barçaları, illā muḥaṣṣın ḳal‘alardan, yā dīvārlar ardın‐dan. Anlaruñ ‘arżı özleri arasında ḳatıdur. Anları müttefiḳ ṣanursın, yürek‐leri muḫtelifdür. Ol andan ötürüdür kim anlar bir ḳavmdür ki fehm eyle‐mezler.

Onlar (münafiqlərlə yəhudilər) hamılıqla sizə qarşı ancaq möhkəm şəhərlərdə (kəndlərdə), yaxud divar arxasında (qala içərisində) olarkən döyüşərlər (başqa şəraitdə sizinlə vuruşmağa cür’ət etməzlər). Onların öz aralarındakı vuruşmaları (və düşmənçilikləri) isə çox güclüdür. (Ya Peyğəmbər!) Sən onların əlbir olduqlarını güman edirsən, lakin onların qəlbləri dağınıqdır. Bunun səbəbi onların ağılsız bir qövm olmalarıdır.

They will not fight against you in a body save in fortified villages or from behind walls. Their adversity among themselves is very great. Ye think of them as a whole whereas their hearts are divers. That is because they are a folk who have no sense.

They will not fight you (even) together, except in fortified townships, or from behind walls.(5390) Strong is their fighting (spirit) amongst themselves: thou wouldst think they were united, but their hearts are divided:(5391) that is because they are a people devoid of wisdom.

5390 They have not sufficient self-confidence or elan to sustain them in a fight except under material advantages or defences. Even if they join force... Devamı..


Designed by ÖFK
En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir.